bugün
- zall beceremiyorsan bırak git10
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz10
- erkeklerin sadakatsiz olması20
- benim başörtüm var arabamı yanlış park edebilirim12
- anın görüntüsü19
- türkiye den soğuma sebepleri22
- anneler günü12
- erkekler götünüze değil yaptığınız pastaya bakar28
- beni özlediniz mi doğru söyleyin15
- eloande ile evlenip sözlüğü huzura kavuşturmak21
- uludağ sözlükte yazmanın hiçbir anlamı olmaması24
- karşı cinse giyim önerileri19
- ismet gurbuz 202411
- sözlüğe kız getirmek10
- 2024 eurovision şarkı yarışması12
- okul müdürü nasıl korunabilirdi16
- komşuyu arabanın arkasına bağlayıp sürüklemek8
- bir erkeği cezbeden şeyler12
- fazla mastürbasyon yapan erkek9
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak11
- niyetin ciddi mi klişesi13
- uludağ sözlük kapatılacak11
- yorgun mermi8
- icardi1905'in sözlüğü bozması26
- karşı cinsi tavlamak için ne yaparsınız15
- libido düşmesi18
- 45 yaş üstü kadınların muşmulaya dönmesi10
- kızların yedek listesi9
- yazarların kız çocuğu olursa koyacağı isimler9
- cami tuvaletinin paralı olması14
- sözlükteki feyk hesap sahipleri tespit edilecek9
- evlilik yaşı kaç olmalıdır12
- dünya bandırmalılar günü16
- sözlükte artık kızlar teklif edecek8
- insan olmaya ceyrek kala'yı eloande den kapmak17
- platonik aşkın kalp kıran davranışları13
- eric bana9
- sözlük yazarlarının tatlıları13
Aslında belki de hiçbir şey kazanmamış insandır. Hayatlarında Mücadele edenler bilirler ki önemli olan o mücadele halidir. insanı güçlü, umutlu kılan. Yenmek ve yenilmek değil.
Henry Ford 5 kez iflas etmiştir. Sonunda kazanmıştır ama motorsporlarında kaybetmiş ve kazanmıştır. Sonrasında da buhranlar atlatmıştır.
Önemli olan mücadele. Tarih sonucu yazsa da hayat o mücadeleyi yazıyor.
Henry Ford 5 kez iflas etmiştir. Sonunda kazanmıştır ama motorsporlarında kaybetmiş ve kazanmıştır. Sonrasında da buhranlar atlatmıştır.
Önemli olan mücadele. Tarih sonucu yazsa da hayat o mücadeleyi yazıyor.
çocukluğumdan bu yana babadan maddi ve manevi hiçbir destek almadım. 17 yaşımdan beridir de kendi söküğümü kendim dikerim. 19 yaşımdayken kendi üzerime bağlattığım ev internetini yıllardır sadece ben ödüyorum. burada ilginç bir durum yok evet, ilginç kısmı şu; 5-6 yıl önce olur da işsiz kalırsam ve 2-3 ay faturayı ödemezsem bile evden biri çıkıp da ödemezdi, borç birikir, işe girdiğimde faiziyle o borcu öderdim. her koşulda yalnız yürümüş biri olarak bu zorluklardan ders alıp şimdilerdeki 27 yaşım başarıya sahip olmalıydı değil mi? ama hayır olmadı, başarısızlığın mihenk taşı, istikrarsızlığın güvenilir adresi oldum, diğer insanların "adam olmak" dediği şey olamadım bir türlü.
ben bir deneme tahtası oldum aslında, şimdilerde bunu daha iyi anlıyorum. maddi desteğe gerek duymadım hiç ama en azından manevi destek verenim, "evladım parana şu şekilde sahip çık, öyle yap, böyle ol" diyen bir baba da olmadı. başımdan eksik olmasın fakat sadece adı babaydı, kendisi hayatımda hiçbir etkiye sahip olmadı. ne oldu peki? 19-20 yaşlarımdayken benden 10 yaş büyük insanların bile bir aylık kazancını ben 1 haftada kazandım ama 2 günde yedim, uzun ver kirli saçlarımla yeri geldi 35lik kadınların küçük sevgilisi, birahanede yatan şişhanede kalkan oldum.
şimdi yapamadıklarımı kardeşime öğütlüyorum, ona bir baba ve bir abi oluyorum. geleceği en azından daha erken yaşayacak.
ben kaybeden değilim, kaybettiğim tek şey gençliğim sanıyorum ama gençliğimi vermeseydim bir "ben" olamazdım, tecrübe sahibi olamazdım. şimdiden sonra daha iyi olacağım elbette, artık hiç bir güzel ya da çok zeki veya kültürlü bir kadın dahi hayatımın orta yerine oturma lüksüne sahip değil. ben gibi biri ise eğer söz konusu, kralının bile zihnimde esamesi okunamaz.
peki kim bu hiç kaybetmemiş insan? var böyle biri, yakından tanırım böyle bir puştu...
12 yaşımdan beridir mahalleden tanıdığım bir çocukluk arkadaşım. ne çok yakın ne çok uzağız. o yaşlarda kapıda duran bisikleti çalındığında annesinin hemencecik gidip daha iyisini aldığını bilirim. ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya misali bir durum aslında.. maddi açıdan orta düzeyin çok altındalar. 4 yıl önce babası ekmek fırınından emekli olmasına rağmen halen çalışıyor, ev kira, kendisi de yıllardır çalışıyor ama bir türlü çıkışta göremedim çocuğu. arkasında öyle bir baba var ki, arabasının bir sorunu olduğunda hemen gidip kredi çeken cinsten. hani öyle bir evlat düşünün ki her seferinde maddi bir sorun çıkarsın ve her seferinde de babaya yük olsun, babası sayesinde hayatta kalsın. ve hem kültürel, hem maddi, hem de ahlaki açıdan bir bok olamasın.
geçtiğimiz bahar alkollüyken ehliyetine 2 yıl el konuldu. arabayı o halde kullanamayacağı için gitti babasını borca sokup elektrikli bisiklet aldı işe gidebilmek için. bir süre sonra düzceden bir kızla tanıştı, arabayı kullanmamak için elektirkli bisiklet aldığı yetmezmiş gibi bir de kızın yanına gidip geleyim derken 5 bin lira daha ceza yedi ama yine baba koştu yardıma oğlum bir kız buldu evlenir de belki adam olur umuduyla ve beyefendimiz bu sefer de ayakta kaldı. mayıs ayından bu yana kızın yanına gidip geleyim derken nereden baksan 30 bin lira harcama yaptı. maaş asgari ücret ama hayat ceo'lara taş çıkarır. öyle de kuyruğu dik bir kardeşimiz.
peki ya sonra ne olacak, babası olur da vefat ederse? hayatının çöküşünü yaşayacak. o gözünü lüksle boyadığı salak kız da kalmaz yanında, buna da her şeyden daha çok eminim. babasının vefatı bu arkadaşımızın ev kirasına, evin geçimine, 2 kardeşinin masraflarına tek başına bakması demek olacak.
şimdi boyu kadar kitap okuduğum bu cahil arkadaşa sorsanız benim hayatım çöp, düzenli bir işim yok, hatta kaybetmişimdir ona göre... benim kaybedecek bir şeyim yok ama geri zekalı. hiçbir zaman olmadı ki! bugün annem ve babam da vefat etse kendime ait evimde yine aynı şekilde ayakta kalabileceğim. bilgi ve birikimlerimle her yerde her zaman işe, saygıya, keyfim de gelirse akademik düzeyde vasıflara sahip olacağım. ve her zaman olduğu gibi yine yalnız olacağım. hiç kimse ya da hiçbir şey tam olarak benim olmadı ya da ben öyle görmedim ki kaybedeyim. ben bir ağaçtım ve insanlar gölgelenmek için birer misafirdiler sadece. ve ben hiçbir çaba göstermeden onlara sunduğum gölgeler ve onların bende biriktirdikleri anılar sayesinde 45 ciltlik ansiklopedi olmaya yüz tutmuş işlenmeye hazır koca bir çınar oldum.
ve kaybedecek hiçbir şeyin yok ise eğer dünyada kazanabileceğin çok şey var demektir.
ben bir deneme tahtası oldum aslında, şimdilerde bunu daha iyi anlıyorum. maddi desteğe gerek duymadım hiç ama en azından manevi destek verenim, "evladım parana şu şekilde sahip çık, öyle yap, böyle ol" diyen bir baba da olmadı. başımdan eksik olmasın fakat sadece adı babaydı, kendisi hayatımda hiçbir etkiye sahip olmadı. ne oldu peki? 19-20 yaşlarımdayken benden 10 yaş büyük insanların bile bir aylık kazancını ben 1 haftada kazandım ama 2 günde yedim, uzun ver kirli saçlarımla yeri geldi 35lik kadınların küçük sevgilisi, birahanede yatan şişhanede kalkan oldum.
şimdi yapamadıklarımı kardeşime öğütlüyorum, ona bir baba ve bir abi oluyorum. geleceği en azından daha erken yaşayacak.
ben kaybeden değilim, kaybettiğim tek şey gençliğim sanıyorum ama gençliğimi vermeseydim bir "ben" olamazdım, tecrübe sahibi olamazdım. şimdiden sonra daha iyi olacağım elbette, artık hiç bir güzel ya da çok zeki veya kültürlü bir kadın dahi hayatımın orta yerine oturma lüksüne sahip değil. ben gibi biri ise eğer söz konusu, kralının bile zihnimde esamesi okunamaz.
peki kim bu hiç kaybetmemiş insan? var böyle biri, yakından tanırım böyle bir puştu...
12 yaşımdan beridir mahalleden tanıdığım bir çocukluk arkadaşım. ne çok yakın ne çok uzağız. o yaşlarda kapıda duran bisikleti çalındığında annesinin hemencecik gidip daha iyisini aldığını bilirim. ayranı yok içmeye atla gider sıçmaya misali bir durum aslında.. maddi açıdan orta düzeyin çok altındalar. 4 yıl önce babası ekmek fırınından emekli olmasına rağmen halen çalışıyor, ev kira, kendisi de yıllardır çalışıyor ama bir türlü çıkışta göremedim çocuğu. arkasında öyle bir baba var ki, arabasının bir sorunu olduğunda hemen gidip kredi çeken cinsten. hani öyle bir evlat düşünün ki her seferinde maddi bir sorun çıkarsın ve her seferinde de babaya yük olsun, babası sayesinde hayatta kalsın. ve hem kültürel, hem maddi, hem de ahlaki açıdan bir bok olamasın.
geçtiğimiz bahar alkollüyken ehliyetine 2 yıl el konuldu. arabayı o halde kullanamayacağı için gitti babasını borca sokup elektrikli bisiklet aldı işe gidebilmek için. bir süre sonra düzceden bir kızla tanıştı, arabayı kullanmamak için elektirkli bisiklet aldığı yetmezmiş gibi bir de kızın yanına gidip geleyim derken 5 bin lira daha ceza yedi ama yine baba koştu yardıma oğlum bir kız buldu evlenir de belki adam olur umuduyla ve beyefendimiz bu sefer de ayakta kaldı. mayıs ayından bu yana kızın yanına gidip geleyim derken nereden baksan 30 bin lira harcama yaptı. maaş asgari ücret ama hayat ceo'lara taş çıkarır. öyle de kuyruğu dik bir kardeşimiz.
peki ya sonra ne olacak, babası olur da vefat ederse? hayatının çöküşünü yaşayacak. o gözünü lüksle boyadığı salak kız da kalmaz yanında, buna da her şeyden daha çok eminim. babasının vefatı bu arkadaşımızın ev kirasına, evin geçimine, 2 kardeşinin masraflarına tek başına bakması demek olacak.
şimdi boyu kadar kitap okuduğum bu cahil arkadaşa sorsanız benim hayatım çöp, düzenli bir işim yok, hatta kaybetmişimdir ona göre... benim kaybedecek bir şeyim yok ama geri zekalı. hiçbir zaman olmadı ki! bugün annem ve babam da vefat etse kendime ait evimde yine aynı şekilde ayakta kalabileceğim. bilgi ve birikimlerimle her yerde her zaman işe, saygıya, keyfim de gelirse akademik düzeyde vasıflara sahip olacağım. ve her zaman olduğu gibi yine yalnız olacağım. hiç kimse ya da hiçbir şey tam olarak benim olmadı ya da ben öyle görmedim ki kaybedeyim. ben bir ağaçtım ve insanlar gölgelenmek için birer misafirdiler sadece. ve ben hiçbir çaba göstermeden onlara sunduğum gölgeler ve onların bende biriktirdikleri anılar sayesinde 45 ciltlik ansiklopedi olmaya yüz tutmuş işlenmeye hazır koca bir çınar oldum.
ve kaybedecek hiçbir şeyin yok ise eğer dünyada kazanabileceğin çok şey var demektir.
Böyle bir insan yoktur. Kaybedilmeden kazanılmaz zaten.
Ne şanslı. Doğduğumdan itibaren kaybederim.
hiç denememiş insandır. bu da kaybetmekten daha kötü zaten.
bitkisel hayattadır, fakat şuuru açıktır.
neler kaçırdığını bilmeyen insandır. kaybetmeyen insan mı olur be?
Tecrübesiz yalın insandır...
Bir gün mutlaka kaybedecek ve hayal kırıklığı daha büyük olacaktır.
Yok Öyle bir dünya... Vermeden alamazsın...
Sığ insan türüdür. Yüzeysel yaşar, yüzeysel düşünür. Hayatın anlamı kaybedip kaybedip tekrar yola devam edenlerde yatar.
Kaybettiğinin farkında değildir. Ben 1 seneyi aşkın zamandan sonra kabul ettim kaybettiğimi.
2-3 sene önce çok daha iyiydim. Maddi yönden bu kadar rahat olmasam da sosyal anlamda daha iyiydim. Gittikçe içime kapanıyorum, kimseyi istemiyorum. Kimseyle tanışmaya, konuşmaya hevesim kalmadı. Pandemi süreci de tuz biber oldu zaten. Tükendim gibi hissediyorum. Bu kadarmışım ve bitti. Yaşım 26 ama bittim ben. Benden bu kadar.
2-3 sene önce çok daha iyiydim. Maddi yönden bu kadar rahat olmasam da sosyal anlamda daha iyiydim. Gittikçe içime kapanıyorum, kimseyi istemiyorum. Kimseyle tanışmaya, konuşmaya hevesim kalmadı. Pandemi süreci de tuz biber oldu zaten. Tükendim gibi hissediyorum. Bu kadarmışım ve bitti. Yaşım 26 ama bittim ben. Benden bu kadar.
Yoktur öyle bir insan , çünkü insan kaybederek kazanmayı öğrenir. Bu her zaman böyledir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar