bugün

yunan ordusunun, 15 mayıs 1919'da izmir'e ayak basmasıyla başlamış olan işgaldir.
işgal sırasında yunan ordusu şehri yakıp yıkmakla kalmayıp, izmir halkına da baskı ve zulum yapmıştır.*
9 eylül 1922 de türk ordularının izmir i geri almasıyla bitmiş işgaldir.
--spoiler--

takvimler 1923...
adres kordon.
naim palas.
cumbada oturuyor sarışın kurt.
sevmez fazla yemeği.
leblebi var önünde.
garson titriyor, çünkü çocuk rum.
sesleniyor gazi, şefkatli...
''vre dimitri'' diyor: ''gel bakayım.''
çocuk ''buyur pasam'' diyor; ş'lere dili dönmeyen, kırık dökük türkçesiyle...
''sizin kosti...'' diyor, (işgal sırasında kasıla kasıla izmir'e gelen yunan kralı konstantin'i kastederek):
- geldi mi buraya?
+ geldi pasam.
- oturdu mu bu masaya?
+ oturdu pasam.
- güneş batarken rakı içti mi?
+ içmedi pasam.
- e o zaman sormadın mı be çocuk, ne halt etmeye almış izmir'i?

--spoiler--
9 eylül 1922 günü büyük kurtuluş ordusu'nun izmir'i geri almasıyla sona ermiş işgaldir.

(bkz: elhamdülillah izmir e kavuştuk)
türk subaylarının süngülenerek öldürülmesidir.
yunanlıların yağma öldürme, tecavüz olaylarıyla büyük batılı(!)uygar devletlerin gözü önünde yapılmıştır. osmanlı ordusu karşılık vermemiştir.

--spoiler--
izmir'in işgali düşüncesi 1919'un Şubat ortalarında Yunanistan başbakanı Venizelos'un önerisiyle, ingiltere başbakanı Lloyd George tarafından ortaya atıldı. izmir'in işgali, I. Dünya Savaşı sonrasında Paris'te toplanan uluslararası barış konferansının kararıyla ortaya çıktı. ABD başkanı Wilson bu öneriye önce kesinlikle karşı çıktı, ancak 25 Mart olayında daha esnek bir tavrı benimsedi. 7 Mayıs ta ingiltere, ABD ve Fransa, Yunan donanmasının izmir'e gönderilmesinde mutabık kaldılar.
--spoiler--
onlar için hüsran olmuştur.
kendilerince anadoluyu işgal planının başlangıç noktasıdır, mustafa kemal ve silah arkadaşları sayesinde sona erdirilmiştir "yunan ordusu halifenin ordusu sayılır" nidasıyla bu tecavüz ve vahşete destek veren din bezirganlarını tanımamızı sağlamış işgaldir aynı zamanda..

günümüzde kurtuluş savaşı yapılmadı deyiveren şakirt ve türevi bazı zeka özürlülerin unutturmak istediği bu işgali unutmayan yunanlılar bu işgali ve bu seferi "küçük asya felaketi" olarak adlandırmaktadır.
(bkz: sehit albay fethi bey)
antik çağın homoları bile ülkeyi işgal etmiş arkadaş. şükür 19 mayısa.
kemalist izmirlilerin ehl-i kitap yunanlı kardeşlerimizi yenilgiye uğratması ile sonuçlanmış işgal girişimidir.
yunanistan halkının bugün "büyük felaket" olarak andığı olayın başlangıcıdır. savaş sırasındaki anormal borçlanma, üzerine mağlubiyet, üzerine bir de mübadele sonrası anadolu'dan gelen inanılmaz sayıdaki rum eklenince yunanistan ülke olarak 30 yıla yakın belini doğrultamamıştır.

bu konuyla ilgili olarak rembetiko filmi izlenebilir.
akabinde iyonya cumhuriyeti gibi bir teşebbüse de yol açmış kara bir gündür.
türkün ayranını kabartan olay olmuştur ve milli uyanış burada başlamıştır.
yunan komünistlerinin karşı çıktığı işgaldir. ingiliz emperyalizminin kışkırtmalarına karşı bir komünist parti/örgüt ne yapması gerekiyorsa onu yapmış, türkiyeli yoldaşlarının bugün bile göğsünü kabartan eylemleriyle bu onursuz savaşa karşı canlarını ortaya koymuşlardır.

yunanistan komünist partisi'nden yoldaşların, yunan işgal ordularına dağıttığı bildirilerde yazan cümlelerden bir kaçını aktarayım:

"bu savaş emperyalist bir savaştır ve venizelos hükümeti ingiltere'nin çıkarları için seni kardeşin mehmed'i öldürmeye gönderiyor. kardeşine kurşun sıkma, silahını seni kardeşini öldürtmeye gönderenlere doğrult."

bu bildiriyi dağıtan komünist parti üyeleri izmir'de kurşuna dizilmiştir.
yunanlar tarafından 15 mayıs 1919 günü gerçekleştirilen, ebedi kalış olarak tasarlanan, ancak tutmayan hesabı yansıtan işgaldir.

görsel
1919 15 mayıs günü gerçekleşen wilson prensiplerine dayanarakda nüfüs çokluğu ve türk halkının yunan halkını katletmesiyle gelişem bir işgaldir ama daha sonra amerikadan muffetiş geliyor olayların tam tersi geliştiğine kanaat ediyor işler tersine dönuyor. Not:Kurtulusuş Savaşı 7 düvele değil yunanistana karşı kazanılmıştır.
ancak bir ibne rüyasında olabilecek gelişmedir.
yunanlı askerlerin kıyıya çıktığı sıralarda orada haber amacıyla gitmiş olan gazeteci hasan tahsin, yunanlı askerlerin yaptıkları iğrençlikler karşısında dayanamayıp tabancasını çıkarıp ateş etmesi üzerine yunanlı askerlerin kaçmaya başlaması ama arkalarını dönüp baktıklarında sadece bir kişi olduğunu görmeleriyle kendisini sokak ortasında linç etmelerine sebep olan, yunanlılara göre ''fetih'' ama türklere göre ''işgal'' olan eylemdir.

ilginç olan, hasan tahsin linç edilirken bölge halkından hiçbir tepki olmamasıdır. bugünlerde sıkça duyduğumuz türkleri kızdırmayın, bize bir kurtuluş savaşı daha yaptırmayın diyenlerin bu ayrıntıyı kaçırdığını düşünüyorum.

o dönem sadece izmir değil, egenin tümü, marmara ve akdenizin hiç bir yerinde bu işgallere karşı bir tepki oluşmuyor. taki anadolu'dan toplanan düzenli ordu gelene kadar. hatta efeler diyarı olarak şişirilen muğla kurtuluş savaşına girmeyi reddeden tek şehirdir. bugün beğenmediğiniz hakkari ve şırnak bile katılmıştı lan! ama aksine doğu ve güney doğu illerinde düzenli orduya ihtiyaç duyulmadan bölge halkı, ekseriyetle kürtlerden oluşur, büyük mücadeleler vermişlerdir. kısacası götünüzü kürtler kurtardı ama bu iyiliğin cezasını fazlasıyla ödediler.
15 Mayıs 1919 sabahında Yunan işgali fiilen başlamıştır. Yunanlıların işgal planına göre Alsancak Limanı’na çıkarılan askerler Kadifekale’yi, Pasaport iskelesi’ne çıkarılan askerler ise Konak – Göztepe – Güzelyalı istikametini işgal edecektir. Bu plan doğrultusunda 5. Piyade Alayı Alsancak iskelesi’ne Evzon Alayı da Pasaport iskelesi’ne çıktı. Önce 200 kişilik bir Yunan Evzon Bölüğü Kordon’a çıkmış, bunu diğer birlikler takip etmiş ve iki ayrı koldan Yunan işgali başlamıştır. Yunan Evzon Alayı büyük bir Yunan bayrağı taşımakta olup karakollara ve Kışla’ya Yunan bayrağı çekilmiştir.
Yunan askerlerini karşılamak için yeri rumlar Kordonboyu’na toplanmışlardır. Rum kızları mavi – beyaz kumaştan dikilmiş elbiseler giymiş haldeydiler. Rumlar ellerinde Yunan bayraklarını sallıyor, çiçekler, alkışlar ve “Zito Venizelos” bağırışlarıyla Yunan askerlerini selamlıyorlardı. Vapurlar ve fabrikalar sürekli düdük öttürüyor, başta Aya Fotini olmak üzere kiliselerin çanları durmadan çalıyordu. Bandolarda Yunan milli marşını çalmaktaydılar. Metropolit ve rahipler diz çökmüş, ağlayarak ve ilahiler söyleyerek Yunan bayraklarını öpüyorlardı.
Metropolit Hrisostomos’un askerleri kutsaması, Türk halkı üzerinde çok acıklı bir etki yaratmıştır. Kutsama merasimi bittikten sonra Yunan askerleri yürüyüş nizamına geçti. Askerlerin önünde Rum gençlerinden bir grup ve bu grubun başında bir Rum palikaryası bayrak taşıyarak Yunan kuvvetlerine öncülük etmekte idi. Metropolit Hrisostomos da bu gurubun başında gidenlerdendi.
Evzon Bölüğü, Kışla önüne ulaştığı sırada bir silah atıldı. Atılan silah ile bayrağı taşıyan asker yere serilmiş, Yunan askerleri panik içinde kaçmaya başlamışlardır. Kısa bir süre sonra toplanan Yunan askerleri Kışla’ya ateş açmışlardır. ilk anda Kışla kapısında nöbet tutan ve yerinden ayrılmama emri alan erlerden bir kaçı şehit olmuştur. Yunan askerleri, olay yerinde bulunan ve kaçamayan halk üzerine ateş açmışlardır. Olay yerinde olanlardan pek çoğu öldürülmüş ve yaralanmıştır. Yunan askerleri ve silahlanmış olan Rumlar yerel halkı silahsız askerleri öldürmeye başlamıştır ve bir çoğunu da yaralamıştır.
ikinci bir kol halin de ilerleyen Yunan işgal kıtası, etrafında büyük bir Yunan bayrağı taşıyan yerli Rumlar ile tahrik edici bir tezahürat ve tavır ile hükümet binasına ulaşmış ve abluka altına almıştır. Yunan mezalimi burada da devam etmiştir. Yunan işgal Kumandanlığı’nın sabah yayınladığı beyannamedeki “mülkiye ve adliye memurlarının eskiden olduğu gibi vazifelerine devam etmeleri” kaydına güvenen memurlar görevlerine devam etmiş fakat daire karşısında bulunan Askeri Otel’in üst katına çıkan Yunan askerleri Hükümet Konağı’na ateş açmışlardır. Memurlar ve jandarmalar içeride mahsur kalmış telaş içinde valinin etrafında toplanmıştır. Beyaz bir bayrak çekmek suretiyle ateşin kesilmesini sağlamaya çalışmışlardır. Bunu göre Evzonlar içeri girerek, silahsız ve savunmasız Türk memurlarının üzerine atılmış, Türkçe ve Rumca küfürler ederek elleri havada olmak suretiyle hepsini dışarı çıkarmışlardır. Bu esnada süngü ve dipçik darbeleri ile bir çok kimse yaralanmıştır. Fes ve kalpakları süngü ucu ile başlarından alınmış bu sebeple bir çoğu başından ve yüzünden yaralanmıştır. Yerli Rum halkıda bu saldırılara odunlarla katılmıştır.
Kışla ve Hükümet Konağı’ndan toplanan subaylar ve memurlar Pasaport’a gelinceye kadar güzergahtaki Rum ahali ile evlerindeki balkonlarda bulunan Rum kadınları tarafından ellerine geçen taş, toprak ve kiremit parçaları üzerlerine atılmak suretiyle hakarete maruz kalmışlardır. Sürülen kafilenin arkasında bıraktığı yol, yüzlerce şehit ve yaralı ile dolmuştur.
Yunan askeri tarafından çeşitli mahallelerden toplanan 700’den fazla Türk ahali de Patris Vapuru’na götürülmüştür. Kafile vapura götürülmek üzerinden Yunan temsilcisinin bulunduğu Leon Torpidosu’ndan ateş açılan ateş sonucu 21 subay yaralanmış ve pek çok kişi ölmüştür.
Ertesi gün Yunan işgal Komutanı Zafiriu, vapura gelerek gerçekleşen olayın nizamı bir şekilde yürüyen Evzon Taburu’nun üzerine Kışla’dan ateş açıldığını ve bir askerinin öldüğünü belirterek gerçekleşen olaydan dolayı üzgün olduğunu belirtmiştir. Bir yandan da Türklere yapılan zulmü meşrulaştırmıştır.
işgal günü, izmir’de Kolordu ve Fırka Kumandanları ile Erkan-ı Harbiye heyetleri tutuklanmıştır. Vapurda tutuklananlardan Ali Nadir Paşa, Erkan-ı Harbiye Reisi Abdülhamid Bey, 56. Fırka Kumandanı Hürrem Bey ve Ali Nadir Paşa’nın yaveri Mülazım Enver Efendi vapurdan çıkarılmış, diğerleri vapurda kalmışlardır. Toplanan memur ve subayların bir kısmı Zahire Borsası’na, depolara ve boş dükkanlara hapsedilmiştir.
Yunanlılar, Askeri Otel’i yaylım ateşine tutarak işgal etmiş sivilleri ve subayları tutuklamış, Otelin eşyasını ve depolarında bulunan yiyeceklerini yağmalamışlardır. Askeri Kıraathane’yi basmışlar ve burada bulunan beş Türk’ü şehit ederek Kıraathane’yi yağmalamışlardır. Yunanlılar devamında izmir Vergi Dairesi’ni işgal etmiş ve arama yapmışlardır. Başmüdür Agah Bey ile dairedeki memurları hakaretlerle ve yol boyunca elleri yukarıda dipçik ve dayak altında “ Vito Venizelos “ diye bağırtılarak Punta iskelesine kadar getirilmişlerdir.
Vapurlara hapsedilen Türk subay ve erleri, 18 Mayıs 1919 günü Kışla’ya nakledilmişlerdir. Bir süre sonra Yunan kimlikleri verilerek serbest bırakılmışlar fakat sayım yapılmak gerekçesiyle geri çağırılmışlar ama tekrar bırakılmamışlardır. Gelmeyen subaylar ise evlerinden hakaretlere maruz kalarak toplatılmışlardır. Bazı subaylar kışlada alı konulmuş ve bu subayların yanlarına Urla’dan getirilenlerde konulmuştur. Tutuklanan subaylar daha sonra peyderpey serbest bırakılmış bazı subaylar ise ağustos ayına kadar tutuklu tutulmuştur.

izmir’in işgal günü yapılan mezalimin diğer bir kısmı ise şöyle sıralanabilir;

Evzonların Hükümet Konağı’na doğru yürüdükleri sırada, emniyet ve asayiş vazifesi ile görevli Polis Komiseri Sabri Bey, karşılarından gelmekte olan Evzonlar tarafından sebepsiz bir şekilde ateş edilerek öldürülmüş, arkadan gelen Evzonlarda kafasını dipçikleyerek parçalamıştır. işgalin ilk gününde Yunanlılarla yerli Rumlar tarafından basılan bir çok Türk evinde kızların, kadınların ırzlarına tecavüz edilmiştir. Bunlar arasında üzüntüsünden intihar edenler olmuştur. Evzonlar tarafından Sanat Okulu talebesi ihsan, Ziraat Bankası önünde boğularak öldürülmüştür. Sütçü Ahmet Ağa, Cedit Mahallesi’nde, Urla Polis Komiseri Hüseyin Efendi de Ziraat Bankası önünde öldürülmüştür. Polis memurlarından Refik, Halil ve emekli polis memuru Ahmet Efendiler bıçaklanarak öldürülmüştür. Sağır Hasan ile Kavas Ahmet iskona Marianti adında bir Rum tarafından vurularak, Tilkilik Mahallesi’nde Maliye Tahsildarı Nuri Bey, Köylü Matbaası önünde süngülenerek öldürülmüştür.

Bazı kimseler öldürülerek denize atılmıştır. 16 Mayıs akşamı Kordonboyu’nda bazı cesetler sahile vurmuştur. işgalin ilk günü Yunan askerleriyle Rum çetelerinden bazı gruplar limanda bulunan yelkenlilerdeki ve sandaldaki Türkleri zincirle bağlayarak denize atmışlardır. Karşıyaka Vapur iskelesi’nde bir binbaşına denk gelen Yunan askerleri çizmesini vermemesi sebebiyle binbaşını öldürüp denize atmışlardır. işgal günü tenha yerde ele geçirilen polis ve jandarma erleri öldürümüşlerdir.

işgal günü öldürülen ve yaralan subayların sayısı 57 olarak tespit edilmiştir. izmir ve banliyölerinde öldürülen sayısı ise 2000’in üzerindedir. Bir kayda göre işgal günü 10 subay ve 131 asker şehit, 23 subay ve 22 asker yaralı, 29 subay ve 329 asker kayıptır.

Albay Zafiriu, 17 Mayıs 1919 günü Aydın Vilayeti ahalisine hitaben yayınladığı beyannamede Türklere karşı silah kullanılmakta olduğunu, bu olayların namuslu Rumlar tarafından değil bazı ahlaksız kimseler tarafından yapıldığını söylemekte ve çok sert hareket edileceğini ihtar etmekteydi. Yunan basınında ise işgal günü meydana gelen olaylarda 400 kadar esir toplandığı ve bu esirlerin harp gemilerine götürülürken kendilerini denize atararak intihar ettiği söylenmektidir. Türk Mahallesi’nde gerçekleşen olayda, Yunanlılardan 2’si ölü, 10’u yaralı asker, 30 sivil ölü ve yaralı var denilmekte idi fakat ingiliz basını izmir’de Yunan askerlerinin kötülükleri yazmaya başlayınca Venizelos, Albay Mazakaris’i olayları incelemek üzere izmir’e gönderdi. Mazakarisin verdiği rapora göre ilk gün öldürülenlerin sayısı 100 kadardır. Bunlardan 15 – 20’si Yunanlılar tarafından elleri bağlanarak rıhtımda sürüklenen Türklerdir. Amerikalı Miralay House, işgal günü ve ertesi günü öldürülen Türklerin sayısını 800 belirtmiştir. M. L. Smith, ilk gün Türklerin 300 – 400 kadar, Yunanlıların ve Rumların 100 kadar ölü ve yaralı verdiklerini kaydetmektedir.

I. Yunan Tümeni Kurmay Başkanı Stamatopulos, Müsavat gazetesine verdiği demeçte: “ işgal günü yapılan zulüm ve yağmadan aşağı tabakaya mensup kişiler sorumludur. Yunan ordusu ise herkese karşı şefkatle davranmıştır. Bundan sonra yağma yaparken yakalananları acımadan kurşuna dizeceğim.” demiştir.

Yunan kuvvetleri, izmir’i işgal ettiği andan itibaren sıkıyönetim uygulamaya başlamıştır. Yunan işgal Kumandanlığı, izmir gazeteleri aracılığıyla sıkıyönetimle ilgili emir ve isteklerini halka duyurmaktaydı. Sıkıyönetimle birlikte işgal başladığı andan itibaren izmir’le haberleşme kesilmiş, Postahane işgal edilmiş ve sansür konulmuştur. 15 Mayıs’taki olaylardan sonra izmir’den çekilecek telgraflara Yunan makamları sansür koymuşlardır. Sansür Haziran ortalarında kaldırılmışsa da Menemen olaylarından sonra telgraflara tekrar sansür konulmuştur. Sıkıyönetimin yanı sıra bütün Türk kanunları ve mahkemeleri kaldırılmış ve yerlerine Yunan Askeri Mahkemeleri faaliyete geçmiştir.

ilk günle birlikte başlayan zulüm, sıkıyönetim, sansür ile izmir’in işgali gerçekleşmiştir.

(bkz: uludağ sözlük tarih kulübü)
doğuyu verirsek batıyı elimizde tutamayız yazın bir kenara .
Yunan ordusu, 15 Mayıs 1919 tarihinde izmir’i yerli gayri Müslimlerin büyük tezahüratları eşliğinde işgal etmiştir.
Bu o.ç. orduya ilk ateşi ellerine sağlık Gazeteci Hasan Tahsin açmıştır.
Ne yazık ki kendisi ve As.Şube Bşk Alb. Süleyman Fethi şehit edildi Yunan o.ç. tarafından şehit edilmişlerdir.

Yunan ordusuyla beraber şehirdeki yerli gayri Müslimleri de denize döktük mü acaba? Veya kaçan Yunan gemilerine bindirdik mi? umarım bir kaçını kordonda denize baş aşağı sallandırıp nerede yaşadıklarını ve yedikleri kaba tükürmemeleri gerektiğini öğretmişizdir.
Dedi yunan artığı aktroll.
Keyfini sürdüler izmir bizim sandılar sonra atatürk geldi yüze yüze yunanistan'a kaçtılar.
Soyle bir atatürk anisi vardir. Ataturk tepedeki bir tavernanin bahcesine oturup raki icmektedir. Rum garsonu cagirir ve sizin kral buraya gelip raki icti mi diye sorar. Hayir paşam cevabini alinca da "eşek o zaman neden izmiri isgal etti" der.
görsel
görsel

“izmir işgali onayı haberi duyulunca Atina’da bayram havası vardı. izmir Türkleri matem havasındaydı. Orada bir Türk genci ingiliz temsilciye;

‘Bunu kabul etmeyeceğiz, biz daha ölmedik. Burada büyük kötülükler yaşanacak. Biz ölebiliriz fakat başkaları da ölecek’ dedi.”

ismail Ediz, ‘Diplomasi ve Savaş: Batı Anadolu’da Yunan işgali 1919-1922’ Ötüken Neşriyat, s.167-168 ...

https://www.facebook.com/...6/posts/3014110278680054/