bugün

2006 yılında en iyi kısa film dalında oscar adaylığı kazanmış yönetmeni sean ellis olan zaman geçirmek için tercih edilebilecek eğlenceli filmlerden...
kısa filmi beğenen insanların büyük ısrarları üzerine yönetmenin "eh hadi bi de uzun metrajını çekelim" dediği ingiliz filmi. harry potterın ilk filmindeki o topçu çocuk büyümüş serpilmiş, bu filmde başrolü kapmış. işte bu esas oğlanımız kızlara hayran bir ressam olduğu için zamanı durdurup onların resimlerini çizer ve olaylar gelişir. ayrıca türkiyede zamana güzellik kat adıyla vizyona girecek.
uzun metrajını sinemada, kısa metrajını ise video googledan izlediğim başarılı film. süpermarketteki kasiyer kızın saate bakmak zamanın daha yavaş geçmesine sebep olur düşüncesinin her saate baktığında zamanın bir saniye geri gitmesi şeklinde illüstre edildiği yaratıcı, çoğu yerinde insanı gülümseten ingiliz yapımı film.

kısa metrajı şurdan izlenebilir :

http://video.google.com/v...docid=8633322516676413709
on sekiz dakikalık kısa versiyonu 2006'da en iyi kısa film oscarına aday olan bu film, zaman, aşk, ve güzelliğin geçiciliği üzerine bir meditasyon. filmin kahramanı ağır uykusuzluk çeken Ben Willis'tir. (harry potter filmlerinde Oliver wood'u canlandıran Sean Biggerstaff). boş vakitlerini değerlendirmek için mahalle marketinde geceleri çalışmaya başlayan Ben bu sayade sekiz saat uyku yerine farklı meşgaleler geliştiren renkli bir dizi karakterle tanışma fırsatı bulur. Ben zamanı durdurduğunu hayal etmeye becerir; böylece sessiz kasiyer sharon'un güzelliğini istediği kadar seyredebiliyor...
şirinlik harikası, sanat şaheseri... bütün karakterleri ayrı ayrı dakikalarca değerlendirilebilir. halı saha maçı, süpermarketteki zaman takası, zamanı durdurabilme, sanatsal çıplaklık, ayrılık acısı, arkadaşlık, aşk... müziklerin girişleri, görüntülerin harikalığı... duygusal, komik, trajik... ben nasıl böyle anlatamadıysam derdimi yönetmen de öyle karıştırmış her şeyi ama benim gibi beceriksizce değil...

zamanına güzellik kat ve bu filmi izle ey okur
anlatım tekniği ve sıradan bir konuyu sıradışı işleyişiyle sıkıcı ingiliz sinemasında bir yıldız gibi parlıyor cashback. aşk kaynaklı uykusuzluğun öğrenci yaşamıyla kesişmesinin sonucu diyebiliriz. anlatıcı tekniği gerçekten hakkı verilerek kullanılmış .kısa metrajlı olmasının getirdiği oscar avantajıyla birlikte, uzun metrajı için oluşturduğu dezavantajı görmek aşikardır. eğer öncesinde tembellik edip kısa filmi izlerseniz, uzun metraj sizin için sıkıcı bir 98 dakika olarak anılacaktır.
aşk, hayal kırıklıkları, uykusuzluk, kadına ve kadın bedenine yüklenen anlamlar v.s her şey öyle güzeldir öyle güzel işlenmiştir ki ! süper bir filmdir. ayrıca şu zamanı durdurma işini bende öğrenmek istiyorum . *
efendim, hani bazı filmler vardır ya belirli bir kategori altına girmezler.işte örnekte görüldüğü gibi cashback ahanda tam böyle bir film.kısa filmden uzun metrajlı filme geçiş yapmış bir özeliğe sahip olup, eski aşklarınızın yaralarına tuz basarken birden kahkahalarla gülebileceğiniz bir sahneye geçiş yapabilme özelliğie sahiptir.filmin türü olarak romantik komedi denilse de değildir.

teknik olarak etkileyici geçişlere sahiptir.bazı sahneleri durdurup geri alıp tekrar izlemek içten bile değildir.zamanın durdurulduğu sahnelerde siz de kıpırdamadan sahneye eşlik ederek filmin içinde bulursunuz kendinizi.

öyle güzel işlenmiştir ki kadın vücudunun kutsallığı,oha lan noluyoruz yuh artık bu ne açık seçiklik derken içinizi gıcıklayan sahneler birden önünüzde sanki sanat eseriymiş gibi görünür artık.hatta filmden sonra arkadaşınızla kritik yaparken işte budur dersiniz, erotiklik değildi filmdeki, sanattı dersiniz.

filmin başarısı, ana karakterin beynindeymiş hissiyatına sahip olmaktır kannımca,ve olursunuz.

konu itibari ile sevgilisi tarafından tekme yemiş kalbi yaralı erkek karakterin uykusuzluğa kapılması ve hayatında fazladan oluşan 8 saatlik boşluğu bir büyük süpermarkette gece vardiyasında değerlendirmesi ve olayların gelişmesidir.elemanımız güzel sanatlarda okumaktadır ve bunun ile ilgili göndermeler anlayana çok ince ve güzeldir.

tabi filmin türkçe isminin zamana güzellik kat oluşunun mantığı da elemanımız zamanı durdurabilme özelliğini kazanmış bunu da en derinine altını çiziyorum en derinine kadar kullanmıştır.

çok uzattığım lafımın kısası, izlemeden ölmeyiniz efendim...
uzun metraj versiyonu, ingilizler için mucize denebilecek kadar güzeldir.

teması, zamanı durdurabilsiniz, yavaslatabilirsiniz, hızlandırabilirsiniz ancak geri alamazsınız değiştiremezseniz üzerine kurulmus olan, dram ve komediyi sahane bir sekilde birleştirmiş eglenceli film.

türkcesi zamana güzellik kat olarak cevrilmiştir.

bebek gibi uyumak için ihtiyac olan tek sey sevgili midir sorusu acık kalmıstır film sonunda.

izleyen herkesin, sevdiği herkese izletmek isteyeceği türden bir film kısaca.
--spoiler--
- Senin sorunun ne?
+ Sorunum yok, sorum var. Benim en büyük sorum şu: Aşk nedir? Biliyor musun uzun zaman önce aşkın ne olduğunu bilmek istiyordum. Galiba aşk, olmak istediğin kişiye cesaret edebilmek, hayatın ikinci şansında güzelliği ve şanslı olduğunu görebilmekmiş.
- Yani?
+ Yani, eğer bir an durmazsan kaçırabilirsin!
--spoiler--
oyuncularının büyük bir kısmının, ben anadolu lisesinde iken ingilizce öğretmenlerimin ara ara dinlettiği oxford bilmem ne kasetlerinde konuşan insanlar gibi konuştuğu film.. garip bir aksanları var, insanı tahrik ediyor.. okulda da tahrik oluyordum, o ayrı..
uzun zamandır aradığınız sorunun cevabı burada,
banyodan çıkan isveçli öğrenci rolündeki bayanın gerçek adı; hayley marie coppin *
izledikten sonra uzun süre aklım bir karış havada gezmeme ardından, oturup üzerine düşünmeme sebep olan ve "anı yakalamanın" önemini sorgulatan mükemmel bir film. izlenesi ve tavsiye edilesi
türkçeye zamana güzellik kat adı ile çevrilen güzel bir ingiliz filmi. konusu ve anlatımı ile etkileyici bir film.
zamanını boşa geçirenlerin, yapmak zorunda oldukları işlerin boşuna zaman kaybı olduğunu düşünenlerin, canı sıkılanların, aşk acısı çekenlerin, en azından iyi bir film izlemek isteyenlerin izlemesi gereken film.
özellikle sahneden sahneye geçişlerin mükemmel olduğu, güzel bir aşk filmi.
başaralı romantik/komedi/dram filmi. ayrılık sonra izlenmesi gereken filmdir.

--spoiler--
esas oğlanın, dökülen bezelyelerden sözüm ona naturmort çizgisi yakaladığını neredeyse yedirecekti seyirciye. *
--spoiler--

--spoiler--
herseyin ikinci sinif oldugu, sicak ve tek tip bira, enkaz halindeki otomobiller
ve en onemlisi gulumseyemiyor olmalarina ragmen devamli suratlarda bir tebessumle izlenen harika otesi bir film.
ozellikle canli bomba taksi soforu inanilmaz bir fikirdi.
--spoiler--
mükemmel. mükemmel. mükemmel. ve milyonlarca mükemmel daha. bir film bu kadar mı sevdirir kendisini. mutlu olmayı ve ağlatmayı ve kahkaha atmayı ve dalıp gitmeyi ve durdurup düşünmeyi ve düşünmemeyi ve gülümsetmeyi ve küfür etmeyi ve bitsin bir kere daha izleyeceğim demeyi ve unutturmamayı kendisini...her şeyi aynı anda başarabilen çok şahane film.

edit: şu anda farkettim ki cast geçerken what else is there * çalıyor. bu film benim filmim. mutluluktan ölüyorum.
izledikten sonra kişiyi kimseyle paylaşmasam da kendime mi saklasam bencilliğine* iten enfes bir film. bu sahne benim olsun diye bir kare arandığında "hıaaağğğ hepsi çok güzel seçemiyoruuaaağğm" diye düşündürtebilir. tamam düşündürtmeyedebilir. o bana özgü bir anırmaydı.
kısa metrajını beğenenlerin, uzun metrajını da mutlaka beğenecekleri biflm. zamanı durdurunca yapacak o kadar çok şey varken, bu kadar mütevazi davranmak tebessüm ettiriyor. başından sonuna kadar da o tebessüm sanırım hep yüzümde vardı. diyalogları da çok hoş.
Kung Fu sahnesiyle kırıp geçiren filmdir. tekrar tekrar izleyip gülmüşümdür o sahneye. izlemeyenler için kung fu sahnesi ;

http://www.youtube.com/watch?v=IF0L_zawlvU
sizi gerçek hayattan çekip götüren bir film istiyorsanız, adresiniz bu film olmalı. o kadar masalsı ve yumuşak bir anlatıma sahip ki filmi izlemiyorsunuz, içinde buluyor kendini insan.. zaman kavramı, hayal gücü çok iyi bir dille anlatılmış. hareket eden tablo gibi bir yapım. zaman akıyor, ama dalıp gidiyorsunuz. durup baş karakteri incelemek istiyorsunuz.. lakin bütün o fotoğraf sahneleri ile oluşturduğu filmi, her sahne ile müthiş uymuş müziklerle donatınca, tadından yenmeyecek bir film çıkarmış ortaya.

özellikle mükemmel görselliğine değinmek istiyorum. yakın çekimler, sahne açıları, kullanılan renk tonları herşeyiyle harika. teknik açıdan da çok başarılı olmuş. mr. nobody'nin yanından geçemez tabii ama onu beğenen bunu da beğenir kanımca. 2006 yılında en iyi kısa film dalında oscar’a aday gösterilmiş. 26. uluslararası film festivali’nde altın lale için de yarışmış. izleyin, tavsiye ederiM.
eğlenceli, sürükleyici güzel bir film. ailesiyle izlemeyi düşünenler için; erotik sahneler içeriyor.
çok görsel bir film. hangi film görsel değil ki diyeceksiniz ama bu film sanki hareket eden bir tablo gibi bazen. öyle bi şey.