entry'ler (17)

gillette mach 3

Tek kelimeyle sağlamlık abidesi. Gerçi, iki kelime oldu, ama neyse. Ayrıca tıraşı keyifli ve daha kısa süreli hale getirme gibi ekstra bir özelliği daha var.

eğitim

insanın kişiliğinin oluşup artık ben buyum dediği dönem. özellikle de üniversite yıllarında. kaliteli bir okulda alacağı kaliteli eğitim ona toplumda yer kazandırır. bu yüzden doğru tercih yapılmalı. kültür üniversitesi gibi üniversiteler işte tam da bunu sağlıyor.

istanbul ticaret üniversitesi

eğitim konusunda kendini çok ileri götüren üniversite. teknolojik imkanları son derece gelişmiştir. sığ bir eğitim almazsınız sektörle iç içe her şeyi öğrenirsiniz.

ramazan

görsel
görsel
görsel
ramazan kültürü maltepe'de belediye bşakanı ali kılıçla beraber coşkuyla devam ediyor.

maltepe belediyesi

görsel
görsel
görsel
durmadan çalışan gördüğüm nadir belediyelerden. başkan ali kılıç bu işi layıkıyla yerine getiriyor.

şehitlerimiz için ses ver

herkesin böyle etkinliklerde yer alması lazım. Edebali başkanı kutluyorum.

ronaldo ve ümmiye koçaklı türk telekom reklamı

ümmiye koçağı neden daha önce tanımadım diye şahsımı üzen reklam.

mine mutlu

TÜRK sineması denince akla hemen «Yeşilçam» gelir. Yeşilçam, Beyoğiu’nda bir sokağın adıdır ve vaktiyle burası filim şirketleriyle dolup taştığı için adı Türk sineması ile beraber söylenir olmuştur. Oysa bugün Yeşilçam Sokağında filim yapan şirket kalmamıştır pek. Yerli sinemanın ağırlık merkezi son on yıl içinde Alyon Sokağı ve civarına kaymıştır. Alyon Sokağı’nda bulunan Erman Han'ı da hemen hemen Türkiye’nin en büyük filim şirketlerinin toplandığı bir merkez olmuştur. Tıpkı Amerika’da, ingiltere’de, Almanya’da, Fransa’da bakır şirketlerinin, petrol şirketlerinin, demir şirketlerinin toplandığı gökdelenler gibi...

ekrem bora

Ekrem Bora Sahnelerde
Sinema yıldızları sahneye çıkar da Ekrem Bora bir yere çıkmadan durur mu? O da tuttu, Ahırkapı fenerine çıktı ve soranlara, ''Küçükten beri ışıklarını görür merak edersim, çıkıp baktım, merakımı giderdim,'' dedi... Onun bu sözlerini duyanlardan biri de dayanamadı ''Ekrem tabii fenere çıkar. Çünkü Ekrem koyu bir Fenerbahçeli'dir...''

uğur güçlü

Uğur Güçlü

Kalın, tok bir sesi var. Hani saz şalilerinin, Anadolu güneşinde yanan başaklar gibi güneşli sesleri vardır ya öyle... içten, uğultulu, yumuşak, ısıtıcı... Üç telli saz gibi, biteviyelik içinde değişmezler. Bu sesin, ağır basan tarafı acı çekmiş insanlara mahsus duyarlığı...
Uğur Güçlü EvindenGözleri de tatlı kahverengi. Ne çok koyu siyah, ne de sarıya çalan açıklıkta. Zeka ışıklarıyle sık sık parlıyor. Ekseriya ciddi, saygılı, düşünceli. Çatık kaşları simsiyah. Kirpikleri de öyle. Profilden bakıldığı zaman kartalınısı bir burun ve hemen üstündeki ince, parlak kaşları dikkati çekiyor. Siyah saçlarının arasında belli belirsiz görülen birkaç beyaz tel, hassas bir insan olduğunu işaret ediyor.

salih güney

Salih Güney Evlendi
Salih Güney ile Zeynep Tedü pazartesi günü iki şahidin huzurunda sade bir törenle Zeynep'in üvey babası Hayim De Taranto'nun Teşvikiye'deki evinde nikahlandılar. Zeynep'in şahidi Altan Erbulak, Salih Güney'in şahidi ise Haldun Dormen'di Nikaha Salih'in arzusuna uyularak gazeteciler hariç, kimse davet edilmemişti. Nikahın en enteresan anı, Zeynep'in nikah defterini imzalarken Salih'in ayağına basışıydı. Salih Güney 4 – 5 dakika acıdan kıvrandı, durdu. Yeni evliler, nikahtan sonra doğruca Ayazpaşa'da kiraladıkları kata geldiler. Artık macera bitmiş, balayı başlamıştı.

neriman köksal

Yıllar Neriman Köksalı Yıpratamıyor...

Üç, dört ay var ki, Neriman Köksal'ı görmüyorduk. Hani sokakta görsek tanıyamazdık doğrusu. incelmiş, güzelleşmiş. Manken gibi oimuş. Zayıflık, zarafet getirmiş bunca yıllık Neriman'a...
Avrupai bir tip olmuş. ince ve zarif Boyu 1.74 olan Neriman’ın kilosu bir ara 85'e kadar çıkmıştı. Şimdi kilosu ile boyu bir olmuş. «Ah» diyor, «biraz daha kilo atıp, 70'e inebilsem... içkiyi azalttım. Ekmeği kestim. Devamlı saunaya gidiyorum.»
Neriman'ın ilk filmi «Çete» yi 1949'da çevirmişti... Demek aradan tam 18 yıi geçmiş. Fakat bu zaman zinciri Neriman'ı bir türlü unutturamamış, ismini filim jeneriklerinden silememiş. Neriman hala taze, hala şöhretli... Ve yerli sinemanın birçok genç kadınından daha cazip, daha güçlü. Yıllar Neriman'ı eskitememiş... Neriman, bir kadının en büyük düşmanı olan zamanı yenmiş...

--spoiler--
https://adresing.com/yayi...man-koksali-yipratamiyor/
--spoiler--

sevda ferdağ

Sevda Ferdağ - Ferda Ferdağ Kavgası

Ferda Ferdağ, yerli sinemanın soyunan kadını Sevda Ferdağ'ın ablası... Bundan yıllarca önce baş rollerde oynamış, Sarı Zambak, Beyaz Nehir gibi filmler çevirmiş ama o tarihlerde büyük paralardan lâf edilmediği için fazla etkilememiş yerli sinema onu... bırakıp gitmiş... iki kız kardeş Sevda Ferdağ şöhret olana kadar iyi geçinmişler kendilerince ama aradan zaman geçip son yıllarda Sevda'nın durumu iyiden iyiye sağlamlaşınca abla Ferda da bir takım çıkışlar başlamış kız kardeşine karşı... Sevda'nın söylediklerine bakılırsa geçmişteki hataların, komplekslerin verdiği buhranlarmış hepsi bunlar... Ve sık sık kavgalar, hırçınlıklar başlamış aralarında... Sonra günün birinde Ferdaortadan kaybolmuş.. Yılbaşından beri kız kardeşini sorup aramaz olmuş fakat bu arada da hiç boş durmamış... Gazetecilere koşup "yıllarca baktığı kız kardeşi" için bol bol dökmüş içini.. "Soğan ekmek yedim ona baktım küçükken" demiş... ''O aşklar peşinde koşarken, elinden tutup sinemaya soktum" demiş ve sonra da göz yaşartan kararını açıklamış... "Madem kız kardeşim bana bakmıyor bende yaşamak, oğluma bakmak için 150 liraya figüranlık yaparım"...

--spoiler--
https://adresing.com/yayi...dag-ferda-ferdag-kavgasi/
--spoiler--

tunç oral

Sezer Güvenirgil ve Tunç Oral Hiç Ayrılmıyorlar

Sezer'le Tunç'un o günkü sorumuza bir piyesin adıyla cevap vermelerinin bir kerameti varmış da bizim haberimiz yokmuş. Meğer genç nişanlılar o günlerde, «Sahneye çıkalım mı, çıkmıyalım mı?» diye düşünür dururlarmış, isterseniz işe taa başından başlayalım.
Efendim, günlerden bir gün Tunç Oral'ın telefonu çalmış. Açmış, bakmış karşısında filim prodüktörü Işık Toraman... Işık, «Yahu seninle her zaman filim işi konuşacak değiliz ya,» diye söze girişmiş ve sonunda baklayı ağzından çıkarmış. «Benim bir arkadaşım var. Erden Ener. Tiyatro sanatçısı, bizim Mümtaz Ener Beyin de kızı. O bir tiyatro kuruyor. Sizin de oynamanızı istiyor. Ne dersiniz?»
Bu teklif öyle telefonda bir - iki dakikada halledilebilecek bir iş değil ki. Tunç düşünmek için biraz mühlet istemiş ve hemen nişanlısına koşmuş... iki genç kafa kafaya vermişler, enine, boyuna düşünmüşler ve sonunda «Evet» i yapıştırmışlar.

--spoiler--
https://adresing.com/yayi...c-oral-hic-ayrilmiyorlar/
--spoiler--

pervin par

Pervin Par Otomobil Aldı

Öteden beri Pervin, «Benim de bir arabam olsa,» der dururdu. Nihayet onun bu arzusu gerçekleşti ve Pervin'cik dört tekerlekli bir kaplumbağaya, Volkswagen marka bir otomobile sahip oldu. işte, dert de bundan sonra başladı ya. Otomobili getirip kapının önüne çekmekle iş bitmiyordu. Kullanmasını öğrenip, ehliyet almak lazımdı. Pervin şimdiden kendisini otomobilini sürerken tahayyül ediyor, adeta caddelerdeki insanların «A! Pervin Par'a bakın» dediklerini duyar gibi oluyordu. Minik Volkswagen Pervin'ciğin gözünde büyümüş, dev bir Cadillac bir Rolls Royce olmuştu.
Ona, bazı arkadaşları en iyi direksiyon öğreten kursun adresini verdiler. «Üç derste kırk yıllık şoför gibi olursun» demeyi de ihmal etmediler. Pervin verilen tavsiyeyi yerine getirip, kurslara yazıldı. Gerçekten de kısa zamanda kendini usta bir şoför gibi hissetmeye başladı.

--spoiler--
https://adresing.com/yayin/pervin-par-otomobil-aldi/
--spoiler--

izzet günay

izzet Günay'ın Karısı Öldü

1 mayısta havanın güzelliğinden istifade ederek kırlara uzanan istanbullular arasında Günay ailesi de vardı. Günay'lar yemeklerini yanlarına almışlar, arabalarına atladıkları gibi yola çıkmışlardı. izzet Günay'ın 10 yıllık eşi Semine Günay o gün çok neşeliydi. Papatya topladı, kocasıyle şakalaştı... Hatta sık sık tekrarladığı şikayetini bile ağzına almadı... 1 mayıs günü Semine'nin başı hiç karıncalanmamıştı...

1 mayıs çarşamba gününü güle, oynaya geçiren Günay'lar, aynı günün gecesinde acı bir sürprizle karşılaştılar. Semine Günay birden rahatsızlanmış, kendini kaybetmişti. izzet hemen aceleyle sağa, sola telefonlar yağdırmaya başladı. Yakın arkadaşlarından Kamil Altan’la, Prof. Sabahattin Kerimoğlu'nu buldular. Kerimoğlu onlara Cerrahpaşa Hastanesini salık vermişti. Kısa bir süre sonra Semine Günay (biri hariç) hiç bir özel hastanede olmayan «Rehabilitasyon» odasında konsültasyona tabi tutuldu. O sırada izzet de hemen kapının dibinde üç gün, dört gece sürecek uykusuz, gıdasız bir nöbete başlamıştı. Teşhiş «Süper tansiyondan beyin kanaması» idi ve Semine Günay’ın kurtulması için ancak bir mucize gerekliydi.

--spoiler--
https://adresing.com/yayi...zzet-gunayin-karisi-oldu/
--spoiler--

yılmaz duru

Yılmaz Duru'dan Şok Nikah
Yılmaz Duru ile Sabahat Coşkun bundan beş yıl önce Tarabya’da, Fidan Lokantasında karşılaşmışlar ve kısa bir süre sonra da sevişmeye başlamışlar... Nihayet Yılmaz kızı anne ve babasından istemiş, fakat artist olduğunu ileri süren ana, baba önce kızlarını Yılmaz'a vermek istememişlerdi. Bunun üzerine aşık çift ayrılmış ve bu ayrılık süresince, Yılmaz Duru'nun hayatına, başta Muhterem Nur olmak üzere birçok kadın girmişti. Fakat sonunda ayrılamıyacaklarını anlayan genç aşıklar tekrar birleşmişlerdi. Nihayet ana - baba da insafa gelmiş ve 5 yıl süren bir aşkın heves olamıyacağını kabul ederek kızlarını tekrar isteyen Yılmaz Duru’ya «Olur...» cevabını vermişlerdi...

--spoiler--
https://adresing.com/yayin/yilmaz-durudan-sok-nikah/
--spoiler--