bugün

kendini hem olmazsa olmaz hem olmasa da olur zannetmektir..
(bkz: büyük nokta)
ergen liseli facebookcu başlığı açmaktır.

edit: altında da aynı ergen facebookcuların yavşamasıdır.
Iste yine yarim biraktim kendimi,
Anlatamadim..
Sozleri kursun gibi yagdirdi dilim,
Simdi cirilciplak kaldi,
Usudugumu hissettiriyor bana...

Ruhumu kapali perdelerimin ardinda gizledim,
Nice sahnelerden kactim,
Son perdeyi zorla indirmek istedim,
Gucum yetmedi.
Kalbim musade etmedi,
Sabir dedi sabir,
Gececek,
Defalarca dustum kacis yollarina,
Gecmedi...

Hangi duygu ya soz gecirmeli,
Hangi yarginin hukmunu vermeli,
Inim inim inledi, ozlem duygularim..
Dagildi yuregim,
Simdi kacis yolunda,
Tek bir nefes ariyor,
Huzur adina...

Seni kaybetmemek icin,
Dort mevsim oldum yolunda..
Korkularimin ustune cesaret yagdirdim,
Agac oldum,
Defalarca kurudum, yaprak doktum,
Bir tebessumunde,
Tekrar acildim...

Her gece aski yikadim, cirilciplak,
Kalbimin en guzel kosesinde uyuttum,
Gun geldi dayaklik sozler eklendi ustune,
Korku, endise, telas ile,
Ustunde durdum korudum sakindim,
Simdi guzelligini yitirdi icimde...

Tesellisi olmayan gecelerin koynuna attim kendimi,
Sarkilar, turkuler,
Eskiden aglatirdi beni,
Simdi dusunduruyor..
Su kaleme bir turlu kendimi sevdiremedim,
Beni boyle kelimeler ile oynatiyor..

Ne sozlerim
Nede siirimin dili eksik kalir
Ben hangi noktanin duygusunda kalayim,
Acilar yetiyor..
Sen bir nokta koy bana..
Onun ile kalayim...
asosyallikle bağlantılıdır.
şebnem ferahın çok güzel anlattığı hissiyat.

cümleler kaçtı, dağıldı dört bir tarafa sadece noktayım...
özellikle açık denizde hissedilen duygudur. o uçsuz bucaksız denizde kendinizi nokta gibi hissedersiniz. çaresiz, yalnız...
eğer her cümlenin sonunda kendinize yer bulabilirseniz çok da kötü değildir nokta.
üzülmemek gerekir. zira bu nokta, yakınından seksi bir hatun geçtiğinde virgüle dönüşecektir. *
o kadar üstüne üstüne gelir ki, daha da kötüsü kendini masanın kısa bacağının altına sıkıştırılan küçük bir kağıt parçası gibi hissedersin.
O nokta sonsuzluktur aslında..
yeri geldiğinde kocaman cümleyi bitirebilme gücüne sahip olmaktır bazen.
bugün denizin tam ortasında kollarımı ve bacaklarımı açarak yüz üstü yatarken ağzımdan çoğunlukla azot, akabinde oksijen, eser miktarda ise argon ve karbondioksit içeren biricik gaz yuvarımıza kavuşmalarını beklediğim küçük baloncuklar çıkararak düşündüğüm şey. ben o denizin ortasında yeşermiş bir sandaldan başka bir şey değildim. gemi olsam da bir şey değişmezdi. ha sandal, ha gemi, ha insan. deniz için fark eder miydi ki? farenin dağa küstüğü gibi denize küsüp içine dalsam, açlığını gideremeyecek kadar küçük, varlığımı fark edemeyeceği kadar büyük bir odun idim ben, yontulmuş bir sandal, fark ettirmeden denizin boğazına batmış bir kılçık idim. heey hey.
yıldızlara bakınca fark edilen durum.

ve gerçekten bazen kendini küçük hissetmek insanın içindeki o sonsuz kibrin, bunca uğraşılan şeylerin, gururun, riyakarlığın, dedikodunun gereksiz olduğunu anlatır. bir de kişi kendini küçük hissederse küçük şeylerden mutlu olmayı da öğrenir.
Yine bir büşra küçük klasiği.. 2. Kitabını da mı aldın kuzum. Okuduğunuz kitaplardan bu kadar etkilenmeyin.
kendinin küçük bir nokta olduğunu anlamak daha doğru. varlığını bile kanıtlayamazken.
Dünya bile bilinen evrende bir toz zerresi kadar etmezken o böbürlenmelerimizin kibrimizin ve aşılmaz egolarımızın var ettiği bizler hiç bir şey değiliz. Başınızı kaldırıp gökyüzüne aya, yıldızlara bir bakın. Gerçeği orada o sonsuzlukta göreceksiniz.
bir gece ışıksız bir ortama gidin ve gökyüzüne bakın , o gökyüzündeki binlerce yıldızdan size en yakın olanının 4,2 ışık yılı olduğunu , yani yaklaşık 39 trilyon kilometre uzaklıkta olduğunu düşünün , bunun sadece samanyolu galaksisinde olduğunu , bu galaksilerden milyonlarca olduğunu falan düşünün , olayın azametini bi hesap edin

o günden sonra kendinize büyük diyemeyeceksiniz , bir gün barack obama da olsanız , dünyanın en güçlü adamı da olsanız büyük olduğunuzu düşünemeyeceksiniz

evrende bir nokta kadar hükmümüz yok , bir noktadan bile küçüksünüz , küçüğüz.