bugün

değer verilen bir kişiyse ismi zaten yanlış söylenmez. bundan da anladığımız şey, istem dışı bir önem sırasıdır. insanlar önem verdiği şeyleri unutmaz, önemsiz bulduklarını ise geçici hafızaya atıp unuturlar.

birde bilerek yanlış söylemek vardır ki, bu da; "seni takmıyorum, benim için önemli biri değilsin" anlamına gelir. buna iyi örnekler barındıran filmimizde scent of a woman'dır.
insanlar bazı isimleri kendileri algıladıkları gibi söylerler şarkılarda da öyledir söylenen sözleri tam algılayamaz kendi ürettiği yeni kelimeleri söyler .
- bu her şeyden önce saygısızlıktır veysel.

+ adım veysel değil veysi.

- ha öylemi.
bazen utanç verici bir durum olabilir.
eski sevgilinin adıyla yeni sevgiline hitap etmek en ağırıdır. (bkz: Ağzına sıçılmak)
(bkz: kuyt a köyt diyen trt spikeri)
sümeyye'ye sümeyra diyenini gördüm. o daha zor ula?
vaktiyle balık hafızalı bir sevgilimin her seferinde bana eski bir sevgilisinin adıyla hitap etmesiyle tüm eski sevgililerinin adını öğrenmeme vesile olmuş durum."bak selin..." , "ama güliz" gibi cümlelerine nokta olarak adımı kullanma haline yok açan bıkkınlık.
döverler adamı. benim adım mr anderson değil neo. *
(bkz: adımı hiç söyleme)
isminizin degisik versiyonlarini ogrenirsiniz.
karsinizdakinin kafa doluysa, ilgisi daginiksa, isminizi baskasindan ogrenip yanlis anlamissa gikiniz cikmaz.
aksi halde uzucudur.
özellikle sevgiliye söylendiğinde çok da güzel olmayan durumlar yaratılır.
kötü bir durumdur fakat bunu ısrarla sürdürmek saygısızlıktır.
-tülay hanım gerekli evrakları getirdim.
+tamam yalnız ismim tülin.
-hee pardon. 2 dakika sonra;

-karşı taraftan ne zaman haber gelir tülay hanım.
+tülin tülin ismim tülin.
-eheh yaa ne farkeder ha tülin ha tülay.

bi tanesi de var bana seçil diyip duruyo (ismimle alakası yok), eşinin ismiymiş ağız alışkanlığıymış. *
maalesef çok kez yaptığım ve kendimi çok eleştirdiğim konulardan birisi.