bugün

vaktin su gibi akıp geçtiğine şahitlik ettiğim çok önemli bir döneme girdik. Anne oluyorum anneee!!!
Tüm gündemimin bir anda değiştiği minik tırtılımı bekliyorum..
Değişimin bu kadar zor olacağını düşünmemiştim. Uzun zaman sonra kendimi çok güçsüz hissettim.

Hiç iyi değilim ama geçecek.
Talihsiz bir ruhun mücadelesi. Çoğumuzun hayatının bir özeti ya da tanımı. Özellikle hassas ruhlar için en uygun tanım. Hassas olmak talihsizliklerin en büyüğü. Çünkü mücadele bu ruhlar için ne eğlence, ne öylesine ne de edilmesi gereken bir şey. Cehennemden başka hiçbir şey değil. Başkaları mücadele ederken kıskançlıklarını, kinlerini veyahut tembelliklerini bırakmaları gerektiğini öğrenir; bunlar ise ne yaparlarsa yapsınlar her mücadelede hayat tarafından alt edileceklerini. Mümkünatı yok ki Tümüyle başka birine dönüşsünler, hassas olmak doğuştan gelen bir lanet. Bu insanların talihsizlikleri doğdukları itibaren başlar. Tıpkı annesinin kendisini sevmediği gerçeğiyle savaşan bir çocuk gibi, bunlar da bu düşünceyle kendilerini yıpratır dururlar. Sonunda ise ne anne sever ne de o sevgiyi bir yerde bulurlar; bununla ölene kadar yaşaması gerektiğini bilerek her gününü cehennemdeymiş gibi yaşamaya devam ederler.

Pek de haksız değiller, zira yaşamları cehennemden farksız, talihsiz birer varoluş her birisi.
Online derse rahat evlerinde,kendi odalarında girip söylenen gençlerden nefret ediyorum.Ben soğukta götüm dona dona,boynum tutula tutula katılıyordum.yaşadığım ev de kutu gibi ve tek göz oda.Gıkım çıkmıyordu.Amk koronasi sağ olmasın havacılık mahvoldu.Başvuru da yapamıyorum.Kasiyerim şu an.Bıktım yemin ediyorum.Emeklerimin bir sikime yaramamasını gördükçe kendimden utanıyorum.
Bazı hatıralarım benim değil.
30 küsür sene evvelki sünnet düğünüm benim. Düşüp yüzümü yere vurduğum ilkokul maçı benim, ortaokuldaki havuz, lisedeki konser, eternity benim, katharsis benim, düğünüm ve çocuğumun doğumu benim ama arası. Arası benim değil.

Bir makasla filmimi kestin(m) yedi sene sonrasına zor dikebildim kurguda. Arayı başka bir salonda izledim, başka birinin hatıraları onlar.
insanı açlık değil, aç kalma korkusu öldürürmüş. benimki de o mesele. ondandır ki onca zaman yetecek birikim yapsam da bir onlarca yıl daha birikim yapmak istiyorum. bir o kadar daha yaşayacağımı bilmediğim halde. Ağustos böceği mi olmalı, karınca mı? yoksa orta karar bir yol mu bulmalı?

ben ise kışın da mesai yapan karınca gibiyim. umarım faydasını görürüm zira ömrümden gidiyor. bir yaz mevsimim daha heba oldu. bir sonraki yazı görür müyüm bilmiyorum. ne acı. kendime acıyorum.
Hafta sonu sokağa çıkma yasağı varken işe gideceğimi öğrendim. Yıkıldım resmen. Öğrendiğimden beri başım ağrıyor.
çocukken yılbaşı gecesi saat başı kapıyı açıp bakardım.
noel baba hediye bırakacak zannederdim.
ya o değil de çok mutsuzum ya. dünyanın en iyi üniversitelerinden biri olan hayallerimdeki okula asistanlık başvurusu yapmıştım. 60 kişi içinden ilk 5'e girdim ve mülakata kabul edildim. mülakatta elediler ya. iki gündür içim kan ağlıyor.

düşünüp düşünüp kötü oluyorum. kendimi çok işe yaramaz hissediyorum. benden olmayacak galiba diyip birkaç defa akademiyi bırakmayı bile düşündüm.
Başlığa girip en az benim kadar mutsuz insanların olduğunu görüp saçma bir şekilde bundan mutlu oldum. Afedersiniz dostlar.
Kadıköy sokaklarında tek başıma amaçsızca yürümeyi özledim.

Bazen sanki bütün yaptıklarım rüya gibi geliyor.
Kafam çok karışık. En ufak bir söz bile sinirlendirebiliyor bu aralar. En yakın arkadaşlarımı bile görmek istemiyorum.

Seçtiğim hayattan dolayı pişman hissediyorum kendimi. Daha düz basit aptal bi hayatım olsa yine bunu yaşar mıydım diyorum.

Kalbimi korkmadan açabildiğim kimse olmadığını görmek üzüyor.

Kimsenin yanında gerektiğinden fazla olmamam gerektiğini öğrendim.
Etrafımda ne kadar kadın varsa hepsinin sevgilisi var. Nereye düştüm ben yahu.
insan sevgilisinden ayrılınca depresyona girer. Yemeden içmeden kesilir. Alkole verir kendini ne bileyim, etraf der ki "oğlum çökmüşsün lan" falan. Benim tam tersi oldu "yüzün ışıldadı bir şey oldu" sonra en sevdiğim gömleğim vücuduma yapıştı.

Amına koyim 8 kilo almışım bir buçuk ayda 8. Yuh. Sinirim bozuldu. Barışcam ben bu kızla. ilişkideyken yaşattığı stres beni yemeden içmeden kesiyor. Hayret bir şey.
Genelde sevilmem. Ailemin, arkadaşlarımın, sevgilimin hemen hemen çevremdeki hiç birinin gerçekten beni sevdiğini düşünmüyorum. Ben çok mu seviyorum herkesi hayır ama en azından herkesi değil ailemi, arkadaşlarımı ve sevgilimi(eski) gerçekten çok seviyorum. insanların benim hayatımda zor girip kolay çıkmaları bundan sanırım. Etrafımda derdimi anlatabileceğim kimsem yok. Çok yalnız hissediyorum. Hayatta böyle bir şey sanırım yani şunu diyorum bir şey gelse başıma ölsem mesela 3 gün bile sürmez unutulmam. Kimsenin üzüleceğini bile sanmıyorum.

Gerçekten bu kadar kötü müyüm diye düşünüyorum bazen, yani başka bi insan neden sevilmesin ki? Neyse bunu da atlatırım heralde çünkü yalnızlık bi yerde kuvvetlendiriyor insanı, kemik gibi yapınız oluyor. Ama cidden yapayalnız ölücem galiba korktuğum gibi.
Fesli bunağın yattığı hastaneye doktor kılığında girip fişini pek çektim.
Hayatımda hiç mutlu olduğum bir an olmadı.
Çok uzun zamandır da kimseden hediye almadım. Çevrem düşüncesiz bencil, cimri ve asalak insanlarla dolu.
Bazen pes etmekten korkuyorum.
Takdir kelimesini taktir şeklinde yazan insanlardan nefret ediyorum.

De/da ekinin yazımını yanlış kullanan insanlara acıma ve kibirle bakıyorum.

Ağır dertlerimin yerine bunlara sarılacak kadar da tükendim.
işe gideceğim zamanlar küfredip duruyorum "bi uyuyamıyorum, çok yoruluyorum, sokağa çıkma yasağında bile çalışıyorum" falan diye ama, pazartesiyi de seviyorum. işe gitcem diye mutluyum aslında şu an. Sanırım işkoliklik var bende düşük doz da olsa.
2021'e girmeye aşırı çekiniyorum. Ama yapacak bir şey yok zira geliyor gelmekte olan.. düşündüğüm kadarıyla ya bir şeyler elimde patlayacak ve bende onarılması imkansız şeylere yol açacak ya da beni etkisi uzun sürecek olan bir sevinçle ödüllendirecek. Sanıyorum ki birincisi olacak gibi duruyor ama çıkmadık candan ümit kesilmez diyor ve gelmekte olanı büyük bir sükûnetlen bekliyorum.
5 yıl, hatta 10 yıl, mümkünse 15 yıl öncesine dönmek istiyorum. Ama en az 5.
Hayat çoğu zaman aşırı anlamsız geliyor. Kendimi bir yere hapsolmuş gibi hissediyorum.
Yakın zamanda otomatik direksiyon derslerim başlayacak. çok korkuyorum daha önce düz viteste dosyam yanmıştı. yine başaramayacağımı düşünüyorum. oturup ağlayacağım resmen. 14 ders verecekler nasıl öğreneyim 14 derste of.
Az evvel cocuğun canlı beden dersi vardı. Tabi sohbet ediyorlar. Konu covit salgınına geldi. Hoca hanım diyorki benim apartmanımda doktor cok komşum var. Apartmanın koridorundan geçerken korkuyorum. Onlarda aynı yerden geciyorlar. Belki hastalık taşıyorlardır. Bana da bulaşır diye korkuyorum.
Benim cocuk da dinliyor annesi yoğun bakım hemşiresi. Bir sey demiyor. Ya bu komsuların da cocukları var ey ögretmen hanım. Eve gelen anne babalarına sarılmak istiyorlar. Küçük olanlar anneyle uyumak istiyor, aynı sofradalar yemek yiyorlar. Bu insanlar eslerini cocuklarını gözden cıkarmış yani ne yapsın sen gibi kapısını kapatamıyor cocukların suratına. Iste böyle insanlar salgın baslayınca asansöre bindirmedi sağlıkçıları, cocukları vebalı gibi cocuklarından kaçtı, bakıcılar ortada bıraktı, kresler kapandı, seyahat yasak büyükler gelemedi.
Normal zaman olsa hastanede komsusunuz diye öncelik beklersin ama böyle zamanda karsılaşmaya bile korkuyorsun. Evde yalnız kalan cocukların hic biri senin derdin degil, sen de haklısın ki ne diyim.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar