bugün

elalem şarap içer sarhoş olur. biz aşk ehliyiz içmeden sarhoş olmuşuz. aşkın gözyaşları
Dağılın! Kukla oynatmıyoruz burda! Acı çekiyoruz. Kapı kapı dolaşıp dileniyoruz. Son kapıya geldik. insaf sahiplerine sesleniyoruz. Ey insaf sahipleri! Ben ve Olric sizleri sarsmaya geldik. Dünya tarihinde eşi görülmemiş bir duygululukla ve kendini beğenmişçesine ve kendinibeğenmişçesinesankibizdenöncebirşeysöylenmemişçesinegillerden olmaktan korkmadan kapınızı yumrukluyoruz. Dilenciler krallığının en küstah soylusu olarak kişiliğimizi burnunuza dayıyoruz. Dinden imandan çıktık. Deli dervişler gibi saldırıyoruz. Açın kapıyı! Biz geldik! Korkudan dudağınız uçuklamasın. Öyle öfkesi yarıda geçen ingiliz kızgın genç adamları gibi müzikli güldürüler peşinde değiliz. Sizi ağlatmaya ve burnunuzdan getirmeye geldik. Size dünyanın dörtten fazla bucağı olduğunu göstermeye geldik. Bitmez tükenmez sızlanmalarımızla ananızı ağlatmaya niyetliyiz!

oğuz atay - tutunamayanlar
muhakkak ki bütün insanların birer ruhu vardı, ama birçoğu bunun farkında değildi ve gene farkında olmadan geldikleri yere gideceklerdi. Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum bile görmeden, meydana çıkıyordu; biz ancak o zaman sahiden yaşamaya, -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk. O zaman bütün tereddütler, hicaplar bir tarafa bırakılıyor, ruhlar birbirleriyle kucaklaşmak için, her şeyi çiğneyerek, birbirine koşuyordu.

sabahattin ali - kürk mantolu madonna
yeniden iyi biri olmak mümkündür.

khaled hosseini - uçurtma avcısı
Gelecek, artık eskiden gelmesini beklediğim şey değil. Jeffrey Moore-Sinestezya
Umut en büyük kötülüktür çünkü işkenceyi uzatır. Irvin D. Yalom-When Nietzsche Wept
"Ayrılık ayrı , aşk bitişik yazılır. Kahraman Tazeoğlu
Ey kör! Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg'u göremesen de bari küçük bir serçeyi gör. Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri, kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?

Puslu Kıtalar Atlası-ihsan Oktay Anar.
"iyi bir şey olacak mı? hayır dedim kendime. iyi şeyler birdenbire olur. böyle bekletmez insanı. sürüncemede kalan heyecanlardan yalnızca kötü şeyler çıkar ya da hiçbir şey çıkmaz."

oğuz atay-korkuyu beklerken
"Seni kimsenin incitmesine izin vermeyeceğim" derken,
"Bu işi kendim yapacağım" demek istediği,
Hiç aklıma gelmemişti..

elif şafak
Görsen hayalimde seni kıskanırsın. (elif şafak)
Est solarus oth Mithas. Vinas Solamnus
(şerefim yaşamımdır).
Küçük çocuklar hep kendilerini çizgi film karakterlerine benzetirler bilirsiniz -kafalarına piyano düşecek olsa kendilerini kaldırımdan kazıyıp tekrar yollarına devam edebileceklerini zannederler.Ben bir kez olsun böyle bir şeye inanmadım.Ölüm her akşam benimle birlikte yemek masasına otururken nasıl inanabilirdim ki? (bkz: jodi picoult kız kardeşim için)
"evlenmek, iki insanı birbirine uydurmak için üst üste koyup ütülemek gibi zorlama bir iş. ama yine de güzel."
şimdi nereye gidiyoruz? bütün güneşlerden uzağa mı? durmadan düşmüyor muyuz? öne, arkaya, sağa, sola, her yere düşmüyor muyuz? hâlâ bir yüksek ve alçak kavramı var mı? sonsuz bir hiçlik içinde aylak aylak dolaşmıyor muyuz? yüzümüzde boşluğun nefesine duyumsamıyor muyuz? hava şimdi daha soğuk değil mi? geceler gittikçe daha fazla karanlıklaşmıyor mu? tanrı öldü! tanrı öldü! onu öldüren biziz!
" seviştiğimiz kadınların vajinalarını aralamakla vücutlarının her noktasını görebildiğimizi ve içlerine girdiğimizde, derinlerine ulaşabildiğimizi sanmak ne bağışlanamaz saflık"

(bkz: bit palas)
giden bir arabanın kapısını niye açtığını sormayacağım.
sen de bana neden sallandığımı sorma. "
denizin hangi yaralarından dökülmüştür deniz kabukları. Küçük iskender.
Mızmız, dırdırcı insanları hiç sevmem; bu adamlar yaşamanın
sevinçlerine yan çizer, dertlere can atar, dertlerle kaynaşırlar: Sinekler
gibi, cilalı pırıl pırıl yerlerde tutunamaz, pürtüklü, pürüzlü yerlere
abanır, oralarda rahat ederler; ya da sülükler gibi kara kan içer, kanla
beslenirler.
montaigne-denemeler
" bir adam rakıyı bıraktığı zaman içkiyi bırakmış sayılır. en azından bizim muhitte öyle bilinir. "

emrah serbes - son hafriyat
ne güzel gülüyorsun andre ! oysa çok gülenlerin yüreğinde keskin bir acı saklıdır... maksim gorki- ana.

elveda aşkım, elveda ruhum, elveda... anatole france- tanrılar susamışlardı.
"başkaları için nasıldır bilmem, ama benim için aşk bu ; sevişmelnin, bunu artık başka biriyle yapamayacak kadar büyüleyici hale gelmesi"
"gerçek aşk iştahtan korkuya, korkudan iştaha doğru salınır"
"aşık olunca, sadakatin fedakarlık olmaktan çıktığını farkediyor. bir adamın aşık olduğu, ne kasten ne de övünç payı çıkartmak için sadık kalmasından anlaşılır. aşk sadakati doğallaştıran şeydir"
"aşık bir erkekten daha ırkçı biri olamaz; o sadece bir kişiyle ilgilenir ve diğer bütün kadınlar geberebilir"

(bkz: frédéric beigbeder) (bkz: romantik egoist)
"erkek kısmının gemisi batsa batsa, gördüğü en parlak ışığı deniz feneri zannedip, dümeni sığ sulara kırmaktan ötürü batardı"

"düşün ki sırtlarının arkasındaki ışıklı yoldan bir sürü nesneler geçiyor, ışık bu nesneleri mağaranın duvarına yansıtıyor. Gözümüzle gördüğümü bu dünya o mağaranın duvarıdır., arkasındaki ışığa bakabilen insan da duyu gözünü us gözüne çeviren bilgedir. Bu sebepten, gözleri gölgelerden gayrısını görmediği için kadınlar, hayali hakikat zannetmekten kurtulamayacaklardır"

"derler ki, aşk da unutulurmuş her şey gibi. Hem de yaşanıp bittikten, soğuyup küllendikten sonra değil, tam da doludizgin devam ederken unutulurmuş aşk. Neyse ki Zühre yıldızı varmış göğün üçüncü katındai Halen aşık olup olmadıklarını ve eğer aşıklarsa kime aşık olduklarını hatırlamayanlar, göğün üçüncü katına çıkıp Zühre yıldızının elindeki aşk aynasına bakarlarmış. Baktıklarında gördükleri yüz, aşık oldukları kişinin yüzü olurmuş"

(bkz: elif şafak) (bkz: mahrem)
paslı ol biraz sen , yetmez keskin olmak..
yoksa sana "acemi" derler , "çaylak"

yazarını sölemicem hadi bakalım..
'...çöpe atacağını vermek cömertlik sayılmaz.'

aşkın gözyaşları-sinan yağmur
'kadın topuklu ayakkabılarına rağmen shaw'dan otuz santim kadar kısaydı. penceredeyken daha uzun gözüküyordu. zaten vitrinde herşey daha büyük ve daha güzel görünürdü. oysa vitrindeki alıp eve götürdüğünüzde o kadar da özel bir şey almadığınızı fark ederdiniz'
güncel Önemli Başlıklar