bugün

rus yazınının en buyuk ustatlarından.. kopuşlarıyla, kaçışlarıyla, bilinmezlikleriyle, gerçek olmayacak kadar 'gercek' aslında olagan 'olagan dısı' kahramanlarıyla dusunce kalıplarınızdaki taşları yerinden oynatan üstün yazar.. kahramanlarının duygularıyla sizi sizden eden, size sizi tanıtan, dusunceleriyle sizi 'budala'ya donusturen, sizi can evinizden 'vicdanınızdan'vuran adam... kendimizi tanımaktan bihaber oldugumuz gunumuz dunyasında bu kadar GERCEKLiK karsısında beni cokerten hayata bakış açımın mıhenk taşlarını yerine oturtan ben de ondan sonrasının olmadıgı 'gercek' yazar..
11 kasım 1821-9 şubat 1881
rus romancı ve öykü yazarı. 20. yüzyıl edebiyatında önemli bir iz bırakmıştır. varoluşçuluğun edebiyattaki ilk yansımalarını oluşturur.
ilk romanı bednye-insancıklar'dır ve ilk rus toplumsal romanı olarak kabul edilir. bu yapıtıyla ünü yayılmaya başlamıştır.
bazı eserleri:
*Amcanın Rüyası
*Başkasının Karısı
*Beyaz Geceler
*Batı Çıkmazı Puşkin Üzerine Konuşma
*Bir Yazarın Günlüğü
*Budala
*Çocuklar Arasında
*Delikanlı
*ecinniler
*Ev Sahibesi
*Ezeli Koca
*Ezilmiş ve Aşağılanmışlar
* Gülünç Bir Adamın Düşü
*ilyuşa
*insancıklar
*Kadın Budalası
*Karamazov Kardeşler
*Kumarbaz
*Küçük Kahraman
*Netoçka Nezvanova
*Ölüler Evinden Anılar
*Öteki Ben
*Suç ve Ceza
*Tatsız Bir Olay
*Timsah
*Uysal Kız
*Yaz izlenimleri Üzerine Kış Notları
*Yeraltından Notlar
*Yufka Yürekli * *
özellikle "yeraltından notlar" kitabında kendi kendini kasıtlı olarak rezil eden yazar. çünkü but tür eylemler ve acılar insanı olgunlaştırır yazara göre.
insanın yüzüne her fırsatta bir bardak su atan sizi uyanık tutan okunası yazar budala yı okuduktan sonra prens mişkin her kızın rüyası olmuştur.
varolusculuga hos bi yorum getirmis, katran gorunumlu, gereginden fazla demlenmis seylan cayi tadinda bir uslubu olan insan.. okumasi yorucu kitaplarini. ve genel izlenime ne kadar onem verdigi bariz. ancak arada kopup romanin, hikayenin arasina girdiginde, tanzimat donemi yazarlarinin, "evet ey okuyucu" ile baslayan girislerine fazla benziyor uslubu. severiz ustadi ama kesinlikle fazla sorunlu bir insan.
edebi koca kitabının yazarı
rusların gururu . ivan drago 'nun idolu , çok büyük adam bu ...
klasik müzik dinleyerek okumaktan cok haz aldıgım, beni 5 dakida icinde yaşadıgım yerden koparıp kendi dünyasına almayı başaran, insanların anlayamadıgım davranıslarını, bana özgün diliyle anlatan rus yazar.
sözlük yazarı olmadan önce okunmasının gerekliliği üzerine yeni bir sözlük açmayı bile planladığım yazar.
kitaplarını 2-3 defa okuyarak (kitabın sonunu getirmeden tekrar başladığım) bitirdiğim, böyle bir yazar ancak ve ancak hasta-şizofren bir bünyeden çıkar diyebileceğim, kitaplarını bitirdiğimde üzüldüğüm ve sırf bu yüzden bazı kitaplarını okumayı ertelediğim hatta ölümüne bile üzüldüğüm, edebi metinlerimde kendime ideal olarak gördüğüm ve psikolojinin doruklarına tırmandığım yazar.
Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski 30 Ekim 1821'de Moskova'da babasının bir doktor olarak görev yaptığı Yoksullar Hastanesi'ne ait bir apartmanda doğdu.
eserlerinin bir çoğunda st.petersburg a olan hayranlığından bahseden ve st.petersburg u müthiş tasvir eden yazar ..

st.petersburg aşık olunabilitesi olan biyerdir netekim ..
içerik bulunamadı.
biraz ağır da olsa henüz okumaya başlamış olduğum için beni utandırmış büyük yazar.
"bana yakın olunca muhatabımın kişiliği onurumu eziyor, özgürlüğümü kısıtlıyor." (bkz: ruha dokunan düşünceler)
Yalnız rus edebiyatının değil dünya edebiyatının da en büyüklerinden biridir. 1821'de Moskova'da doğdu. 1881'de Petersburg'da öldü. Petersburg mühendislik okulunu bitirmesine rağmen kişisel eğilimlerine uygun olan edebiyat dünyasını seçmekte gecikmedi. Yaşamı aşırı umutsuluklar ve mucizevi sevinçlerle dolu olan Dostoyevski insan pskolojisini incelemede en büyük ustadır. Romantizmin de izlerini taşıyan bir gerçekliğin içinde yeralan roman kahramanları her zaman evrensel boyutlardadır. Mesela Suç ve Ceza'da Raskolnikov tipi zamanımızda olduğu gibi Ortaçağ'da, hatta bütün çağlarda görülebilir.Çünkü insanın ta kendisidir Raskolnikov.
asıl adi Fyodor Mikhailoviç Dostoyevski olup 1821 yılında Moskova'da dogan insan ötesi varliktir. başlayınca bağimlilik yapan insan ruhunu bu kadar ince ve derin anlatan nadir yazarlardandır ayrica hatta bana göre gelmiş geçmiş ve gelebilecek en iyi yazardir.
(bkz: rusya nın dünyaya kazandırdıkları)
dostoyevski. usta. yazar. sasırtan kisi. yaratıcılık. oyle ki; yazarın bir kitabi bitirilir, ben olsaydım aynı seyi hissederdim denilir, sonra dusunulur, bu kadar igrenc olamam ben...ama oyledir. insanın tum acıklarını dile getirir. gercekcidir. haklı yerini bulmus bir yazardır. kitapları en az iki kere okunmalıdır. ilk okunuldugunda bırakan etkisi ikinci okundugunda katlanarak artar. *
yazdıklarından yüz yıl sonra, yaşadığına hiç benzemeyen mekanlarda, artık daha başka sanılan bir dünyada o'nu okurken: ne kadar gülümsedi insanlar?.. nasıl öfkelere kapıldılar en olmadık anlarda?.. kaçının uykuları kaçtı mucizevi satırlarla?.. kaçının rüyasındaydı kahramanları, kaçına aşık olundu şuursuzsa?.. onlar mı hayal ürünü değildiler, gerçek mi bu denli şaşırtıcıydı yoksa?.. nasıl sarsıldı insanlar ve nasıl dönüp dönüp o'na bakıyorlar hala?..

bir yazar daha başka ne yapabilir sorusunun cevabıdır o, daha fazlasıdır. ve ondan sonra daha iyisinin gelmesini beklemek aşırı iyimserlik olacaktır galiba. *
idamına kalan, affedilmeden önce yaşadığı, 5 dakikayı mükemmel bir şekilde tasvir eden yazardır.

"Nerden baksanız, beş dakikadan daha fazla değildi önlerinde kalan zaman mahkumların. Bu beş dakika arkadaşımın gözüne bitmez tükenmez bir süre, bitmez tükenmez bir zenginlik olarak görünüyordu, bu beş dakika içinde akla hayale gelmez bir hayat yaşayabileceğini düşünüyor, bu nedenle de, o son anı düşünmeye bile gerek duymayıp, önündeki zamanın planlamasını yapıyordu: Arkadaşlarıyla vedalaşmaya iki dakika ayırıyordu örneğin, kendi kendine son bir kez düşünmek için ayırdığı süre iki dakikaydı; kalan süreyi de son bir kez çevresine bakmak için ayırmıştı... Vedalaşma faslı bitince, kendi kendine düşünmek için ayırdığı iki dakikalık süre başlamıştı. Bu süre içinde ne düşüneceğini önceden belirlemişti: Şu anda varım ve yaşıyorum, üç dakika sonra bir şey olacağım ama ne olacağım, nerde olacağım, üç dakika sonraki ben kim olacak? iki dakika içinde yanıt bulmayı istediği sorular işte bunlardı... Az sonra başlayacak yeni yaşamın bilinmezlikleri ve bu yaşama karşı duyduğu tiksinti korkunçtu, ama durmamacasına zihnini yoklayan şu düşünce daha korkunçtu,: "Ölmüyormuşum! Yeniden yaşama dönüyormuşum! Bitip tükenmez bir yaşam! Ve hepsi, olduğu gibi hepsi benim! Ah, bir yüzyıl bile yaşayacak olsam, her anın değerini bilir, tek bir dakikayı bile boşa harcamazdım."
(bkz: bilinçli olmak hastalıktır)
(bkz: yeraltindan notlar)
dünya yazınının gelmiş geçmiş en büyük yazarı.**
eğer budalasını okumadıysanız hayatta çok şey kaybetmişsinizdir.. gerçekten bir yazar bu kadar iyi anlatır insanın içindeki fırtınaları .. en iyinin kötü olabileceği ve en kötünün de iyi olabileceğini .. dostoyevski çok iyi bir yazardır .. söylenilecek başka da söz yoktur.