bugün

hayatın acı gerçeğidir.
burada kadınları aşağılamak için söylemiyorum fakat erkek hayatta her zaman baskındır.
bir savaş oldu diyelim.. erkek gider. erkek güçlüdür, kuvvet sahibidir.
doğanın kanunu budur. güçlü olan kazanır.
aslan ile koyunu kıyaslarsan her alanda aslan üstün çıkar. insani hak bakımından eşit olduğunu kabul etsekte erkek ile kadının bazı konularda eşit olduklarını söylemek andavallıktır.
geçenlerde gazetede okuyordum. evin reisi kadınmış. tövbe estafurullah diyip geçtim haberi. evin reisi nasıl kadındır? nasıl olurda bir kadın evin reisi olur. kadının cürmü nedir ?
netice itibari ile doğamız gereği güçlü olan kazandığı için kadın ile erkek eşit değildir.
eşit diyen kişi evrim aldatmacasına inanan ateist insandır. inancı olmayan insandır.
fiziksel olarak değildir.
A kendisine eşittir. a nın dışındaki hiçbir şey a olamaz. dolayısıyla, iki farklı şey asla birbirine eşit olamaz.

(bkz: mantık)
(bkz: malumun ilanı)
toplumun aci gercegidir. kadinin ve erkegin esit olup olmadigi toplumun onlari esit kilmasiyla gerceklesir. örnegin iran'da kadin ve erkek esit degilken baska bir ülkede, olabilirler. ve tabi bunun uzerine "guclu olan kazanir" demek safsatadan ibarettir. bireyleri cinsel organlarina gore siniflandirmak kompleks ve acizlik gostergesidir.
üst beyin ve alt beyin olarak da eşit olmadıkları bilim tarafından da gerekçeli bir şekilde açıklanmış gerçektir. üst beyinde genelde düşüncelerin birikimi alt beyin de ise takıntısız ruhun birikimi hakimdir. erkek bünye üst beyinde daha iyi faliyet gösterecek kıvrımlara sahipken kadın ise alt beyinde asıl hakimiyetini sürer. tabi bu hakimiyet için takıntısız olmak şarttır. eğer hatun kişi bu hakimiyete sahip olursa dolaylı yoldan üst beyine de hükmeder, ama bunun için de erkeğine muhtaçtır. eşitler arasında doğal bir eşitlik yoktur.. daha fazla bilgi için nusret kaya okunması önerilir.
nietzsche'nin aforizmalarından biridir.

(bkz: nietzsche)
(bkz: aforizmalar)
saçma salak alanlarda kıyaslanmadığı sürece eşit olmasa bile benzerdirler (SQL'de EQUAL yerine LIKE olarak tanımlanır). Bir erkekten doğum yapmasını ya da bir kadından bir erkeği hamile bırakmasını beklemediğiniz sürece kadınla erkek birçok alanda eşittir.

Erkekten manikürcü olabileceği gibi kadından da kamyon hatta tır sürücüsü olabilir. Örnekleri mevcuttur.

Filhakika, bunu istemeyenler de olduğu aşikardır. Bugün kadın ve erkeğin eşit olmadığı fikrini kabullenirsek, yarın da şunları kabul etmemiz istenecek:

* Kadınlar ayrı otobüslere binmeli.
* Kadınlar ayrı plajlarda denize girmeli.

vs. vs.

Sebepleri de gayet takıye yüklü. neymiş "kadınlar daha rahat yolculuk etsin"miş. He canım biz otobüse her binen kadına parmak atıyoruz. erkekler şöyledir böyledir zaten. erkekler her boku yemeye hak sahibidir ama kadınlar bunu istemiyorsa başka otobüse binmeliler kaçmalılar.

oh bebek.
tabi ki değildir kadınlar daha üstündür. *
(bkz: beratulanberat)
yanlış olandır. aslı; kadın ve erkek dini, dili ve ırkı ne olursa olsun doğumundan itibaren eşittir, kim ne derse desin ruhunun en derininde eşit olmayı sürdürecektir.

--spoiler--
insan özgürlüğe mahkumdur. *
--spoiler--
kadınlar erkeğin eşit olmadığı doğrudur. ancak bu, hiçbir şekilde bir bayanın hor görülmesine dayanak değildir. islam'da da böyle bir şey yoktur.
evet. kadın-erkek eşitliğinden söz edilemez. kadınlar hep akıntıya karşı yüzen balıklardır çünkü. nereye giderlerse gitsinler, erkekleri önemli, kadınları önemsiz sayan dinler ve gelenekler çıkar karşılarına.
evet kadınla erkek eşittir. o yüzden kadınlara devlet, sağlık hizmetlerini evlenene kadar sağlar kadına. erkekler 18 den sonra sap gibi ortada kalır.

kadınla erkek eşittir. o yüzden bir koca karısının borçlarından mesulken bayanın böyle bir mesuliyeti yoktur. *
'atom bombası ve erkek eşit değildir.' şeklindeki önermedir.
zira bir tane atom bombası milyonlarca erkeği öldürebilir.
yada
' öküz erkekten üstündür ; çünkü öküz tarlayı daha iyi sürer.'
yada
' akrep, erkekten ( insanın erkeği) güçlüdür ; çünkü onu tek ısırıkla yere serebilir.'
şeklinde çoğaltılabilecek örnekleri mevcuttur.
kadın veya erkeğin üstünlüğü diye bir durum söz konusu değildir. önemli olan eşit hak ve özgürlüklere sahip olunmasıdır.
kadınlar kendilerini koruyabilecek yönde yetiştirlmediklerinden ki çoğu aile kız çocuğunu okutmaz , çalıştırmaz , evlendirir bırakır *, devlet bi takım yasalarla güvence sağlamaya çalışmıştır.
bu ne kadının güçsüz olduğunun göstergesidir ne de ayrıcalık tanındığının.bu sadece toplumda eşit tutulmayan kadını korumaya yönelik tedbir alınmasıdır.
Kadın erkek eşit değilse kadın ne ile eşittir. Bunun cevabı henüz dünyada onunla eşit düzeyde bişey olmamasımıdır? Peki erkek ne ile eşittir? Gayler neye eşittir.
yıllardır konuşulan konu ve konuşulacak da.
erkekler:
'biz üstünüz sizden uzatmanın alemi yok' gibi feodal çıkışlar yapar,
kadınlar da 'hıh bilem biz daha üstünüz, hem siz doğurmazsınız,
- siz de sünnet olmazsınız, askere gitmezsiniz. gibi ilkokul tartışmalarına döner konu.
gerçekten bir eşitlikten bahsedebilir miyiz?
bunda, eşitlikten ne anladığımız önemli. güçlü olmak mı, akıllı olmak mı, narin olmak mı.. bir erkeğin kadından güçlü olduğunu baz alarak 'üstünlük' iddaa etmesi saçmadır. hayata 'güç' endeksli baktığının göstergesidir. gücün önemi ise evrim teorisindeki 'canlının zekası ve teknoloji geliştikçe boyunun kısalması' (fiziksel ihtiyaçların sağlandığı ortamda kas gücünün gereksizliği ve kullanılmayan organ körelir prensibi) gibi durumlarda 'doğa ile savaş' boyutunda savaşın kasla yapılmamasının getirdiği bir 'körelme' gücün zaafiyetidir.
erkeğin kadından üstün olmasını 'güç' olgusuna dayamak saçma oluyor.
uzun boylulara ' devede de var o' denmesi gibi birşey yani.
ha tamam erkeğin doğasında mı vardır tartışılır ama insanlığın gelişiminde en azından bu yüzyıl için bakarsak, erkek egemen toplumlar mevcut.
gerçi şamanizmdeki erkek-kadın eşitliği, kadınların erkeklerle beraber savaşması, devleti ortak yönetmeleri (eski türkler) gibi ilkeler de zaman içinde kültürel ögelerin gelişim ve değişimiyle erkek-kadına bakışın değiştiğini gösteriyor. hoş bunun içinde iran gibi ülkeleri ayrı tutuyoruz. adamlardaki zerdüştlük kadını 'şeytan' olarak görüyordu, günümüzdeki iran'ın bundan çok da farkı yok.
not: islam dininin o dönemde kadına verdiği haklar yüksekti. bilinenin şudur;
- kadın, erkeğin mirasının yarısını alırdı.
- 2 kadının şahitliği 1 erkeğe eşitti.
bunları dönem içinde incelersek ( tarihi dönem koşullarına göre değerlendirmek) bu hakların 'büyük bir devrim' olduğunu görürüz. ki güncel yorumlarında açıklanan bazı konular şöyledir;
- o zaman kadının deve kadar bile değeri yoktu. (gerçek)
- yeni doğan kız çocukları toprağa diri diri gömülürdü. (gerçek)
bir diğer yorum da;
- şahitlikte 2 kadının bir erkeğe denk tutulması; dönem kadınlarının ticaretle uğraşmamaları olarak değerlendiriliyor. yani ticari faaliyetlere hakim olan erkeğe ticarette duyulan güven.
bu yüzden diyebiliriz ki;
- islam, kadın erkek eşitliği konusunda 'büyük bir devrim' yaratmıştır.

güç olgusundan hareketle çıktığımız noktada, olguları teker teker ya da bir bütün halinde inceleyebiliriz.
üretimde, hepimizin yunan mitolojisi içinde gördüğümüz 'kibela' tanrıçası vardır. üretimden kasıt, doğanın bereketi (çiçeklerin hep solup yeniden açması, tomurcuklar, çocuk doğurma yetisi vs.) kadına atfedilmiştir.
kadın doğurganlığını sadece bir 'insan neslinin devamı için' şeklinde görmek eksiktir.
- cennet anaların ayakları altındadır. gibi bir hadisle değer kazandırılan 'anaların' bu görevinin kutsallığı belirtilmiş güzel bir şekilde. ama olayı sadece 'doğurganlıkla kazanılan değere indirgemek' eksik kalacaktır.
cemal süreya'nın;
önce öp sonra doğur beni.. dizelerinde yakalanan tandans ise, kanımca karşıdaki kadında kişinin kendi annesini görmek istemesidir.
bunu daha yaşamsal örnekle söylersek;
anasının dizine uzanır gibi uzanmasıdır, adamın sevgilisinin dizlerine.
şefkat devreye giriyor sanırım.
bir babanın oğlunu ancak oğlu uyuduktan sonra öpmesine rağmen, ananın şefkati 7/24 gözleniyor.
diğer bir nokta ise, babanın- çocuk için bir 'tanrı modeli' olmasıdır. tanrıdaki sıfatları düşünürsek, 'güç, erdem, koruma-gözetme, sahip çıkma.. ' gibi sıfatlardır. ve asıl bence 'ciddiyet ve güçtür' erkeği doğaya yakın kılan. erkeklerin genelde daha olumsuz düşüncelere sahip olması, kadınlara göre daha 'ölüme yakın olması' biraz da bundan olabilir.
umursamazlık noktasında ise, kadın-erkek çok aykırı konumdalar bence. kadın daha aileye bağlı olduğundan (babası tarafından daha çok kollandığından) aile geleneklerini sürdürme noktasında devam eder. bu yüzden, aşk konusunda daha kırılgan olurlar. duygu değil daha çok düşünce umursamazlığı gözledim.
' 'bir elimde cımbız
bir elimde ayna
umurumda mı dünya'' dizelerinde (orhan veli) bu görülüyor. bu da sanırım, erkek egemen kültürde kadınların kendini toplumda ifade edememesinden kaynaklanan bir 'bireysellik, kendiyle oyalanma' şeklinde dışa vuruyor.
erkeklerin genelde salaş (bakımsız) olmaları, kadınların ise kendi güzelliklerine daha düşkün olmaları bundan olabilir. (tabii daha sağlıklı bir düşünce açısından bu konu ' kişinin kendine olan saygısı' babında incelenebilir ama ayrı bir konu o)
olaya bilimsel de bakmak lazım, (fiziksel baktık şimdi biyolojik bakalım)
kadın mı daha zekidir, erkek mi? ben bunun 'mutlak bir cevabı' olduğu fikrinde değilim. erkeklerin kanındaki alyuvar sayısının fazla oluşu, onun oksijene daha fazla duyduğu gereksinimden kaynaklanıyor. yani 'erkeğin beynine daha çok oksijen gidiyor olum ehehe' tarzı yaklaşımlar komik.
zeka deyince olayı bu kadar basit kapamak da olmuyor, nitekim uzmanlar 'zekanın' ne olduğu üzerinde ciddi bir anlaşmaya varmış değiller. duygusal zeka, analitik zeka, görsel zeka... gibi bir sürü zeka çeşidinden bahsediliyor.
bizim toplumumuzda (edebi degilerde de irdelenen- mesela- 'varlık' ta) feodalizmin nelere yansıdığına da bakmak lazım.
bu toplum bilimcilik (sosyoloji) nin uğraş alanı. örneğin, neden kadının evlenince erkeğin soyadını aldığı.
aslında bu da çok geniş bir konu. ama varacağı noktayı 'kadının ekonomik bağımsızlığını sağlamada' görüyorum.
kadın ekonomik bağımsızlığını sağlarsa, yani evinin kadını değil işinin kadını olursa, işi olursa, hayata erkeğin ekonomisine muhtaç kalmadan devam edebilirse, asıl o zaman özgürlüğünü sağlar. ve SON:
ufak bir not: Atatürk, kadına seçme ve seçilme hakkını fransa'dan bile önce vererek ne kadar büyük bir devrim yapmıştır siz düşünün artık.
- türk kadınının hak ettiği yeri ilerde alacağını da belirtmiştir.
duygu asena ya yaklaşımdaki erkek ironikliğini ve müsteshi yaklaşımları doğru bulmuyorum.

(kopy-paste değil alınteri)
evet değillerdir. herşeyi geçelim ; eşit olsalardı biri kadın biri erkek olmazdı. ( nokta )
(bkz: bsg çay koy ve mümkünse gelme)
acımasız ve yanlış bir önerme. gereken şudur; önemli olan insanların onurlarının eşit olmasıdır.
evet, eşit değillerdir ve burada kompleks yapılacak bir durum söz konusu değildir. farklılıkları üç başlık altında toplayabiliriz.

1- biyolojik farklılık: organları farklıdır.
2- sosyolojik farlılık: buna toplumsal cinsiyette denir. rolleri farklıdır. hatta bu roller karıştığında tepki alırız. misal, etek giyen bir erkeğe kadın gibi; çok cesur bir kadına erkek gibi deriz.
3- felsefi farklılık: felsefede akıl erildir. (bu farklılıktan ne kasdedildiğini derinlemesine bilmek istiyorsanız, tarkovsky'nin nostalginia'sını izleyin. filmdeki kilise görevlisine kulak verin, daha iyi anlatılmazdı diye düşünüyorum.)

şunu belirteyim. yukarıda sıraladığım farklılıkları uzun süre içime sindirememiştim. kompleks yaptım bir süre, en çokta felsefi farklılığa. sonra ibni manzur'un(dil çalışmalarıyla ünlü, lisan-ül arab) konuyla ilgili bir açıklamasına rastladım, mustafa islamoğlu'nun bir kitabında. diyor ki: "bir çift ayakkabıyı düşünün. sağ teki mi solundan üstündür, sağ teki mi solundan." böyle bir soruya cevap aramak bile abesle iştigaldir. isterseniz deneyin. sol ayakkabıyı sağ ayağa, sağ ayakkabıyı sol ayağa giyin. bu durumda hem ayağa hem de ayakkabıya zulmetmiş olursunuz. bunların birbirine üstünlük iddiası, sadece saçma değil, komiktirde.

ez cümle, yan yana koyduğumuzda göreceğiz ki, eşit değillerdir fakat eştirler. üstünlük söz konusu değildir. farklılık zemini üzerinde boy veren bir eşitlik vardır. ayrıca birbirlerini tamamlarlar.
kadın ve erkek bir çift ayakkabı gibidir; sol teki sağ tekine eşit değildir, farklıdırlar ama eşlerdir ve mutlulardır.
sonucta hepsi insandir. belirli hak özgürlükler çercevesinde mutlu mesut olmak gibi bir amaçları vardır.
Doğru bir önermedir. Çünkü erkekler kadınları tekme tokat döverek eşitsizliği sağlarlar. Her aklı başında erkegin kabul edeceği üzere kadınlar dayak ihtiyacı güden varliklardir. Bu ihtiyaçları karşılanmadığı takdirde ''kadın ve erkek eşittir'' gibi, gayet mantiktan uzak, ancak bir kadının söyleyebileceği türden boş laflar edebilmektedirler. Böyle durumların yaşanmaması için yapılacak şey de bellidir. ilk olarak, kadin erkek eşitliğini savunan bayan bir kova soğuk suyla ıslatılır. Boyu en az iki metre olan bir hortumla yarım saat dovuldukten sonra bu aptal fikrinden vazgeçip vazgeçmediği sorulur. Klasik yontemlerle Vazgeçmediği takdirde diğer aşama olan ''küçük sürprizler'' adı verdiğimiz ikna metodu uygulanır. Bu metod, kadınların sürprizlere bayıldığı gerçeği goz onune alınarak tasarlanmış postmodern bir yaklaşımdır. Kadından ozur dilenip, hata edildiği belirtilir ve affettirmek için limitsiz bir kredi kartıyla istediği kadar alisveris yapma imkani sunulur. Alışverişten dönen kadın bir sandalyeye oturtulur, elindeki torbalarla kafasina sağlam darbeler indirilir. Afallayan kadına biraz çikolata ikram edilir ve botlarla uzerinde ziplandiktan sonra karın boşluğuna sertçe vurulur. Dikkat ettiyseniz kadını bir yandan alışveriş ve çikolatyla mutlu ediyor ve bir yandan da şiddet uyguluyoruz. Asla ama asla sadece birini uygulamamaliyiz. Böylece kadın, erkegin onu istediginde mutlu, istediginde de mutsuz edebilme kudretine sahip olduğunu anlayacak ve erkeğine sarılıp ondan af dileyecektir. Tabii ki de bir tokatla kendinizden uzaklastirip, fazla sirnasmamasini emretmeniz gerektigini hatirlatmama luzum yok beyler. Unutmayin ki kadinlarimiz birer melektir. Cennet annelerin ayaklari altindadir, kadınları ayaklarimizin altina aldigimiz takdirde cennet bizim ayaklarimizin altinda olmus olur..
eşit değildir.

kadınlar bunu kabul etmek istememesi ise hep ahir zaman mevzusudur. kadın erkeğin eşidir. eşiti değildir.

http://www.youtube.com/watch?v=Uo-J3pnQ7Jk
özlük vb. Hakları erkeklerden daha fazla olan cins kadınlardır. Sadece kas gücü bakımından eşit değilizdir. Onda da zaten, kadına el kaldıran, şiddet uygulayan erkek değildir.
eşit değil çeşittir, erkek yaratılışta üstündür güçlü ve zekidir 2 güzel sözümüze kanmıcak az kadın vardır.
güncel Önemli Başlıklar