bugün

(bkz: meğer gülüp geçmişim)
(bkz: uzak bir gölge)
doğruları çok sağlam bir dille yazan gerçek bir aydın. radikal 2de yazmaktadır.
yazılara başlarken doğruları çok güzel bir dille kabul ettirir okura, daha sonra asıl mevzuya öyle bir girer ki hiç gıkınız çıkmaz evet doğru dersiniz.
tamamen farklı bi bakış açısı bulabileceğiniz, perihan mağden ve hakan gülseven ayrıldıktan sonra tek gün de olsa tek radikal alma sebebidir.

http://www.radikal.com.tr...hp?ek=r2&haberno=4984
Cahide ve Muzaffer Turker'in oglu, Enver Turker'in kardesidir,
1957 dogumlu,
Robert koleji mezunu,
evli ve bir cocuk babasi,
Turkiye'de akli basinda kaliteli yazarlar kategorisine giren basarili bir isim.
şiirle tanındığı zamanlar ustaların takdirine mazhar olmuştur, cihangir kedileri kitabıyla da cemal süreya şiir ödülü'nü almıştır. şiiri neden bırakmış, yayınlamasa da hala yazıyor mu, bilinmez. gazete yazıları güncel olanın ömrünü aşar, ufku geniştir. gündeme müdahil olduğunda politik bir duruştan fazlasını sunar, insanidir. insana yakışanı giyer yani.

(bkz: cihangir kedileri)
(bkz: saçakaltı)
(bkz: kış masalı)
türk basınının tsk'yi eleştirmeye cüret edebilen nadir yazarlarından. bazı yazılarında eleştirdiği oyak'ın genel müdürünün de isminin yıldırım türker olması de garip bir ironi.
türk basınına çok fazla gelen yazar. yoruma ne hacet.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=189970

hem hoca, hem muharrir, hem üstad, hem ilim ve hem de irfan.
bildiklerini bu kadar güzel anlatan başka bir gazeteci yoktur sanırım. o kadar güzel bir uslupla o kadar doğru cümlelerle ifade ediyor ki bildiklerini, böyle bir adamın bu ülkede gazeteci hatta köşe yazarı olduğunu bilmek büyük bir keyif. bugün de yazmış o olağanüstü yazılarından efendim.

http://www.radikal.com.tr...8829&tarih=01/01/2007
nisyan ile malul olmayan hafıza-i beşer.
tepeden tırnağa vicdan.
bianet'in 'şair,dramaturg,senaryo yazarı,gazeteci,insan,kadın ve azınlık hakları savunu-
cusu.cumhurbaşkanı adayımız,hiç bir demokrasi ve hak ihlalinde susmadığı,vicdanının se-
sini dinlemekten hiç vazgeçmediği için adayımız ' dediği,bu gerekçelere istinaden cum-
hurbaşkanlığı adaylığını benim de destekleyeceğim,üstelik bir yazarın çankaya'da olma-
sından ayrı bir onur duyarak destekleyeceğim,ancak mesela 1992 yılında bugün yapılan ho-
calı katliamı hakkında kalemini hiç oynatmamış olması gibi bazı hallerde vicdanının se-
sini dinlemediğine artık ne yazık ki kanaat getirdiğimden kendisinden bu desteğimi çeke-
ceğim yazar.
Türkiye'deki derin devlete fecilemesine giydirdiği yazılarıyla gönlümüzü ve aklımızı fetheden olağanüstü kapasite.
bir gün bir basbakan ucagina ertugrul özkök yerine gazeteci olarak bu adami yanina aldigi zaman bilin ki türkiye de birseyler iyiye gitmeye baslamistir.
kendisi alanında duayendir.
statüleri yıkılmasın diye milyonların hayatını paçavraya çevirenleri, 3 kuruş için kırk takla attıranları, geleceksiz, umutsuz, yarınsız bırakanları, işkence edenleri, tecavüz edenleri köşesinde korkmadan ağırlayabilen bildiğim en yürekli köşe yazarı.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=220573
kimsenin cesaret dahi edemeyeceği gerçekleri radikal iki ekine dobra dobra yazan yazar. birikim abidesi, okunası kişilik.
Paşa diyeti

Org. Büyükanıt'ın yaptığı diyet sonunda fazla kilolarından kurtulduğu ve merdivenleri adeta koşar adım çıktığı gözlendi. Büyükanıt'ın uyguladığı diyet, günde 3 ana öğün ve 3 ara öğünden oluşuyor

Mutfağına hayran olduğum bir ülkede geçirdiğim on günlük tatilde birkaç kilo almış olduğumu giysilerime sığmakta güçlük çekince anladım. Yıllardır kendime yakıştıramadığım bir tatildi doğrusu; yoğun suçluluk duygularımı birkaç günde rüzgara verdikten sonra içimi havalandırmak için gazete okumadım, memleketi uzaktan da olsa takip etmemeye çalıştım. Bir hafta yatıp, yiyip kitap okuduktan sonra dostlarımın ve oğlumun özlemi dürtmeye başladı. Bir de paşamın yokluğunu hissetmeye başlamıştım ki mesajlar yağmaya başladı. Paşam, yabancı bir deniz kıyısında uyuklayan bana ulaşmış, buradan doğru kulağımı çekiyordu.
Ve elbette halkı kitlesel bir refleks gösterisine çağırıyordu.
Yine bir geceyarısı Yaşar Büyükanıt bir muhtırayı halkına maillemiş; seçime hazırlanan halkının işe yaramayanlarını, hainlerini seçip önümüze atıvermişti.
Metne ilk bakıldığında reflekslere gösterilen özenin dilimizden esirgendiği dikkat çekiyordu. Türkçe, Türklük ateşinin güvencesi olan bu kurum tarafından hor kullanılıyordu.
Refleks kelimesinin yalnız bu toplumun akıl örgütlenmesinde böylesine saygın bir yeri olduğunu bir kez daha hatırlatalım. Sağlam bir klişe olarak dokunulmazlar kasasında yerini almıştır. Klişelerle olan alışverişimiz üstüne çok yazdık.
(Üç siyasi biraraya gelmişse 'tarih yazılır', borsa yükselmişse 'tarih yazılır', bir maç kazanılır, 'milat' olur. Hep aynı ilkel milliyetçi dille, hayat kalitemizi asla yükseltmeyecek manevralar, hamleler gösterişli tarih kütüklerine yaygarayla kayıt düşülür. Toplum yakın geçmişin yalancı "Şok!"larının sersemliğinden ayılmış gibi, haldır haldır tarih yazan bir millet olarak bu dil yuvasında yerini bulur. Otorite ve gönüllü teorisyeni medya, halka hep anlayışı kıt çocuk muamelesini reva gördüğü için onun her türden açlığını ve yoksunluğunu bastırmak için aydınlık bir tasvirde karar kılmıştır. Bütün tarihini beceriksiz bir kalemle yazılmış menkıbeler ve kara delikler olarak algılaması beklenen halk yine de yıkılmaz. Ayaktadır. Aklın yerini çoktan "refleks" almıştır. Devletin kendini savunma refleksi nasıl cinayetleri, yolsuzlukları, çeteciliği mazur gösteriyorsa basının ısrarla evcil görmeye-göstermeye çalıştığı ırkçı-milliyetçi militanların sergilediği zorbalık da refleksle açıklanır. Refleks, bir tek bu dilde böylesine bir saygınlık edinir. "Tahrik", büyülü bir kelimedir. Tahrik edilenler zulmeder, tecavüz eder, öldürür.)
Bu halktan ardında aklın gücü, vicdanın pusulası olan bir eylem beklenemeyeceğine karar vermiş bulunanlar, daha önce linçlere altyazı olan refleks kelimesinin başına 'kitlesel' ekliyor. Bununla pilates'in değil sivil olduğuna inanmak istediğimiz şahlanış mitinglerinin kastedildiği aşikâr.
Beni, ülkemin resminden uzak kaldığım bu on günlük sürede olup bitenler arasında en çok sarsan, Yaşar Büyükanıt'ın kaybetmiş oldtuğu kilolar oldu. Döndüğüm gün okuduğum haber şuydu:
"Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın son dönemde 5 kilo verdiği öğrenildi.
Genelkurmay'a yakın kaynaklardan ANKA'nın edindiği bilgiye göre, Orgeneral Büyükanıt'ın kilo vermesinde son haftalarda artan terör olaylarında verilen şehitlerden duyduğu üzüntü etkili oldu. Doğu ve Güneydoğu'dan gelen her şehit haberi sonrası Orgeneral Büyükanıt'ın derin üzüntü duyduğunu belirten kaynaklar, 'Komutanımız, şehit düşen askerler için büyük üzüntü duyuyor. Bu dönemde mesaisini de çok arttırdı. Hem yoğun çalışma hem de üzüntü nedeniyle son dönemde yaklaşık 5 kilo zayıfladı' değerlendirmesinde bulundular.
Büyükanıt'ın daha önce zaman zaman aldığı kilolarından şikayet ettiği, vermek için diyet yaptığı ancak her zaman başarılı olamadığını belirten yakın çevresi, son dönemde yaşadığı derin üzüntü ve yoğun çalışma temposu nedeniyle 5 kilo zayıfladığını kaydettiler.
Son günlerde katıldığı tören, toplantı ve cenaze törenlerinde de kilo verdiği açıkça görülen Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın şehit cenazelerinden duyduğu derin üzüntü özellikle dün Kocatepe Camii'ndeki cenaze namazında görüntülere de yansımıştı."
Haberin yanında Büyükanıt'ın gerçekten yorgun, neredeyse perişan bir resmi görülüyordu.
Paşamın hassas bünyesini biliyor, olan bitene hepimizden çok üzüldüğünü tahmin ediyorduk. Ama bu ani zayıflama, can sıkıcıydı.
Birkaç gün geçmeden işin aslını öğrendik. Elbette Yaşar Büyükanıt, bu kadarcık bir zorluk karşısında sağlığının denetimini kaybedemezdi. Sınır ötesi operasyona hazırlanıyor, dinçliği ve iradesiyle hepimize örnek oluyordu. iki gün sonra çıkan haber şöyleydi:
"Org. Büyükanıt'ın yaptığı diyet sonunda fazla kilolarından kurtulduğu ve merdivenleri adeta koşar adım çıktığı gözlendi. Büyükanıt'ın uyguladığı diyet, günde 3 ana öğün ve 3 ara öğünden oluşuyor. Diyet, 'azı karar çoğu zarar' ilkesinden yola çıkarak hazırlanıyor. Buna göre, Büyükanıt, sevdiği yiyeceklerden vazgeçmek zorunda kalmadan, sık ama az tüketiyorlar. Diyette, kızartmadan uzak durulması öneriliyor."
Bu kez kullanılan resminde Büyükanıt çakı gibi bir komutandı. iri büstü ve sırım gibi vücuduyla içimize su serpiyordu.
Magazin ruhunun, zamanlaması sorunlu, 'sık ama az' e-muhtıralarla, emekli mensuplarının kitlesel refleks mühendisliğini canla başla sürdürüşüyle, Büyükanıt'ın basına karşı canayakın ve esprili yaklaşımıyla, televizyonlarda karşımıza çıkan tatlı sert emekli asker uzman kadrosuyla nicedir Silahlı Kuvvetlerimizi de içine aldığının farkındasınızdır. Resepsiyonlarda komutanların karşısında çok mutlu, nedense hep kahkahalar atan gazeteciler görmeye alışığız. Büyükanıt'ın basınla ilişkilerini düzenleyen makamın da yukarıdaki ayrıntılı diyet dökümüyle bize şefkatini gösterdiğini söylemek mümkün.
Magazin doktorlarının en yücesi Müftüoğlu'nun köşesine yakışacak (yemek yerine tüketmek kelimesi beni gerçekten tüketiyor) bir dille dökümü çıkarılan diyetinin, Büyükanıt'a yaradığı anlaşılıyor. Ama biz, paşadan sürekli azar işitenler, altı çizilenler, komplo uzmanlarını da yanımıza alıp bu metni çözümlemeye başladık bile.
"Azı karar çoğu zarar", "sevdiği yiyeceklerden vazgeçmek zorunda kalmamak", "sık ama az tüketmek", acaba sadece paşanın kaybettiği 5 kiloyu mu anlatıyor? "Kızartmadan uzak durulması" gerçekten "öneriliyor" mu yoksa emrediliyor mu?
Neden bir kez olsun 'paşa çayı'ndan söz edilmiyor? *
gece, melek ve bizim çocuklaradlı filmin senaryosunu kaleme alan ancak, sözlükte başlığının altına ekseriyetle radikal iki yazılarının copypastelendiğini görünce bu edebiyatçı yanının biraz da unutulduğunu düşündüğüm kişi.
http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=228381

(yıldırım türker bu topraklarda çekilen acıları, görmezden gelinenleri ısrarla yazmaya devam ediyor. ve o muazzam öfke, bedenimizi, aklımızı an be an kemirmekten geri durmuyor.)
bugün yine mehmet ağar ve susurluk hakkında çok güzel bir yazısı yayınlanan radikal gazetesi köşe yazarı.bu konuyu unutturmamak için elinden geleni yapıyor.unutmamamız, öğrenmemiz için gerekli adam.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=230461
şu muhteşem yazı ve mektupla f tipi denen insanlık dışı rezilliğin iç yüzünü anlatan güzel adam.

http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=234429
birikim abidesi, üstün kisilik vs degildir. sadece harika bir retorigi vardir. ama fikir olarak sürekli kendini tekrar eder. belli bir süre okuduktan sonra size hicbir sey artik katmadigini hep ayni yerde oldugunu görürsünüz. yalniz büyüleyici bir kalemi vardir. amenna.
vicdan konusundaki hassasiyetini bilirim. tecavüze ugrayanin, fasizme kurban gidenlerin, ezilenlerin korkmadan kösesinde sesinin cikmasina imkan tanir. eyvallah, ama nedense burda hep belli kesimden insanlarin sesi olur. basindaki örtü yüzünden üniversite okuyamayan kizlarin yaninda ayni özende olmaz mesela yildirim türker, ceza evinde iskence görenin yaninda oldugu gibi. madimakta ölen insanlardan sadece alevi-kürt olanlarin kimligini söyler, onlar icin göz yasi döker, ama o sirada otelde calisan ve tek sucu otelde calismak olan insanlarin kaybettigi hayattan bahsetmez. bir pkk militani icin gösterdigi empatiyi ve samimiyeti, türk ordusuna mensup bir askerden esirger.
"...nasıl ölen PKK'lılar için hepimiz PKK'lıyız, diye bağırmıyorsanız, Mehmetçikliğe de sahip çıkmamalısınız..."

--spoiler--
http://www.radikal.com.tr...hp?ek=r2&haberno=7556
--spoiler--

cümleleriyle artik benim icin hicbir sey ifade etmeyen yazar. insanlik, haktan ve hukuktan, katliamin yakiciligindan, gözü yasli insanlarin dramindan, ezilenlerin yaninda olmaktan bahsetmek icin cok gec artik yildirim efendi. bir tarafta, kahpece pusu kuran, karakollari serefsizce basan, adice mayinlar döseyen; cogu bilincli, üniversite ögrencisi, bilerek ve isteyerek adam öldürmek icin daga cikmis olan pkk'li teröristler diger tarafta ise, tek sucu tc vatandasi olarak dünyaya geldigi icin siki kanuni zorunluklardan ve bu kanuni zorunluluklarin önüne cikarttigi engelleri asmak icin, kacisi olmayan askerlik hizmetini bir sekilde yapiverip yeniden memleketine dönmek ve hayatini kurmak isteyen; büyük bir cogunlugunun, politikadan, özgürlüklerden, büyük ortadadogu politikasindan, siyasetten, marksizmden, devrimcilikten vs anlamadigi bir devletin nizami ordusuna mensup askerler. derdi bulunduklari ülkeye karsi düzenlenen saldirilara karsi savunmak olan insanlar. durup dururken biryerlere kahpece mayin dösemeyen, onun bunun karakolunu basmayan insanlar.

eger siz bu kadar acik ve net bir sekilde birbirinden ayri olan iki kesmi, militarizm karsisindayim maskesiyle ayni kefeye koyuyorsaniz; sizin simdiye kadar yaptginizin, gözü yasli insanlik edebiyatinin hamasetten öte olmayan, tarafli ve art niyetli bir caba oldugunu ortaya koymus olursunuz. insanliktan bahsetmek icin cok gec yildirim efendi.
tek taraflı vicdan kumkuması.
Türkiye'deki en iyi 3-5 köşe yazarından biridir.Her yazısını okuyuşumda içimden gelen şey ayakta alkışlamaktır.Hep yazsın herkes okusun dediğim yazardır.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar