bugün

KIRMIZI ışıkta durulduğunda karşılaşılabilen kız çocuğudur. çok sevimlidir, genellikle 10-12 yaşlarındadır. ona şöyle birşey yapıldığında mutlu olur ve yapmalıdır:

x: abi mendil alırmısın
y: alırım abla
al bakalım
x: ya ama bu 100 ytl
y: onu babana ver kimseye de gösterme güle güle ufaklık
degil 100 ytl cepte ne var ne yok verilesi kiz cocugudur, hayati sorgulatacak kadar guclu bir cocuktur kucucuk boyuylar.

dusundugunde cok seyi farkettirir.
deu sinema klubünün işlediği bir temada vardı. selpak satan küçük bir kızın bir gülümsemesi herşeyi değiştirebilir şeklinde.

http://www.youtube.com/watch?v=9SwbHl3L3Q4
kazanda vardır bunlardan bi tane her maç mütamatidyen yanımıza gelir abi inşallah beşiktaş kazanır der ısrarcıdır ne yapar eder para almayı başarır
kendisinden alınan selpakla, ailesiyle sıcacık evinde oturan ve selpak mendil satmayan küçük kız çocuğu, oyuncak bebeğinin yüzündeki az önce yaptığı boyaları silecektir. kalorifer peteklerinin önüne yayılıp da derse başlamadan önce annesinin yaptığı kakaolu sütü içecektir. bu sırada selpak mendil satan küçük kız çocuğu yüzüne düşen yağmurdan ıslanmış perçemini yanağına doğru itmektedir eliyle. burnu akmaktadır fakat sermayeden mi yesin. bir oyuncak bebeğin yüzünü silen herhangi bir selpak selpak mendil satan küçük kız için bir paket daha selpak satabilmektir.
"istemez" diyerek geçtiğimiz ve eve gidip selpak mendil satmayan komşunun tatlı kızını okşadığımız herhangi bir gündür. 3 paket selpak satmıştır ve üzgündür. iki paket selpak parası verip bir paketini nasılsa almayı unutmuş abi/ablaya(!) borçludur.
+ abla, bir selpak alır mısın?
- hayır istemiyorum.
+ abla lütfen, bir selpak alsan.
- hayır lütfen istemiyorum.
+ abla bir selpak, bir selpak, bir selpak...
- of, git başımdan; almıyorum.
+ abla bir selpak al, nolur.
+ almıyorum dedim sana di mi?
+ abla lütfennnnnnnnn...
- ben gidiyorum, byeeee...
şu sıralar yüksel sokak ve konur sokak civarında işi insanlara saldırmaya varacak boyuta getirmiş küçük çocuklardır.
almadığın zaman arkandan bir küfür veya bununla paralel bir tekme yemen olasıdır.
şayet cevap vermeye kalkarsan kabilesi yanında ayrıca koruyuculuğunu yapar. ki genelde onlarda akşama kadar oturup orada dilenciliğin farklı boyutunu yapmaktadır. 30 yaşlarında biri çıplak ayakla, yaşları 5-10 arasındaki erkek çocuklarda mızıkayla tuhaf sesler çıkararak dilenmektedirler, küçük kızlarda mendil satarlar.
doğrusu bu çocuklardan mendil almaya karşıyım. ne olursa olsun bu ailelerin bu çocukları sokağa salma sebeplerine ortak olamam.
(bkz: yüzünü dökme küçük kız)
sevimli ama yapiskan tiptir.

hele yaninizda bir kiz varsa, sanki ona yaranmak icin tek yol kendisinden mendil almaktan geciyormus gibi yapistikca yapisir... hadi bir mendil alayim dersiniz yaninizdaki hatun cimcikler "alma " diye... almamak icin "bi siktir git" dersiniz hatun yine cimcikler "ne gaddarsin" diye... iste boyle igrenc celiskilere surukler insani bu kucuk kiz.. bunyeyi cimcik icinde biraktirir, tehlikelidir... bir de almadiginiz zaman arkanizdan cok pis kufreder terbiyesiz.
kızını gelir kaynağı olarak gören ahlaksız ana-babanın vahşi sokaklara yolladığı küçük kızdır.
görüldüğü yerde tokatlama isteği uyandıran kızdır.
aileleri tarafından o yaşta süründürülen çocuklardır. hiç bir suçları yoktur ki gören zaten anlar o yaşta birinin bütün kaygısının mendil satmak olmadığını. o çocukları ; oyuncaklarından ayırıp , bile bile tehlikeye atanların iki yakası bir araya gelmesin. öyle anne de olmasın baba da. o çocuk oyun oynamadan , çocukluğunu yaşamadan ağlamaklı bir şekilde satmak zorundaysa o mendilleri büyüdüğündede hiç bir yarar gelmez o çocuktan. güzel bir slogan hatırlatayım bir çocuk değişir dünya değişir.
abi bir mendil alsana
ne kadar mendil
ne verirsen abi
al 50 kuruş
a.q. sende vur dedik öldürdün be abi.
istanbul avcılarda üst geçitlerde veya e5 kenarından avcıların merkezine girdiğimiz, müftülükle lise arasında kalan ara sokakta, benim mont bere atkı ve eldivenle donduğum kış soğuğunda kazakla selpak mendil satan kız çocuğudur. ona kim bu işi ne amaçla yaptırırsa yaptırsın o daha çocuktur. * *
kimi zaman dayanılamayıp kendisinden selpak mendil alınan sonra da bu çocuklar para kazandıkça sokaklardan kurtulamayacak diyerek pişman olmaya sebep olan kızdır.
diyeceksin ki neden anası babası çalışmıyor da bu kız çalışıyor.

e çünkü anası babası selpaktan reklam ücreti alıp çalışmaya gerek görmüyor.

ha bir de (bkz: kağıt mendil)
özellikle yazları 7. caddenin başındaki yunuslu havuzun orada soteye yatan kardeşlerimizdir.kırmızı ışıkta durduğunuzda, mazallah kapıyı kitlememek gibi bir kazlık yaptıysanız, pencereden "almıyciim canım" dediğinizde kapıyı açıp "alsana lan!" diyen modelleri de görülmüştür.
(bkz: trafikte öngörülemeyen tehlikeler)
iNSANLARIN PARA VEREREK ViCDAN MASTURBASYONLARI iÇiN KULLANDIĞI KIZLARDIR.
parlak vitrinlerde annelik taslayarak gezen hanım ağaların "vizyonunu" bozdukları için sorun hâline getirilen selpak satan kızlardır.

bu kızların o küçük bedenleri* ardında milliyetçi abla ve abileri nedense kapitalizm, eşitsizlik, zorunlu göç, kentsel dönüşüm, ataerki, faşizm, tecavüz ve kadın ticareti gibi devasa sorunları görmeyip çuvalı sosyalistlerin, kürtlerin, romanların sırtına yükler.

mide ekşimesi kıvamında "siyasî analizler" eşliğinde.
çocukturlar yaptıkları şeyin farkında bile değildir bir çoğu. oyun oynar gibi satarlar mendilleri.
babası olup da mendil satan kız çocuğu nadirdir. genelde mafyanın elindedir bu kız çocukları. ankara karanfil sokağında bir gece karşılaştım biriyle yanıma geldi mendil ister misin abi dedi. ver bakalım dedik aldık. biraz da muhabbet ettik. nerelisin dedim mardinliyim abi dedi. kimin kimsen yok mu gecenin bu saatinde buradasin dedim. var abi dedi. babam yok ama dedi. nerede oturuyorsun dedim altındağ dedi. ankaranın altındağını bilenler çok iyi bilirler ki genelde mafya kontrolündedir oralar. doğudan gelen gariban aileler vardır. zorla çalıştırılan.
büyüyünce kadın olacak kızdır.
kendisinden koşar adım uzaklaşırken arkanızdan "erkek adam kaçar mı?" diye bağıran kız çocuğudur.*
kontrolsüz üreme nin engellenmesi ile bir sorun olmaktan çıkacak kız çocuğudur.
madde madde yazılırsa daha anlaşılır olacağını düşündüğümden;

madde 1-selpak satan küçük kız çocuğu sokaklarda dilendirilen, zorla çalıştırılan, sömürülen çocukların sadece bir tanesi ve belki de modellemesi olarak kabul edilebilir.

madde 2-selpek satan, trafik ışıklarında camları silen, dilendirilen veya herhangi bir şekilde sömürülen çocuklara verilen üç kuruş, sadece veren kişinin vicdanını rahatlatmaya, gördüğü manzarayı unutmasına yarayan bir yoldur.çünkü biliyoruz ki; o çocuk o parayla insan gibi yaşanabilir bir yaşam elde edemeyeceği gibi, o parayı da, kendini sömüren kişi ya da kişilere verecek, o gün için dayaktan, kötü muameleden, açlıktan belki de cinsel istismardan kurtulacak ama yarın ve gelecek her gün aynı korkularla yaşamaya devam edecektir.

madde 3-sorunun sokaktaki çocuga üç kuruş vermekten öteye çok derin bir anlamı olduğunu kabul ettiğimiz zaman; çözüme de üç kuruş verme gibi eylemlerle değil yapısal ve köklü önlemlerle ulaşılabileceğini anlamış oluruz.

madde 4-sokak çocuklarının durumunun hepimizi üzdüğüne eminim. onların etnisitelerine toplumsal kimliklerine bakılmaksızın salt insan olmalarından ötürü asgari yaşam standartlarının sağlanması için sadaka vermekten, suçu etnik köken ya da benzeri şekilde çocukların tercihleri olmayan (aile, kimlik vb.) nedenlere bağlamaktan çok daha büyük sorumluluklarımız olduğu da vicdan sahibi insanların reddedemiyeceği bir gerçektir.

madde5-zaman zaman hepimizi zor durumda bırakan sokak çocuklarının bu durumu tercih etmediğini, durumun sorumlusunun onlar olmadığını unutmamak gerekir.