bugün

entry'ler (133)

zapiski iz podpolya

dostoyevski nin bu kadar samimice kendini aşağılayabildiği için, aslında hayatın formulünü bulmuş iliğine kadar bilen ama bunu uygulamayı reddeden bir adamın hikayesini yazabildiği için ve bir adam hayatta hiçmi dost edinemez dedirttiği için tutunamayanları hatırlatan kısa ama ağır bir roman.

kumarbaz

okurken kumarı neredeyse meşru görmeye başlayabileceğiniz bir dostoyevski romanı.her romanında olduğu gibi derin ruhsal tahlillere yer verilmiş. Ayrıca aşk için yapılabilceklere 'uçurumdan atla de atlayayım' deyişi bu romandan gelmiş. bu romanında gerçek hayatıyla bir çok ortak yan bulmak mümkün.kumar ve kumar tutkusu araştırılacaksa bu kitap ilk önce okunmalı.

uzun zamandır haber alınamayan ünlüler

mehmet ali alabora.ailemizin haşarı polisiydi bir zamanlar.sonrasında hababam sınıfında gördük.tiyatroyu bilemiyorum ama beyaz camda göremiyoruz kendisini.

oktay demirci

zeki yakışıklı sevecen radyocu.en derin geyiklerde bile karşısındakine 'Bey'(Faik Bey Ege Bey) diyen ve insanın suratında gülümseme bırakan radyocu. saz arkadaşlarıda bunun gibidir.espriler üst seviyede uçuşurken size sedece dinlemek kalıyor.şu sıralar trt fm de her perşembeyi cumaya bağlayan gecede sabaha kadar saz arkadaşlarıyla birlikte 'manzaralar' diye bir program yapıyorlar.ayrıca salı akşamları yine trt fm'de incir çekirdeğini doldurmayacak sohbetlerle 'suni gündem'i sunuyorlar Faik Oktay ve Ege.

patasana

patasanın tabletlerini okurken cinayetleri düşündüren, cinayetleri okurken katili bir türlü tahmin edemememin verdiği umutsuzlukla patasananın aşkı uğruna neler yapabileceğini merak ettiren okuduğum en süreklici polisiye-tarihi roman.

baba ve piç

tasvirleri abartılmış, bazı karakterler öz evladı diğerleri de sırf olması gerektiği için kalabalık yapsın diye konulmuş bir roman işte.kurgusunu beğenenler bence çok fazla amerikan filmi izlemiyor.ermeni sorunu konusunda kendisinin de tereddüt yaşadığı gibi bir izlenim uyandıran roman.

tuareg

ispanyol yazar Alberto Vazquez figueroa'nın müthiş romanı.son zamanlarda çıkmış en güzel çeviri.insan üstü bir güçle sadece kendi halkının geleneklerine karşı geldiler diye bir orduyu peşinde maymuna çeviren Gazal Sayyah'a hayran olmamak imkansız.ama her horoz kendi çöplüğünde öter misali şehre inen tuareg için işler tersine döner.süpriz bir sonla insanın son sayfasını (belki değişir umuduyla) tekrar okumasını sağlayan bir çöl romanı.çevirisi için de inci Kut'u tebrik etmek lazım.

cien anos de soledad

son y.y 'ın en güzel 100 kitabı içine girebilmiş masalsı bir romandır. küçükken dinlediğimiz babanne masallarına benzer.

vali

erdal beşikcioğluna hayran olmak için bir sebep daha.ayrıca recep yazıcıoğlu'nun sözde trafik kazası sonucu ölmesinin de aslında komplo olduğu üzerine işlenmiş güzel bir film.ismail hacıoğlu, uğur polat,şebnem dönmez başrollerde.film sizi şaşırtmıyor, olacaklar belli ama hüzünlenmemek,hayata küfretmemek, ve neden iyiler yaşamaz dememek imkansız.ama sabancı suikastının aynı filme konu olması ilginç geldi bana.. filmden aklımda kalan cümleyi kötü adam söylüyor: siz türklerin bir özelliği de çabuk unutmanız...

insanlari ikiye ayirma kriterleri

tutunamayanlar okumuş olanlar ve diğerleri..

wuthering heights

ilk baskısını okuduğum şu günlerde içimi ürperten kurgusuyla beni hayretler içinde bırakmış roman.bu romanı 30 yaşında yazmış ve ömrü başka roman yazmaya yetmemiş.insan okurken köpeklere hoşt diyesi gelecek kadar kaptırıyor kendini romana.okunması şart bir aşk ve intikam romanı.

misafir çocuğu

annesi tarafından kreşe bırakılmış gibi davranırlar. annenin rahatlığı sizi iflit eder.

bir erkeğe söylenebilecek en güzel söz

-"bu akşam maç izleyelim mi?".

awake

Joby Harold'ın hem yazmış hem yönetmiş ve sinemadan soğumaya başlamış benim gönlümde taht kurmuş bir film.orjinal bir fikirden ortaya çıkmış.filmin yarısına gelinceye kadar aşk, meşk derken geçiyo ama sonrası biraz sancılı geçmek bilmiyo.diri diri kalbi değişen o yakışıklı adama bir arkadaşı atıyo kazığı, bir karısı.derken işler yoluna girmeye başlıyo. burda 'ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar' diyorsunuz.'kalk şu masadan da suratlarına tükür' diyorsunuz, ama ekran kararıyo ve film bitiyo...

tipik anne lafları

(mutfakta)
-yaptığın banaysa, öğrendiğin kendine. kocanın evinden aramaktansa öğren de git.

music from another room

bir şeyi kafaya koyduysanız vazgeçmemek lazımdır,bu uğurda rezil olunabilir,kılıktan kılığa girilebilir,ama sonunda istediğniz sizin olmuşsa herşeye değmişdir.jude law gene mimikleriyle kendine hayran bırakmıştır.ayrıca birbirinden ilginç aile fertleri hikayeyi daha doğal ve gerçekçi yapmıştır.sonundaki yazı tura muhabbeti insanı biraz gersede izlediğim en iz bırakıcı romantik komedi diyebilirim.

perfume the story of a murderer

kitabı okumadım ama değişik,değişik olduğu kadar saçma bir film bence.başta bize gösterilen idam sahnesiyle bitmeliydi film.'it burunlu bir piskopatın sonu' der çeker giderdik işimize.sonrası tam bir hayal kırıklığıydı.hele toplu sevişme sahnesi o dakikaya kadar ciddiye aldığım, mantıklı temellere oturtmaya çalıştığım herşeyi yıktı.filmin fantastik olduğuna karar verdim.madem fantastik bir film çekiyordun baştan bize bunu hissettirseydin.beğendiğim tek şey Dustin Hoffman'ın 100 tane parfüm formulü aldığı gün yatağına yattığındaki surat ifadesi.malesef pek uzun sürmedi mutluluğu.

the usual suspects

uzun yıllar süren dostluk ilişkileri içinde bu adamın sakat olmadığını nasıl farketmedi bu elemanlar? diye ister istemez manyakça bir soru sorulan ve sonunda 'ilk korku'nun sonunda verdiğiniz tepkileri vermenize sebep olan kült film.filmin sağlaması yapılmalı ve tekrar izlenmelidir.

the lonely shepard

kill bill filminin en güzel ve iç parçalayan soundtrakt'dir.zampir bu şarkıyı yazarken ne düşünüp bu ezgiler çıkmıştır ortaya merak konusudur.şarkıyı dinleyen herkes başka diyarlara yelken açar.

kill bill

the lonely shepard adlı parça eşliğinde izlerken insanı adeta uçuran, fantastik sahneleriyle kendinizi dövüş sahnelerinde playstation oynuyormuş gibi kaptırıp sağa sola savurduğunuz,ve tarantino'nun neden uma thurman'dan vazgeçemediğini anlamaya başladığınız film.filmin sonlarında bill'le son duello yapılmadan önce sözlü bir hesaplaşma geçer.ve bill'in bütün bu olanlara yaptığı yorum: 'biraz aşırı tepki vermiş olabilirim'