bugün

eski istanbul emniyet müdürlerindendir.bir konuşmasına istinaden:

istanbul'un yürekli ve vatanperver emniyet müdürü sayın Menzir bir şehidin töreninde dayanamadı, gönlünde biriken duyguların tümünü dile getiriverdi. Konuşmasını dinlediğim zaman gönlüm büyük bir haz coşkusuna kapıldı. Çünkü sayın Menzir, coşkusunu bir isyan değil, mukaddes bir dua halinde dile getirmişti. Hepinizin hatırlayacağı şekilde bu sütunlarda üzerine basa basa vurguladığımız iki önemli gerçek.

Laiklik perdesi arkasındaki inançsızların fitnesi ve Atatürk maskesi arkasında komünistlerin iğrençliği bu kez devletin bütün arşivlerine sahip yalan söylemezliği bütün milletin gönlüne sinmiş bir yetkili tarafından açıklanıyordu.

Menzir'in gönlünde billûrlaşan bu gerçekler aslında Allah'ın; bir yetkili ağzından Türk milletine verdiği çok önemli bir mesajdır. Dürüstlüğü ve vatanseverliği sayın Menzir'i öyle bir noktaya getirmiştir ki gerçekleri apaçık görmüş, cesaret ve coşkuyla millete yansıtmıştır. Allah ondan razı olsun.

Rabbim gafletten tıkanmış gönüllere Menzir'in bu duasını idrak ettirsin. Herkes kendine gelsin. Çünkü bu sözler bu milletin geleceği için, bekâsı için üzerinde çok ciddi bir hassasiyetle durulacak sözlerdir. Temennimiz odur ki bütün millet bu hikmetli sözlerin anlamını içine sindirsin.

Dünyanın her yerinde güzel fikirler, hatta inançlar onların arkalarına saklanan şer fitneleriyle zaafa uğrar, hatta yok olur. Sırf inançlar açısından ele alırsak Musevilik, Yahudilerin dünya ihtirasları yüzünden, Hıristiyanlık Roma'nın, Bizans'ın Hıristiyanlık perdesi arkasına saklanarak bu yüce dini zaafa uğratmaları yüzünden perişan olmuştur.

Laik kavramı temelde inanç özgürlüğünü temsil eden hayırlı bir tanım olduğu halde, bunun arkasına saklanan din düşmanları bu masum tanımı iğrenç bir yafta haline getirmişlerdir.Ve inanınız ki laiklik kavramı Türkiye'de yaşayan inanç düşmanları sayesinde yok olmaya mahkum olmuştur. Ne kadar tantana yaparsanız yapın, laikliği yaşatmak, savunmak imkanı bulamazsınız. Aynı sözleri ne çare ki Atatürkçülük konusunda da söyleyeceğiz. Bu milletin evlatları düşmanını perişan eden bir kumandana karşı hiçbir zaman bir vefasızlık göstermemiştir.

Ancak komünistler piyasaya çıkıp en iğrenç planlarını memleketi parçalamaya, daha eski yıllarda Rusya'nın uydusu haline getirmeye yönelik tasarılarını Atatürkçülüğün arkasına saklanarak gündeme getirmeye başlayınca milletin içinde büyük tepkiler doğmaya başlamıştır. Aslında bu tepkiler Mustafa Kemal'in şahsına değil, onu kendilerine göre yorumlayan marksist ve ateistlere karşıdır.

Nerede bir açıkoturum olmuşsa, nerede inanç sahiplerine kalemle saldıran bir yarar çıkmışsa hemen hemen arkasında bir marksistin, bir ateistin fotoğrafı görülmüştür. Hatta o kadar ileri götürülmüştür ki, marksist devrimlerini Atatürk’ün devrimcilik ilkesi ile bağdaştırmışlardır. Ne yazık ki milliyetçilik istikametini hiç kimse Atatürkçülük olarak görmek istememiş, görmek isteyenler de marksistler tarafından susturulmuştur. Böylece milleti bölmek isteyenler hergün yeni bir fitne çıkararak Atatürkçülük ve laiklik maskeleriyle milleti devamlı taciz eder olmuşlardır.

işte Menzir'i isyan ettiren, onun büyük bir yüreklilikle tespit ettiği bu gerçeklerdir.

Memleketi karıştıran, zaman zaman iç harp tezgahları hazırlayan Avrupa'nın dikkatlerini ikide bir Türkiye'de özgürlük olmadığını iddia ederek dışarıdan destek alanların tümünü Menzir dosyalarıyla birlikte tanımaktadır. Rus marksizminin yıkılmasından sonra komünistliği masum bir fanteziye indirgemek isteyen bazı çevreler çok tehlikeli bir oyun oynamaktadırlar. Çünkü Türkiye'deki koşullar marksist fikirlerin ince ince işlenerek gençliğe sokulmasına müsait değildir. Bu tehlikeli oyun her geçen gün bir çığ gibi çoğalan inançlı gençliğin bir anda tahammül hudutlarını aşıverir. Sonu gelmez maceralara sürükleniriz. işte Menzir bu gerçeği de bildiği için çok telaşlıdır. Ve son beyanları ile tarihe karşı nasıl bir sorumluluk taşıdığının bilincini ortaya koymuştur. Türkiye'de sol fikirlerin ve eylemlerin küçülmesi bizim istikbale ait en ciddi sigortamızdır. Ancak bu küçülme solu ümitsizliğin hırçınlığına itebilir. Bu da elbette endişe verici rahatsızlıklar doğurabilir. Bence Menzir'in konuşmasındaki inceliği özellikle genç kuşaklar çok iyi kavramalı, marksizmin ve ateizmin çirkin yüzüne kırmızı kart göstermelidir. Marksistler ve ateistler sustuğu ya da ortadan çekildiği takdirde bu milletin bünyesinde Atatürkçülük ve laiklik ihtilaf konusu olmaktan bir anda çıkar. Millet kendi kararını marksist ve ateistlerin yalanları istikametinde değil de kendi istikametleri şeklinde kullanır.

Son yılların tarihinde bana göre en önemli açıklama istanbul Emniyet Müdürü Sn. Menzir'den gelmiştir. Marksistler ve ateistler gözünüzü dört açın! Ne tehlikeli bir virüs olduğunuz teşhis edilmiştir. Artık millet kendisini sizin telkin ve davranışlarınızdan koruma imkanını mutlaka bulacaktır.

Kimin aklına gelirdi ki oradan oraya hoplayan bu hain çekirge Menzir'in avucunda can versin!..
yıldırım türker in 4 eylül 2006 tarihli yazısından..

Pekiyi Manisadan Diyarbakıra, Denizliden Kocaeline ve sonunda istanbula Emniyet müdürü olmuş Necdet Menziri unuttunuz mu? Her dem kuafe gümüşi saçlarıyla yüzünden hiçbir ifade geçmeyen o sert adam tarafından defalarca azarlanmış olduğunuzu hatırlamıyor musunuz? Bizzat başında bulunduğu kanlı operasyonlarla "yargısız infaz" tamlamasının hayatımızın baş köşesine oturmasına önayak olmuş olan sayın Menzir de mi haddini bilmezlerdendi? Kendi payıma Sibel Yalçının öldürüldüğü operasyon sonrasında televizyonlara aynı tehditkâr suratsızlığıyla durmadan "ölü ele geçirilen bayan" dan söz edişini asla unutmadım.
bir dönem bursa'nın da emniyet müdürlüğü'nü yapmıştır...
sibel yalçın denen dhkp c militanını savunanların bok atmaya çalıştığı vatansever bir emniyet müdürü.
"6 şu­bat 1980...

yine bir kış günüydü. manisa 8 eylül karakolundaki polisler, karakol kapısının ani bir tekme darbesiyle açılmasıyla irkildiler. içeri üç kişi gir­di. biri tabancasını çekip, "kimse kımıldamasın. ben anarşistim" diye bağırdı. polisler ellerini başlarının üzerine koydular. "anarşist", rehin al­dığı polisleri yere yatırıp, üniformalarını çıkarttı. sonra da emniyet müdürlüğü'nden bir ekip ça­ğırarak onları yarı çıplak halde nezarethaneye attırdı. o zaman anlaşıldı ki, karakolu basan "anarşist", aslında bir teftiş için karakolu kontro­le gelen manisa emniyet müdürü'dür...

sonrası daha ilginç... nezarethaneye kapatılan polisler ertesi gün manisa valiliği'ne başvurarak içerde dövüldüklerini söylediler ve müdürlerini şikayet ettiler. yapılan muayenede polis memur­larının yüzlerinde darp izlerine rastlandı ve 5'er gün rapor verildi.

gerçi sonradan polis memurları korkup şika­yetlerini geri aldılar ama olay mahkemeye intikal etti ve sonunda açılan iki davadan birinde sanık emniyet müdürü 3 ay hapis cezası aldı. ceza, pa­raya çevrilerek tecil edildi, ikinci davada ise mahkeme "olay zamanı sarhoş vaziyette karako­la gelen sanık emniyet müdürünün mağdurları tehdit ederek suç işlediği" sonucuna vararak da­vayı izmir ağır ceza'ya gönderiyor ve sanığın 12 yıla kadar ağır hapsini istiyordu.

sanığı merak ettiniz değil mi?

dönemin manisa emniyet müdürü'nün adı; necdet menzir'di..."

(bkz: can dündar)
20.01.1996
reşat altay'ın kankisidir kendileri.
(bkz: adam çökmüş beyler)
ben bu elemanı, kadir inanır filmlerindeki fix polis müdürüne benzetirdim. hani şu kadir vurulunca elinde telsizle gelip;

-bize seni kimin vurduğunu söyle kadir

-bilmiyorum amirim düşmanımız çoktur

-suçluları sakın kendin cezalandırmaya kalkma kadir, o zaman sen de adaletin pençesinden kurtulamazsın

repliklerine imza atan adama...
cavit çağlar'ın en yakınındaki kankası...
çağlar-erol evcil-hüseyin kayapalı-alattin çakıcı bağlantısını pekiştiren şahsiyettir kendisi.
bu şahsın istanbul emniyet müdürü olduğu dönemde sorguya alınanın vay haline, çoğunun akıbeti bilinmemekte o ayrı.
eski bakan. ölenin arkasından konuşulmaz ama konuşturuyor bazı insanlar. kendisi istanbul emniyet müdürü iken bursa daki dişçisine emniyetin helikopteri ile giderdi. yani insanların sağ iken yaptıkları şeyler kıyamete kadar kendilerini takip eder.
Faili meçhullerin efendisi.
Geçen gün YouTube da Aziz Nesin nin konuk olduğu ceviz kabuğu programına bir dalışı var, kimliği hakkında yeterince bilgi sahibi olmanız için yeterli gibi.
işkencelerin bedelini ödeyebildi mi acaba?
https://youtu.be/4BR2CqGvkRM