bugün

(bkz: Gitme)anlamına gelen harika Gerilim - Dram filmi
mutlaka bir sarki adidir da.
bir psikiyatristin 21. yas gununde olmeye kararli hastasini kurtarmaya calismasini anlatan bir marc forster filmi.
(bkz: olmus)
marc forster'ın bütün filmlerinin bundan sonra takibe alınması gerektiğini iyice pekiştiren yapımdır. 2005 yapımı filmdeki geçişler muhakkak dikkatle ve defalarca izlenmelidir. bunun yanında film ryan gosling diye bir aktör de kazandırmıştır ki kesinlikle takibe alınmalıdır.

görüntü yönetmeni ile birlikte harikalar yaratan bu arşivlik filmin konusuna gelince;
--spoiler--
bir kazada ailesini ve evlenmek üzere olduğu kız arkadaşını kaybeden henry'nin son dakikalarında etrafındaki yüzleri bir hayal içinde rollere oturtarak yaşayamadığı hayatını gözlerinin nünden geçirmesi anlatılmaktadır.
--spoiler--

film soundtrack listesi ise şu şekildedir;

aleph 2 - photek
something's got to change - holly marilyn
angel - massive attack
these eyes - the guess who
cold water - damien rice
who am i (animatrix edit) - peace orchestra *
parantez içinde "faraway,so close" diye devam eden nadide bir u2 eseri.ne hikmetse dinlemeye başlandığında sırtı sağlam bir yere yaslayıp, ayakları uzatma hissiyatı aşılar bünyeye.

green light, seven eleven
you stop in for a pack of cigarettes
you don't smoke, don't even want to
i see you check your change
dressed up like a car crash
the wheels are turning but you're upside down
you say when he hits you, you don't mind
because when he hurts you, you feel alive
is that what it is?
red lights, grey morning
you stumble out of a hole in the ground
a vampire or a victim
it depends on who's around
you used to stay in to watch the adverts
you could lip synch to the talk shows
and if you look, you look through me
and if you talk it's not to me
and when i touch you, you don't feel a thing
if i could stay, then the night would give you up
stay, and the day would keep it's trust
stay, and the night would be enough
faraway, so close
up with the static and the radio
with satelite television
you can go anywhere
miami, new orleans, london, belfast and berlin
and if you listen i can't call
and if you jump, you just might fall
and if you shout i'll only hear you
if i could stay... then the night would give you up
stay then the day would keep it's trust
stay with the demons you drowned
stay with the spirit i found
stay and the night would be enough
three o'clock in the morning
it's quiet and there's no one around
just the bang and the clatter
as an angel runs to ground
just the bang and the clatter
as an angel hits the ground
çok karmaşık gibi gösterilmesine karşın aslında konu olarak çok basit, geçmişe dönüş türevleri (bkz: butterfly effect), (bkz: the jacket) gibiymişçesine hissettirilen ama projede kalan bir filmdir.

ewan mcgregor un oyunculuğu her zamanki gibi harikadır.

(bkz: big fish)
(bkz: trainspotting)
goran karan ın söylediği o muhteşem şarkının ismini hatırlatır.

stay with me

Don`t turn away
I need your love
Cause youre the only one
That I`ve been dreaming of
Don`t turn away
Don`t close the door
Cause youre the only one
That I`ve been hoping for
Come hold me tight
I need your light
Just come and take me
To the place I long to be
Stay with me
Love is all I`m praying for
Stay with me
Give me strenght to carry on
Stay with me
And hearts will surely
Find the way to go
Stay with me
Be my shelter
When the angels dissapear
görüntü yönetmeni sayesinde gözlerinizi ekrandan alamadığınız, hangi sahneden hangi sahneye geçtiğinizi anlamadığınız izlenesi bir film. sonuna kadar kafanız karışıyo, bişeyler eksik kalıyo, "lan acaba bende mi sorun var anlamıyorum" dediğiniz fakat sonunda "heh olmuş" dediğiniz filmdir.

ayrıca massive attack in angel ı cuk oturmuş filme.
"with or without you" dan sonra klasikleşmiş bir U2 parçası.
görüntü yönetmeni sayesinde çıtayı hayli yükselten filmdir. (bkz: isteyince oluyormus)
poets of the fall'un en güzel şarkılarından biridir. eşlik etmesi insana ayrı bir haz verir. Signs of Life albümünden.
mutlaka izlenmesi gereken harika bir filmdir.
izlendikten hemen sonra bünyede my dying bride yorumuyla roads i dinleme isteği uyandıran güzel film...
--spoiler--
esas kızın hap almadan resim yapamamasını heroes' taki isaac'e benzettiğim güzel filmdir.
--spoiler--
dave matthews bandin güzel bir şarkısı. Ayrıca Lost un bir bölümünde çalmaktadır.

sözlerini de yazayım tam olsun`

we were walking
just the other day
it was so hot outside
you could fry an egg
remember you were talking
i watched as sweat ran down your face
reached up and i caught it at your chin
licked my fingertip
we were we were
wasting time

let the hours roll by
doing nothing for the fun
little taste of the good life
whether right or wrong
makes us want to stay, stay, stay, for awhile
then later on the sun began to fade
then the clouds rolled over our heads
and it began to rain
oh we were dancing mouths open
we were splashing and the tongue taste
for a moment this good time would never end
you and me
you and me
just wasting time
i was kissing you
you were kissing me love
from good day into the moonlight
now a night so fine
makes us wanna stay, stay, stay, stay for a while
wasting time

i shall miss these things
when it all rolls by
what a day
wanna stay, stay, stay, stay, stay for a while
hey love
oh just groping you
rolling in the mud
stay a whilecome on love
wanna stay, stay, stay, stay for awhile
efendim, görüntü yönetmeninin dehasını es geçmemek gerek öncelikle. gerekliliği bir tarafa atıverelim ki es geçmemizin olanağı yok zaten. muhteşem.

bunun dışında, "hayat bir illüzyondur"un filmi. bilincin altını üstüne katmış film. semboller ve semboller her yerdeler, ve her saniyesi dikkatle izlenmeli ve hatta birden fazla izlenmeli. psikolojik gerilim kurgularının şimdiye dek gördüğüm en başarılı örneklerinden biri. ünlenmemesi ve gözardında kalması garip ve sinir bozucu. internette gördüğüm filmin "the sixth sense"e benziyor olduğuna dair yorumlar da daha bir sinir bozucu. ucundan kıyısından alakaları yok çünkü. simgelerin iç içe geçişi, sahnelerin iç içe geçişi, bilincin bilinçaltıyla iç içe geçişi, gerçeğin yanılsamayla iç içe geçişi bambaşka. bir de filmdeki müzik kalitesi var ki o başka bir konu.
bir poets of the fall şarkısı.

morning comes slow today
memories push through from yesterday
where will i be tomorrow
what do i have to show

from my life
stay
i need you here for a new day to break
stay
i want you near like a shadow in my wake

flow with life down the drain
memories and force of will sustain
where will i be tomorrow
what will be left to show

from my life
stay
i need you here for a new day to break
stay
i want you near like a shadow in my wake

it's the little things
little things
little things
that make the world

stay
i need you here for a new day to break
stay
i want you near like a shadow in my wake
"Stay and help me to end the day.
And of you don't mind,
We'll break a bottle of wine.
Stick around and maybe we'll put one down,
Because I wanna find what lies behind those eyes.
Midnight blue burning gold.
A yellow moon is growing cold.
I rise, looking through my morning eyes,
Surprised to find you by my side.
Rack my brain to try to remember your name
To find the words to tell you goodbye.
Morning dews
Newborn day.
Midnight blue turn to gray.
Midnight blue burning gold.
A yellow moon is growing cold."
pink floyd'un obscured by clouds albümüden bir parça.
naomi watts'ın canlandırdığı (gbkz: lyla) isimli karakterin şu cümlesi intihar etmeyi düşünenlerin ne kadar kararlı olduklarını anlatır.

--spoiler--
"can you imagine hating your life so much that you make sure you bring an extra razor"
--spoiler--
yönetmenliğini marc foster'ın yaptığı, senaryosunu daha önce 25th hourfilminin de senaryosunu yazan david benioff'un yazdığı, başrollerinde ewan mcgregor, ryan goslingve naomi watts'ın oynadığı filmdir. her ne kadar sinema dünyasında pek ses getirmese de insanı karmakarışık ruh hallerine sokmayı beceren, bitirdiğinizde size yutkunma ihtiyacı hissettirecek kadar karanlık ve çözülmesi zor olan bir filmdir.

filmi yeni nesil hemen hemen bütün filmlerin yaslandığı görsel efekt çılgınlığına kendini kaptırmadan, zamanı bir lastik gibi eğip, büküp, esneterek, kurgusu ve yüklü olduğu psikolojik ağırlıkla insanı yiyip bitiren bir deneyim olarak tanımlamak; filmi izleyenlerin, film biterken bile neyin ne olduğunu çözmek için çırpınıp bitap duruma düşeceğini tahmin etmek mümkün.

ek olarak her ne kadar ruhsal bunalımları olan depresif bir genci canlandırsa da rolün altından kalkan ryan gosling'in çok güzel bir oyunculuk çıkardığını söylemek boynumun borcudur der, filmi herkese şiddetle tavsiye ederim.

not : filmin imdb puanı 6.8 ama siz kesinlikle buna aldanmayın.
Marc Forster yönetmenliğinde müthiş bir film.

Oyuncular :
Ewan McGregor, Ryan Gosling, Kate Burton, Naomi Watts, Elizabeth Reaser

Konusu(alıntı;Hürriyet);
işine kendini adamış New York'lu bir psikiyatrist olan Sam Foster 21'inci yaşını doldurduğu gün intihar etmeyi düşünen bir hastasını bu intihardan kurtarmaya çalışmaktadır. Fakat hastası Henry Lethem'in intiharının ardında gerçek ötesi bir gizem saklıdır.

Sam, Henry'nin hayatının derinlerine indikçe hayatında bazı değişikliklere yol açar. Önce kız arkadaşı ve eski bir hastası olan Lila ile arası bozulur. Daha sonra sıkı sıkı tutunduğu ve gerçek sandığı hayatı eriyip kaybolmaya başlar. Gittikçe artan gerçek üstü olaylarla karşılaşmaya başlar. Manhattan bilinçaltında vahşice değişen bir yer olmuştur... Sam artık neyin gerçek neyin hayal olduğunu, nerede kendisinin bittiğini ve nerede Henry'nin başladığını anlayamaz duruma gelmiştir. Henry Lethem kimdir ve Sam'in gerçek dünyasının kırılmasını nasıl bu kadar kolay sağlayabilmiştir?
(bkz: mulholland çıkmazı) isimli filme çok benzeyen güzel film. iki filmin ortak yönlerinden birisi de başrollerinde naomi watts in olması.
1997 çıkışlı "it's my life" albümünde yer alan, en güzelinden bir sash şarkısı.

sözleri de şöyledir;

I had a dream last night
You were there
You held my hand so tight
I thought I'd just die
Do you remember?
When we use to have
So much fun
I used to cry sometimes
Those days are gone
Did you remember?

I wanna go back to
Back to the days
When I needed
A little more fun
When I believed I
I believed I
Could fly so high
Through the clouds

Tear down these walls
If just for one day
Tear down these walls
I need you to stay
Stay.

Turning back time to
Times we made love
All day,
Under the sun
When I believed I
I believed I
Could fly so high
Through the clouds

Tear down these walls
If just for one day
Tear down these walls
I need you to stay
Stay.
yemeğin üzerine tatlı niyetine dinleyebileceğiniz the do şarkısı.

önemli not: gizli melankoli içerir.

He was a bore, a true chore and I still wonder why I ever wanted to see him more
I know it is useless to complain all these years after, well.
Thanks for asking now I'm fine
I should have muffled my obsession but I was all too pure
And so blindly sure that he'd always have the satisfying hug I needed

Stay just a little bit more
Don't let my heart turn sore

He was kind, polite and divine in public, tender as a sleepy child
But when we got slightly more intimate it wasn't that bright
Yes he was kind, polite, sound and sublime, in theory
But in practice believe me, there was a nasty fire burning

Stay just a little bit more
Don't let my heart turn sore

And when my curves came into play
Oh what a hopeless tumbling down
When his desire was stuck in plaster
I was young but I believed in no tales!

Sit in the desert of the bed I looked hard for an oasis
But all I could find was a dead camel in pieces
And I got so scared I tried to lure him back to bed
Whispered "stay just a little bit more"
But now I'm grateful to the camel
Because all the lazy boy could do was RUN, then I knew for sure
That he would never be the satisfying shag I needed, no no no.