bugün

itiraf ediyorum evet doktorları çoooook seviyorum.
dünyadaki en umursamaz adamım. umursadığım şeyleri bile gerçekte umursamadığımı farkettiğim zaman gerçekten çok yoruluyorum. benden bi bok olmayacak sanırsam.
olum sol frame çok boktan başlıklarla dolu, ben biraz kod yazayım, biraz da logo çizeyim, geldiğimde, sol frame yazılabilir şeyler olsun tamam mı, ama kimsenin bir bok anladığı yok ki. demem o ki bir şekilde boşalmam lazım, 2 seçenek var, ya sevişerek, ya da entry girerek. bence siz 1. seçeneğe yoğunlaşın, başlıklar çok boktan.
ortaokulda beni hiç futbol takımına almazlardı. Hatta kofti futbol oynayan sınıfın 2. ümit milli takımında bile zor yer edinirdim. Hala da futbol topunu yere çarptırmadan 5 defa sektirebilen bir adam değilim. Futbola çok meraklıyım orası ayrı tabi.

Beden eğitimi derslerinde kızlarla hentbol oynardım. Birgün hilal elinde hentbol topuyla üstüme doğru koşarken beynimde ergenliğin bana verdiği yetkiye dayanarak hilal' in memelerine dokunma isteği uyandı. Kalemi savunmak için hilal' in üstüne doğru ilerledim. Fakat ne koruyacağım kale ne de ondan alacağım top umrumda değildi. Üstüne koşup sol yanımdan geçebileceği bir fırsat verdim. Oda bu blöfümü yedi ve yanımda hızlıca geçmeye çalıştı. Blok yapma numarasıyla kollarımı açtım ve iki memesini de bir güzel avuçladım. Ufacık memeleri ellerimin hissettiği karşı cinsin ilk yumuşak etleri olarak anı listemde yerini korur hala.

hilal beni geçip topu kaleye fırlattı. ve top ağlarla buluştu. Hilal sevinçle takım arkadaşlarına koşarken benimle girdiği mücadeleyi kazandığını sanıyordu. Hayır hilal, mücadeleyi baştan sona ben kazandım.

Hilal şimdilerde tesettürlü eline erkek eli değmemiş bir genç kız. * Yaptığım çirkinlik için pişman değilim. o günün şartlarında libidomun gerektirdiklerini yaptım. Mesela hanginiz okul merdivenlerinin altında bekleyip kızların eteklerinin altına bakmaya çalışmadı ki.

Neyse kendimden iğreniyorum.
geçenlerde eski sevgilimin benden sonraki sevgilisinin (şu an hâlâ birlikteler mi ayrıldılar mı bilmiyorum bu arada) facebook'unu bulmuştum. kapak fotoğrafını müstehcen içerik falan filan diye facebooka şikayet etmiş ve iki gün sonra tekrar baktığımda fotoğrafın kaldırılıp yerine başka bir resim konulduğunu görmüştüm.

edit: hayırdır eksi verilmiş? malum şahıs burada!
Eski sevgilinin parfüm kokusu, geçmişe dair çok önemli bir belgedir. Duyumsadığınız an hafızanın power tuşuna basarsıniz.
juventus da galatasaya 6 tane çakmasından çok korkuyorum. ödüm bokuma karışıyor o derece.
aşktan yana şansım yok, hiç olmadı zaten ve hiç olamayacak biliyorum.
işe başladığım gün yanımda aslı serin'in kitabı vardı. işte arada şiirlere bakıyorum, yeni işe başlamış insan bakışları atıyorum etrafa, bu esnada kitapta şunu okudum;

`inansam bir işe yaradığına, sabah akşam
allah paranın ve masaların belasını verdim yazardım.`**

oh ne güzel çalışan herkes mutsuz diye kendimi avuttum bir müddet. sonra işe başlamamın 4. saati gibi patronla kavga edince "bize bu şiirsel avuntular yetmez" diyerek mesai bitene kadar bilmediğim halde cengiz kurtoğlu söyledim. hala polifonik müzikler olsa telefona yükleyecektim.
adaletsiz fakülteme isyandayım sözlük. sabaha kadar bekleyerek ders seçimi yapıyoruz sonra tak sizi başka şubeye alalım. dekan hocaya öncü kuvvetleri yolladık, savaşmaya devam.
doğal olmak çok harika!
yok ya benim bu kadar şuursuzla ne işim var...
ilk cinsel deneyimimi köyde eşek ile gerçekleşti malasef.

bu kahrolası durumu keşke hafızamdan silebilseydim.

bu ilişki sırasında birlikte olduğum eşşeğe başörtüsü taktığım için sözlüme başörtüsü takmayı yasakladım. yanlış anlamayın atatürkçü biri olduğum için değil bana o masum, zavallı eşşeği hatırlattığı için.
Yine geldi kör günler...
Dostun gider, sevgilin gider, arkadaşın gider, komşun gider...Geriye bir tek sen kalırsın... Önce kendini mutlu et; sonrası sonra...
Çok kıskancım sözlük. Yanımdaki hatun bahsedilen kişi ünlü bile olsa onu övünce sinir oluyorum.
Ben her sabah kalktığımda düşüyorum bir boşluğa. Bazen bir durup nefes alıyorum. içimde bir umut, bir umut...
esra erola gelen komik tipleri izliyorum... nerden esti hayret.
bugün test çözerken yanıma biri geldi,

-sen ne kadar güzelsin yaa!
+be ben mi?
-evet yaa aynı bi dizideki karaktere benziyosun, benim için üzülme var ya ordaki buke'ye. çok güzelsin gerçekten...
+hıı teşekkür ederim. *
şu anki özgüvenle bir yıl idare ederim artık.
evinin karşısında bir çalının arkasına saklandım. Kafamda kask vardı gerçi ama görse tanır. Görmesin.
Izledim izledim izledim.
Tül perdesinin içinden geçtim, odasında dolaştım bakışlarımla.
Kokusunu duydum ikiyüz metreden.
Sonra çıktı cama. Yani sadece geçti camın önünden.
Baktım baktım baktım..
Bir saniye boyunca doya doya baktım.
Birgün sevgilim yakın arkadaşıyla kavga edip morali bozuk bir şekilde yanıma geldi. Üzgün olduğu her halinden belliydi. Sonuçta lise yaşamı boyunca birbirlerinden hiç ayrılmamışlar ve mezun olalı yıllar geçmesine rağmen irtibatı kesmemişler. Yaşadıkları sıkıntıyı anlattı bana. Ben teselli ederken birden yüzü buruştu, dudakları büzüştü. Gözleri dolu dolu oldu. ''Ağlama canım yaa'' demeye kalmadı boşaldı güzel gözlerinden tuzlu tuzlu damlacıklar. Sarıldım... Boynuma sıkı sıkı sarılışından Şefkate ve teselliye çok ihtiyacı olduğu belliydi. Bana sarılmış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu benim güzel bebeğim...

Ellerim belinde duruyordu. Birden içimden ellerimi aşağıya kaydırıp sevgilimin poposunu avuçlamak geçti. Şöyle avuçlayıp yukarı kaldırsam ne güzel olur diye düşündüm. Ama yapamazdım. Onu bu aciz durumunda böyle çirkin bir olaya daha karıştıramazdım. Neyse sonuç olarak yapmadım.

Ben duygusal olamıyorum lan hayvan mıyım ben *
beni sürekli üzen sevgilimin götüne tekmeyi bastım. tebrik ediyom kendimi.
juventus-galatasaray maçına 0 verdim.
pis yediliyi izliyorum ben.
sınavı kazanamadığım için düğünlere gidesim bile gelmiyor.akrabaların dırdırından kurtulmam lazım ama nasıl?