bugün

Sam Mendes'in yönettigi, Jake Gyllenhaal ve Jamie Foxx'un oynadigi 2005 yapimi film. Senaryosu Anthony Swafford'un Körfez Savasi'nda Cöl Firtinasi harekatindan önce yasadiklarini anlattigi kitabindan uyarlanmistir.

Cok etkileyici sahnelerle dolu güzel bir film.

'welcome to the suck'
körfez savaşına eleştirel bir bakış getirmeyi başarmış bir sam mendes filmi.savaş ve asker psikolojisi çok etkileyici bir biçimde gözler önüne serilmiş.
amerikan ordusunun hollywood 'u kullanarak asker alımlarını arttırma yöntemlerinden birisidir. filmde izleyenlerin beyinlerine beyinlerine işlenir. arz-talep ilişkisine göre kurgulanmıştır. askeriyenin istediği bir tipte olmayan insan bu filmi izledikten sonra zaten kolay kolay mesajı* almayacağından farkındalıkta azalmıştır. bu uygulamanın bir örneği vaktiyle tom cruise'un başrolünü üstlendiği top gun filminde cereyan etmiştir. hatta filmin parasını amerikan hava kuvvetleri ödemiştir.
askerliğe özendirmekten çok askerlikten soğutan ve savaşın çok saçma ve gereksiz birşey olduğunu vurgulayan bir filmdir.düşünün bir kere,dünyanın en gelişmiş ordusunda en sert eğitimi alıp büyük bir gazla savaşa gönderiliyorsunuz.ama hiçbir şey size anlatıldığı gibi çıkmıyor.çölün ortasında bedevilerden daha aciz bir şekilde aylar boyunca kavrulup üstünüzden geçen uçakları izliyor ve yanan petrol kuyularının önünde "ben ne arıyorum burda" diyerek yere çöküyorsunuz.bir yandan geride bıraktıklarınız aklınıza geliyor,sevgilinizi kimlerin becerdiğini* düşünüp sinir krizleri geçiriyorsunuz.iki kişi çölün ortasında özel göreve çıkıyor,bu sırada kayboluyor ve bir kişi bile öldüremeden savaşın bittiğini hatta askerlerin kutlamaya başladığını görüp aptal yerine konduğunuzu anlıyorsunuz.en iyi bildiğiniz,size en iyi öğretilen işte bile bir bok yapamadığınızı farkediyor ve ruhsal çöküntü yaşıyorsunuz.bu kadar mesajı alamayıp da hala klişe amerikan menşeili komplo teorileri yürütmek ve hatta iğrenç ötesi,ucuz topgun filmine benzetmek için nasıl bir bakış açısıyla filmin izlendiğini merak ediyorum doğrusu.
soundtracki de en az film kadar başarılı olan film. soundtrackten bazi örnekler verecek olursak:

nirvana-something in the way
tom waits-soldier's things
kanye west-jesus walks
savaş karşıtı ya da savaş yanlısı değil bu film fakat anlatmak istediğini güçlü bir dille anlatamıyor. Körfez savaşında çölün ortasında canı sıkılan gerizekalı amerikan askerlerinin anılarının kopuk kopuk bir araya getirilmesiyle oluşturulmuş. Full metal jacket, red thin line, doğum günüm 4 temmmuz varken izlemeye gerek olmayan bir film kanımca.

--spoiler--
ayrıca deniz piyadelerinin çölde ne işi var kuzum? Bi de aldatılan askerlerin "the shame board" tadında bir pano yapıp onları aldatan sevgililerinin, kız arkadaşlarının resimlerini asmaları ve yorumlar yapmaları hoştu.
--spoiler--
(bkz: eraserhead) *
son yıllarda çekilmiş en iyi film.
"enteresan heralde tribün"
savaş konusunda daha başarılı filmler için:

(bkz: full metal jacket)
(bkz: apocalypse now)
(bkz: platoon)
(bkz: the thin red line)
(bkz: born on the fourth of july)
bildiğim kadarıyla körfez savaşında saçlarını yan taraflarını kazıtan askerlere verilen isim olması lazım.
askerlerin saç kesimlerinin kavanozu andırması dolayısı ile bu ismi almış film.
yönetmenliğini amerikan güzeli ve azap yolu filmlerini de yöneten sam mendes'in yaptığı, baş rollerinde brokeback mountain filminde de baş rol oynayan jake gyllenhaal ve jamie foxx'un oynadığı, belki savaş karşıtı sloganlar bağırmayan ancak ortaya koyduğu görüntülerle de rahat bir şekilde savaş karşıtı ve abd dış politikalarını negatif anlamda eleştiren bir film olarak değerlendirilebilecek 2005 yapımı film.

american beauty filminde amerikan rüyasını ters yüz eden başarılı yönetmen sam mendes filmde 1.körfez savaşında, savaşın gerçeklerinden ve gerekçelerinden habersiz bir şekilde çöle gelen, savaşan askerlerin savaşa dönük olan bu karmaşık algımalarını başarılı bir şekilde yansıtıyor.

roger deakins gibi usta bir görüntü yönetmeniyle çalışan sam mendes jarhead'da görsel olarak harika bir iş çıkarmış.zira yanan petrol kuyularının çevresinde geçen sahneler kanımca sinema tarihinin en iyi sahnelerinden birisi olmaya adaydır.
her erkek kendi savaşını yaşar.amerikan askeri olsa bile..
askerlerden birinin karısının askere bir film göndermesi askerin de bunu onca asker önünde player a koyması akabinde karısının komşusuyla sevişme görüntülerinin çıkmasıyla oha dedirten film.
sıradışı. oldukça güçlü sembolik-betimlere sahip harika bir film... gözlerinizi ovmadan izleyin...
insanin burada psikolojisini duzgun tutmak icin yapabilecegi sey :
no standart solution is exist!
"Amerikan askerleri hala aynı çöldeler..."

Sam Mandes, ilk filmi olan "Amerikan Güzeli" ile 5 Oscar'lı bir filme imza atıp büyük başarı elde etmiş ve ikinci filmi olan "Azap Yolu"yla da başarısının devamını getirmiştir. Şimdi de karşımızda Anthony Swofford'un aynı adlı kitabından uyarlanan "Jarhead" var.

"Bu Vietnam'ın müziğiydi, bizim kendi müziğimiz bile yok!"

Film, Körfez Savaşı'nda adam öldürmeyi umut eden Amerikan askerlerinin yaşadıklarını konu ediniyor. Filmin asıl kahramanı olan Swoof'un gözünden savaşı anlamaya çalışıyoruz. Başlarda komedi filmine kayan mizah yapısıyla başlayan film, ilerleyen dakikalarında karakterlerin iç dünyasına girdikçe çarpıcı bir hal alıyor. Karakterlerin iç yapısı çok iyi lanse edilmiş. Askerliğe yeni başlamış askerler, işin ciddiyetinde değilken; savaşa gittiklerinde kendi arkadaşlarını öldürecek duruma geliyorlar. Swoof'un içinde bulunduğu psikoloji özellikle rüya sekansında çok iyi yansıtılmış. Film, bir çok diyalogundan anladığımız "Full Metal Jacket" göndermeleri ve de askerlerin yüreklendirilmesi için izletildiği "Apocalypse Now" göndermeleriyle verdiği mesajların üzerinde duruyor. Askerlerin siyasi görüşleri, çekime gelen muhabirlerle olan diyaloglar ve filmin sonunda askerlerin ateş etmeden savaşın sona ermesi filmin savaş karşıtlığının etkileyiciliğini artırıyor. Savaşın gereksizliği, Amerika'nın savaşa nedensiz girmesi filmde alaycı bir üslupla sorgulanıyor ve askerilerin üzerindeki savaşın etkisi dile getiriliyor. Özellikle son yarım saatte birçok çarpıcı sahneyle karşı karşıya kalıyoruz. Müziklerin filme katkısı da büyük, çarpıcı sahnelerde çok iyi bir şekilde yerleştirilmiş ve bu sahnelerin etkisini artırmış. Sam Mendes her şeyi yerli yerine oturtmuş fakat; yine bazı şeyler eksik kalmış. Örneğin; Jamie Foxx'ın hayat verdiği Çavuş Siek, ciddiyetle ciddiyetsizlik arasında boğulmuş. Bu iki arada kalmışlık durumu çoğu zaman belirsizliklere neden olmuş. Bir de filmin özgün kara mizahi anlatımı bazen tek düzeliğin üzerine oturuyor, neyse ki bu uzun sürmeden geçişler sağlanmış. Her şeyin yerli yerinde olmasında Sam Mendes'in kusursuz yönetiminin payı büyük. Kullandığı kamera açılarından, yer verdiği birçok görsel öğe filmi izlerken Mendes'in izleyici üzerindeki etkisini sağlamış. Yerli yerinde olmaktan nasibini oyunculuklar da almış. Tüm oyuncular başarılı, fakat içlerinden en çok dikkat çeken performans başrol oyuncusu olan Jake Gyllenhaal'dan geliyor. Özellikle arkadaşıyla tartışma yaşadıkları sahnedeki performansı unutulmayacak düzeyde. Sam Mendes'in yönetimi yücelttiğimiz gibi görüntü yönetmenini de kutlamak gerekir. Filmin harika bir görüntü yönetimi var. Özellikle de karanlıkta petrol kuyularının yandığı sahneler muazzam.

Sam Mendes, tek filmlik bir yönetmen olmadığını "Jarhead" ile bir kez daha göstermiş. Türünün daha iyilerini izlesek de "Jarhead", özgün anlatımı ve birbirini tamamlayan birçok özelliğiyle savaş karşıtı filmler arasında kendisine yer ayırtmasını bilmiş.

"Bir hikaye; bir erkek senelerce tüfek kullanır ve savaşa gider. Sonra evine geri döner ama; daha sonra ne yaparsa yapsın evde yapsa, bir kadın da sevse, oğlunun altını da değiştirse her zaman bir 'kavanoz kafa' olarak kalacaktır. Ve bütün o ölen ve öldüren kavanoz kafalar onlar sonsuza kadar 'ben' olacaklar. Bu arada biz hala çöldeyiz."
(bkz: don t worry be happy)

ne savaş karşıtı, ne de savaş yanlısı bir film. tamamen tarafsız. izlemeye değer...
"savaş" psikolojisini kusursuz veren film. Öyle ki full metal jacket ile boy ölçüşebilecek kapasitede neredeyse.
marines corp. askerlerinin argodaki karsiligidir. filme gelirsek asker psikolojisini butun hatlariyla anlatmaya calismis bir yapimdir. tamam da deniz piyadelerinin çölde ne işi var diye dusunenlere amerikan ordusunda saldiri, savas gibi durumlarda ilk olarak marines corp birliklerinin olay mahaline sevk edildigini hatirlatmak gerekir. navy nin altinda olsa da direk olarak abd baskanindan komuta alirlar. o yuzden ayricaliklari vardir. tekrar filme donersek; american beauty de ele aldigi konu ve bu filmdeki yaklasimi goz onune alindiginda yonetmen sam mendes in american dream' e yeni bir bakis acisi getirdigini soylemek pek guc olmaz herhalde.
sürükleyici ve birçok sağlam sahnesi olan film. seyredilmelidir arkadaş.
savaş karşıtlığı konusunda zaman zaman full metal jacket'den bile iyi bulduğum muhteşem sam mendes filmi.
müzikleriyle, duruşu ile, oyunculuklarıyla olmuş bir filmdir. zaman zaman full metal jacket'ın ilk yarısını izliyormuş hissi uyandırsa da işleniş bakımından da özgün bir çalışma.
az önce tv8'de bitmiştir.
yeni bir yazar. yazsın. çizsin.
sözlükte bir dünya ergen galatasaray taraftarı var haberin olsun!*
güncel Önemli Başlıklar