bugün

gidilmesi , görülmesi gereken , tarihi evleriyle , hıdırlığıyla ve kaymakam eviyle tarih kokan karabük ilçesi .oraya kadar gidipte meşhur minyatür safranbolu evlerini almayı sakın unutmayın , sonra pişman olabilirsiniz .
sonbahar ve kışta ayrı güzel olan kasaba.

(bkz: zalifre otel)
unesco tarafından ''dünya miras listesi''ne alınmış,lokum,kuyu kebabı,bükme,simit,cavuş üzümü,göbece,su böregi adlı mutfak eserleriyle migdelere destan salmış türkiye'de eşi benzeri olmayan gezilesi kent.
1 gram safranın 15 tl olduğu evleri,lokumu ve tarihi ile insanların dikkatini çeken sakin kimsenin birbirine karışmadığı kafanın en güzel dinlenebileceği karadeniz ilçesi.
2008 - 2009 Türkiye Satranç Şampiyonası'nın düzenlendiği kenttir.
balayı için en uygun yerdir.
Pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmış olan Safranbolu,Osmanlı döneminden kalma han,hamam,cami,çeşme,köprü ve eşsiz konakları ile hayranlık uyandıracak niteliktedir.Safranbolu Evleri, yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır. ilçe merkezinde 18. ve 19.yy. ile 20.yy. başlarında yapılmış yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu eserlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Safranbolu ülkemizde ve dünyada,günümüz öncesi yerleşimlerinin çevresel dokusu içinde korunabilmiş en üstün örneklerden birisidir.Bu nedenle kendisine “Korumanın Başkenti” ünvanı verilmiş ve 1994 yılında ise Unesco tarafından dünya mirası listesine alınmıştır.

Evler Safranbolu´nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi "Şehir" diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan kesim, ikincisi "Bağlar" diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesimdir.
Şehir, yönetim merkezinin bulunduğu Kale, alışveriş merkezinin bulunduğu Çarşı, evlerin bulunduğu Akçasu, Gümüş, Musalla, Kale altı ve Tabakhane semtlerinden oluşmaktadır. Bu kesim iklimin olumsuz etkilerine karşı korunmuş, alçak rakımlı iki vadinin içindedir. Burada evler birbirine yakın, sokaklar dardır. Bağlar birkaç yüz metre daha yüksekte, hava akımlarına açık ve daha geniş araziler üzerindedir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. Ancak "Çarşı" üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.

Tüm evler kendilerine göre daha merkezi konumdaki kamu binalarına, dini yapılara ve anıt eserlere dönüktür. Hangi evden bakılırsa bakılsın manzara kapanmaz. Evlerin yakın plan cepheleri kör, uzak plan cepheleri açık ve birbirlerini izleyecek konumdadır.Bölge’nin çok yağış alması,evlerin çatılarını güçlü ve saçaklarını uzun yapmayı gerektirmiş,böylece Safranbolu’da çatılar da ayrı bir güzellik kazanmıştır.

Şehrin ortasında bulunan meydana yönelik yollar ve sokaklar tamamen Arnavut kaldırımlıdır. Anıt eserlerin avluları ve meydanlar da Arnavut kaldırımlıdır. Mevcut taş kaplama tarzı rutubeti en aza indiren, sel sularına karşı dayanıklı ve ağaç köklerinin yeterli su almasına uygun yapıdadır.

Safranbolu evinin boyutu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik. Bir ailede karı kocanın normal olarak iki ya da üç çocuğu vardır. Erkek evlat evlendirilince ona ayrı bir ev açılmaz, gelin aynı eve getirilir. Amcalar, yengeler, halalar ve torunlarında dahil olduğu aile hep birlikte bir evde yaşarlar. Evin kadınına işlerde yardım etmek amacıyla evlerin çoğunda evlatlık kız bulunur. Evlatlık kız evin kızı gibi görülür.
Kalabalık aile yapısının yanında evlerde harem-selamlık ayrımı vardır. Ailelerin sahip olduğu hayvanlar evin zemin katındaki ahırlarda barındırılır. Yağışlı iklim nedeniyle kapalı alan ihtiyacı da fazladır. insan ve hayvan yiyecekleri, yakacak odunlar hepsi evin uygun bölümlerinde muhafaza edilirler. işte tüm bunların sonucu olarak Safranbolu evleri büyük hacimlidir.

Doğa-insan-ev; sokak-ev, sokak-çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengelidir. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemendir. Hiçbir ev diğerinin görünüşünü engellemez. Evlerin yapımında taş, kerpiç ahşap ve alaturka kiremit kullanılmıştır. Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmıştır.

Din ve gelenekler evi dışarıya kapar, bu yüzden ev içi ve bahçeler yüksek duvarlarla ayrılmıştır, pencereler kafeslidir, kadın yabancı erkeğe görünmez. Bazen aynı evin içinde bile, kadınlar ve erkekler ayrı ayrı yaşarlar. Safranbolu´da selamlık ve harem olarak ikiye bölünmüş böyle evler vardır. Hacı Memişler Bağ evinde ve Kaymakamlar Evinde harem ve selamlık girişleri değişik katta iki ayrı sokaktan sağlanmıştır. Aile yaşantısını tedirgin etmeden kolay ulaşılabilen bir odası da selamlık olarak kullanılır. Selamlık odaları biraz daha özenlidir.

Evin girişinde zemin katta "hayat" vardır. Bu bölüm eğer taş kaplıysa "taşlık" adını alır. Burada ışık almayı sağlayan ahşap kafes "gliste" mevcuttur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur.Kapıların üzerinde çekme halkaları ve mandal düzeneği bulunur.Kapıyı çalmak için ise demir kapı tokmakları kullanılır.Kadınlar ince demir tokmağı,erkekler ise ağır tokmağı kullanırlar.Kapı bu sese göre açılır.

Üst katlara ahşap ustalığının üstün örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. ikinci kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Gündelik yaşam orta katta geçer. Soğuk kış günlerinde bu katın ısıtılması daha kolay olur.

Üçüncü kat evlerde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Odalara sekiz kenarlı bir çokgenden oluşan "sofa"nın daha kısa olan dört çapraz kenarından açılan kapılardan girilir. Odaların giriş kapıları köşelerdedir ve oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravana düzeni bulunur. Odaların her biri bir çekirdek aileyi ya da bir aile yakının barındırabilecek tüm unsurlara sahip, bağımsız birim olarak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde bugünün duş kabinlerini andıran gusülhaneler mevcuttur.

Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtarır. Evlerin pencereleri çok özel biçimde tasarlanmış olup dar ve uzuncadır. Ahşap kanatlı pencerelerde ayrıca "muşabak" denilen kafesler bulunur.
Evlerde ısınma ocaklarla sağlanır. Ocaktan alınan közler mangala konarak taşınır. Katlar arasında zaman zaman tecrit malzemesi kullanılmış olsa da ahşap evlerde ısının muhafazası güçtür. Bu nedenle prensip mekanın değil insanın ısıtılmasıdır. Soba ise son dönemlerde kullanılmıştır.

Aydınlatma aracı gaz yağı lambasıdır. Son zamanlarda "lüks lamba" diye tanımlanan, daha büyük boyutlu ve daha fazla ışık veren lambalar kullanılmıştır.
Evlerin bazılarının içlerinde serinlik vermesi ve yangından korunmak amacıyla yapılmış olan havuzlar bulunmaktadır.

kaynak:http://www.safranboluevleri.net/
Kütüğümde Karabük Safranbolu yazmasına rağmen şu ilginç tezat tabloyu aktarmak isterim:
http://google-fight.com/i...%FCk&word2=safranbolu
http://google-fight.com/i...abuk&word2=safranbolu
dünya miras kentleri listesinde bulunan son derece güzel, görülmesi gereken kasabamızdır.

memleketimizin bir sorunu olan göçler yaşam tarzını biraz olsun etkilemişse de medeniyet açısından beşik kıvamı mevcuttur.

demir çelik'te çalışan insanlar çalışan nüfusun önemli bir kısmını oluşturur.
yobazlık emareleri yoktur.

gezin , görün ve misafirim olun .
keyif alma garantisi de vardır tabi.*
tokyo nun kenar mahallesi. her yerde japonlar var.. şaşkınç. velev ki, gidilesi, görülesi şirin ilçe.
Karabük ilinin en büyük ve gelişmiş ilçesidir. Klasik Osmanlı kent mimarisini yansıtan tarihi evleri ile ünlü olan şehir bu özelliği sayesinde 17 Aralık 1994 tarihinden beri Dünya Miras Listesi'nde yer almaktadır.
gidenlerin, kadıoğlu denen mekanda kuyu kebabı ve iç pilav yemeden dönmemelerini tavsiye ettiğim, yalnız kuyu kebabı gelene kadar tandırda pişmiş sıcak balon ekmeği ile getirilen tereyağ-bal ikilisini çok abartmamalarını, yoksa tandıra yer kalmayacağını şiddetle vurguladığım otantik ilçe.
Karabük ilinin en gelişmiş ilçesi lafı boş bir laftır. çünkü safranbolu ilçe sayılsa bile karabük şehir merkezine bitişik olmasından dolayı karabükün bir semti gibidir. istanbulun bitişik iki ilçesi gibi.

gereksiz ilçe ve belediyelerin kaldırılması lazım.
türkiye' nin en güzel yeridir belki de. içerisinde bir tarihin yatmasından öte güzelliği ile dillere destandır. görmeyenler bile beğenir olmuşken safranbolu evleri kendine has güzelliği ile tektir. boluya tam ters taraftadır.
gece geç saatlerde ve sabah erken saatlerde, sisten dolayı masal gibi görünen ilçe. insanları canayakın ve sıcak. hacıbaba'da kumda yapılan kahvesi de içilmeye değer. tek kusuru havasının çok kirli olması galiba. kardemir'in ve haddehanelerin katkısı çok büyük.
SAFRANBOLU...kendinizi binbir gece masallarında hissedeceğiniz ender yerlerdendir.Gerek mimarisi,gerek havası,insanları herşeyşyie dörtdörtlüktür.Anlatıldığı gibi sadce dinlenmek için değil,kültürel birikim için,eğlenmek için,değişik aktiviteler için de ziyaret edilebilr.

SAFRANBOLUDA YAPILMASI GEREKENLER;

1-Birkere safranboluya sonbaharda gitmelisiniz.

2-Kesinlikle ski bir konakta kalmalısınız.(Gümüş Konak,Paşa Konağı tavsiye edilebilir.)

3-Bulak mağarası,ince kaya su kemeri,Konarı gölü ,bağlar görmeden dönmeyiniz.

4-Çevrik köprüde etli ekmek yemeli,Hıdırlık tepesinde eşsiz manzara izlerken bağlar gazoz içmelisiniz.

5-Günümüzün modern kafelerinden biri olan Atrium'da ağlayan pasta yemelisiniz.

6-Gümüş konağın altında bulunan DAMBAR'da eğlenmelisizniz.(Sahibi sertaç abi çok yardımseverdir:)

7-Kaymakamlar evi , kent tarihi müzesi,yemeniciler arastası,güneş saati bunları kesin görmelisiniz.

8-Özellikle iki sevgiliyseniz otantik dekorasyonu,eşsiz manzarası,sessiz ortamı ve harika slow şarkılarıyla ADALAR cafede oturmalısınız.

9-Dönüşte kilolarca lokum almayı nutmayın..
özellikle yaz aylarında türk'ten çok japonların aşık attığı iki adımda bir küçük çekik gözlü insanların sizden fotoğraflarını çekmenizi istediği şirin karabük ilçesidir. ingilizcemi bu turistlere borçluyum.
(bkz: world heritage city)
cinci hanı diye tarihi bir han vardır burda. ancak işletme olarak kullanılmakta aynı zamanda. içinde restoranlar filan var.
(o değil de, fotoğraf çekmek için giriş 1 lira!!)
ayrıca bu hanın odaları da ziyaretçilere açık, otel yerine böyle tarihi bir yerde kalmak istiyorsanız; geceliği 350 lira bayılmak zorundasınız. ama yok, kazık diyorsanız, ki bence haklısınız, gene aynı şekilde tarih kokan restore edilmiş konaktan bozma otellerden birinde kalabilirsiniz.

aslında buranın lokumu ve helvası da çok meşhurdur. mutlaka alın ve deneyin.
mesele safranlı lokumu, çekme helvası, yaprak helvası, tahin helvası vs.
safran kolonyası, safran sabunu, safran parfumu alınması gerekenlerden sadece bir kaçı. peruhi ve zerdenin tadına bakmadan geçilmemeli.
o mükemmel evlerini merak ettiğim ama bir türlü gidemediğim ilçemizdir.
2008-2010 arası iki sene öğrencilik ve bu süre içinde turistlere rehberlik yaptığım Karabük'ün en büyük ilçesi.
harika konakları var. ama daha önceden beypazarı'na gitmişseniz tanıdık gelecek. Beypazar'ı safranbolu'dan çalmış söylenene göre. beypazarı belediye başkanı iyi tanıtmış beypazarı'nı. Safranbolu bu konuda sıkıntı yaşıyor. beypazarı'ndan katbekat daha güzel oysa.
evlerinden insana huzur veren küçüklüğüne; eski çarşısından lokumuna, bağlar gazozundan pidesine çocukluğumun kentidir safranbolu sözlük. Çocukluğum burada geçti; eski çarşısında koşturdum. Lokumları herkesin "oo çok güzelmiş nasıl bir tat bu" tepkilerine rağmen bana olağan; öğünümün bir parçası gibi geldi hep.
Gidenlere ise,
Mutlaka ama mutlaka eski çarşıyı gezmelerini
Çifte kavrulmuş lokumdan kilo kalori filan dinlemeden en az 250 gram yemelerini
Eski çarşı içindeki bir lokantada * Tasta ayranla beraber kıymalı pide yemelerini
Bağlar gazozunu içmelerini ve asmazlar konağında dilek havuzuna bozukluk atmalarını tavsiye ederim.
Bir de yazın şen şakrak olur sokakları; öğrenciler, gezmeye çıkanlar filan. Anıt etrafı gece; eski çarşı gündüz gezmeye; turistlerle konuşmaksa ingilizce pratiğine birebir.
karabük ün en gelişmiş ilçesi.
samimi, ufak ama sevecen bir ilçe.
türk turistlerden çok yabancı turistler ziyarete gelirler.
(memleket özlemi bir başka oluyor yahu)