bugün

entry'ler (100)

kovalaklik

(bkz: balıkesirli)

mustafa kemal atatürk

Entryleri gördükçe Attila ilhan ın 'yaraya tuz basmak' kitabındaki yüzbaşı cevdet'in sözünü hatırladım.

"...bak kurban. Biz enayi bir nesiliz. Bildiğin enayi . Mustafa Kemal'in temennilerini hakikat bellemişizdir: Adam ulaşın demiş, biz muasır medeniyet seviyesine ulaştığımızı sanır, dünyayı hor görürüz. Şu japonun harpten çıkmış haline bak bizden kaç gömlek yukarıda. Ondan paha biç. Toplu iğneyi bile ithal edip radyoda alafranga çalmakla mı bunlardan baskın olacaktın sen?"

Hadi bir örnek de bıçağın ucundan gelsin:

"...asker olarak yaman bir devrim yapmıştınız albayım. Haklı, tarih bakımından gerekli, ama parti olarak ihanet ettiniz bu devrime. Ülkülerinizin bütününü gerçekleştirecek yerde mustafa kemalin ölümünden sonra işi tatlısu faşistliğine döktünüz. Gençlerde devrimci ruhu öldüren kim? Aydınları sanatçıları kısıtlayan? Basının evcilleştirilmesi ne zaman başladı? Menderes'ten önce. Daha inönü partinin başındayken. Menderes ve partisi on yıldır iktidardaysa neye borçlular bunu? Diktaya ve siyasal baskıya karşı kendilerini özgürlük ve demokrasi şampiyonu olarak yutturmalarına değil mi?..."

Daha Kemal tahir e değinecektim ama erindim.

Edit: yazım yanlışı

yazarların karşılaştığı ünlüler

isim vermek işime gelmez. Bizim önce manken sonra oyuncu olan aktörlerden birisi gazeteye: "Ünlü olmak her yerde tanınıyor olmak çok can sıkıcı. Kimsenin beni tanımadığı bir yerde yürümeyi çok özledim" mealinde bir röportaj vermişti. Bu sözler aklımda kalmış. Bir gün bir tatil beldesinde kendisine gece yarısı denk geldim. "Hop birader. Ateşin var mı?" dedim. Çakmağını çıkardı bir de sigaramı yaktırdım ama kendisini tanıdığımı belli etmedim. Napıyorsun nerelisin ne iş yapıyorsun diye lafı uzattım. Bana kendisini tanıtana kadar canı çıktı. Şöyle oyuncuyum böyle oyuncuyum o kadar dizide oynadım hiç mi tanımamışım. Bu kadar mı memleketten habersizmişim.. gazete de mi okumuyormuşum.. internete de mi girmiyormuşum.. hangi devirde yaşıyormuşum.. bırakın la bu ünlüyüm ama mutlu değilim ayaklarını!

klasik edebiyatın sıkıcı gelme nedeni

Yayınevlerinin telif ödememek için hala yılmadan usanmadan üçbeş kelimeyi değiştirip kendi çevirisi gibi sunarak, yeni klasikler oluşturabilecek yazarları hiçe sayması suretiyle, 90 sene önceki yazarları sürekli ısıtıp ısıtıp önümüze koymaları nedeniyle oluşan durumdur. Aslında sıkıcı değildir ama gına getirmiştir. Ben neden hala 70 sene öncesinin üniversite öğrencisiyle aynı şeyleri okuyorum? Edebiyat hiç mi gelişmedi?

gavatizm

Şimdi şöyle oluyor. Erkek kız arkadaşından, nişanlısından ya da karısından: "Çoh özledim gız seni" diye resim ister. Kız da "aşkım ilk defa böyle bir şey yapıyorum bakınca hemen sil" der. Erkek: "Tabi ki aşkım hemen sileceğim" der. Kız resim gönderir. Erkek genellikle twitter üzerindeki sahte hesaplardan bu resmi şöyle paylaşır: "Beyler karım/nişanlım/sevgilim nasıl? Onu nasıl s..mek isterdiniz?"
Kızlar haberiniz olsun. Hiçbir erkek öylesine çıplak resminizi istemez. Ya da sevişirken "izleyip sileceğim" diye video çekmez. Mutlaka bir yerde sizi, bedeninizi paylaşacaktır emin olun ve de ayık olun.

yaşamakla var olmak arasındaki fark ne

Yaşamak, var olmanın bilincinde olmak. Var olmak, hasbelkader dünyaya gelmiş, bir kere yaratılmış bulunmak. Yaşamak ise bu süreci yönetmek için sarf edilen enerjiyle eşdeğer.

cevabı merak edilen sorular

Miladi takvime göre sıfır olarak belirlenen yıl aslında hangi yıldı?

türk dizilerini nasıl bitirebiliriz

Herkes öncelikle evinde bu dizilerin izlenmesini önleyerek işe başlayabilir.

alaeddin özdenören

Rasim Özdenören'in ikiz kardeşidir. Kendisi öyle dalgın bir insanmış ki bir gün yolda yürürken sigarasını yakmak istemiş. Rüzgar olduğu için arkasını dönmüş. Sigarasını yakmış ve döndüğü yere doğru gitmeye başlamış. Sonuç olarak tekrar kendini evde bulmuş.
Mezarı Balıkesirdedir.

rasim özdenören

Ben ve Hayat ve Ölüm kitabıyla anısal denemede kalbimi fethetmiş fikir ve öykü adamıdır. Ayrıca bugün kendisiyle ilgili okuduğum bir pasajda, lise 1'de iken edebiyat dergilerine yazdıkları eleştirel yazılardan dolayı ailesine başlarına bir bela gelir diye "gammazlandıklarını" öğrendim. Lise 1. Yine tekrar ediyorum: Lise 1. Şu an çevrenizdeki o yaştaki bebelerle bir kıyas yapın.

Bir konferansta da kendisine denk geldim. Erdem Beyazıt, Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Aleaddin Özdenören, Sezai Karakoç'la geçen bir gençlik döneminin pırıltılarını her cümlesinde duyumsayabilirsiniz.

aşırı dozda ilaç alarak intihar etmek

Bundan iki yıl önce intihar üzerine bolca düşünmeye vaktim olduğu zamanlarda, elime bir avuç antibiyotik alarak denemeye karar verdigim intihar yöntemi. Sonra bu kadar ilacı alırsam midem bulanır -ki ben mide bulantısını hiç sevmem- diyerek vazgeçtim. Ölmeden önce midemin bulanması en son isteyeceğim şeydir. Başım dönmese yüksek bir yerden atlardım. Kan tutmasa bileklerimi keserdim. Silahtan korkmasam başıma dayayabilirdim. Sanırım yatağımda ecelimle ölmeyi beklemek en iyisi.

berfin kadem

Okuduğum bir kitapta "bazen en büyük adaletsizliği adil olmaya çalışırken yaparız da ruhumuz duymaz" diye bir söz vardı. Doğruymuş. Ama o daha çocuk, derken onun çocuk aklıyla nasıl bir nefretin çemberinde olduğunu ve nasıl bir aile ya da arkadaş çevresinde yetiştiğini; bundan iki üç sene sonra o "oh olsun" dediği polislere bizzat kendi elleriyle neler yapabileceğini; evlendiğinde coluk çocuğa karıştığında nasıl evlatlar yetistirebilecegini görmezden geliyoruz. Çocuk ise çocuk gibi davranacak kusura bakılmasın. Bu tabiri pek sevmem ama kullanmak zorundayım. Yılanın başı küçükken ezilecek. Kim ne derse desin.

wireless icin kamil koc un otobüsünü takip etmek

Boş bir uğraştır. Kamil koc'un wireless bağlantısının hızına ve kapsamına biraz haksızlık edildiği düşüncesiyle karşı çıkmaya niyetlendigim bir mevzudur. Fakat adamlar haklıymış. Otobüsü takip ederek internete bağlanmak bir yana, hali hazırda içinde seyahat ederken bile baglanamadiginiz, baglansaniz da bir dağ başındaki edge bağlantısını bekler gibi beklediginiz bir wifi olayı var. Otobüs mola yerinde dururken sıkıntı yok. Ne zaman hareket ettiniz o zaman mobil veriye geçersiniz.

sigaraya baslama sebepleriniz

Arkadaşım yüzünden. Sonra kendisi sigarayı bıraktı. Olan benim ciğerlere oldu.

hayalçelen

Yazar Maruf Öztoprak ın carpe diem yayınlarından çıkan kitabı. ilk romanı yayınlanan Genç yazarlar arasında olay örgüsünü bu derece naif dokuyabilene henüz rastlamadım. Çiçekli böcekli dantelli Hollywood romantik komedi çakması kapaklarıyla aşk böcügü romanları görmekten gına gelmişti. Ayrıca muhafazakar kesimin sulandira sulandıra bitiremediği mevlanalı şems li kitaplar yüzünden de bu kitabı okumayı her seferinde gelecek aya bıraktım. Kitaplığımda geçirdiği altı ay sonunda elime aldıktan sonra yazabileceklerim şu ki;

Evet bu roman mistik, baharat niyetine tasavvufi öğelerden bolca zevk alabilirsiniz.
Evet bu roman polisiye.
Evet bu roman psikolojik.
Evet bu roman bir kurgusal tarih.
Evet bu roman bütün bunların bir arada olmasına rağmen yine de edebi bir tat veriyor.

Şöyle düşünün: Bir odanın içerisinde Ahmet Ümit, Hasan Ali Toptaş, Ihsan Oktay Anar, Iskender Pala, Sherlock Holmes oturmuş sohbet ediyorlar. işte kitabın atmosferi biraz da bu. Teknik bazı aksaklıklar gözüme çarpmadı değil ama bunun editoryal hatalar olduğu anlaşılıyor. Eksik kalan kısımlarda yazarın acele ettiğini ya da yazacak bir şey bulamadığını düşündüm. Ama kitap üzerine düşündükçe aslında eksik kalan o kısımların bilinçli bırakıldığını fark ettim. Çünkü bazı parçaları yazar birlestirmemis sizin birlestirmenizi istemiş. Ne olursa olsun Maruf öztoprak ilk romanı olan yazarların içinde en iyilerin arasında. Bu performansı sürdürür mü, Hakkı yenir mi, doğru insanlarla çalışır mı, doğru düzgün bir kitleye ulaşır mı bilinmez.

aşkın ömrü

Aşk hali hazırda ölü doğan bir çocuktur.

kuşlar yasına gider

Toptaş'ın her eserini dikkatle okumuş biri olarak, beni biraz şaşırtan, beklentimi dumura uğratan bir roman. Yani gerçekten ya Hasan Ali Toptaş geçmişte çıtasını çok yükseltti ya da bu, "aradan çıkıversin" tarzı bir roman olarak yazıldı. Beni kitaba baglayabilen en önemli şey anlatılan yer ve mekanları yakinen biliyor olmamdı. Bunun dışında evet altını çizdiğim satırlar elbette var ama, "Hadi Hasan'ım Ali! Bitir artık şu romanı da işimize gücümüze bakalım" dedim resmen. Bilmiyorum kafam çok karışık ama sanırım bu Toptaş la alakalı değil. Benim onu koyduğum yer ile alakalı. Yoksa belki de roman çok güzeldir. Olabilir. Belki..

yalan söylemek

Kendisine söyleninceye kadar herkesin meşru gördüğü şey.

türkün kürkten başka postu yoktur

Bu sözün orjinalini kim söylediyse iyi halt etmiştir. Dalga geçilesidir.

kuku

Kokusu kadından kadına değişir.