yaşam şartlarından dolayı ailesine destek olmaya çalışan ve bu küçük yaşta bile hayatın içinde yer alan küçük melektir.
ankara'da bunun integral çözen ve erkek olan versiyonundan vardı. pek sevimliydi, dersane çıkışlarında bize eşlik ederdi.
sorulan soruya param yok derse para vermek zorunda kalacağımız kızdır.
aramızda şu diyaloğun geçmesine neden olmuş, burnundan akan sümüklerin ağzına girmesine aldırış etmeyen kızdır.

- mendil alsana abla.
+ var canım sağol.
- hadi be abla, allah sevdiğine kavuştursun.
+ istemiyorum dedim.
- o zaman, sevdiğin gebersin ... sevdiğin gebersiiiinn...
evet aslında onu bu durumda gösterip insanların vicdanını sızlatarak duygu sömürüsü yaptıran kişilere lanet etmek lazım ama insan acımıyo da diil. bugün o kırmızı ışıkta selpak satan küçük kızın yarın arka sokaklarda ot sattığını gördüğü zaman insan o zaman anlıyor acıyıp acımaması gerektiğini.
http://vimeo.com/1835267 budur.
zorunlu olarak orda tutlduğuna inandığım, her gördüğümde içimi biraz daha fazla sızlatan anne veya babasını görürsem mutlaka ''siz insan mısınız?'' sorusuna cevap arayacağım kızdır.
para verince kurtaramadığınız, para vermeyince de dayak yiyen kızdır.

çözümün sosyal devletle ve bu insanları göçe zorlayan faktörlerin değerlendirilmesiyle alâkalı olduğu aşikâr.

ama tabi bunlar asalaktır, "kontrolsüz üreme"dir, dahası "kontrolsüz üreyen" kürtler, romanlardır.

sonra avaz avaz bağırırız "10 yılda 15 milyon genç", 80 küsür yılda 72 milyon olduğuna göre sadece kürtler "kontrolsüz üremiş" demek ki.

"çözüm sunun çözüm" diyenlere zamanında atv haberin kapkaç olayına ürettiği çözümü sunarak veda ediyorum. ali kırca zamanlarıydı o zamanlar ve önerilen kırmızı ışıkların süresini kısaltarak otomobilden kapkaç vak'alarını azaltmaktı.

tabi itlâf da olabilir, vajina tıpası da. yaratıcılığa bağlı.
nasıl da masumdur o öyle. alıcaksın elinden bütün mendilleri, onun ağlayan kalbindeki bütün yaşları sileceksin. sonra bir sağ yanağından, bir de sol yanağından öpeceksin. elinden tutup mcdonaldsa gideceksin. bir happymeal alıp tıka basa yedireceksin. çıkacaksın ordan, bir mağazaya gireceksin. fırfırlı kırmızı bir elbise alacaksın, giydireceksin. şöyle kat kat fırfırları olan, kadife kumaşlı olacak ki sıcak tutsun. bütün yaralarını sardıktan sonra bırakacaksın onu, yolunu bulacak, ayakta duracak büyüyüp çok sevimli bir kız olacak. ve sokakta selpak mendil satan küçük kız çocuklarına ablalık yapacak.
mc donald's ın buzdolabına kapattığı kızdır...
otobanda izmit batı çıkışında bekleyen 10-15 yaş arasındaki kızlar bunlardan birkaçıdır. gişelerde parayı verirsiniz yaklaşık 2 tl tutmuştur ve paranızın üstünü alırken hazır elinde bozuk para olduğu için bi de mendil alırsınız. hem vicdanınızı rahatlatırsınız hemde kızcağızı sevindirmek istersiniz. üzülüyor efendim insan onları görünce. çoğu zaman parayı verip mendil almadığımda oluyor sevinmeleri için.
madde madde yazılırsa daha anlaşılır olacağını düşündüğümden;

madde 1-selpak satan küçük kız çocuğu sokaklarda dilendirilen, zorla çalıştırılan, sömürülen çocukların sadece bir tanesi ve belki de modellemesi olarak kabul edilebilir.

madde 2-selpek satan, trafik ışıklarında camları silen, dilendirilen veya herhangi bir şekilde sömürülen çocuklara verilen üç kuruş, sadece veren kişinin vicdanını rahatlatmaya, gördüğü manzarayı unutmasına yarayan bir yoldur.çünkü biliyoruz ki; o çocuk o parayla insan gibi yaşanabilir bir yaşam elde edemeyeceği gibi, o parayı da, kendini sömüren kişi ya da kişilere verecek, o gün için dayaktan, kötü muameleden, açlıktan belki de cinsel istismardan kurtulacak ama yarın ve gelecek her gün aynı korkularla yaşamaya devam edecektir.

madde 3-sorunun sokaktaki çocuga üç kuruş vermekten öteye çok derin bir anlamı olduğunu kabul ettiğimiz zaman; çözüme de üç kuruş verme gibi eylemlerle değil yapısal ve köklü önlemlerle ulaşılabileceğini anlamış oluruz.

madde 4-sokak çocuklarının durumunun hepimizi üzdüğüne eminim. onların etnisitelerine toplumsal kimliklerine bakılmaksızın salt insan olmalarından ötürü asgari yaşam standartlarının sağlanması için sadaka vermekten, suçu etnik köken ya da benzeri şekilde çocukların tercihleri olmayan (aile, kimlik vb.) nedenlere bağlamaktan çok daha büyük sorumluluklarımız olduğu da vicdan sahibi insanların reddedemiyeceği bir gerçektir.

madde5-zaman zaman hepimizi zor durumda bırakan sokak çocuklarının bu durumu tercih etmediğini, durumun sorumlusunun onlar olmadığını unutmamak gerekir.
kontrolsüz üreme nin engellenmesi ile bir sorun olmaktan çıkacak kız çocuğudur.
kendisinden koşar adım uzaklaşırken arkanızdan "erkek adam kaçar mı?" diye bağıran kız çocuğudur.*
büyüyünce kadın olacak kızdır.
babası olup da mendil satan kız çocuğu nadirdir. genelde mafyanın elindedir bu kız çocukları. ankara karanfil sokağında bir gece karşılaştım biriyle yanıma geldi mendil ister misin abi dedi. ver bakalım dedik aldık. biraz da muhabbet ettik. nerelisin dedim mardinliyim abi dedi. kimin kimsen yok mu gecenin bu saatinde buradasin dedim. var abi dedi. babam yok ama dedi. nerede oturuyorsun dedim altındağ dedi. ankaranın altındağını bilenler çok iyi bilirler ki genelde mafya kontrolündedir oralar. doğudan gelen gariban aileler vardır. zorla çalıştırılan.
çocukturlar yaptıkları şeyin farkında bile değildir bir çoğu. oyun oynar gibi satarlar mendilleri.
parlak vitrinlerde annelik taslayarak gezen hanım ağaların "vizyonunu" bozdukları için sorun hâline getirilen selpak satan kızlardır.

bu kızların o küçük bedenleri* ardında milliyetçi abla ve abileri nedense kapitalizm, eşitsizlik, zorunlu göç, kentsel dönüşüm, ataerki, faşizm, tecavüz ve kadın ticareti gibi devasa sorunları görmeyip çuvalı sosyalistlerin, kürtlerin, romanların sırtına yükler.

mide ekşimesi kıvamında "siyasî analizler" eşliğinde.
iNSANLARIN PARA VEREREK ViCDAN MASTURBASYONLARI iÇiN KULLANDIĞI KIZLARDIR.
özellikle yazları 7. caddenin başındaki yunuslu havuzun orada soteye yatan kardeşlerimizdir.kırmızı ışıkta durduğunuzda, mazallah kapıyı kitlememek gibi bir kazlık yaptıysanız, pencereden "almıyciim canım" dediğinizde kapıyı açıp "alsana lan!" diyen modelleri de görülmüştür.
(bkz: trafikte öngörülemeyen tehlikeler)
diyeceksin ki neden anası babası çalışmıyor da bu kız çalışıyor.

e çünkü anası babası selpaktan reklam ücreti alıp çalışmaya gerek görmüyor.

ha bir de (bkz: kağıt mendil)
kimi zaman dayanılamayıp kendisinden selpak mendil alınan sonra da bu çocuklar para kazandıkça sokaklardan kurtulamayacak diyerek pişman olmaya sebep olan kızdır.
istanbul avcılarda üst geçitlerde veya e5 kenarından avcıların merkezine girdiğimiz, müftülükle lise arasında kalan ara sokakta, benim mont bere atkı ve eldivenle donduğum kış soğuğunda kazakla selpak mendil satan kız çocuğudur. ona kim bu işi ne amaçla yaptırırsa yaptırsın o daha çocuktur. * *
abi bir mendil alsana
ne kadar mendil
ne verirsen abi
al 50 kuruş
a.q. sende vur dedik öldürdün be abi.
aileleri tarafından o yaşta süründürülen çocuklardır. hiç bir suçları yoktur ki gören zaten anlar o yaşta birinin bütün kaygısının mendil satmak olmadığını. o çocukları ; oyuncaklarından ayırıp , bile bile tehlikeye atanların iki yakası bir araya gelmesin. öyle anne de olmasın baba da. o çocuk oyun oynamadan , çocukluğunu yaşamadan ağlamaklı bir şekilde satmak zorundaysa o mendilleri büyüdüğündede hiç bir yarar gelmez o çocuktan. güzel bir slogan hatırlatayım bir çocuk değişir dünya değişir.