bugün

doğalarının gerektirdiği gibi yaşayan insanlardır.

Platon'a insanoğlunun en şaşırtan davranışlarını sordular. Şöyle cevapladı:

insanoğlu çocukluktan sıkılır, büyümek için acele eder, sonra da çocukluğunu özler! Önce para kazanmak için sağlığını harcar, sonra da yitirdiği sağlığını geri kazanmak için parasını! Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşar, sonra da hiç yaşamamış gibi ölür! Hayata hazırlanmaya o kadar zaman harcar ki, hayatını yaşamaya vakti kalmaz. Yarını o denli düşünür ki, bugünün elinden kayıp gittiğini fark etmez bile. Oysa hayat geçmişte ya da gelecekte değil, şimdiki zamanda yaşanır (alıntı)
(bkz: Deniz baykal)
(bkz: richard alpert)
birakin olcek gibi durmayi , yaslanmiyor bile eleman. 50 yil geriye gitti dizi hala ayni.
bu biraz benim sanıyorum.

çok sübjektif oldu bu açmak lazım.

aslında hiç ölmeyeceğim düşünülmüyor ancak ben hiç ölmeyeceğimi düşünüyorum. ilginç bir olay sanıyorum bunun sebebi 2 kere fiilen ölmüş 2 kerede öleceksin lafını duymamdan kaynaklanıyor. artık ''ben kolay kolay ölmem'' fikri bünyede ciddi biçimde yer etti.

çiddi bir ameliyat olayı var yarın hastaneye gideceğim kontroller için.
aslında daha önce başka bir doktor kontrol etmişti ve olur vermemişti. tansiyon hastası olduğum için ve böbreklerimde sorun olabileceği için çok büyük risk deyip red etmişti ameliyat etmeyi.

sonra doktoruma bana baska bir doktor bulmasını bu işi yapacak bu ameliyatı yapacak baska bir doktor bulmasını rica ettim. o da bana ıraklı bir doktor önerdi.
evet yarın gideceğim bir dizi kontroller vs vs. sanıyorum 1 hafta kaybolacagım ortalıktan.

ailem ve arkadaşlarım şiddetle karşı cıkıyor bu ameliyata.
risk var ise olma diyorlar benim cevabım ise ''ben ölmem'' oluyor. kızıyorlar tabiki sasırıyorlar hatta ve benim şaka yaptığımı düsünüyorlar. ben ciddiyim oysaki.

elbette ölümün ne kadar gerçek olduğunu biliyorum. belki beni seven kişileri rahatlatmak için bu lafı diyorum bilmiyorum. ancak bunu derken ben de çok eminim. sanki ölmem gibi geliyor bana bilmiyorum belki alışmak bu oluyor.
insan su gibidir demişler bulunduğu kabın şeklini alması için caba gostermesine gerek yok derler. sanıyorum bende ''ölümsüz'' olmaya alıştım. bir çaba göstermeden...

baya subjektif oldu. *
(bkz: rahşan ecevit)
(bkz: ajda pekkan)
(bkz: madonna)
süleyman demirel. benide gömer.
üzerine bir de daha da gençleşen versiyonu için;
(bkz: the curious case of hakan peker)
(bkz: necmettin erbakan) çocukluğumdan beri adamın bi ayağı çukurda valla umudumu kestim. bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın sorun yok.
tabutcu recep* gibi bi mesleğim yok allah'tan.
(bkz: serdar ortaç)
(bkz: kemal sunal)

çocukluğumuzda hep öyle düşünürdük.
hala daha filmleriniz izledikçe "bu insan ölmüş olamaz" diyoruz, gerçek olmasına rağmen kabullenilemiyor. üstelik vefatının üzerinden 10 sene geçti.
hani kokoş teyzeler vardır ya, yüz küsür yaşında oldukları her hallerinden bellidir ama hala sanki yirmilerinde gibidirler, pembe pembe rujlar, parlak parlak kıyafetler, falan. işte bu teyzeler onlar. hiç ölecekleri gelmez insanın aklına. hayat dolu olmalarına alışkınızdır çünkü. yakıştıramayız onlara ölümü.
(bkz: polat alemdar)
(bkz: emre kongar)
(bkz: hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayan insanlar)
michael jackson. ama sahiden öldü. üzüldüm.
(bkz: ebru şallı)

ölmez lan bu karı.
(bkz: kenan evren)
halit kıvanç.

adam yaşayan bir tarih.
madonna... michael jackson'ın ölümü sonrası, düşüncesi bile korkutsa da, allah kraliçemizi başımızdan eksik etmesin.
(bkz: Karbonfiber misin eşekoğlueşek)*
(bkz: recep tayyip erdoğan)
(bkz: fettullah gülen)
cevabı bütün insanlar olan sorudur. bütün insanlar-istisnalar hariç- hiç ölmeyecekmiş gibi hissederler. ölüme inanırız derler malum etraflarında sürekli ölen insnalar olmuştur bir şekilde fakat o ölüm ki kendilerine hiç dokunmayacakmış gibidir ve bu yüzden sıkıntılı yaşamlar sürerler oysa ölümün bilincidir yaşama anlam kazandıran.
(bkz: deniz baykal)
yaşamayı seven yaşlı insanların ölümü hiç düşünmeden genç insanlarla oluşturdukları dostluk ve arkadaşlıkların getirdiği bir rahatlık'dır. *