bugün

geçen çarşambayı perşembeye bağlayan zaman diliminde yaşadığım hede.

ben yurtta kalıyorum ve 6 kişilik bir odadayım. odada genelde ışıklar 12.00 gibi kapanıyor. tabii uykusu olmayan kendi ışığında kendi istediğini yapıyor. o gece herkes uyudu 12.00'da ben hariç. ben saat 01.00'a yakın koydum başımı yastığa kitap falan okuduğumdan... bir saati geçince insanın uykusu kaçıyor ya işte ben o saati geçmiştim galiba çünkü bir türlü uyuyamadım... saat 02.00'a doğru oda arkadaşlarımdan bazıları horlamaya ve beni uyutmamaya başladılar iyice uykum kaçtı.

ben horultudan çok rahatsız olurum. o yüzden horlayanı anında uyarırım. o gece de aynısı oldu. uyardım horlayan arkadaşımı. diyolog çöyle oldu:

horlayan oda arkadaşı: hor, hor, horlarım ben.
ben:horlama lan.
hoa:tamam.
ben:giderim ben.
hoa:(tamamdan 5 saniye sonra)hor, hor, horlarım ben.

bu diyologlar yaşanıyor ve ben uyuyamıyordum. saat 03.00 oldu ben dedim bir tuvalet yapayım, belki gelir uyurum. geldim ama uyuyamadım.

en son nokia 6600 telefonumun saatine baktığımda saat 04.13 idi. sonrasını hatırlamıyorum. uyumuşum herhalde...

(bkz: horlayan oda arkadaşı)

(bkz: horlamadan rahatsız olan insan)
belki basit bir nedenden dolayıdır ama insan nelere bağlar onu, nasıl da büyütür. onun için kötüdür zaten, çok kötü.
bir nöroloji uzmanının çok büyük bir sorununuz yoksa bir haftada çözeceği sorun.
kaç gece oldu bilmezsin.
sayamamaktan değil, saymak acıtacağından.

nasıl bir şeydir ki uyku, bazen ona kaçarken, ona kaçıp hayatı kısaltmaya çalışırken; günlerin kısalmasını en çok istediğin zamanlarda o senden kaçar.
koyarsın başını yastığına, kapatırsın gözlerini, beklersin.
beklersin, beklersin, beklersin...
sağa dönersin olmaz, sola dönersin olmaz, yüzüstü yatsan uyunmaz, sırtüstü yatsan uyunmaz, yastığa sarılsan olmaz, üstünü örtsen canın acır, üstün açılsa canın acır. bi terlersin, bi üşürsün... uyuyamazsın işte bazen. uyuyamazsın...

şanslı bir günündeysen ve başardıysan uyumayı, kabuslar başlar bu kez. anlamını bilmediğin, neden gördüğünü çözemediğin, kabus olduğunu bilmenin bilinciyle ağız tadıyla korkamadığın, kabusun kabus olduğunu bile fark edecek kadar kendinde olduğun için kendinden nefret ettiğin zamanlardır bunlar.
uyuyamazsın bir daha. uyuduğun iki saati kar sayarsın. -bazen öyle küçük şeyler teselli olur ki insana, olur olmaz şeylerden şikayet ettiği zamanlar gelir aklına, utanırsın.-

önünde upuzun, kapkaranlık bir gece vardır. hayret edersin, 'uzun muydu bu geceler bu kadar' dersin, 'ne kadar kısa geliyordu halbuki bana...'

gecenin bir yarısı tek başına uyanıksın işte. balkona çıkar bakarsın etrafa, birkaç pencerede ışık görürsün. birileri daha var dersin. kim bilir belki sohbet ediyor orda bi anne-kız, belki ders çalışıyor bi yerde birileri, belki kavga ediyor iki sevgili, belki uykusu kaçmış birinin daha, belki biri daha kabus görmüş, belki birileri ağlıyor o ışık yanan evlerin pencerelerinden bakıp...
dahili etkenler değil de harici etkenler nedeniyle zorunluktan dolayi olduğunda fevkalade bünyeye zarar veren durum.

(bkz: bir sana bir de sabah uykusuna hasretim rachel)
daha onemli bir sorun icin:
(bkz: uyanamamak)
mutluluktan mı üzüntüden mi bilinmeyen durum. halbuki dün de uyunmamıştır.

(bkz: değişik duygular içerisindeyim sözlük)
canın acısını , kendine işkene yaparak giderirken gerçekleştirilen eylem .
bazı anksiyolitik ve antidepresan ilaçların verdiği yan etki.
insani alkolik olmaya/yapmaya push yapan hadise.
psikolojiktir genellikle. günlük yaşam sıkıntıları içinde, özellikle depresif durumlarda kendisini ortaya çıkaran bir durumdur. çok fazla bilgisayar başında oturan kişilerde sıkça görülebilir.
bu mevzu bahis insanlara ilk tavsiye; biraz insan içine karışıp çiçek, böcek görmeleridir. ya da sosyalleşmeleridir. yani canım arkadaşım sabahtan akşama kadar mal gibi sözlüğe bakıp, mahallenin çaçaron karısı gibi ona buna laf yetiştirip, zengin karıların kıçında gezen falcı bohçası olmayacaksın.

diğer yandan dünyevi ve ruhani tatminsizlikle de ilgisi vardır uykusuzluğun. mesela sen herkesin söylediğini söylüyorsan, kendine özgü bir kişiliğin yoksa, torna atölyesinden çıkmış bir kazıksan, kişiliğin oturmamışsa, gene uykusuzluk çekersin. çünkü kimliğini henüz bulamamışsındır.

bir başka uykusuzluk nedeni de aptallıktır. evet evet aptallık. yani bu aptallığın belli bir tanımı yok. (bunun tanımını ben de yapamam) olaylar ve olgular arasında mantıklı bağ kurmaktan yoksunsan ya da buna muktedir değilsen, hayatın yarattığı anlam yaratma sorunu yüzünden beyin rem'in sağlıklı çalışamıyor olabilir. bunun akabinde varolanı tüm boyutlarını göremiyorsan tanı'ların tutarsız ve ezberden olur ki; bunun bir kıymet_i harbiyesi yoktur. bu da insanı aptal kategorisine sokar.

en kısa sürede doktor muayenesi tavsiye olunur...
Artık uyanmalı, hayatının yarısı gitti bile... Hiç uyumamalı her anı yaşama adına, Uykusuzluğun aslında bir hediye olduğunu, çok geç anladım...
inat etmemek gereken durum, ya kafanı bedenden ayıracaksın düşüncelerini kopartıp atacaksın ki olmuyor mu diyosun o zaman zorlamayıp başka bişey yapacaksın, entry girebilirsin mesela.
mideye oturan duyguların insan üzerinde yarattığı, tamamen psikolojik dürtü.

evet oturdu ve uyuyamıyorum. burdan bütün sevdiklerime selamlar gönderiyorum; herşeyi içime atıp, hiçbir şeyi size anlatmadığım için. keşke tekar sorsanız ve ısrar etseniz. bakın ne çok anlatacak şeyim var.
(bkz: cashback) - (bkz: zamana güzellik kat) filminde Ben Willis in aşık olduğu kız yüzünden yaşadığı acı durumdur.
*
saat: 00:57 ve şu an içinde bulunduğum durumdur ta kendisi. herkes pek sevmez.
size ağlamayı tercih ettiren durumdur.
dün akşam bizim evde cereyan eden durum. derse gitmek üzere erken yatılır, bir müddet tavana bakılır, komşunun sesleri dinlenir sonuç uyuyamamaktır. düşünmeyi engellemek, durumu daha da güçleştirmemek için kelime oyunları oynanır, hayaller anlatılır. anlatılan hayaller kalbi acıtınca kalkıp sigara yakılır, dumanıyla bi posta daha hüzünlenilir. sonuç olarak hala uykudan eser yoktur. uyuyamamanın akabinde gülme krizine tutulur yorgun kalplerimiz.
uzun lafın kısası uyuyamamak bi hayli acılı bi süreçtir. *
finallerin kapıya dayandığını ve buna rağmen hala defter kitabın kapağını açmadığını anlamaktan kaynaklanan ruhsal çöküntü durumu.
bazen, normalde uyumanıza sebep olan grip ilaçlarını aldığınız halde birini ya da birilerini çok düşünmekten gerçekleştirdiğiniz eylem. hasret çeken ve aşık olan insanlarda görüldüğü bilinir.
beynin sonuçlanmayan düşüncelerle fazlaca meşgul edilmesi sonucu sinirlerin gerildiğinin ispatı durum.. öncelikle beyindeki sonuçlandırılamayan düşüncelerle savaşılır ve kazanılırsa kendiliğinden bitecek bir kabustur.
ertesi gün işe gitmen gerekiyorsa bir yandanda nasıl uyancağım diye düşündüğün hatta bu sorunun takıntı olması ve bu yüzden uyuyamamandır.
zordur.
"uyumak dünyanın en zor işidir. bütün gün koşturmayı gerektirir." diye bir tespit vardı. lakin yapanı hatırlamıyorum. iyi geceler. *
sebebini bi türlü çözemediğim sorunlarımdan birisidir. aslında uyuyamamak değil de uyumak istememek de olabilir. bi çare bilen varsa söylesin ve sevaba girsindir. bana da yazıktır, günahtır.
(bkz: finaller)