bugün

genelde ergenlik dönemine girilmesiyle birlikte oluşan bir olgudur. öğrenci kanımca kafayı takacak birini arıyordur ve gözüne öğretmenini kestirir. bundan sonra öğretmen için zor zamanlar başlamıştır. herkesin kendi yaşıtına aşık olması herkes için en hayırlı durumdur.
kız liselerinde daha sık yaşanan olay.
öğrencinin kafasında ki oluşturduğu kadın tipidir aslında ileride ulen şöyle bi hoca bulamadık ki hem kültürlü hem olgun vb. gibi düşünceleri geçirmesine sebep olan öğretmenini yıllar sonra görüp ulen bu kadına aşık olmuştum evlensek sıçtıydık küçük bir ipne gülümsemiyle.
göz kapaklarına kalp çizip, adam yanına yaklaşınca gözlerini kapatarak aşkını dışavurum yapacağını görmüşlüğüm olduğu kişi.
her genç kızın başına gelebilen olaylardan sadece bir tanesi. dersanedeki stajyere hangi kız bakmadı ki? üniversitedeki araştırma görevlilerine özellikle. * dersleri çekilir kılıyorlar bazen ama.
en yalnız öğrencidir. kendine görev icabı ilgi ve yakınlık gösteren ilk karşı cinse aşık olmuştur.
hemen hemen her erginliğe giren veya girmekte olan veya erginliği yanından geçmekte olan öğrencinin başınag gelebilecek durumdur. ama bilmezler ki birkaç zaman sonra salakça birşey olduğunu anlayacaklardır.
(bkz: öyle bir geçer zaman ki mete)
derse 4 kolla sarılmasına neden olur kişinin.
öğrencilik yıllarında her öğrencinin başına gelebilecek bir durum.
Genellikle bedensel temaslar sebebiyle beden eğitimi öğretmenleri ya da duygusal dokunuşlar sebebiyle de edebiyat öğretmenlerini idolü yapan az bunalımlı genç tayfası.
(bkz: tecavüz bir şiddet eylemidir)
(bkz: şiddet isteği nereden geliyor malum)
(bkz: sıfırcı hocaya aşık olmak)
(bkz: stockholm sendromu)
biraz büyüyünce öğretmenine duyduğu o aşkı hatırlamak bile istemeyip çıtırlara çakmaya devam edendir. Yani nankördür.
aşık olunacak kadar güzelliği olan öğretmendir. **
valla yakışıklı bir beden hocamız vardı ki aşık olmamak elde değildi ve ortaokul bittikten sonra uzun bir süre şokunu atlatamamıştım. *
18 yaşını doldurmuşsa özgürce aşkını yaşayabilecek öğrencidir. Degilse bu ikiliye girenin çıkanın haddi hesabı olmaz.
Genellikle ergenus döneminde bulunan kızdır.
öğrendiklerine ya da öğrenmesi gerekenlere aşık olan öğrenciden hayli fazla olan öğrenci.
ögrencinin aşık olması etkileşim anlamında kabul edilebilir. ama öğretmenin olması , eğitimci anlamında ters , bir düşünceye itebilir. duyan , duymayan herkesi.
yalnızca liseli ergenlerin yaşadığı durum değildir. bazen 26 yaşındaki biri yabancı dil kursunda aynı yaştaki hocasına aşık olabiliyor. ama ne yazıkki ergen kardeşiyle aynı sonu paylaşmaktan kurtulamıyor.
üniversitede oldu. aman ne ilişkiydi hem de. el ele, göz göze, diz dize. ev bakmalar, arsa bakmalar, efendime söyleyeyim evlilik hayalleri. sonra baktığında bir anda ‘‘ hasiktir. bununla aramızdaki yaş farkına ben 3 çocuk sığdırırım. ayrıca bu özgüvensiz benim yaşımı büyütüyor sağda solda, tiyatro dahil bütün iyi olduğum sanat dallarından uzak tutuyor beni. önceden hayran olduğu o ben, onu rahatsız etmeye başladı‘‘ diyorsun. sonra mı? sonrası (bkz: biraz ayrılık biraz hüzün) . geçmiyor mu? geçiyor. bir de lisedeyken hepimizin it gibi korktuğu, nişanlı bir tuğyan hocamız vardı. ah ne severdim o adamın o duruşunu, inanılmaz saygı duyardım. sen kalk öğrencine aşık ol, hem de nişanlınla evlendikten sonra... duyduk ki çok sonradan, o kadından boşanıp bizim zeliş‘ i almış. çok da mutlularmış. diyeceğim o ki, her zaman mutsuz sonla bitmiyor.
Benimdir.hazırlıkta ki bir hocama hala vurgunum.
resim öğretmeniyse sıkıntı. hele bir de artvin taraflarıysa.

zamanın liselileri bilmez.
lisedeyse platonik ve sevimlidir.

üniversitedeyse b..ka sarabilir..
öğretmenine aşık olmakla kalsa iyi. aşık olduğu öğretmenin göz göre göre evlenmesi durumu fazla boktandır.