bugün

bir sinan akyüz romanı.

kitabın arka kapağı şu şekildedir;

iki kişilik yalnızlık.Yaşanmış bir öykü.O öyküden yola çıkılarak yazılmış bir roman.'Sözleri bitmiş' bir çift."ilk yıllar ne güzeldi!" diye düşünen, mutsuz bir kadın."Yalvarırım beni dinle!" diyen bir adam.Karı kocanın arasına giren kara bir gölge.Birbirine yabancılaşan, karanlığın dehlizlerinde birbirini kaybeden iki insan.Ve yavaş yavaş çöken, "iki kişilik yalnızlık".

Okudukça yazılanların gerçekten yaşanmış olduğunu tekrar tekrar düşünmekten, hüzün ve öfkenin sınırlarında gidip gelmekten ve "Bunlar gerçek olmamalı!" demekten kendinizi alamayacaksınız. "Yaşadığım gerçekler beni sevdiğim erkeğin peşinden sürükledi.Peşinde sürüklendiğim sevgim ise bana ihanet etti. Birçok evli kadına ihanet ettiği gibi. içimdeki o güzelim neşeli kız çocuğu genç bir kadına dönüşemeden, çok bilmiş bir kadın oldu. Çoğu zaman bu bilmiş kadından nefret ettim. Çünkü o neşeli kız çocuğunu her defasında susturmasını bildi o çok bilmiş kadın. Sevdiğim erkeği, onunla birlikte çıktığım bir yolculukta bir süre sonra kaybettim. Daha sonra ona kızgın oldum hep. Ona defalarca söylemiştim; ne olursa olsun elimi bırakma diye. Sensizlikten korkarım diye..."
içerik olarak güzel ancak diyalogları biraz fazla yapay ya da daha doğrusu "amatörce" geldi bana. sanki ilk defa kitap yazan birisinin acemiliği sinmiş gibiydi. özellikle kadınların konuşmalarında sürekli "hadi kız, öyle mi kız, ne dersin kız" tarzı bol "kız"lı ifadeler kullanması çok iğreti durmuş. sanki iki kadın değil de iki gay konuşuyormuş gibi. sinan akyüz biraz fazla mı travestilerle takılıyor ne?

--spoiler--
bir de zafer falcıya o kadar inanıyorken, karısının fazilet'e kahvesine zanax katıldığını bildiğini haykırdığında zafer'in gerçeği bir anda fark etmesi biraz abes kaçmış. sanki yazar "yeter artık bitereyim şu kitabı" demiş de kitap hemen sonlandırılmış gibi olmuş.
--spoiler--
sabun köpüğü bir kitaptır. bir demagoji üzerinden oldukça yüzeysel işler konuyu. fazladan boş zamanı olan birinin bile okuması vakit kaybıdır.
iki benin, bir biz olamaması.
hem iki kişi hem yalnız.... garip bir ikilem.
aşkında ve ona dair tüm duygularında iki kişilik olduğunun en iyi anlatımı. yok bu duygularda üçüncü kişilere yer, yok işte.
bir birinden kopuk iki kişinin fiilen beraber olduğunu düşünmesi ama aslında ikisininde kendi içinde yanlızlık çekmesidir. yanyanayken bile okadar uzak olmaktır. konusurken bile aslında susmak, gülerken ağlamaktır. gündüzlerin tadını gecelerin heycanlarını unutmaya başlamak yavaş yavaş tükenmektir kendi içinde sessizce...
paylaşılamayan, paylaşılamayacak yalnızlıktır.
bir romanda okumuştum şuna benzer bir şeyi[gerçi bu cümleyi de şarkıda duymuştum]: yanımda değil, yakınımdasın.
ya mesafe azlığı bir paylaşım sağlamaz, yakınında olup da yanında olmadığımız insanlara.
iki kisilik yalnizlik = iki yabanci
iki kişilik yalnızlığın içinde;

Sana uzun zamandır anlatmak istediğim konu aslında benim yıllardır ikilem içinde ve zor yaşadığım bir konudur. Yaklaşık 7-8 ay önce çok sorunlu olan 6 yıllık bir ikişkim bitti. Ama 6 yıllık süre içinde daha önce de birkaç defa daha bitme veya ayrı kalma gibi bitmeye yönelik şeyler olmuştu. Çok fazla sorunumuz olmasına rağmen oldukça fazla sabır gösterip yıllar geçmiş emek edilmiş bir ilişkiyi de göz ardı etmeyi hiç ama hiç istemedim. Düzeltilecek bir şeyler varsa düzeltilmeliydi ki bunu içimden gelerek ve fedakarca yaptığım zamanlar çok ama çok oldu. Ama akıntıya karşı küreği ne kadar çeksen çek bitişleri durduramazsın. Ve sonunda 7-8 ay bitti. Belki de bitmesi gerekiyordu. Bittikten sonra ben kendimi düzeltmek için çok fazla çaba gösterdim. Mutsuzluğumun sebebi onunla olan ilişkimin bitmesi değildi. Sadece mutlu olabilecek bir çok sebebin hayatımda olmamasıydı ki bu hala böyle. Sebepler, gerçekten huzurla ve güvenle sürebilecek bir yaşam kalitesi. Bu yaşam kalitesini yıllardır görmek isterken göremedim.

Hayatımda her zaman bir şeyler ters gitti. Düzenli gibi görünen her şey aslında kendi içinde bir eksikliğe sahip. Bu beni çok ama çok fazla mutsuz etti ve ediyor hala. 2007 yılının Haziran ayından beri hayatım çok iyi gitmedi sanırım önümde kalan son 30 yıl bu yılları hiç ama hiç unutturamayacak bana. Çünkü benden çok şeyi de beraber götürdü. Mutlu olmayı denemek için çok çaba sarfediyorum ama mutluğu bulurken ansızın büyü bozuluyor. Son birkaç aydır başka birileriyle denemek de istedim ki denedim de. Ama bana mutluğu gösterek birinin varlığına o'ndan sonra sadece biri inandırdı. O'ndan sonra başka birinin beni mutlu edebileceğine tam inanmıştım. Mutluğu yeniden bulduğum bu insan çok ama çok özeldi. Onu çok fazla tanımasam da onun benim için özel olduğunu hissettim. Ben onun kalbinin içindekileri gördüm onun iyiliğini ve güzelliğini gördüm. Bu özel insan da zamanında çok acı çekmişti. O da bir ilişkiye çok ama çok emek harcamıştı ve elinden kayıp gitmişti. Ben ona tekrar tutunmak istedim. O'nun bende gördüğü kaderini ben de hissettim.

Ama buna inanırken hayatım yeniden allak bullak olmaya başladı. Çünkü diğeri bana yeniden dönmek istedi. Geçen 7-8 aylık süre içinde kendini dinlediğini sorunlardan bir ders çıkardığını ve bu sorunların artık ortadan kalktığını söyledi. Bunu gerçekten bana inandırmak ve beni bir daha kaybetmemek için elinden geleni yapacağını söyledi. O'na çok kızgın olduğumu ve onu artık aklımın ve kalbimin bir köşesine gömdüğümü söylememe rağmen bana geçen onca yıl ve emeğin boşa gitmemesi gerektiğini bastıra bastıra söyledi. içimde ona olan güvenin sıfıra yakın olduğunu bile bile savaşacağına ve ilişkisini tekrar kazanacağına dair yeminler etti. Hala ikna etmeye çalışıyor beni. Bir yandan üç yıl emek edip 6 yıl birlikte olduğum o insan ve diğer yandan mutluğu tekrar bulduğuma inandığım o insanın varlığı beni çok ama çok daha mutsuz etti. Ne yapacağımı şaşırdım aklım beynim karar verme mekanizmam çöktü. Ne kalbime ne de beynime söz geçirebildim. Bu ne kadar zordur anlatamam. iki insan ve bir karar. Hayat yine elimden mutluluklarımı almaya başladı birer birer. Ellerimde kaybettiklerim var artık.



Nedensiz hiçbir bitiş yoktur. Sen hep özeldin, Seni Sevdim ben, gerçekten Sevdim. Senin kalbini gördüm ben. Gözlerinde mutluğu gördüm. Bana kapılarını ardına kadar açtığını gördüm. Ama seni de bu ikilemin içinde bırakamam. Hayatım boyunca benim hep yarım kalanım olacaksın bundan sonra. Kalbimde senin silüetini yaşatarak yaşayacağım artık. Aklımda kalbimde sessizce yaşayacağım seni bundan sonra.... Kalbinde ayrık otunun değil çiçekli bahçelerinin olduğunu gördüm Seni'm... Sen Tibete git, içinde bir yerlerde ben de olacağım zaten.

Sen mutlu ol, içinde bir yerlerde gülümseyeceğim sana. Hoşcakal sen'im Hoşcakal.....
iki kişiden en azn birinin sevmemesinden kaynaklıdır. ikiside sevse 'biz' olurlar ki böylece ne yalnızlık kalır ne iki kişi.
'birlikte ama yalnız, iki yabancıyız' şarkı sözünün ait olduğu 'iki yabancı' isimli şebnem ferah şarkısının nokta koyduğu durumdur.
(bkz: hepimiz biraz yalnız değil miyiz)
iki kişilik yalnızlık
iki kişilik çıkmaz,
iki kişilik yalnızlık
iki kişilik suskunluk,
iki kişilik yalnızlık
iki kişilik opera;
diyalektik ses titreşimlerin sarmaladığı...
(bkz: evlilik)
ismine aldanıp almayın. zaman kaybı hiçbir amacı yok.
yine tek başına yalnızlıktır o. her ikiside ayrı ayrı yaşar yalnızlığını.
evliliktir. süründürür,iflah etmez mağdurunu.
--spoiler--
yalnızlık allaha mahsus bizim ne haddimize.
--spoiler--
Adına sevgililik ya da çıkmak denen şey.
bazen evliliktir.
demek istiyorum ki, sen de yalnızsın benim
gibi. biz ikimizde yalnızsak... ve işte bu
durumda iki kişilik yalnızlık olmaz mı
bizimkisi?/ edip cansever
birlikte ama yalnız iki yabancı.
üzer. tek kisilik olani bile daha iyidir.