bugün

Artık çatır çatır çatırdamaya başlayan bu şehrin çekilemez yüklerine müsebbip etkenlerdir.
(bkz: kalabalık)
(bkz: suç)
insanlıktan nasibini almamış insanımsılardır. trafikmiş şuymuş muymuş inanın fasafiso.
(bkz: izmir)
düşünüp taşınıp bulamadığım şeylerdir. *
şehrin değişilmez güzelliğine karşın, sabahleyin insanların yüzündeki bok koklamış ifadesi.
vakit ayıramamak... bu şehirde yaşamaya ayrılacak vaktin olmaması. boğaz'a karşı oturmuş dalgalara kulak veriyorum uzun uzun. insanlar, araçlar geliyor ve geçiyorlar. hiç biri neyi kaçırdıklarının farkında bile değiller kafalarını çevirip çok değil 1 dakika bakmayarak. oysa akşam ağır ağır çökmekte çamlıca tepesi'deki güzelliğe... sonra elvis presley sesleniyor gibi oluyor birden "love me tender, love me sweet...". aman allah'ım bu şehir sadece nefes almıyor, konuşuyor da resmen köpük, köpük cümleler kuruyor... sonra tekrar insanlara bakıyorum. o telaşlı, bunalmış, belleri bükük, elleri nasırlı insanlara... bir telaşe haliyeti ruhiyesi ile şaşkın bakışlarıma maruz bırakıyorum o serin suları ve "ben mi" diyesim geliyor. sonra korkuyorum bir şizofren olma ihtimalimden yaramazlıklarımın da etkisi ile... sonra bir bulut fısıldıyor izzy stradlin oluverip sanki "sweet caress the ocean blue"... sonra geçip giden insanların konuşmalarını duyuyorum istanbul'u yaşanmaz kılan etkenlerden bahsediyorlar. dönüp bakmaksızın yaşanır kılan etkenlere...
adım başı kazı olması ve sıcağı.
gereksiz insan kalabalığı.
(bkz: nerde çokluk orda bokluk)
bizans`tan alinmis olmasi. * degil tabiki, istanbul metropol olma yükünü icinde yasattigi insanlarin sirtina yüklemistir, bu sebepten herkes agresif, herkes heran icin karsisindakini kirmaya hazir. istanbul baska, icinde yasayanlar ise bambaska.
ipini koparının gelmesı, ve kentte çoğunluk olması.
istanbul u yaşanmaz kılan etkenlerin sayılamayacak kadar çok olması.
istanbul'u istanbul yapan etkenlerdir. hepsini çekseniz, düzeltseniz, istanbul istanbul olmaktan çıkar. kırmızıya boyayın prag olsun bari.
gayrimenkul durumudur kesinlikle; kendisini new york sanan bir sehirde sevgilimle şato satin almak neredeyse imkansizdir.
maddi problemler yüzünden şehri anlayamamak..taksim'e gidip te bir barda oturamamak, beşiktaş'a gidip sahilde çay içememek,üsküdar'da ki evinden beşiktaş'a geçerse nakit eksiklğinden geri evine dönemeyecek olmak..ev kirasını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünmek, karnın acıkıpta bi yerde yemek yiyeyim dediğinde en az 10 lirayı gözden çıkarabilmek...
(bkz: çulsuzluk)
pahalılık, trafik, ulaşım, kalabalık.
sokak düğünleri.
10-15 çocuklu,
düzgün türkçe konuşamayan,
kendine ait olmayan arsaya gecekondu diken,
elektrik-su,
önüne ne gelirse çalan,
ufacık çocuklara mendil-çicek sattıran,
büyüklerine okul önünde uyuşturucu pazarlatan,
eli bıçaklı-beli silahlı türler.
istanbul'a en fazla 30-40 yil once goc etmis ailelerin istanbulu zor yasanir ama yine de renkli hale getiren getiren cogunlugun parcasi olmalarina ragmen, kendini bu guruhtan ayri tutup, istanbulu kotulemesi.
En buyuk problemin goc oldugunu goz onunde bulundurarak ve 17 milyon istanbullunun sadece 1 milyonunun kutugunun istanbul oldugunu belirterek, bidi bidi etmemesi gereken 16 milyonu sessizlige davet ediyorum.
(bkz: kadir topbaş)
farklı kültürlerden insanların çoğunlukta olması. istanbul gibi şehirlerde yaşamak için belirli bir maddi imkana gereksinim vardır. atıyorum 2 milyardan aşağı geliri olan bir insan için istanbul yaşanacak bir şehir değildir. bu salladığım rakamın altında geliri olan insanlar haliyle 2 milyar geliri olan insandan daha zor şartlarda yaşamaktadır. bu da suçun, magandaların, çarpık kentleşmenin, altyapı sorunlarının ve istanbul'un kenar mahallelerden oluşmuş bir kent gibi görünmesine sebep olmaktadır. halbuki şehrin eski resimlerine bakan herkes aslında ne kadar güzel olduğunu söyler.

kısacası her ipini koparan bok varmış gibi bu şehre yerleşince ve yaşama ayak uyduramayınca hem burdaki yaşama alışmış insanların hem de kendilerinin hayatını cehenneme çevirmektedirler. kardeşim bok yok burda, ne kolay iş bulunuyor ne topraktan altın fışkırıyor şunu bir anlayın yahu. orhan veli'nin gözleri kapalı dinlediği istanbul değil bu. bayanların yalnız dışarı çıkamadığı, her iki adımda bir sizden para dilenen insanların, her an bıçaklanma tehlikenizin olduğu bir istanbul. gözleri kapatmak da ne ola ki?
görgüsüz, ayı, kıro, dna müsveddesi sekizinci sınıf organizma nüfusunun çok yüksek olması.
istanbulun kendisine aşık olunması ve onu size karşı terkedilmez kılmasıdır, çünkü bilinir ki sorun istanbulda değil insanlardadır.
çok fazla kürt bulunması. yarısı gitse, ölse istanbul iki kat yaşanır hale gelir.