bugün

genellikle bilumum düğünlerde ve bazı eğlence mekanlarında klavye çalmak suretiyle sanat icra eden kişidir. birde üstüne mekana yeni gelenleri karşılamak gibi bir sorumluluk almıştır.
- oo mahmut beyde teşrif ettiler. (konuşma sırasında cümleler arasında arka fona müzik yapmak maksatlı devam eder klavyeyi çalmaya) (dınınınn) nasısınız efendim? (dındından) yenge sende hoşgeldin. (dandundın)
birde düğünlerde takı törenini sunarlar ki evlere şenliktir.
- evet damadın dayısının halasının kızından bir tam bir çeyrek altın.
- oo amca bonkör çıktı. geline 465765416874 tane burma bilezik! ( ne ara saydı bilemiyorum)
herşeye rağmen sevelim piyanist şantörleri. peçeteye istek parça yazıp yollayalım , gönülleri olsun.
müziklerini çoğu popçudan samimi bulduğum adamlar.

(bkz: arif susam)
(bkz: ümit besen)
(bkz: nejat alp)
grup müzigini öldüren adamlar
kendisini geliştiren türleride wardir.laptop kullanılarakta şantörlük yapılabiliyor.
sesi insanı aşık olmaya teşvik eder. çok yumuşaktır. ruhsal durumunuz uygun olduğunda zevkle, gocunmadan dinlenir.
(bkz: arabesk dinlemem diyen insan modeli)
http://www.youtube.com/watch?v=e7CtlH-p1EU
şarkı arasında ikide bir "bayanlar çoçukları alalım pistten" gibi anonsları yapmayı kendilerine görev bilmiş en asil duygunun insanları. düğünün sahibi gibi davranırlar bazen. pek bir sempatiktirler. *
şarkıları şuna benzer:

nikah masasına oturduk işte -efenim damadın anne ve babasını piste davet ediyorum-
dayanmak çok zormuş böyle sevince -evet şu anda gelin hanımın dayısı ve teyzesi teşrif ettiler, hoş geldiniz efendim-

-evet hep beraber- nikah masasına...
genelde söylerken sağa sola laf atar. mesela;
-pardon bir dakka bakar mısınız??
$arkıları $iir gibi okuyan, $arkının içine affedersiniz sıçan, müzisyen denen ama aslında saksafoncudan bir farkı olmayandır.
level atladıklarında taverna sanatçısı olurlar.
düğüne katılan misafirleri eğlendirmekle yükümlü müzisyen tüccar kişilik. Bir de bunların yanına oturabilmeyi karizma yapmak zanneden yurdum insanları vardır.
Elektro-saz çalanları da mevcuttur.
(bkz: Elektro saz ile slow parça çalmak)
--spoiler--
http://www.youtube.com/watch?v=WJfsAbVwaL8
--spoiler--
genelde eğlendirmek adına hepsi aynı cümleleri telaffuz ederek insanı sinir ederler..

- haydia hep beraber söylüyoruz gençleeer..
- oturmaya mı geldik hanımlar hadi.. kara üzüüüm hebbeesiiea..le le le caanıım..
- letafet hanım olmuyo böyle kalkın, boşa mı çalıyoruz bu müzikleri coşalım öyleyse dimi..
- oooo efendim kimleri görüyorum ahmet beylerde gelmişler, hoşgeldiniz sefalar geldiniz efenim..
- evvet şimdi gençler dansa kalksın beyler hanımları dansa kaldırın .. ah ne yapsaaam ne yapsaaaamm unutaabilseeaaamm
- evet bu akşamda programımın sonuna geldim... yarın yine görüşmek ümidiyle hoşçakalın esen kalın efenim.. kapanış bi halay yapalımmı ?? hadi bakalım....lorkeee lorkeee lorkeee ...
iki mesleği aynı anda icra edebilen müzik adamlarıdırlar.hem piyanisttirler hemde şantör. öyle kolay kolay olunmaz. bayanına ise nedense hiç rastlamamışımdır.
sahnenin kalabalıklaşması,gelen gidenin belli olmaması üzerine 'efendim,lütfen küçük çocuklarımızı sahneden alalım' ve sarf ettikleri benzer cümlelerle ünlenmiş,herkesin bildiği şarkıları bambaşka bir hale getirmede uzmanlaşmış,klasik Türk düğünlerinin vazgeçilmezleri olan kişilerdir.
bir şarkı aralığında sus payı bırakmaksızın, combo niteliğinde nota saydıran müzik canavarlarıdır. ne arabesktir, ne poptur o yüzden müziğinde de bunun git-gel lerini yaşadığı açıkça görülür.
(bkz: ümit besen)
(bkz: arif susam)
(bkz: nejat alp)
genelde düğün salonlarında ve 3. sınıfa gazinolarda görülürler. mesleğe başlarken büyük hevesleri olan insanlar, lakin yıllar geçmesine rağmen level atlayamayıp moralleri bozulur.
geçen günlerden bir gün davet edilmediğim bir düğüne observer olarak katıldım, gözyaşlarıma hakim olamayıp ivedilikle evime döndüm ve sessizce ağladım. nedeninin sizin de içinizi burkacağını bile bile bu durumu paylaşmadan rahat edemeyeceğim. ne kadar çok kişi bilinç sahibi olursa o kadar geçecek kırgınlığım, karamsarlığım. düğüne gittiğimde herkes en şık elbiselerini giymiş önlerindeki ordöv tabağı, kanepeler ve plastik bardaktaki meyve suları eşliğinde (eskiden kuru pasta-çerez yanında da cam şişede fanta-kola olurdu.) sahneyi takip ediyorlardı. ben de herkesin baktığı tarafa baktım ve bir şeyler eksik dedim ardından hemen eksiği farkettim. piyanist şantör yoktu. bir gitarist çocuk ve türkçe şarkı bilmeyen bir solist. bunu sineye çekmem olanaksızdı. batılı güçlerin oyunları düğünlerimize kadar girmiş. her geçen gün özümüzden biraz daha uzağa gidiyoruz. 80'lerde amerikan ve batı müziklerine karşı arif susamlarla,atilla kayalarla,ferdi özbeğenlerle, cengiz kurtoğlularla, ümit besenlerle, selami şahinlerle, nejat alplerle verdiğimiz haysiyetli cevap bu günlerde yerini bir boyun eğmeye bırakmış durumda. bugün gelecek vaad eden kaç piyanist şantör var diye sorsanız cevaplayan kişi boynunu büker ve suskun kalır. bu saydığımız isimleri sadece piyanist şantör olarak tanımlamak da bir hata olsa gerek. onlar aynı zamanda bir halk adamı, bir sosyologtular.kitleleri peşlerinden sürüklüyor ve tatlı bir rekabet yaşıyorlardı. mesela ümit besen-arif susam ikilisinde taverna müziği (klasisizm) - romantik müzik(romantizm) çekişmesi yıllarca sürmüştür. arif susam hayranları ümit besen çöldeki bir vahaysa arif susam kutup yıldızıdır derken, ümit besen hayranları ise bir ümit besen değil cümlesini kendilerine sembol edinmişlerdir. evet hep rakiplerdir birbirlerine ama asla bir hülya avşar-gülben ergen kadar seviyesiz tartışmalara girmemişlerdir. onlar halkın terbiyesiyle büyümüş, içlerinde büyük buhranlar yaşasalar da dışarıya hep sempatik görünmüşlerdir. gelelim asıl soruna: aslında asıl sorun bu. çünkü onlar hiçbir zaman gündemden düşmemek için kavga etmedikleri, kasetleri satsın diye kimsenin tavuğuna kış demedikleri için unutulup gittiler. onları diskten çalan şarkıya eşlik ettiği için, parlak ceketler giydikleri için ve daha aklıma gelmeyen bir sürü sebep için hor görüp düğün şarkıcısı sıfatına layık gördüler. onlar bizim milli değerlerimiz, üretkenliğimiz kimi zaman kederimiz kimi zaman sevincimiz oldular.onlar devrik bir sektörün temsilcileri, batan gemilerin kaptanları. onları böyle dışlamaya devam edersek yarın bir gün elin yunanı, fransızı gelir, şantörlük makamını baklavamız gibi kadayıf dolmamız gibi sahiplenirlerse kimseye tek söz söylemeye hakkımız olmaz. yanlışın neresinden dönülürse kardır. piyanist şantörlük meslek yüksekokulları açılsın nitelikli, kalifiye sanatçılarla yıkılmış türk müziğimizde bir sıçrayış yapalım. çocuklarımız ya popçu olurum ya topçu felsefesinden vazgeçip, biraz daha arabesk-fanteziye kaysınlar. sosyal sorumluluğumu yerine getirmenin sevinci içerisinde yazımı yıllar öncesinin meteoroloji spikeri hülya uğur'un kapanış mottosuyla sizlere güle güle diyorum. havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun...
duygusal düğün sanatçısıdır.
http://www.youtube.com/watch?v=9TV1-qgs6fY&feature=related
parlak gömleği olan müzisyendir.
nikah masası çalmayanını döverler.