bugün

siz politikayla ilgilenmezseniz o sizinle ilgilenir! oktay akbal
bizim ülkemizde sadece halkı iyi bir şekilde yönetmek vaatleriyle insanların kandırıldığı ve kimsenin halkı iyi bir şekilde yönetmediği bir sistemdir siyaset.
bi süre yakından ilgilendiğim bi faydasını görmeyip bıraktığım bilim dalı.
bu kadar karikatür insanın bi arada bulunduğu ortam azdır.
vaktiyle köyün birinde bir molla,daha geniş kapsamlı bir eğitim almak için medreseye gitmiş. molla medresede tam 6 sene harikulade tam teşeküllü bir eğitim almış. fıkıhtan kimyaya,logaritmadan mantığa...eğitim süresinin sonunda hocasın
dan hem icazet hemde destur almak için yanına uğramış. ve bundan sonra köyünde hizmet vermek istediğini kendisine söylemiş.

hocası onun bu isteğini memnuniyetle karşılamış ama kendisine "6 aylık da siyaset eğitimi var,bu kadar sene okudun gel 6 ayda siyaset dersine gir" demiş. molla bunu kabul etmemiş "benim siyasetle falan işim olmaz ben hocayım" demiş. medresedeki hocası da daha fazla teklifinde ısrar etmeden öğrencisinin köyüne dönmesine izin vermiş. molla köyüne bir cuma namazı saatinde gelmiş ve evinden önce camiye cuma namazını kılmaya gitmiş.

cuma hutbesinde hoca vaaz ederken,molla onun sözlerinin bir cahil zırvası olduğunu düşünüyor ve ona müdahale etmemek için kendini zor tutuyordu. sonunda hocanın iyicene sesini yükseltip,kaşlarını kaldırdığı vaazın en can alıcı noktasında birden bizim molla atılarak"bu insanları yanlış bilgilendiriyorsun,sen bu halinle fetva veremezsin,yazık sana..." sözünü bitirmeye kalmadan hocanın çemkirmesiyle karşılaşmış hoca"işte zındık,işte müslümanların düşmanı yakalayın şu münafığı.." diye cemaati mollanın üzerine saldırtmış. zavallı molla kendisine saldıran azgın kalabalığa aklı başında birşeyler söylemeye çalışmış ama tabiiki nafile.ağzı burnu kan içinde ayrılmış köyünden.

medreseye tekrar hocasının yanına dönmüş molla. ve durumu anlatmış.hocası"6 aylık siyaset dersimiz de bununla alakalıydı" demiş. mollada jeton yeni düşmüş anlamış ki lazım olmayan birşeyi bu medresede öğretmiyorlar. neyse efendim molla 6 aylık siyaset eğitimini de alarak köyüne dönmüş tekrardan. ve köyün camisine gitmiş bu sefer ne yapcağını bilerek.tükrüğübolhoca yine tükürürerek,cemaate hararetli bir konu anlatırken,molla yerinden kalkmış ve"ne muhterem bir zat,evliyaulallah insan böyle bir insanın sakalından bir kıl koparan cennete gider vallahi" demiş. bunu duyan cemaat hocanın sakalından bir kıl koparabilmek için yarışmış. bu izdiham sonucunda caminin hocası ezilmiş ve izdihamdan boğulmuş.molla böylece cahil hocayı ortadan kaldırıp köyünün imamı olmuş.
nötr kalarak yapan insanin hayatina renk katan, 22 temmuzlari dünya kupasina benzettiren bir fenomen..
(bkz: nötürüm ondan küfrediyom)
dunyanin en eski ikinci mesleği.
birincisi orospulukmuş.
yorum yok...
bilenin de bilmeyeninde hakkında konuşabildiği öğreti. insanların arasına fitne sokmada, arkadaşlıkları mahvetmede bire birdir.
ne olursa olsun sonuç olarak dünyanın bazı yerlerinde ölümlere yol açan oldugur..siyaset öldürür..
demogoji yaparak zengin olan insanların oynadıkları oyun.
türkiyede yapıması zor olan uğraş. çünkü herkes neyin ne olacağını anlamış gözükmüyor.
siyaset ilimdir..bu işin cahiline (bkz: siyasetçi) denir.
gerçek anlamından sıyrılarak iktidar olma için yapılan süreç ve uğraş gibi bir anlam kazanmıştır.
ülkemizin geri kalma nedenlerinden biridir.
ülkemizde herkes siyasetçi adayı olarak doğar ve bir şekilde siyasetle uğraşır. veterinerinden fizik profesörüne, üniversite öğrencisinden ev kadınına herkes siyasetle ilgilidir.
ayak burnunu görmekte zorlanan bir teyze ya da amcaya siyaset sorun edecek bir kamyon laf bulur.
ülkemizde gerçek uğraşın unutulmasına, kutuplaşmaya neden olan etkenlerden biridir. zengin olma yollarından biridir.
eşinin doğum tarihini bilmeyen yurdum insanı en marjinal partinin tüm siyasi kadrosunu bilir.
sloganla düşünen üniversite öğrencisi sonradan kendisinin de güldüğü bir sürü siyasi abur cubur konuşur gün 24 saat.
vaad eden siyasetçiden çok yapan mühendise, üreten yazara, işini doğru yapan esnafa, çiftçiye ihiyacımız var diye düşünüyorum.
siyasetle daha az ilgili bir üniversite, memur ve toplum güzelliğin habercisi olacaktır.
(bkz: andrew heywood)
mö 540 yılında yunanistan'da demokrasinin konuşulmasıyla birlikte var olan olgu.
"bir söz vardır der ki: "keşke gençler bilebilse, yaşlılar yapabilse..."

işte siyasette bu tam tersidir"
akıllının değil, karizmatiğin yapabildiği şeydir. (bkz: recep tayyip)
http://www.gazetetime.com/?c=134&a=4602
şimdi insanın kendine yakışanı giymesidir gibi iğrenç bir espiriyle tanımlamak isterdim lakin espiri çok iğrenç. onun için siyaset ; insanın kendine yakışanı giymesidir.*
dünyanın şu durumunda çok önemli olan kavram.*

insan hep daha iyi yaşamayı, daha rahat düşünmeyi, daha bağımsız olmayı ister. insanın doğasında vardır bu, ilk yaratıldığından beri içinde bu hırsı duymuştur. bu hırs kimi zaman ortaya çıkar, kimi zaman kendini gösteremez. ama gariptir ki, kişi bu hırsı kendisi için hissederse bencil, yüzeysel; ailesi, başkaları veya tüm insanlık için hissederse iyi kalpli olur. o zaman bu hırs günlük yaşam hırslarından ayrılır; en derin ve en büyük olmasa da en yüce olan bilgeliğin temelini oluşturur.

başkalarının, özellikle tüm insanların iyiliğini isteyen insanlar, bunun için çalışırlar. "istemek, istiyorum demek değil, harekete geçmektir." demiş maurrois. insanlar bu yüzden siyaset gibi bir kavramı yaratmışlar.

siyaset, türk dil kurumu'nca "devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayış" olarak tanımlanıyor. Yani siyaset toplumdaki tüm çıkarları uzlaştırmak, toplumu huzur ve düzen içinde tutmaktır. insanlar her konuda olduğu gibi siyasette de farklı fikirlere sahiptir. kimileri eşitliği temel alır, kimileri dini, kimileri tarihini, kimileri geleneğini... kimileri yalnızca iyi gitmeyen düzene başkaldırır. ama siyaset sadece devlet yönetiminde kalmaz, belki somut biçimde orayı ilgilendirir ama siyaset insanın tüm düşüncelerinde vardır. zaten insan bir bütündür, belki belli anlarda farklı duygular hissedebilir ama aklı her zaman mantığa göre işler.

geştaltçı yaklaşıma göre de bir problemin çözümünde edinilen ilke, diğer problemlere kolayca uygulanabilir. yani kişi toplumsal sorunları çözmek için bir siyasi görüş edinmişse, onun temelindeki ilke diğer problemlerin çözümü için de kişinin ilk tercihi olacaktır.

siyaset boş iş deyip geçilecek bir şey değildir. ben de isterdim böyle şeylere ihtiyacımız olmamasını, ama var.
yalanları en iyi pazarlama bilimidir. siyaset yapmak için bilgi birikimine veya üstün zekaya ihtiyaç yoktur. insanları, kitleleri, toplumları en iyi kandırabilen kişi en iyi siyasetçi ve en başarılı insan olarak algılanır ,ki bu zaten kandırılan toplumun bakış açısıdır. yani bir toplum bir sisayetçinin yalanlarına inanmış ve onu üstün biri olarak kabul etmiş ise, burada hiçbir mantık hatası gözetilmemelidir.
kahve köşelerinde, köy meydanlarında insanımızın dilinden düşmeyen tiryakilik.
(bkz: susurluk) *
türkiye'de kültürü olmayan kavram.
direk sonuç(para) doğurmadığı için halk arasında sevilmeyen, "boş iş" olarak bilinen ilgi alanı.
seyis den gelir bu kelime.
güncel Önemli Başlıklar