bugün

''onu ilk kez gördüğümde yaşantımda çok önemli bir yer tutacağını sezmiştim. bu tıpkı,bir filmin daha ilk karesinden bütününü kavramak,sonunu tahmin etmek gibi bir duyguydu. onu ilk gördüğümde bundan böyle artık benim için çok önemli olacağını sezmiş ve ürkmüştüm. o andan başlayarak yaşantım değişecek,artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. bunu nasıl güçlü hissettiğimi ve sarsıldığımı iyi hatırlıyorum. fakat elimden gelen hiçbir şey yoktu. çünkü güçlü bir çekim alanının etkisine girmiş, büyülenmiştim. bütünüyle tuhaf olarak tanımlanacak bir zevkle bu albeniye kapılmıştım. tamamen kendi isteğimle ve tamamen "ben" oluşumla ilgili olarak.''
akış, bütün olaylar, karakterler hepsi, hepsi ayrı ayrı büyüleyici olan buket uzuner romanı.
gerçekten büyülemiştir.
diğer entry lere ithafen; evet okuduğum süre içerisinde dört beş kişiye anlattım kitabı, herkes de merakla bekledi sonunu. evet, çocuklarım olursa adlarını ada ve aras koymak istedim, sanki ömür boyu birlikte olmak için yaratılmış gibiydiler. evet, ilk fırsatta bir mabel sakız alacağım. evet evet evet.. çünkü bu hikaye böyle içinize işler, böyle sizi hapseder.
asla ve asla unutamayacağım bir kitap olacaktır. aslında kitaba dair çok ukteler var içimde ama, neyse artık.
kapak da, en çok içimi sızlatan detaylardan biridir. aras ın converselerini unutamayacağım kolay kolay.
evet, aşkın bin bir çeşidi vardır, hepsi de acıtır.
sevmenin sahip olmak anlamına gelmediğinin kanıtı olan çok özel kitap. bir ada ve etrafındaki üç nehir; aras, tuna ve meriç. okunmasını şiddetle tavsiye ederim güzeldir.*
buket uzuner'in muhteşem kaleminden çıkmış bu roman, en sevdiğim en etkilendiğim ilk on roman arasındadır. bir sahafta görmüştüm, baya eski bir basımdı. ismi çok hoşuma gitmişti, almıştım. iyiki de almışım.
etkileyici konusuyla, akıp giden, hiç sıkmayan bir roman..keşke bitmeseydi dediklerimden.
kalemin her zaman çalışmalı buket uzuner !

(bkz: istanbullular)
(bkz: buket uzuner)
içinde harika cümleleri barındıran,çok tuhaf duygularla bitirilen, duygu yüklü buket uzuner romanı.
okurken istanbul hatırlanır, her anında ,orada olmak istenilir.

"sen hiçkimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim.."

"evet, aşkın bin bir çeşidi vardır, hepsi de acıtır.

ve tabi ki de; " yürekte ve akılda olma tutkusu daha güçlü bir sahiplenme duygusudur belki de.."

not: insan duyguların ve olayların tasvirlerini okudukça, mabel *'in ada'sı yüzünden bir mabel isteme duygusu ortaya cıkartıyor.
--spoiler--
"sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim. yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen... yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten korkmayacağım tek kişi... yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlu..sonra daimi hayranım ve tabi dokunulmamış sevgilim... sen benim masumiyetimsin tuna. benim en yakınımsın,aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? "
--spoiler--
Ablamın ben orta okulda iken hediye ettiği ve daha sonradan beni benden alan başka birisine dönüştüren Buket Uzuner'in doruk noktası diyebileceğim kitap okumaya başladığım andan itibaren mabel sakız arama neden olan kitap. Daha sonra da elimde kitap ağzımda sakız gözlerimde yaşla garip bir duruma düşememe neden olan kitap. Okuduktan sonra psikolojik olarak 10-15 yaş olgunlaşmama neden olan kitpatır. Okunası hatta okunması gereken kitaplardandır.
(bkz: yağmur kız romantik asi ve duru su)
ben kitabı okurken sanki kuzguncukta yaşamıştım. o kadar beni içine almıştı.cok az kitap bana bu hissi vermiştir. ilk çıktığında okuduğumdan kızımın ismi ada olacaktı. o zaman kimse de ada ismi yoktu.neyse yıllar geçti ama o kitap karakterleri hala içimdedir.Aras tuna ve ada..muhteşem bir roman.
okunduğunda kızımın adı 'ada'
oğlumun adı 'tuna' ola olacak. Diye karar verdirten buket uzuner kitabıdır.
indie rock müzisyeni mabel matiz'in ismini oluşturan kelimelerden mabel'e sebep olmuş sakızları barındıran, iz bırakan buket uzuner romanıdır.
adı geçer geçmez, kapağındaki tellere takılı converseler gözümün önüne gelir direkt.
tipik beyaz türklerin anlatıldığı, tastamam onların romanı. severek okunsa da bu böyle.
içinde bir ömür boyu camel içmeyi ve mabel sakızı çiğnemeyi özendirecek teşvik edici bölümlere sahip kitaptır.
bi türlü okumaya fırsat bulamadığım ama feci derecede merak ettiğim bir buket uzuner eseridir.
buket uzuner, ada, aras, mabel, camel'dır.

--spoiler--
Kurtuluşun uzakta olmadığı umudu bir kez insanın kanına girmeye görsün, artık en ağır umutsuz işaretler bile anlaşılmaz sevinç kırıntıları taşır!
--spoiler--
Heyecan içindeki ergenin kütüphanesi.
Lisedeyken okuyup,ileride kızım olursa ada,oğlum olursa Tuna, ismini koymaya karar vermiştim.
Biliyorum, biliyorum, biliyorum
Elli yaşında bir adamın
Elleri temizdir hep
Ve ben günde iki, üç kez yıkarım ellerimi,
Ama yalnız ellerimi kirli görünce
Anımsıyorum
Çocuk olduğum günleri.
--spoiler--
biliyor musun çıtır çıtır kırdılar beni. artık ne olursam olayım, asla eski ben olamayacağım. gördüğü kötülüklerden sonra, eskisi gibi bakamayacak kadar değişti gözlerim. tenimin dokusu değişti. ve asıl tuhafı, ellerim yaşlandı bak!
--spoiler--
dil anlatım hocamızın sınav yapacağı kitaplardan biriydi.ilk başta yazarın tipine falan bakıp ''öff menopozlu karı kitabı la bu'' diye düşünmüştük sınıfça ama sonradan kitap özellikle kızları etkisi altına aldı,ben de dahil *,yeraltı edebiyatı okuyan kadındım ben be!
ama tuna olmayı da biliyordum,imkansız aşkı.ve çok düşünmeyi,düşünmekten delirmeyi...
--spoiler--
iç savaş halüsinasyonu görmek istemem ama
--spoiler--
aras-ada aşkı pek masalsı da,ben asıl mabel'e yani tuna'ya takıldım daha çok,bir de meriç ve şair dayıya.kitap sadece bir aşk romanı olarak görülmemeli aslında,insan psikolojisine dair çok güzel detaylar var.sessiz aile kızı olarak görülen meriç'in kendi içinde tutkulu ve ne istiyorsa sahip olan bir dişi olması,asiye'nin ailesinden gördüklerinin onu bir canavara dönüştürmesi,kıskanılan ada'nın ise sadece zeki bir insan olması.
"Akıl, aşk ve can!
Bu üçü üçgendir.
Her derde çare, her yaraya merhemdir."

Senarist olsam bu romanı filme uyarlardım.
tanımlanabilecek en iyi bkz.

(bkz: ergen romanı)

lütfen kızmayın hemen. 400 küsur sayfa kendimi salak gibi hissettim. çünkü "aslında
bir karabasan bu, bilinçaltımın bana oyunu bu" cümlesini çıkarın kitap 200 sayfaya düşüyor. o 200 sayfayı da okumanıza gerek yok emin olun. içinde aşk politika ve beşeri ilişkileri mükemmel bir kurguda okumak istiyorsanız sizi buraya alalım efenim.

(bkz: le condition humaine)
post modern gençliğin bayıldığı, lüzumsuz ve kalitesiz bir buket uzuner romanı. ödül falan da almıştır, o ödülü verenlerin edebiyatçı sayıldığı ülkeyi seveyim ben.
--spoiler--

başkalarını mutlu ederek mutlu olabilen, egosu gelişmemiş ender salaklardanım ben.

--spoiler--
severek okuduğum,cümlelerinin altını devamlı çizdiğim kitap.