bugün

entry'ler (508)

bim

şu aralar serinlemek için girdiğim market. klimaları çokzel çalışıyor. bir de her taraf koli falan ya, raf yok, resmen dağ esintisi var içerde. boş arazi gibi.

facebook

şu zaman tünelini anahtarla çizecek saykoluğa eriştim bu facebook yüzünden. sayfada aşağı iniyorum, hop beni yukarı atıyor. bi vidyo izliyim bi şey yapıyım diyorum. hoop yukardayım. valla bilgisayarıma kaynar su dökücem ya sinirden.

bim

katalogtan gördüğüm kadarıyla şu ara maket araba satıyor. beni meraklara gark eden marketler zinciri.

illuminati

beni yürüyüşe çıkmaktan alıkoyan özel güçlü şey. eğer gerçekse, üzerimde naylon haşortmanımla hışımla yürürken yer yarılsın, gök kırmızı olsun, ne bileyim asit yağmuru falan olsun istemiyorum.

4shared com

bir acayip site bu ya. bob dylan yazıp arıyorum, hiçbir şey çıkmıyor. bob dyla yazınca, bob dylen yazınca çıkıyor.

kilo almak için yapılması gerekenler

gece yemek yemek kesinlikle. ama tabii bu sürekli kilo alıp verenler için geçerli de olabilir. yani hiç kilo alamayan insanların olduğunu da inkar edemeyiz.

eti crax

hardallısı çıkmış efenim bunun. üç gündür yaklaşık yirmi tane yemişimdir. çok güzel çok. ben ki sağlıklı olsun diye ayda bir birtakım doğacı, çevreci insanlarla ot toplayan bi insandım. bu kraker yüzünden bu hallere geldim.

sözlük yazarlarının itirafları

en yakın arkadaşlarıma yıllar önce bir yalan söyledim ama bu kadar dallanıp budaklanacağını nereden bilebilirdim? o zamanlar bir kalabalıkta tanıştığım birkaç insandı onlar. sonradan böyle yakın olacağımızı bilemezdim. ve dergilerde, kişisel gelişim kitaplarında anlatıldığı gibi dürüst, yanındakileri kaybetmeye dayanabilen bir insan olmadığım için bu ağırlığın altında sürekli ezileceğim. ve bu yalanın etrafında sürekli hikayeler yazmaya devam edeceğim. umarım ileride beni affederler.

not: resmen bir feriha vakası.

yine sabah oldu

(bkz: bu ne lan dünün aynısı)

kerhanede stv izleyen adam

stv, onun özür dileme ve tövbe etme şeklidir.

enver paşa

hain enver paşa şeklinde anılır.

edit: yine eksi yedim ya sanki ben andım adamı. :(

hiç özel mesajınız yok

uyarısını okuduktan sonra "ikinci dönem çok çalışıp notlarımı düzelteceğim!" diye haykırmak istediğim metin.

pamko

halen a101'de bulunabilen cips. yeni ambalajı değişik ama tadı aynı.

edit: ayrıca paketi yine dört cips büyüklüğünde.

bir süre sonra edit: arkadaşlar, son gittiğimde bulamadım. biliyorum, çok üzücü. ama belki siz bulursunuz. aramaya, gezinmeye devam edin a101'leri.

bim serinliği

yazın mutluluktan havalara uçmamızı sağlayan olay. özellikle ağustos ayında, tatil yerlerinde, cuma günü gelecek ürünlere dışarıdan bakıp da içeri girip dolanan çok sayıda genç bulabilirsiniz. cuma günü gelecek ürünlere bakan gençler, çifte mutluluk yaşarlar.
ayrıca:
(bkz: bim sessizliği)

bana her şey yakışır

yine yayında "bana herşey yakışır" yazıyor. iki dakika bakmakla deli ediyor bu program beni. "herşey" ne lan? facebookta özlü söz yazan çocuklar gibi. koskoca kanal d ya. insan utanır. altyazılar ise daha fena. bol bol "birşey", "hiç bir" görmek mümkün. ya ben, neyse bir şey demiyorum.

büyük memeli kısa boylu büyük götlü kız

kum saati formundaki kızlardır bunlar.

çekirge

bu ne baş belası bi hayvan arkadaş ya. sen 12. kattaki binaya nasıl girdin oğlum buraya güneş bile girmiyor? hayır, etrafta ağaç da yok.
öyle korkuyorum ki sözlük, anlatamam. öldüremiyorum da. bilinçsizce zıplıyor. suratıma "ananskiii" diye zıplasa bi anda, feleğim şaşar ya. depresyona girerim vallahi. neyse, mutfakta oturmaya devam.
(bkz: oy dağlar)

pekala

yazılarında kendimi gördüğüm yazar. kendisi adına da üzüldüm dalgınlığı için. ama benim gibi aynı yere iki saat içinde beş kere gitme gibi bir durum yaşadığını ya da işe dalgınlıkla evde oturduğu eşofman-tişört ikilisiyle gittiğini sanmıyorum yine de.*

uykusuz yaz

--spoiler--
burada "dahi anlamındaki de'leri ayrı yazamıyorlar yea" diyerek ayar veren insanlara benzeyeceğim belki ama; gerçekten o pucca'nın yazısında ne çok imla hatası vardı ya. zaten o kadın twitter'da da hep yanlış yazıyor. ama uykusuz gibi bir dergide biraz incelenmeliydi yazdıkları diye düşünüyorum.
ayrıca puccanın hikayesi her ne kadar gerçekleri yansıtsa da -kadınlara özeleştiri çok fazla- sonuçta bu dergiyi öğrenci insanlar okuyor. "evde kaldım", "gece yatak inledi", "sevgilim gaymiş, ahaha erkek değilmiş yaa" mizahı yapmak bence hiç güldürmüyor. dergi okuyucularının belli bir yaş ortalaması var.
yiğit özgür çizmemiş. eski bir köşesini koymuş.
umut sarıkaya yoktu.
bazı köşeler kocaman çizilmişti, kareler boşuna büyüktü.
onun dışında büstünün köşeleri bir harikaydı. o işyeri hikayesi ne güzeldi ya. üzeyir vardı. türklerin happy tree frends'i tadında. çok özlemişim. ersin karabulutun hikayesi harikaydı. çizimler de öyle.
aslında başlarda "pucca varmış, umut sarıkaya yokmuş. almayacağım" diyen insanlar arasındaydım. ama sonra düşündüm. şerafettin için değerdi. ve daha bugün almış bulunuyorum dergiyi. (bonus olarak üzeyir falan da olunca.)
teşekkür ederiz kendilerine. vallahi sevdiğim için eleştiriyorum. kötü bir niyetim yok.*
--spoiler--

seri katil olmak için gerekenler

sürekli kavga ettiğiniz bir komşunuzun olması yeterlidir.