bugün

entry'ler (190)

satılık inci sözlük hesabı

hayatımda ilk defa alıp da yüzüne bakmadığım bir şeyin değerlendiğini öğrendim. madem öyle satıyorum 1. nesil temiz hesabı. harç març var hacılar meraklısı varsa şeyetsin..

kendini arayan adamların hep uzak doğuya gitmesi

kendini bulmak dinginliğine ulaşmak için yıllarını veren, tapınaklarda dış dünyaya kendini kapatan o insanların yanına 1 hafta gitmekle kendini bulacağını sanan salaklardır. sanarlar ki o da paraları gibi elde edebilecekleri bir şeydir.

arif damar

"yoksulduk, dünyayı sevdik"

"ille görmek için mi beklenir güzel günler
beklemek de güzel"

der usta, daha ne desin.

marksist leninist bir örgüt olarak pkk

aşırı milliyetçi bir örgütün marksist ve leninist olabilme olasılığı kadardır.

(bkz: and limit goes to 0)

tuvalete giderken söylenebilecek sözler

(bkz: gidiyorum kokun hala üzerimde)

uçaktan inince yeri öpen insan

(bkz: asfaltın dayanılmaz çekiciliği)

entry ve nick uyumu

(bkz: #4956416)

çocukken yapılan psikopatlıklar

eti puf ambalajı içinde karınca dövüştürmek, yenip diğer karıncayı öldüren karıncayı da kömürlükteki koca bir örümceğin ağına atmak.

(bkz: o gün çocuklar gibi şendik)

ben polat alemdarım diye damdan atlayan pikaçu

polat alemdar'ın navigasyon yeteneğine özenmiş pikaçudur.

(bkz: #2968992)

so say we all

sanırım son sezonunda artık oyuncular kendilerini o kadar kaptırmıştır ki rolüne bir bölümünde adama text gereği 1 kere so say we all demesi gerekirken eleman gaza gelmiş ve üst üste 3 kere demiş ve diğerleri de şaşırmadan ahenkle katılmıştır buna.

deliliğe övgü

"çocuğun vakitsiz bilgeliğinden iğrenirim"

der desiderus ve so say we all deriz kendisine.

hepsi yaralar sonuncusu öldürür

eski zamanlarda güneş saatlerinin üstünde yazarmış.

anarşist

hakan günday'ın kinyas ve kayra romanında kayra şöyle taş atmıştır kendilerine:

"eskiden hayata farklı bakanlar bulurlardı beni. gerçek entelektüeller, anarşistler, nihilistler... mıknatıs gibi çekerdim toplumun dışında yaşamayı seçmiş robinson crusoe ları. ama şimdi seyrek de olsa benimle karşılaştıklarında başlarını önlerine eğiyorlar, bakışlarımızın kesişmesini engellemek için. çünkü anlayabildikleri kadar anlıyorlar benim artık uzun, alkollü, yüksek sohbetlerden eyleme geçtiğimi. ve korkuyorlar. çünkü onların oynadığı oyun günün üç saatini, içlerinde bağırıp çağıran anarşiste ayırıp geri kalan zamanında normal bir insan gibi yaşamaktan ibaret. çok azı söylediklerini yapar. çok azı gece anlattığını gündüz yaşar. bunlar daha çok düşünsel kurt adamlardır. barış ve anarşi işaretlerini sokaktaki kadın heykelinin iki göğsüne çizenler bu salaklardır işte. coşarlar insan hayatının değersizliğini anlatırken. ama işkence gören bir teroristin haberi karşısında, en hümanist kesiliğ insan haklarından dem vururlar. çelik hümanistler çelik kapılar taktırırlar evlerine, adlarına methiyeler dizdikleri kaosun, devrimin geldiğ gün kendilerine zarar gelmesi diye. sağdan nefret ederken soldan da etmeyi unutanlardır bunlar. kişisel muhabbetlerine bir kalabalığın fikrini eklemekten zevk duyarlar. "sola daha yakınım!" derler utanmadan. gölgesiz yaşayamazlar, yalnız kalmaktan ödleri koptuğu için. yakın olmazlarsa herhangi br tarafa yok olacaklarını düşünürler. açık deniz adamlarının yanında karadan uzaklaşmayan dubalar gibi dururlar."

isviçreli bilim adamları

bir tür tabirdir isviçreli bilim adamları:

1. bunların büyük bir çoğunluğu aslında isviçreli değildir. sadece avrupa nükleer araştırma merkezi olan cern isviçrede olduğu için bu bilim adamlarına isviçreli aşağı isviçreli yukarı denip durur. halbuki orada 30 küsür ülkeden gelen (adı üstünde avrupa nükle. araşt. merkezi) bilimadamları çalışmaktadır.

2. evet pek çoğu erkektir ama yine de azımsanmayacak kadar bilim kadını da vardır.

mustafa kemal atatürk ü sevmeyen yazar

bahsi geçen yazarların çok küçük bir bölümü harici hiç birinin "bu vatanı milleti, özgürlüğü o verdi" düsturlarından bihaber olduklarını sanmam. ya da "atatürk ü sevmiyorum ama hümeyni'yi seviyorum" safsataları yapan örümcek kafalalılardan da değildir bu bahsi geçen yazarların büyük bir çoğu.

atatürk'ü sevenler(!) . onlara atatürk'e soğutmuştur. daha ilkokuldan itibaren atatürk'ü insanüstü bir kahraman olarak göstermeye başlamalarıyla başlamıştır bu. halbuki insan bir idolü eksiklikleriyle kanıksar. eğer o kitaplarda atatürk ü değil de bizim senin gibi bir insan olan mustafa kemal'i elde ettiği büyük başarılarıyla beraber insani zaaflarıyla da anlatsalardı bugün atatürk'ü sevmeyen çok daha az insan olurdu.

çünkü bu devletin topraklarında yaşamış her insan atatürk'ü sever. bu bir içgüdüsel sevgidir çünkü kendi bağımsılıkları için savaşmış birini sevmek kadar doğal bir şey yoktur. ama bugün orada burada "biz sapına kadar atatürkçüyüz, içeriz sıçarız, din de kimmiş" gibisinden ortalarda boy gösteren gençliğin kalbur üstü ebeveynlerinin kurduğu, sokaktaki insana pislik gözüyle bakan pek çok dernek ya da obsesif bir takıntıyla her allahın günü her yapılan şeyi atatürkle kıyaslayan, atatürk rozeti ve takıntılı bir şekilde laiklik elden gidiyor, çağdaşlık elden gidiyor sloganını kutsal duası kabul etmiş azımsanmayacak bir zihniyete mantık ile bakıldığında bu atatürk'ü sevmeyen insanların aslında sevdiğini ama toplumdaki hastalıklı atatürkçülük anlayışından dolayı da kendi üzerinde psikolojik oalrak ters tepki doğurduğunu artık bir anlamamız gerek.

bu kişiler atatürk'ü değil mustafa kemal'i sevmişlerdir. hatalarıyla, başarılarıyla insan olan mustafa kemal'î. can dündar "mustafa" isimli belgeselini de işte bu yozlaşmış atatürkçülüğe karşı daha doğru bir tutum kazandırmak amacıyla çekmiştir mesela.

"ben atatürkçüyüm" rozetini taşıyan, "demokrasi, insan hakları, laiklik, vatan" edebiyatı yapıp o konuda kokoş menapozlu teyzelerden öğrendikleri 50 lili yıllardan kalan kitap yüzü görmemiş ezberci sloganlarla gözü dönmüş cahil cühelanın karşısında yakın tarihle ilgili anlatacaklarını dinlettiremeden sana "sen yobazsın, atatürk olmasaydı sen olmazdın, hain, nankör" diyerek edebiyat yaparlarsa insanların atatürk'e karşı olan saf sevgisi körelir. atatürk'ün izinden gitmek bunlara mı kaldı diye düşünür ve yerinirsin.

arkadaşlar bu şekilde düşünen çok insan daha anlattıkları dinlenmeden kominist, yobaz, enver paşacı, şeriatçı, ümmetçi, ittihat terakki solcusu vs. diye damgalanmıştır.
halbuki bu insanlar bugünkü kemalizm anlayışının hastalıklı bir şekilde amacından orjininden çok uzakta seyrettiğini anlatmak istemiş, böyle giderse de tehlikeli ve yobaz bir hal alacağını dikte etmişlerdir.

elbette başkaları tarafından atatürk'e küsmekten ziyade atatürkçülükten umudunu kesmiş olan çünkü amacından çok saptığını düşünen büyük bir kesimin başka çürük insanlar tarafından böyle düşünmeleri biraz da onların etkilere karşı acizliğidir. ama oluyor işte. eğer sen atatürk maskesi altında körelmiş düşünceleri topluma empoze eden ve gittikçe büyüyen bir çığ altında kalıyorsan bu acizlik de devreye girip insanları kendi öz değerlerine küstürebiliyor.

benim gibi sapla samanı ayırt eden birileri bir bok yiyor diy atatürk'e karşı tavır almanın yanlış olduğunu bilen insanlar haricinde, atatürk ü sevmiyor diye üzerine gide gide gardlarını düşüren böyle insanlar yok değil. gardlarını düşürmemeli, böyle bir dış etkiyle değişmemeliler ama her insan o kadar tutamıyor gardını.

bu insanlar kazanılması gereken insanlar. öncelikle bahsedilen hastalık ile yargılanmadan, onlara "baban kimdi bilemezdin şerefsiz" demeden önce o adamın zaten onları bildiğini, onların zaten atatürk'e bu vatan için bizim tarafımızdan burkulmuş da olsa şükran duyduğunu anlamak gerekiyor.

ama yok hala burnumuzun ucunu görür şekilde hastalıklı atatürkçülük yapan derneklerin gazıyla gideceğim ben diyorsanız size kötü bir haberim var:

böyle giderse bir kaç on yıl sonra atatürk'ü sevmeyen insanlar ciddi bir şekilde artacak. ve bunun tek sebebi de sizin atatürkçülük sandığınız hastalıklı takıntınızdır.

kurumus yapraga basinca gelen citirti sesi

iç acıtan ses. bombe halinde toprağın üzerinde ayağınıza menzil olan güzelim yaprak yerle yeksan olmuş en az 4 parçaya ayrılmıştır. üzerine basılmış yaprak görüntüsü estetik bozar. ama kırılmaya hazır bir bütün halinde kurumuş yaprakların oluşturduğu bir topluluk ise göze hoş görünür. falan filan...

uludag sozlukte ya padisah ya da perisan olursun

"ne günlere kaldık ey gazi hünkar eşek vezir oldu katır mühürdar" dustüruna paralel olan bir hareketi ifade eden sözdür.

kizil elmayi manavda satiliyor sanan ulkucu

kızıl elmanın manavda satıldığını sanan ülkücüye benzer

(bkz: anlatım bozukluğu obsesyonu vol 45453453)

magna carta

2 ay önce 5 orjinal kopyasının açık arttırmaya çıkartılarak milyon dolarlara satılan belge.

spermler arasındaki diyaloglar

- //$>#½/^^+^&/é"%[{$#!4'
* &#><$½7[{{#£#$>½##$q34

(bkz: spermce konuşabilen yazarlar)