bugün

sozluk yazarlarinin gorup de etkisinde kaldigi ruyalardir.

mesela ben dostoyevsky'den suc ve ceza'yi bitirdigim gece, ruyamda kendimi katil olarak gormustum, kitabi okurken raskolnikov'un hissettigini dusundugum butun hisleri ben kendim hissetmistim ve sabah kalkip bir 15 dakika falan aglamistim, "ulan be ne kotu bir herifim, katilin tekiyim, yavsagim be" diye. daha sonra dank etti ruya oldugu, bir rahatlik coktu, guzellik geldi, dedim "dostoyevsky buyuk adamsin vallahi".
bu sabah gördüğüm kabustan acaip etkilenmiştim. psikopatın biri elinde neşterle beni kovalıyordu. uyandım hala koşuyorum. inandınız mı. inanmadınız.
binbir ruh haleti ve anlatılmaz bir heyecanla sonucunu beklediğim bir olayın açıklanacağı gece uyuyamayıp sabaha dek daldığımda gördüğüm "bu sefer olmadı, ya nasib... bir dahaki sefere inş." diyen ben! hakkaten de öyle imiş...
-ankara'dan kocaeli'ye taşındığımızda yeni oda'mın halini daha önceden rüyamda görmüştüm. kutular falan daha açılmamıştı. yeni odamda ayak üstü sağlam bi "ohaaa" çekmiştim.

-bomba düşmüş ve simsiyah olmuş bir arazinin ortasında bembeyaz bir kağıt vardı.

-paraşütle karayipler'deki gibi adaların arasında dolanırken bir adaya indim, polis kovaladı sonra. ama nasıl renkli nasıl canlı bir rüyaydı anlatamam, rüya olduğunuda biliyordum sadece biraz daha uzun sürsün istiyordum öyle güzel bir rüyaydı. özlemini çekerim.

-ilginçtir. bir keresinde baya baya atatürk'ü özledim. o duyguyu unutmam.

edit: ekleme.
durup durup aklıma gelen rüyadır. 9-10 yaşlarındayım rüyayı gördüğümde.ve rüyam;

odamdaki koltuğa sinmiş bana arkası dönük şekilde odamın halısını gırgırlayan annemi izliyorum. anne diye sesleniyorum ve annem daha doğrusu gözleri kıpkırmızı, annem kılıklı, kalın sesli bir şey bana doğru dönüp 'annen bir daha gelmeyecek' demişti.

ne rüyaydı o öyle be. anneme sonra elektrik süpürgesi aldık.
bir restoranda kız arkadaşım, bir arkadaşı, ben ve su kaplumbağam oturuyoruz.
daha doğrusu biz oturuyoruz tosba masanın üstünde takılıyor.
tam muhabbetin ortasında tosba çorba dolu tabağın üstüne çıkayım derken deviriyor.

nasıl bir kafa ile uyumuşsam,
tosbamı alıyorum elime dışarı çıkıyorum izin isteyerek. kapının önünde azarlıyorum kendisini.
rencide olmasın diye heralde.

yeminle gerçektir.
durduk yere bir silahlı adam tarafından kovalanmam ve bana yetişemeyince ateş edip sırtımdan giren kurşunların etkisiyle yavaş yavaş ve sendeleye sendeleye yere düşmem ve sonrasında vurulduğum yerdeki inanılmaz yanma hissi..
uyanınca anladım ki asla sırtını kalerifer peteğine yaslayıp uyumayacaksın.
5-6 yaşlarında gördüğüm, çocukluğumda karanlıktan korkmama neden olan rüya. o gece alt komşuda korku filmi izlemiştik. o zamanlar yok +7, şiddet, korku vs. uyarıları bulunmadığından, baya baya izledim o filmi komşuda. bi cadı vardı filmde. o cadı rüyama girdi. salondan bişey getirmemi istiyodu annem rüyada. gidiodum salona, ışığı yakıodum. televizyon yerinde yoktu. daha sonra çiçeğin durduğu yerde de bişey yoktu. tam o anda filmdeki cadı koltuğun arkasından çıktı. tam bir kabustu. yıllarca karanlıktan korktum. bişey almam gerektiğinde odanın ışığını kapatıp koşarak uzaklaştım hep.
ister inanın ister inanmayın. Çok film seyrettiğimden midir nedir yılda sayılı gördüğüm rüyalarımın bazıları film şeklindedir. senaryosuyla falan tamamen bana ait. ama aksilik işte uyandıktan sonra bir parçası hep eksik. o yüzden hikaye tam çıkmıyor ortaya. velhasıl bir de rüyamda film seyretmiş oluyorum. oyuncuların bir kısmı ünlü bir kısmı tanıdıklarımdan falan. sonunda jenerik de geçiyor ayrıca..
evde tek başımayım.. karşı koltukta da hiç tanımadığım bir adam var. ama hiç yadırgamıyorum, kim lan bu demiyorum.. tek başıma nasılsam öyle takılıyorum.. durduk yere bu göt bana, lan amcık dedi.. kavga etmeye başladık.. masalae dolaplar sandalyeler havada uçuştu.. koltuklar devrildi.. bu bayıldı sonra ben bunu kaldırıp balkondan aşağı attım.. hiç bir şey olmamış gibi tv de zap yapmaya başladım.. merdivenden pat pat pat diye bir ayak sesi gelmeye başladı.. ama öyle böyle değil.. parçalıyor zemini sanki.. çelik kapıyı iki yumrukta aşağı indirip girdi içeri.. yüzü gözü kanlar içinde.. tekrar bana saldırdı. tekrar ortalığın mına koyduk.. tekrar bunu aşağı attım.. yine hiç bir şey olmamış gibi takılmaya devam ettim.. kısa bir süre sonra tekrar pat pat pat sesi.. hay sikeyim yeter amk yaa dediğimi biliyorum içimden.. yine aynı kapışma yine ortalığın mına koymaca.. bir daha attım.. tekrar pat pat pat sesi gelmeye başladı.. bu sefer uyandım.. kalktım bi sigara yaktım. terden göl olan yatağa baktım.. biraz daha küçük olsam bizimkilerin arasına girer yatardım amk..
bir otobüsün havalandırma kapağından bavulumla birlikte fırlayıp karşı tepeye yumuşak iniş yaptığım rüyadır.

olay şöyle gerçekleşiyor. otobüse binimişim ve bir tepeden yola çıkıyoruz. en arkada oturuyorum. önce iniş ve sonra tekrar çıkış şeklindeki güzergahtan karşı tepeye ulaşıp ordan yola devam edeceğiz. otobüs hızla aşağı inmeye başlıyor ve bir taşın üstünden geçiyor. o sarsıntıyla ben havalandırma kapağından elimde bavulumla fırlayıp karşı tepeye yumuşak bir iniş yapıyorum. burnum bile kanamıyor. sanki herşey çok yolunda gitmiş gibi be bu olaya hiç şaşırmıyorum. bunlar dururken otobüs nasıl oldu da benimle aynı anda o tepeye ulaştı ona şaşırıyorum. bir derdim daha var. otobüse tekrar binmek zorundayım. kapaktan fırladık uçtuk . yani adamlar beni tanımazsa yine para bayılacağım onu düşünüyorum. bu arada çok ilginçtir otobüsteki tek yolcu benim. neden tanımasınlar aq. tek yolcusu bavuluyla birlikte havalandırmadan fırlamış bir insanı nasıl tanımazlar. derde bak.
evleniyorum. 3 gecedir dizi halinde evlenme aşamalarımı, aile tanışmalarını görüyorum. unutamadığım rüyalar'a girmesi için aradan zaman geçmesi lazım biliyorum ama, ben gün içinde hiç unutamıyorum bunları. kabus lan!
telefon kulübesi büyüklüğünde bir kulübe. ama her tarafı ahşaptan. içindeyim. etraftan binlerce fare geliyor ve kabine giriyorlar. aynı zamanda zeminden de fareler fışkırıyor. fareler kulübeden taşıp sel gibi akıyorlar. sadece bu kadarını hatırlıyorum. 18-19 sene geçti boru mu?
kate upton ve stoyanın olduğu bir rüya. Ayrıntıya girmiyorum.
bu anlatılır mı burda bilmem ama; ölen hocamızın önünde çrılçıplak banyo yaptığımı gördüm, sonrası o benimle ilgilenmeyip ders anlatıyordu ya da başka şeyler

çok ilginç bir rüyaydı bu...
unutulması için hafızaya format atılması gereken rüyalardır. genellikle çocukken görülür bunlar. çok etkilenilir haliyle. mesela ben, 8 yaşındayken gördüğüm, babamın hayalete dönüştüğü rüyayı hiç unutamıyorum nedense.
Harry potterdaki ruh emicilerin beni kovaladığı rüyaydı,adrenalin doluydu tabi bir daha görmek isterim.
how i met your mother'da ki robin ile rüyamda bayaa güzel şeyler yapmıştım. hala aklımdadır.

edit: how i met your mother ekibi burada. hanginiz eksiledi lan beni? ted? barney? marshall? yoksa yoksa. aman tanrım.
zıplıyorum, zıpladıkça daha yükseğe zıplıyorum ve bir müddet sonra havada zıplamaya başlıyorum. sanki kendimi yukarı atınca daha da yükseğe çıkıyor gibiyim. ki öyle oluyor. bulutların üzerine çıkıyorum. atmosfere yakınım. sessizlik ve huzur var. yıldızlar bembeyaz. aşağı düşecek gibi oluyorum, yine zıplıyorum.
(bkz: machine gun kelly) ile partiden partiye akıyorduk. bir rüyamda, beni başka birinden kıskanmıştı, kavga çıkacak diye telaş yaptığımda kalp çarpıntım başladı ve gecenin üçünde kalkmıştım... öyle.
demet akalın, serdar ortaç, murat dalkılıç falan gibi böyle ayar olduğum ünlüleri esir almışım bi köşkte. hande yener de var aralarında. köşk de ne köşk ama etrafı sularla çevrili falan. bunların ihtiyaçları için ben tek başıma adaya kadar yüzüyorum. gidip geliyorum sürekli ama. amacımsa adayı patlatmak. bi şeyler oluyor ne olduğunu anlamıyorum tam olarak ama adanın patlamasına kısa bi süre kala adadan çıkamıyorum. bi arabam var benim. arabaya binersem patlamadan kurtulacağıma inanıyorum. arabaya biniyorum ben, bunlar panik halindeler. tam ada patlayacağı zaman serdar ortaç kapıyı açıp arabama biniyo. ben biliyorum ki eğer kontağı açarsam biz de patlayacağız. artık o anda ünyayı serdar ortaçtan kurtarmak istediğimden midir yoksa mallığımdan mıdır bilmiyorum kontağı çeviriyorum. serdar ortaç havaya uçuyo adayla beraber ben ise uyanıyorum.

bu da böyle bir rüyamdı.
resident evil vari (!) bir ortamda, koskaca bir sürünün ortasında kalmıştım, son mermiyide atıp tam ısırılmak üzereyken uyandım.uyandım çünkü (bkz: lucid rüya)ydı
mekan kasvetlimi kasvetli. kuzeyde bir yer, kış yarı olabilir veya orta dünya da olabilir neyse. ben, ned stark, gandalf ve erkin koray bir masanın etrafındayız, oturuyoruz. masanın üstünde kocaman bir tepsi, içinde kuzu etimi domuz etimi anlayamadığım( rüyalarım bile islami kurallara uygun) birşey var. emin olmadığım için yemiyorum. ben hariç herkes çelik kadehlerle şarap içmekte. ben ise üzerinde efe yazılı bir kadehle rakı içiyorum. ned stark; '' nedir o içtiğin'' diyor. '' lordlara yakışır bir içkidir, denemek istemisiniz'' diyorum. '' karıştırmayım şimdi'' diyor. çoluktan çocuktan konuşuyoruz starkla, keyfimiz yerinde. erkin korayın elinde çelik bir flüt tek kelime etmiyor, uzaklara bakıyor. gandalf asasını sert bir şekilde yere vuruyor ve '' saçmalamanız bittiyse diyar hakkında konuşmaya başlayalım'' diyor. sesini yükseltiyor, saçının sakalının beyazına hürmeten sesimizi çıkarmıyoruz. sonra alarm çalıyor..
bir keresinde rüyamda evimin balkonunda sevgilimle oturmaktayım. neyse yan dairenin balkonuna bir çift çıkıyor bakıyorum zerrin özer ve sevgilisi olacak kişi. güya balayına gelmişler. zerrin özer gülüyor sevgilisi 80'li yılların mayo reklamlarından fırlamış olan tipler gibi.

ilginç bir şekilde birden bizim evin balkonundan bodrum manzarası görünüyor yani biz kendi evimizin balkonundayız zerrin özer ve sevgilisi yan dairenin balkonunda ama dışarıdaki manzara farklı. onların penceresindeki perdeler dikkatimi çekiyor yanımdakine perdeler çok güzel diyorum o da, onaylıyor. perdeler tepeden ve en alttan bağcıklanmış ortası hafif bombeli kırmız, turkuaz vs. renklerden oluşuyor. ben, acaba odanın içi nasıldır diyorum? bunu sorar sormaz birden odanın içini görebiliyorum sanki başımı kesip bir jimmy jip'e montelemişler gibi. nereye bakmak istiyorsam oraya gidiyor. bakıyorum oda da çok güzel. birden zerrin soyunuyor. göğüsleri açığa çıkar çıkmaz uyanıyorum.

bu rüyayı tuhaflığından dolayı unutamıyorum. mesaj neydi acaba.
4-5 yaşlarındayken gördüğüm bir rüyadır.
annem babam ben el ele yürüyorduk. sonra ben açık olan rögar kapağından dolayı aşağı düştüm annem döndü baktı ama babam dönmedi bile, ben ağlıyordum, ikisi de yardım etmeden gittiler. ağlayarak arkalarından baktım öylece.
tabi o zamanlar kardeşim yeni doğmuştu, kıskançlık falan işte.
hiç unutmuyorum bu rüyayı, beni nasıl etkilemişse.