bugün

birilerinden cok kötü bi darbe aldiginiz, yasamdan hic bir beklentinizin kalmadigi anlardir, bunlari yasayacagima öleyim anlaridir, intiharla sonuclanmasi muhtemeldir.
hayatınızın anlamını kaybettiğiniz an isteğinizdir ölüm.
şehrinizi terketmek zorunda olduğunuz zamanlar... ölüm kurtuluştur resmen...
(bkz: ötanazi)
ölmek fiilinin 'geçişli' fiil gibi algılanıp 'anlar'ı da anlamak fiilinin üçüncü mahsun şahıs için geniş zamanda çekimlenmiş hali gibi düşünmek suretiyle acayip bir manaya büründürebilecek cümlecik... birini ölmek istiyorsunuz ve o kişi niyetinizi anlıyor. tuhaf tabii...
edi(t) büdü(t): kötülemeyiniz. başlığı açanla dalga geçme maksadı değil, linguistik deneysel bir 'mikro' pratik ortaya koyma hedefi gözetilmiştir sadece...
Ense kökünden çıkan ter damlacığının omurilik üzerinden bele kadar süzülüp oradanda mahrem yerden geçmesine bile sebep olabilecek bir olayın yaşandığı andır.
dershaneden saat 11 de dönüp yarınki matemetik yazılısını düşünürken hayatın nasıl boşa geçtiğini görmek gibi bir durumdaki his
(bkz: caninizin helva cektigi anlar) *
en mutlu anında da ölmeyi isteyebilir insan.hayatı öyle noktalamak cezbedici gelebilir cunku.* çok şahane bir şarkı çalarken mesela, uzun zamandan sonra pamuk pamuk bulutları gördügünüzde, esen rüzgar saclarınızı dagıtırken lodosun kokusunu ne kadar özlediginizi farkedip aglamaya başladıgınızda mesela o an bitiversin istersiniz her sey.öylece huzurla, memnuniyetle.
yurtta study odasına girmeden önceki dakikalardır.
bu olay genelde insan ümitsizlik içinde kaldığı anlarda oluşturduğu duygusudur , insanda an denilen kavram bir çok sefer olacağı için bunu bir tek sebepe bağlamak yanlış olur.
sabaha karşı düş sokağı sakinleri dinlerken.. hafif bir de yağmur çişeliyorsa.. tamam..
bi gün dostun yüzüne bakar ve kafasını çeivirir.
hayallerinizin yikildigi an.
insanın yaşamadan mana veremeyeceği anlardır. dışarıdan bakınca bu hayat her şeye rağmen güzel gözükür ama o kadar basit değildir aslında. ölmemenin kurtulış olduğuna inanılan zamanlardır.
hayatta keyif aldığınız hiçbirşey kalmadığı an.
sevgilinin evinde ishal olmak. ölsen daha iyi.
sevdiklerinin ölüm haberini aldığın an.
geçici bir süreliğine hayatın off tuşuna basmak istenilen, hayat aksın ama benim hiç haberim olmasın, uyuyum ve uyanınca her şey geçmiş gitmiş olsun denilen anlar.

beklerken, acı çekerken, sıkılmışken, yorulmuşken, rezil olmuşken.
cok önemli sınav(lar) öncesi ailenizden gelen ,bu sefer de yapamazsan seni evden atarım,yatacak yerini daraltırım,yuvanu yaparımgibi tehditlerin akabinde vucudun nikotin gibi arzu ettiği şeydir.
sevmediğini söylediği an.
çekip gittiği an.
arkadaşınız hoşlandığınız çocukla konuşmaya gittikten sonra bi *ikim olmayacağını söğledikten sonra ki ilk karşılaşma anı işte o an ölmeek istedim.
hayatın anlamsız ve boş olduğunu anladığın anlar.
sevdiğinizin saçların dokunmaya, yanağını okşamaya, hatta o bembeyaz boynunu öpmeye yeltenirsiniz. o ise içinize zehir gibi damlayan yumuşak hareketlerle sizden uzaklaşıverir. işte o an, allah' ım öleyim, hemen şimdi burada öleyim anıdır.
sahilde bir yerlerde içeceksinizdir.
çantanıza extraları doldurmuşsunudur.
son anda program değişir , mütevazi program taşaklı bir gece klubüne gitmek yönünde değişir. kapıda uzun kuyruk; girenlerin her yerleri aranmakta; tanıdık sayesinde öne geçmişsinizdir. arkadakilere de eheheh bakışı atmayı da ihmal etmemişsinizdir.
- çantalar..
-- (sıçtık , unuttuk lan çantadakileri) eööö.. lütfen açtırtmayın!
- çantalar !
- bari çaktırmadan al at yaa !
- çat , çat, çat ... (kutu bira koyma efekti).... atar mısınız bunları !
- alın naparsanız yapın .. unutmuşum vallahi
- atar mısınız bunları !!!!
kıyın kıyın kuyruktakilerin eheheh bakışlarıyla koca kuyruk geri yürünür , ve bir daha da öne geçmeye yemez.
mekan değiştirilir.