bugün

entry'ler (395)

nasıl hissediyorsun

b*k gibi.

kant felsefesi notları

hiçbir bilgi deneyimi aşmaz ancak yine de a prioridir. (saf aklın eleştirisi)

idama karşı olup harakiriyi desteklemek

harakiri toplum baskısı sonucunda gerçekleşmişse elbette karşı durmak şarttır ancak tamamen kişinin kendi iradesi sonucunda oluşmuş ise bir nevi intihardır ve karışmak diğer insanlara düşmez.

uludağ istanbul geleneksel halı saha maçı

iki takım çıkarsa her hafta yapabiliriz bence. uzun zamandır futbol oynamayan biri olarak beni de yazmanızı rica edeceğim.

en çok beğendiğiniz aktör

başta üstadlardan anthony quinn ve spencer tracy gelebilir. pek bilinmeyen jack nance de iyidir baya. hala yaşayanlardansa hopkins ve pacino baya iyiler. bruno ganzı da unutmamak gerek tabi.

hayatta anlamadığınız 3 şey

insanlar önce para için çok çalışırlar ve sağlıklarından olurlar, sonraysa sağlıklarını geri kazanabilmek için biriktirdikleri paradan olurlar. bunun sonucunda ellerinde ne düzgün bir sağlık ne de para kalır ve bunca sene fazla çalışmalarının karşılığını bol miktarda zaman kaybederek alırlar.

ezberlenen en saçma şey

kamu bimarına canan, devayı derdider insan,
niçün kılmaz bana derman, beni bimar sanmaz mı?

hard times

victoria dönemi ingiliz edebiyatının en önemli romancısı charles dickensın, özellikle sanayi devrimi sonrasında oluşan toplumu ve insan biçimini en sert ve doğrudan eleştirdiği, diğer romanlarına oranla kısa sayılabilecek romanı. çoğu eleştirmene göre bir edebiyat eserinden çok bir politik eleştiridir. zira dickensın bu romanında hiçbir gizem yoktur, her şey doğrudan ve açık bir şekilde hatta biraz da abartıyla eleştirilmiştir. yazardan alışık olduğumuz sanat ve estetik bu romanda kendini sadeliğe bırakmıştır. ayrıca dickens bu romanında en büyük korkularından olan insanın ruhsuzlaşması ve insani duygularının yok olması gibi durumları sakin ve biraz da kafkavari bir gerçekçilikle ele almıştır.

lord henry

romanlardaki zeki gösterilmek istenen karakterler, genelde zeki olduklarına inandırmak için uğraşırlar, ancak lord henryinin uğraşmasına gerek kalmamış, zira ağzını açınca bir dahinin konuştuğunu anlayabiliyorsunuz. tabi bu oscar wilde'ında ne kadar zeki olduğunu gösteriyor kanımca.

fyodor mihailovic dostoyevski

yazdıklarında şeytani bir yan var. kanımca en iyisi ve muhtemelen daha iyisi de gelmeyecek.

leon trotsky

(bkz: troçki)

erdoğan teziç

en son geçen yıl bir konferansına katıldığım ve sorularımı rahatlıkla sorabildiğim efsane anayasa hukukçusu. bu ülkede kendisine hukukçu diyen herkesin mutlaka tanıdığını ve en azından bir makalesini okumuş olduğunu düşünüyorum.

susulması gereken anlar

söylenebilir ne varsa açıkça söylenebilir, üzerine konuşulamayacak konularda ise susmak gerekir. (bkz: tractatus) (bkz: wittgenstein)

724 film izleyen adam

bilgisayarımda 400den biraz fazla sayıda film var ve bunlar yalnızca son 2 senede izlediğim filmlerin 8/10 u falan. yani sadece son 2 senede 500 film izlemişimdir. yani bence 724 film hiçte fazla sayılmaz, hatta 20li yaşlarındaki biri için bile az sayılır.

en yakındaki kitabın yazarı

(bkz: ibrahim kaboğlu)

hayır dememi engelleyen

eğer karar veremiyorsanız, anayasa değişikliğinin neleri getirdiğini ve bunun sonuçlarında nelerin olabileceğini bilmemenizden kaynaklanıyordur. tavsiyem uzman anayasa hukukçularının (bkz: ibrahim kaboğlu) konu hakkındaki makalelerini okumanız ve konferanslarına katılmanız ve değişikliği kavrayarak kişisel kararınızı vermenizdir. kişisel görüşüm ise erkler ayrılığını ortadan kaldıran ve tek adama bu kadar yetki veren ancak bununla bağlantılı olarak yüklenmesi gereken sorumlulukların yüklenmediği bir sistem hukuk devleti ilkesine aykırıdır ve kabul edilemez. kanımca osmanlının son dönemlerindeki meclis+padişah sistemi bu sistemden daha kabul edilebilirdir, zira padişahın partisi yoktur, yani bence getirilmek istenen sistem padişahlıktan çok daha ötedir.

akpnin khk kolpacılığı

tanıdığım en kibar ve zarif adam olan sevgili hocam ibrahim kaboğlunun bir terör örgütü ile ilişkisi olduğunun iddia edilmesi pekte iyi bir şaka değildi. zira kendisi hümanizm ve hukuki düşünmeyi bana öğreten adamdır ve bu şaka pekte inandırıcı değildir.

referanduma hayır cephesi

daha önce muhtarlık seçimleri dahil hiçbir seçimde oy kullanmadım. zira gerek yoktu, muhtarın kim olduğu ya da kimin milletvekili olduğu pekte umrumda değildi. ancak getirilmek istenen anayasaya hayır oyu vermezsem bir daha kendime hukukçu diyemem. olay parti ya da şahıs meselesi değil, hükümet sistemi meselesi bile değil hatta, zira başkanlık sistemine karşı değilim. getirilmek istenen sistemin neden ''kabul edilemez'' olduğunu uzun uzun anlatmayacağım, isteyen olursa yazar özelden boş bir zamanımda basit basit anlatırım.

uludağ sözlük başkanlığa neden hayır diyor

denetim mekanizmasının olmadığı bir ülkede hukuk devletinden bahsedilemeyeceği için.

en yakındaki kitabın yazarı

(bkz: lord byron)