bugün

entry'ler (50)

mucize beklemek

Dakika 10'da 1-1 olan maçın alt bitmesini ümit etmektir.

başlıkları alt alta okumak

2011 de cinlere inanan insan (10)
derken boşalmak.

sözlük yazarlarının hayat felsefeleri

çıkarizm. gönül isterdi bu düşünce sistemimde bana eşlik edenlerin sayısı gün geçtikçe azalsın. insanlar gömüldükleri futbol-siyaset-para üçlemesinden kurtulamasa keşke insanlar. gönül isterdi ki bu yazıyı bir amaç uğruna değil de keyfekeder bir yazı yazıp,entelektüelitenin dibine vurup halktan kopayım. biraz kendi felsefemden ve mantalitemden söz etmek gerekirse temel felsefem karda yürüyüp izimi belli etmemek. mesela insanların arkasından konuşmak hep yanlış bir davranış şekli olarak düşünülmektedir ya da bize bu şekilde lanse edilmiştir. bu büyük bir yanılgıdır. insanların yüzüne karşı söyleyemediğim şeyleri arkasından konuşunuz hem bu şekilde o kişiyi de rencide etmemiş olursunuz.dünya tamamen çıkar dünyası. cin gibi olmalıyız. ortalığı karıştırıp ortalıktan çekilmeliyiz. çıkarlarım doğrultusunda gerekirse en yakın dostlarımızın bile çekinmeden omuzlarına basabilme cesareti gösterebilmeliyiz. karşılıksız iş yapmamalıyız. düşerken en azından yanımızda birini götürebilmeliyiz, halk dilinde 'ispiyonlamak' şeklinde geçen terimi hayat felsefemiz haline getirmeliyiz. yüzsüz ve aynı zamanda iki veya daha çok yüzlü olmalıyız. bu sayede 2 veya daha çok ortamda bulunabiliriz. gerekirse ilişkilerimizi güzel yalanlarla da süsleyebiliriz. unutmayalım doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar! bol bol yalan söyleyelim ki her köye gidebilecek yüzümüz olsun. kimseye de yardımcı olmamalıyız; unutmayalım ki iyilikten maraz doğar. haksızlığa uğramaktansa hasızlıktan yana olup haksızlık yapmalıyız. bu sonuçta doğanın kanunu; güçlü güçsüzü yener. bence yenmekle kalmayıp ezebildiğimiz kadar da ezmeliyiz. yere düşen birine bir tekme de biz atabilmeliyiz. insan hayatı boyunca türlü zorluklarla karşılaşabiliyor ve bunlara göğüs germek durumunda kalabiliyor. bu tip zorlu zamanlarda herkes derdini paylaşacak, kederlerine ortak olacak 'dost' şeklinde tabir edilen insanları arıyorlar yanlarında. bırakın arayıp dursunlar! yanlarında olmayın, onlara sırtınızı dönün hatta isterseniz düşene bir tekme de siz atın. tabi bir çıkar ilişkiniz yoksa...! sonuçta herkesin bir derdi var, üzüntüsü var. başkalarına zaman ayıracağımıza kendimize daha çok zaman ayırarak istediğimiz şeylere daha çabuk erişebilme fırsatını ele geçirebiliriz. hatta yeri geldiğinde başkalarının üzüntüsünü yükselmek için bir basamak olarak kullanabilmeliyiz.bu sayede onlar ayağa kalktığında tepelerinden bakıyor durumda oluruz. bu zayıf anlarından mümkün olduğunca fazla bir biçimde yararlanalım. bu satırlar başlarda size yanlış gelecektir fakat bu anlamsız tepki birazcık düşündüğünüz anda son bulacak. içten içten çaktırmadan öyle bir faydalanın ki ayağa kalkacak güçleri kalmasın. eğer bu havasını soluduğumuz dünyanın tam bir menfaat dünyası olduğunun farkına varabilme erişkinliğine ulaştıysanız, bu kutsal ilişki için 1.dereceden akrabalarınızı, kardeşim dediğiniz dostlarınızı ya da size güvenen insanları gözünüzü kırpmadan kullanabilmelisiniz. gelelim asıl konuya; zor zamanlarda insanlara dost gibi görünsek de elimizden geldiğince yardımcı olmamalıyız. çünkü onlara yardımcı olmanın en doğru yolu bu. onları sorunlarıyla başbaşa bırakıp kendi başlarına sorunların altında ezilmelerini sağlamak da önemli bir dostluktur aslında. kimseye güvenilemeyeceğini öğretmek bir insanın karşısındakine yapabileceği en mühim dostluktur. siz ne kadar hızlı sırtınızı dönerseniz müşkül durumdakilere, o kadar sert düşerler yere. bu da daha çabuk tecrübe kazanmaları anlamına gelir. tecrübe hayatta yenilen kazıkların bileşkesidir demiş bir çin atasözü. hayatınızda asla hakkınızı yedirmeyin ve bunun yanısıra yiyebildiğiniz kadar hak yemeye çalışın.! eğer herkes bu şekilde davranırsa, bu sayede herkes hakkını yedirtmemek ve hak yemek için amansızca bir mücadeleye girecektir. bu da dolaylı yoldan herkesin gözünü daha da açar ve o denli uyanık yapar toplumumuzu. ancak bu şekilde ülkesel çapta bir kalkınma yaşayabiliriz. ayrıca haklı-haksız yoktur, güçlü-güçsüz vardır. ünlü düşünür ve çoğu büyük ismin de akıl hocalığını yapan ugo fascolo der ki 'menfaatler ön plana geldi mi öteki ihtiraslara susmak düşer.' bu cümlesi ile halkın bastırılmış hislerine tercüman olmuştur değerli üstadımız. banu alkan'dan duyduğumuz 'kaldıramassan kaldırırlar gülüm' ya da futbol maçları izlerken sık sık denk geldiğimiz 'atamayana atarlar' ya da'yemeyenin malını yerler.' tarzındaki cümleler hep hoşuma gitmiştir. çünkü birileri hep elleri tetikte hata yapmanızı kollar. kaldıramassanız kaldırırlar, atamazsanız atarlar, yemezseniz yerler. hata kollayın.! pasif bir yaşamın esiri olmayın. unutmayalım ki dev çınarlar ufak saksılarda yetişmez. risk alın.! unutmayalım ki kaplumbağalar ancak kafalarını dışarı çıkardıklarında yol alabilirler. şimdi bir tavsiyede bulunacağım belki bu dediğim sizleri şakına çevirecek ama nedenini duyunca bana hak vereceksiniz. iyilik yapın! ama büyüklerimizden duyduğumuz gibi göstermeden değil alenen yapın. herkes görsün. iyilik yaptığınız kişinin utanması sizi ne yükseltir ne alçaltır fakat herkesin yaptığınız iyilikten haberdar olması size iyi sonuçlar getirir. Tek cümleyle bir özet, bir neticeye bağlamak gerekirse 'sünnetinize gelmeyenin düğününe gitmeyin.'

face de kendi kendini beğenen insan

Kimse beğenmediği şeyi paylaşmaz mantığıyla yola çıkıldığında gayet mantıklı gelen eylem.

acıktım ama iştahım kaçtı

iştahı kaçan insan acıkma hissi duyar mı? şeklinde kafalarda yer eden bir paradoks.
(bkz: kenan doğulu-dön gel)

yalnızlığı tek cümleyle açıklamak

Sayısız arkadaşı dahi olsa kişinin yanından ayrılmayan yine de yaşanacak kaçınılmaz dürtüdür, sürekli birini veya bir şeyi beklemektir yalnızlık.

orijinal beddualar

ayak serçe parmağın masayanın ayağına çarpsın.!

sünnetime gelmeyenin düğününe gitmem

Kapitalizmin ülkemizin 81 ilinde de görülen ortak yansımalarından biri.

5 yıl sonra olmak istenen yer

Biricik uydumuz Ay'da huzurlu ve sakin bir biçimde önceden yaptığım kahve ve çikolata stoklarımla oturup benim olmadığım Dünya'yı izlemek istiyorum. Yanıma en sevdiğim arkadaşlarımı alıp sürekli Dünya'yı kritize etmek istiyorum. Hem Ay sayesinde her gün dünya turu da atmış olurum. istemek de güzel be sözlük.

lotoyu vurduktan sonra girilebilecek ilk entry

Bilyoner'den 2 lira atabilecek var mı?

dinlenesi şarkılar

uludağ sözlük-her yerde anket var.

halısahada kullanılan cümleler

Allah'ını seven defansa gelsin.

insan niye isyan etmez

otoriteyi oluşturan bizim onu kabullenip otorite olarak algılamamızdır. bu suretledir ki insanın kendi var ettiği ama kendisine haricileşmiş olan otoriteye uyma zorunluluğu hisseder. Bu sosyolojik temelli nedene dayanarak; istisnalar haricinde kuvvetli bir otoriteye isyan etmek pek de mümkün değildir.

boşluk

boşluklar maddi ve manevi anlamda hayatta en çok yer kaplayan kavramlardır. soluduğumuz havanın içindeki atomların arasında bile boşluklar varken bu tezin çürütülmesi güç olsa gerek.

sözlük yazarlarından aforizmalar

başında andımız olmayan kitabın sonunda harita yoktur.

piyanist şantör

geçen günlerden bir gün davet edilmediğim bir düğüne observer olarak katıldım, gözyaşlarıma hakim olamayıp ivedilikle evime döndüm ve sessizce ağladım. nedeninin sizin de içinizi burkacağını bile bile bu durumu paylaşmadan rahat edemeyeceğim. ne kadar çok kişi bilinç sahibi olursa o kadar geçecek kırgınlığım, karamsarlığım. düğüne gittiğimde herkes en şık elbiselerini giymiş önlerindeki ordöv tabağı, kanepeler ve plastik bardaktaki meyve suları eşliğinde (eskiden kuru pasta-çerez yanında da cam şişede fanta-kola olurdu.) sahneyi takip ediyorlardı. ben de herkesin baktığı tarafa baktım ve bir şeyler eksik dedim ardından hemen eksiği farkettim. piyanist şantör yoktu. bir gitarist çocuk ve türkçe şarkı bilmeyen bir solist. bunu sineye çekmem olanaksızdı. batılı güçlerin oyunları düğünlerimize kadar girmiş. her geçen gün özümüzden biraz daha uzağa gidiyoruz. 80'lerde amerikan ve batı müziklerine karşı arif susamlarla,atilla kayalarla,ferdi özbeğenlerle, cengiz kurtoğlularla, ümit besenlerle, selami şahinlerle, nejat alplerle verdiğimiz haysiyetli cevap bu günlerde yerini bir boyun eğmeye bırakmış durumda. bugün gelecek vaad eden kaç piyanist şantör var diye sorsanız cevaplayan kişi boynunu büker ve suskun kalır. bu saydığımız isimleri sadece piyanist şantör olarak tanımlamak da bir hata olsa gerek. onlar aynı zamanda bir halk adamı, bir sosyologtular.kitleleri peşlerinden sürüklüyor ve tatlı bir rekabet yaşıyorlardı. mesela ümit besen-arif susam ikilisinde taverna müziği (klasisizm) - romantik müzik(romantizm) çekişmesi yıllarca sürmüştür. arif susam hayranları ümit besen çöldeki bir vahaysa arif susam kutup yıldızıdır derken, ümit besen hayranları ise bir ümit besen değil cümlesini kendilerine sembol edinmişlerdir. evet hep rakiplerdir birbirlerine ama asla bir hülya avşar-gülben ergen kadar seviyesiz tartışmalara girmemişlerdir. onlar halkın terbiyesiyle büyümüş, içlerinde büyük buhranlar yaşasalar da dışarıya hep sempatik görünmüşlerdir. gelelim asıl soruna: aslında asıl sorun bu. çünkü onlar hiçbir zaman gündemden düşmemek için kavga etmedikleri, kasetleri satsın diye kimsenin tavuğuna kış demedikleri için unutulup gittiler. onları diskten çalan şarkıya eşlik ettiği için, parlak ceketler giydikleri için ve daha aklıma gelmeyen bir sürü sebep için hor görüp düğün şarkıcısı sıfatına layık gördüler. onlar bizim milli değerlerimiz, üretkenliğimiz kimi zaman kederimiz kimi zaman sevincimiz oldular.onlar devrik bir sektörün temsilcileri, batan gemilerin kaptanları. onları böyle dışlamaya devam edersek yarın bir gün elin yunanı, fransızı gelir, şantörlük makamını baklavamız gibi kadayıf dolmamız gibi sahiplenirlerse kimseye tek söz söylemeye hakkımız olmaz. yanlışın neresinden dönülürse kardır. piyanist şantörlük meslek yüksekokulları açılsın nitelikli, kalifiye sanatçılarla yıkılmış türk müziğimizde bir sıçrayış yapalım. çocuklarımız ya popçu olurum ya topçu felsefesinden vazgeçip, biraz daha arabesk-fanteziye kaysınlar. sosyal sorumluluğumu yerine getirmenin sevinci içerisinde yazımı yıllar öncesinin meteoroloji spikeri hülya uğur'un kapanış mottosuyla sizlere güle güle diyorum. havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun...

sözlük yazarlarının izlediği diziler

Bücür cadı
Baskül ailesi
Küçük Besleme
Acı Günlerim
Kaygısızlar.

yazarların dilinden düşmeyen şarkılar

The Smiths - please please please let me get what i want .

cep telefonu yokken nasıl yaşardık

Cep telefonu yokken düşünülenin aksine daha sosyal, daha yapıcı, daha düzenli yaşardık. Biriyle buluşmak istediğimizde gider kapısını çalardık. Çoğu zaman kapıyı annesi veya babası açardı. Onlarla da muhabbet ederdik, şimdi hiçbiri kalmadı. Bir plan yapıldığı zaman saat 5'te pastanenin önünde diye anlaşır 5 olmadan herkes buluşmuş olurdu. Cep telefonları olunca allak bullak oldu tabi her şey. Yarın 12'de bekliyoruz seni Güvenpark'ta. 11.30 gibi telefon gelir. Biz biraz gecikebiliriz sen direk Bahçeli'ye geç. Eh hadi ona da tamam. Üstüne bir telefon daha, bizim iş uzadı siz ordan arkadaşlarla direk pese geçin biz geliriz. Başlarım böyle aşkın ızdırabına dedim isyankar bir tavırla. Aşk demişken ayda 10000 mesajımızı dolduralım, ayrıldığımız vakit hemen mesajlaşmalara başlayalım derdi de yok tabi.neden bu kadar geç cevap yazıyorsun gibi saçma suçlamalara maruz kalırsınız. Hızlı yazmaya çalışırsınız. Bu sefer de ters bir söz söyleyip bir anda neye uğradığınızı şaşırırsınız.Neticede Hasreti de tadıyla yaşamak lazım. Sonra hiç açmak istemediğiniz telefonlar elbette ki vardır, bu zat-ı şahaneler sizi ısrarla ararlar ve açmak zorunda kalırsınız. Sonra bir anda kendinizi bir organizasyonun içinde veya bir şeye söz vermiş olarak bir yükümlülük altına girmiş oluverirsiniz. Telefon hayatımızı hızlandırıyor iyi hoş da ben şahsen hızlı yaşamak istemiyorum. Telefon denen bu kutu sizi bir prestij sahibiymiş gibi gösteriyor zannediyor olabilirsiniz. Belki gerçekten bunu da kaile alan kızlar da vardır. Çok doluyum bu konuda bu nedenle cümleden cümleye atlamış olabilirim kusura bakmayın. Ben 2002 senesinden beri telefon kullanmıyorum. Yaşasın özgürlük. Kimse nerdeyim, nasılım, yaşıyor muyum bilmiyor. istediğime ben ulaşıyorum istemediğim zaten ulaşamıyor.

sözlük yazarlarından aforizmalar

hayata bir adım önden başlayan biriyle, bir adım geriden başlayan biri arasındaki fark yalnızca 2 adımdır.