bugün

itiraf ediyorum, şu başlığı görünce(okumuyorum) asosyal, sırlarını paylaşabileceği bir dostu bile olmayan, ezik, boş beleş insanlarla aynı ortamda olduğumu hatırlıyorum.
dün ilk kez dövme yaptırdım. pişmanım. pişman olmamın iki sebebi var. birincisi çok acıdı. inanılmaz boyutta hemde. o kadar acıdı ki bittikten yarım saat sonra başım ağrımaya başladı ve migrenimi başlattı. ikincisi ise yaptırdığım dövmenin büyüklüğü ve şekli itibariyle bir ay sonra tekrar üzerinden geçilecek olması. ya ss ya ss gideceğim bir ay sonra. önceden bira+apranax ikilisiyle...
az önce bir entryye gözüm takıldı. okudum okudum.

iğrençti. "hay ben seni yazar yapanın" nidaları eşliğinde eksi butonuna yöneldim.

ama eksi yoktu sözlük. edit vardı.
bildin mi. * *

edit:bunu yaşayan tek malak değilmişim lan. bi sevindim bi sevindim. * *
itiraf ediyorum, en yakın arkadaşım dediğim birini aslında hiç mi hiç sevmiyorum.
itiraf ediyorum azraili bile mikâilden daha çok seviyorum ne biçim bir melektir bu kardeşim ikidir zıt gidiyo bana arkadaşlarımla buluşucağım gün hava yağmurlu olur bulusmıyacağım gün güneşli hava kötü olur boşver bugün buluşmayalım deriz 1 saat sonra hava günlük güneşlik olur.
küçükkene * penguen, lombak, leman, gırgır.. falan bunları alır, deli gibi yatırım yapar ama okuduklarımdan deyim yerindeyse bi bok anlamazdım. sade ve sadece karizma olsun diye alır, okur ve anlamaya çalışırdım. bir kare karikatürü okur, bir bilmiş edasıyla, "çok boktan çizmiş" dercesine ufak bir tebessüm ederdim. kimse bilmezdi ki ben bunlardan bi halt anlamıyordum.
neyse hacı diyeceğim o ki, şimdiki aklım olsaydı o kadar yatırımı bayiilere değil kumbarama yapardım. şimdi biriken paralarla da ibişin tekinin el koyduğu * monitörüm yerine yenisini alırdım. çok pişmanım.
yirmi üç yaşındayım sigarayı hala gizli içiyorum ve bu duruma çok sinir oluyorum ağız tadıyla içemeyince tadı çıkmıyor meretin yahu...
işte gidiyorum sözlük, kocaman dediğim bir zaman diliminden daha da kocaman dediğim bir başka dilime sıçrıyorum. ani bir veda gibi sana yazıyorum yine , istemeden gidiyorum.
anlamadan geçti o kocaman zaman dilimi. heralde daha da kocaman dediğim bu dilim de çabuk geçer. bundan şüphem yok, geçicek, geçicek, geçicek...ama hayatın ne tarafa gittiğiyle ilgili olumsuz düşüncelerim var, bilemiyorum, kestiremiyorum.
ve hiçte küçümsenmeyecek bir veda adımlarındayım, gidiyorum işte, anlamsız sözcükleri sıralayacaktım; sıralamadım. şuan yaptığım ise daha saçam oldu galiba!

bir süre duraklatıp mı bitirmeli bunu, yoksa aniden mi kesip atmalı. durmak iyi olacak gibi.

nolduk böyle? darmadağın oluyoruz, hatta olduk belki!

tekrar yazıcam, burdan devam edicem; o zaman daha detaylı konuşuruz dime sözlük?

sakın kapama bana kapılarını, olur mu?
*
bütün gece kafa patlatıp,itiraf edecek bişey bulamayınca internetten yardım almak için,itiraf ile ilgili cok ünlü bir siteden
100 lerce itiraf okuduktan sonra (bile) yazabilecek bir itiraf bulamadıgımı
ve bunun bana cok garip aynı zamanda komik geldigini
itiraf ediyorum *
sevişirken çıkan seslerin?,yok yatakta ne yapıyordun hem de sevgilinle? sorularına kocaman bir sanane demek istiyorum sevgili sözlük! bu gece bbg'de hissediyorum sevgili sözlük.
sözlük dave mustaine anneme benziyo lan. yemnle bugun farkettim. adamın saçlar aynı lan oha.
hayko cepkinin sıkı tutun şarkısındaki bu benim gurur gecem sözünü hep bu benim düğün gecem görsün cümle alem diye söylüyorum. ne alaka sözlük ne alaka!
bundan aylar aylar aylar önce yani uzun uzun zamandır kimselere eksi oy vermiyordum fazlamı iyim ne bilmiyorum, fakat nedendir bilmiyorum an itibariyle aynı başlık altındaki bir kaç entry eksi oyu bastım arkadaşlar kusura bakın.
biraz önce kendimi nietzsche okuyup don t worry be happy dinlerken buldum. ve sanırım bu son zamanlarda yaşadığım en büyük çelişki.
karıncalara yardım ediyorum. onlara; evlerini bulmaları konusunda ve engebeli şekilleri aşmalarında yardımcı olup mutlu oluyorum. bazen de kendilerine mutfaktan bir kırıntı veriyorum ki aç kalmasınlar. annem, bunun onları kolaycılığa alıştırdığını söylüyor bense dünyanın zor bir yer olduğunu ama işimizi kolaylaştıran insanların yaptıkları o eylemle adı her ne olursa olsun dünyayı daha yaşanılır bir yer olarak kıldıklarını düşünüyorum. güzel hissediyor insan kendini küçük de olsa bi canlı yemek buldu. çooooooooook güzel!
çok güzel hareketler bunlar da en kötü skeci bile beğenip, böğrüne basıp, çılgınca alkışlayanları erdener abi ye havale etmek istiyorum.
nı sikecem en sonunda o olacak..
yemin ediyorum eve gitmeye tırsıyorum. iki dersten kaldım sözlük. 205 liradan 410 liramın gittiğine mi yanayım, 1 yılımın heba olmasına mı?
çalıştım lan.
öküz gibin çalıştım. 1 hafta evden çıkmadım, uyumadım, izin aldım tatile gitmedim ders çalıştım.
sonuç: 1 soru ile kaldım. yeminle.
aöf şerefsizi yalayıp yuttuğum geçmiş yıl sorularından sormadı sözlük. iktisatçılar varsa bilir. iktisat tarihi şerefsizi dersi öle bi kazıktı ki maliye politakası kolaydı aslında neden oldu bilmem.
neyse ne. yarın gelmezsem hakkını helal et.

edit: gazi olduk *
rammstein dinlemeyen almanca hocasının, metallica bilmeyen ingilizcecinin ta mna koyim.

bu düşüncelerle hayatımı sürdürmekteydim ki çok kral insanlarla tanıştım. rüyamda bile görmediydim ben rammstein dinleyen kızıl saçlı almanca hocası. schönes fraulein lust auf mehr blitzkrieg mit dem fleischgewehr deyince bile kızmıyo lan.
yataga girince yorganın kısa tarafının boyuma denk gelmesinden ve uzun tarafı boyum doğrultusunda düzeltmek için ayaklarımla yatagın içinde çırpınmaktan nefret ediyorum.
üniversite son sınıfa geldim hala okulun ilk günü fobim var. bu yüzden bütün gece uyuyamadım ve bunu söylemekten de utanıyorum. okulda herkesi tek tek görmek, öpüşmek, koklaşmak hiç bana göre değil. bir öpüşme sahnesi gördüğümde, sahte sevecenliklerle "tatil hikayeleri" anlatıldığında, işte ben o sırada orada olmak istemiyorum.

ilk gün fobisi ve bunun üzerine bir de derse geç girmemden dolayı, bütün sınıfın bakışlarını yüzümde, koltuk altımda ve kulak arkamda hissetmem de, işte bu daha da berbat bir şey...

herkesin gelip yeni sezon saçıma "ayy sen sarışın mıydın?" demesi... bundan nefret ediyorum. * her defasında yeniden ve yeniden saçlarımı siyaha boyayasım geliyor. birinin gelip çok güzel saç rengin var demesi de beni geriyor. seni sadece sınıfta görüyorum diye üzerimde yorum yapma hakkın olduğunu düşünmüyorum arkadaşım bile olmayan insan!
(#4563788)

sözkonusu itiraftaki ikinci maddeyi revize etmek istiyorum.

üstüne çıktığım her şey popüler oluyor, etrafında insan kaynıyor, kıymete biniyor. ibneliğin, puştluğun alemi yok, binmek derken fesatlaşmanın hiç gereği yok. örneklersem anlarsınız.
misal vücut kitle endeksini ölçtüğünü iddia eden cihazlar bursa'da ilk belirmeye başladığı vakitler bütün ahali sanki bir ucubeymişçesine üstüne çıkmaktan çekiniyordu. işte o günlerden birinde, hiç gerek duymadığım halde, lüzumsuz bir şekilde, o dandik zımbırtılardan bir tanesine 1 yeni lirayı gönderip, yüzde 8 yağ oranına sahip olduğumu öğrenip mutlu yaşam tablom ile karşılaşmıştım. o günden sonra ne zaman bir avm'ye gitsem bu tartıcıkların önünde sıra olduğunu görürdüm. bu da böyle bi anımdır. bir de üstüne çıktığım başka kızlar aman şey işte cihazlar var kıymete binip mutluluğu yakalayan, o ayrı.
onu hatırlatan her şeyi bir ufak sepette toplayıp, kar botlarımı giyerek ezdim.
bu beni rahatlattı mı? hayır.
ama olsun "deliyim gözü kara deliyim"
bir gülleci edasıyla saksıyı da 10 metre uzağa fırlatınca biraz rahatladım.
yine olsa, yine yaparım.
oh be.
sözlük onu çok özledim. yokluğu boğazıma ilmik ilmik takıldı. aynı evin içinde olamamak, yediğim her lokmayı, içtiğim her damlayı onunla paylaşamamak acı veriyor. ağlayasım geldi sözlük. ben ne yapacağım şimdi.
gitmesi gerekiyordu biliyorum ama keşke gitmeyebilseydi.
çok zor sözlük. kardeşim olmadan ev çok zor.
o gün pastaneye gitmeden pttnin önünde buluşmuştuk. boştu pastanenin en üst katı. "bizim oraya gelmişsin, niçin geldin" diye sorunca o, deseydin ya "senin için güzel gözlerin için". tam bunu derken tutsaydın ya o 5 cm ötendeki sıcacık elini. o sarı saçına dayasaydın ya başını. söyleseydin ya bir künefe. hadi burdan sinemaya gidelim deseydin ya, deseydin ya seni seviyorum, olmadı hoşlanıyorum, olmadı iyi ki geldin. deseydin ya. demezdi o zaman o da sana " ben sizi bir amir olarak görüyorum" aah ah. deseydim keşke. demesem de olacaktı belki, o eli tutmak yetecekti. tutsaydım ya o soğuk günde o eli. el falına bakayım mı diyip tutsaydım ya. kaderinde gözlüklü birini gördüm deseydim ya.