bugün

yapılan bir devrimin çocuklarını yemek için yapılan devrime denir.
birileri diyor ki 1950lerde başlayan ve hala devam eden bir süreçtir bu, atatürk'ün yanısıra belli değerleri de 'muhafaza eden' insanların zaten demokratik hakları olan erk'e sahip olması sürecini kastedip... 'evet, doğru' diyorum ben de; 'türk insanının yüzde altmışını temsil eden görüşün iktidarı elitsit bir oligarşi'den geri alması 'karşı devrim' ise ben de karşı devrimciyim...' uyuyakalıyorum; vatan caddesinden tanklar, ruhlardan sıkıntılar geçiyor... devriliyorum...
22 temmuz ile birlikte kemalizmin son kazanımı olan aydınlanmacılık damarıda tarihin tozlu raflarına kaldırılmıştır. kemalizm iyi olan tüm değerlerini hızla tırpanlamaktadır. halkçılığı,devletçiliği tarihe gömen sistem insanları göbeğinden kapitalist sisteme hızla entegre etmektedir. iyi mi kötü mü bunu zaman gösterecektir.
bir çetin yetkin kitabı.
12 Eylülde yapılan şeyin adıdır. * *
27 mayıs için bir 12 eylül, 28 şubat için bir 3 kasım ve bir 22 temmuz'dur karşı devrim.
türkiye'nin 1945'ten başlayarak nasıl dışa bağımlı hale getirildiğini gözler önüne seren çetin yetkin kitabıdır.
ülkemizde taa cumhuriyetin kurulduğu günden beri her dönem sinsice fırsat kollanan ve genelde yobaz ve abd işbirlikçilerinin bu amaçla yanıp tutuştuğu, günümüzde ise bu ikisinin karışımı olan akp ve tayfasının bayrağı devraldığı oluşum.
yanlı yazılmış bir çetin yetkin kitabıdır , anlam verilemeyecek şekilde atatürk'ten sonraki dönemde rol oynayan tüm siyasi aktörlere çamur atan bir kitaptır . yanlış şuradadır ismet inönü dönemine de ağır ithamlarda bulunulan bir kitaptır , bilen bilir lozan'da müttefiklerden ismet paşa'nın neleri söke söke aldığını .
türkiye'De gizliden gizliye yapılmaya çalışıldığına eskisine göre daha çok inanılan, karanlık müjdeleyecisi.
halihazırda , ya$adığımız olaydır.
Nasıl ki , turuncu devrim ukraynada ya$sandiysa , yes$il devrim de türkiye de ya$anmı$tır.farkında olanlar vardır.olmayanlar da vardır.gerçek budur.ya yeni bir yer , ya da kar$ı devrimcilere kar$ı durmak gerekir!
mevcut devlet düzenine karşı girişilen silahlı veya silahsız harekattır. mevcut düzenin değiştirilmesi ile başarıya ulaşır.

dünyadaki tüm karşı devrim girişimlerinde veya ülkeye hakim olma girişimlerinde üniversiteler en önemli kilit noktasını oluşturur. türkiye'nin geçmişindeki siyasal olayların çıkış noktası hep üniversitelerdir ve bu olayların bastırılmasında üzerine düşülen ilk yer de üniversitelerdir hatta darbelerden sonra devlet -veya ordu- önce üniversitelere hakim olmak ister.

ülkemize en yakın süreçte bir karşı devrim halkın desteği alınarak iran'da gerçekleştirilmiştir. 1979'da iran islam devrimi anayasal monarşik sistemle yönetilen modern iran'a karşı girişilmiştir -ulan monarşi'nin nesi modern diyenler ingiltere'nin devlet sistemini öğrensinler önce- işin bir yönü, iran o dönem abd'nin ortadoğu'daki 1 numaralı müttefikidir.

rıza pehlevi, yavaş yavaş ayetullah humeyni'nin isteklerini iran'ın liberal demokratlarının da humeyni'ye büyük destek vermesi ile kabul etmiştir. önce kılık kıyafet yavaş yavaş değişmeye başlamış, üniversiteler ele geçirilmeye başlanmış, iran toplumu yavaş yavaş islamı radikal ve sadece şekil olarak yaşamaya başlamış, iş giderek çığrınadn çıkarak, 1979 yılında iran islam devrimi gerçekleşmiştir. bu devrimden kısa süre sonra ülkede referandum yapılmış ve referandumla birlikte ülkenin rejiminin şeriat olması kabul görmüştür. eğer ki, 1979'dan sonra değil de, 1970'lerin başlarında bu şekilde bir referandum yapılsaydı, kuşkusuz "şeriat" rejimi reddedilecekti.

bu devrime karşı mücadele edenler ya ülkeden sürüldü, ya ülkeyi terk etti, ya da idam edildiler. bir başka önemli nokta, rejimin süreç içinde değişmesine ön ayak olan, şahlık döneminde ayetullah humeyni'yi destekleyen, onun fikirlerini "özgürlük" olarak niteleyip destekleyen liberal aydınlar, humeyni'nin ipte sallandırdığı ilk kişiler olmuştu devrimden sonra.

değişim sürecini 1960'lı yıllardaki iran ulusal bayramlarındaki geçit törenleri ile 1970'lerin 2. yarısından sonraki yine şahlık dönemindeki milli bayramlardaki geçit törenlerindeki fotoğrafların farklılığından görebilirler.

bu söylediğim milli bayramlar örneğini 1990'lardaki milli bayramlarımızdaki törenlerle -19 mayıs törenleri örneğin- 2002'den sonraki törenleri karşılaştırarak şaşılacak derecedeki benzerlikleri görebilirsiniz.

ülkemizde; fethullah gülen'in müridlerine emniyet teşkilatı ve askeri bürokrasi içinde yer edinmelerini fetva vermesi ile ülkede değişimin ışıkları görülmeye başlanmıştır. bu asla bir darbe çağrısı veya askerin olaya müdahil olmasına bir çağruı değildir, türkiye'de ordu geçmişten günümüze her şeyde görüş bildirirken açıkça ülke yöneticisini tehdit ederken, bugünün tartışmalarından bile daha düşük önemdeki durumlarda ortama alevli girişler yaparken, bugün sessiz kalması, pasif görünmesi kimilerince "sigorta" olarak görülen kurumun son yıllardaki değişiminin göstergesidir.

adalet sistemi içindeki kadrolaşma, sağlık sistemi içindeki kadrolaşma -türkiye'de birçok devlet hastanesinde geçtiğimiz 4-5 yıl öncesinde köylerde imamlık yapanların "müdür" "müdür yardımcısı" sıfatlarıyla atanması bunlara örnektir- eğitim sistemi içindeki "sözleşmeli personel" sistemi ile büyük bir kadrolaşma süreci, üniversitelere hakim olma güdüsü.

türkiye'de yapılanlar "bireysel özgürlükler" adıyla sunularak kulağa hoş gelen cümlelerle toz pembe gösteriliyor, ilginçtir, iran devrimi de "bireysel özgürlük" sloganlarıyla geldi.

bugün türkiye'nin tüm özgürlük sorunları aşılmış, ülkede müthiş bir demokrasi ve hoşgörü ortamı mevcut, her konuda toplumsal mutabakat hakim bir tek türban kaldı. bu ülke özgürleşecekse önce kılık kıyafet ile değil, ülke yönetimi ile özgürleşecek, siyasi partiler kanunu değişecek, seçim sistemine ön seçim eklenecek, liderin istediğini seçmek için değil, kendi belirlediği adayı seçmek için gidecek halk meydanlara. ülke yönetiminde sözü olduğunu 5 yılda bir hatırlamayacak, yönetimin içinde olacak hep. önce bu bilinci koyacaksınız. halk seçimden seçime veya daha doğrusu seçim dönemlerinden öncesi değil hep hatırlanacak.

son atanan yök üyeleri türban konusunda hükümete destek veren, katsayı sınırlandırılmasının kaldırılmasını isteyen hatta bir tanesi akp'nin 22 temmuz seçimlerinde milletvekili aday adayı olan bir zat-ı muhterem.

televizyonlara ve medya organlarına bakın, halka afyon etkisi yaratacak programlar, haberler, filmler, diziler hakim.

medya çok etkili bir organdır, halkı yönendirmede etkilidir. bugün pekçok türk filmi televizyonlardan verilirken "hıyar" kelimesi bile sansüre uğruyor peki diyelim ki, doğrudur ses sansüre uğrasın, içki içme sahnesi, soyunma sahnesi, öpüşme sahnesi, cinselliğe mizahi bir açıdan bakan sahneler, hepsi bırakın ses sansürüne uğramayı, biplenmeyi veya sessizleştirilmeyi, makaslanıyor. türk halkı giderek daha da fazla sömürülüyor. bir afyon veriliyor, gerçekler hiç dillendirilmiyor. medyaya bakın, gazete ve televizyonların %80'i akp'nin elinde bakın, akp lehine haber yapıyorlar demiyorum, akp'nin elinde! medyayı denetleyenler stv, tgrt, kanal 7 menşeili hocaefendi ve akp memuru kişiler, trt yönetimi deseniz ona keza. devletin el koyduğu medya organları deseniz ona keza. bir rtük başkanı düşünün ki, türlü rezilliklerin döndüğü sabah ve öğleden sonrası kuşağı programlarına en ufak yaptırımda bulunmasın, gecenin 3'ünde bir spor programına, hakemler eleştirildiği için bağlansı ve programı kapatma tehdidi savursun.

türkiye sessiz sedasız ve makine gibi işleyen bir sistemle bir karşı devrim süreci yaşıyor. iran islam devrimi de "özgürlük" nidaları ile geldi ve o devrim süreci bir günde olup bitmedi. kanlı oldu, birilerinin "kanlı mı olacak, kansız mı" diye niteledikleri türden devrim kanlı oldu, bizdeki kansız olacak.

birkaç somut ve reddedilemez örnekle yazımı sonlandırıyorum.

"ya laik olacaksın, ya müslüman. hem laik hem müslüman olunmaz. ikisi bir arada olunca ters mıknatıslanma yapar, sorun çıkar" recep tayyip erdoğan

"tutturmuşla laiklik elden gidiyor diye, bu millet istedikten sonra tabi gidecek yahu!" recep tayyip erdoğan

"ben değiştim" recep tayyip erdoğan

"değişmedim geliştim" recep tayyip erdoğan

"değişerek geliştim" recep tayyip erdoğan

"ben dün neysem bugün de oyum" recep tayyip erdoğan

"ben laik değilim, laik düzenin koruyucusuyum" recep tayyip erdoğan

"kişiler laik olmaz, devlet laik olur" recep tayyip erdoğan

"başını açanlar laik de, örtenler değil mi? başını örten laik olmaz mı? olur!" recep tayyip erdoğan

ayrıca; "türban türkiye'deki laik rejimi tehlikeye düşürecek bir siyasi simgedir" recep tayyip erdoğan, abdullah gül -aihm'ye verilen savunma dilekçesi-

"velev ki, siyasi simge olsun, özgürlükleri sınırlayabilir misiniz?"

not: özgürlükler sınırsız değildir, eğer sınırsız lsaydı bu ülkede yasaların olmaması gerekirdi.

buraya kadar teşbihte hata olmaz, müthiş bir dansöz kıvraklığı gördük, kasımpaşa'dan böyle delikanlıar yetişiyormuş demek ki.

şimdi ise son vuruşumuzu dikkatle okuyunuz;

Tayyip Erdoğan'ın gençlik arkadaşı Mehmet Metiner, 6 Temmuz 2003 tarihli Radikal gazetesinde diyor ki: "Hiç kuşkusuz amacımız islami bir devlet kurmaktı ve bu devlet eliyle toplumu islamileştirmekti. Ama bizler Türkiye'de diğer ülkelerden farklı olarak bunun ancak parti yoluyla gerçekleşebileceğine inanıyorduk."

diğer ülkelerde kanlı devrimler olmuştu ve bu türkiyede "kansız" bir devrimle gerçekleştirilebilirdi peki nasıl? ancak parti eliyle. tekrar okuyun; "... bizler türkiye'de diğer ülkelerden farklı olarak bunun ancak parti yoluyla gerçekleşebileceğine inanıyorduk."

şimdi bu yazıyı bir kez daha okuyun, gözlemlerinizle, kadrolaşmalarla, yapılanlarla, söylemleri bir kez daha görün, son 5 yılda çevrenizdeki değişimle beraber bir değerlendirin, başbakan'ın aynı konudaki söylemlerini size verdiğim kronolojik sıradaki haliyle bir kez daha okuyun, sonra mehmet metiner'in cümlesini okuyun ve bir kez daha film şeridi gibi geçirin her şeyi.

karşı devrim mi? bugünden yarına olacak olan bir şey değil. süreç devam ediyor.
adnan menderes'le başlayıp, 12 eylül sürecinde hızlanmış günümüzde altın çağını yaşamakta olan gerici hareket.
akp hükümetinin icraatlarını karşı devrim olarak gören zihniyet. boğaz köprüsüne hızlı trene ergenekon davasına da karşı çıkan zihniyetle aynı zihniyet. kafaları 1930 ların türkiyesindedir hala. şapka falan takmalıyızdır onlara göre. devletçilik ilkesini benimsemeliyiz. kendi kendine yeten içine kapalı bir 3. dünya ülkesi olmalıyızdır. 1970 lerde içlerindeki bu duygulara sosyalizm falan da eklenmiştir. acaip bişey olmuşlardır. kısacası karşı devrim lafı dillerine pelesenk olmuştur. karşı devrim böylelerinin kullandığı kavramdır işte.
ülkemizde cumhuriyet'i yıkma ve osmanlı'yı canlandırma projesidir. bunun ülkeyi ileriye götüreceği hayal edilir ama aslında ortada ülke diye birşey kalmayacaktır. yabancılar zaten dünden razı çünkü güçlü bir ülke istemiyorlar bu bölgede. oh paşalar, kutsal ittifak kurulmuş ama şimdiden söyleyeyim kaybedeceksiniz.
mustafa kemal atatürk'ün önderliğinde yapılan devrime karşı hazırlanan, türkiye cumhuriyeti' nin özellikle son yıllarda üzerinde karabulutlar gibi dolaşan, günümüzde hızla olgunlaşan devrim çeşididir.
http://karsidevrim.wordpress.com/
atatürk'ü sevmeyen ama mc feto'ya alim diyebilen tuhaf adamlarin hazırladıkları sefil oluşum. ama itiraf etmek gerekir ki başlıklarda yer alan yorumlar yarıyor. ahan da örnek:
http://karsidevrim.wordpress.com/2011/04/27/mhp-de-sok-seks-kaseti-recai-yildirim-asker-esi-ile-birlikte/comment-page-3/#comment-2342
türkçe ezan okutmaktır

amerikan mandacılığını istemektir karşı devrim

darbelerdir karşı devrim.
türkçe okunan ezanı arapçaya çevirmektir
tam bağımsız olan ülkeyi natoya sokup incirliğe amerikan üssü yapmaktır
okullarda din dersini zorunlu yapmaktır
tevhidi tedrisatın belini kırıp eğitimi laik çizgizisinden uzaklaştırmaktır
ve tüm bunları ve daha bir çok şeyi demokrasi adına yapıyoruz demektir karşı devrim.
(bkz: turgut özal/#17380630)
cumhuriyet devrimine karşı -anti devrimcidirler geneli tarikatlardan geçer sanır gerçek islam sevgisininn.
Taksime karşı yapılması muhtemel devrimdir.Bu öyle kuru kalabalık olmaz benden söylemesi milyonlar akar sokaklara.
inönü dönemini anlatan kırmızı kaplı kitap. vize döneminde kütüphanede ders çalışmaya ara verdiğim sıra da bu da neymiş diyerek başlayıp bitirdiğim kitap.

o kitap
Asla devrim değildir. Kinden beslenir ve sadece bir devrime karşı olan ya da yıpratacak ne varsa destekler. Kalleşçedir.
yerine göre bir devrime karşılık alternatif bir devrimi, yerine göre de bir devrime karşı devrimden önceki statükoyu savunmak demektir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar