bugün

cennette bolca vaad edilir er kişilere.
Cinselliği kullanarak sevaba yöneltmek ne boktan bir çelişkidir ama.
o zaman cennete sübyancılar girecek demek olan sapkın anlayış.
edit : bu entrye eksi verenler H.Üzmeze ne verir merak ediyorum.
Cennette sunulması beklenen hediye, eğer pipimizi çürümeden cennete götürebilirsek, Bilmiyoruz öteki tarafta seks varmı. Eğer free seks düşüncesine kapıldıysak, sanırım cenette gidemeyeceğiz. Bu hatun kişilerlede karşılaşamayacağız.
sübyancılık kokan cümle.
söz konusu vaaddeki kızlar; sıkı müslüman kadınlara da penisleri traktör egzozu gibi (bkz: david beckham) yaşıt erkekler mi vaad ediliyor acaba, yoksa lezbiyenliğe mi terfi ediyor kadınlar diye düşündüren kızlardır.
"..yada cennet örneği kuran'da anlatılan şelaleler, hiçbir yerde olmayan meyveler betimlemedir. somutlaştırmadır. mutluluğun çok fazla olacağını anlatır. yoksa aslının yanında bu da hafif kalır. herkesin cennetinin başka başka olduğuna inanıyorum. kiminin cenneti bilgidir, kimininki aşktır, kimininki egosunun okşanmasıdır. hayatınızda en sevdiğiniz kişinin dizlerinde uyurken, onun sizin saçlarınızı oksadığını düşünün; yada sevimli bir yumurcağın gülen gözlerle yüreğinize baktığını. bir de bu hissin sonsuza kadar sürdüğünü, cennet budur."

(bkz: cehennem/#3783784)
60lık azgın bir bunağın camide fetvada dinler dinlemez eve gidip hayal ederek 31 çekmesini ve imanının güçlenmesini sağlayabilecek cümle.
yaslari ve yerleri merak edilen * kizlardir.

edit: peki.
sözlükte geçmesinden rahatsız olduğum konulardan biri. eğer gercekten geçiyorsa kutsal kitapta, ne diye çoluk çocuğun ağzına sakız ediyorsunuz? üstelik de bilmeden sapkınca yorum yapmaya gayet müsait.
allahin bize vaad etigi kizlardir. baska dinde de bulamazsin boylesini.

ayrica kadinlara ne vaad etti merak ediyorum. ne fantasiyimis ayrica oyle lafa bak tomurcuk gibi. ahaha
çocuk tacizi iddiasıyla yargılanan islamcı yazar hüseyin üzmezin çıkış noktası.
kur'an da geçen, erkeklere cennet'te vaadedilen bir şeydir.
evet böyle bir şey geçer. ama bir de tamamının mantığını çözelim hep beraber.tam sureyi bilmiyorum. ama okuduğumdan mükevellit şu mantık hakim surede...

isteyen eşlerini, isteyen bu hurileri seçecek. şimdi dünyevi hayatta zaten eşini başkası için terketmiş adam bu hurilere erişemeyecek. ayrıca, dünyevi hayatta eşine zorla katlanmış adam da cenneti hakedecek midir bilinmez.
terketmemiş adam eminim ki eşlerini seçecektir.
bekar olan adamlar ise hurilere gidecektir.

hadi onu bunu bırakalım belki sadece hizmet için huriler olacaktır. niye hep seksi düşünüyoruz. insan olduğumuz için değil mi? bir de ruhumuzla düşünelim durumu.

cennetteki seks muhabbetine gelirsek. cennette irade duyguları olmayacağı için seks olmaz. yani acıkmayacaksak, susamayacaksak ne seksi yahu. olmadı bir de sıçalım oraya buraya yediklerimizi. dini kitaplarda geçen cennet terimleri sadece anlamamız için yapılmıştır ve yazılmıştır veyahut indirilmiştir, herneyse.

heh unutmadan ekleyeyim : "insanoğlunun bildikleri, sonsuz büyüklükte olan bir çöldeki bir kum taneciği kadar bile değildir." kaynak: kur'an

yazar der ki: herkesin görüşleri farklıdır. inananlar, inanmayanlar, farklı şeylere inanlar. bırakın huriyi muriyi. insan olmayı başaralım da sonra hayvansal dürtülere geçelim.
aranızda öyle gafiiler vardıki, ömrünü allahın diniyle mücadeleye adamışlardan bile zararlıdır.
onlar ki, allah'ın laflarını melayaniye(alay, eğlence) alet ederler.
onlar ki, bilerek ve isteyerek saptırırlar.
eğer siz onların mezarda ki seslerini duyabilecek olsaydınız.
vallahi ve billahi alnınızı secdeden kaldırmaz,
gözlerinizden kan gelene kadar tövbe ederdiniz.

bide bu var.
başlıkta ki konudan sıkılırasanız, makara yapmaya bu konuyla devam edersiniz.
bir ateist'in dine yöneliş hikayesi.
bu konuda cesitli farklı dusunceler var. arapca da bir kelime bir cok manaya geliyor. bir tefsire gorede

Sorumlu davranmış olanlara ödüller var -inne l-müttekıyne mefâzâ (78:31)
Bahçeler, asmalar -Hedâika ve e'nâbâ (78:32)
Uyum içinde salkım salkım üzümler -Ve kevâibe etrâbâ (78:33)
Dolu dolu kadehler -Ve ka'san dıhâkâ (78:34)

Görüldüğü üzere bir önceki ayet olan 78:32'de bahçeler, üzüm asmaları geçiyor. 78:33'teki kevâib işte o asmalarla ilgili. Kevâib, çoğuldur; üzüm daneleri demek. Tekil hali olan ka'be ise "dane"dir.

Ka'betü e'nab: üzüm danesi

"Ka'be"nin üzüm danesi anlamına geldiğini anadili Arapça olan herkes bilir. Çoğulu "kevâib"dir; üzüm daneleri anlamına gelir. Ka'be kelimesinin başka bir çoğulu olan unkûd ise salkım demek.

Sonra, şuna dikkat edelim: 78:33'te kız ya da huri anlamına gelen hiçbir isim yok; yaşıt diye algılanan atraban ise sıfattır; ayette bulunmayan "kız"ı değil ayette bulunan "kevâib"i tanımlar.

Açıkça görülüyor ki 31, 32 ve 33 ncü ayetler arasında mantıki bir anlatım ve anlam örgüsü var:

Bahçelerde asmalar var (78:31);
asmalardan devşirilen dane dane üzümler ki her biri ötekine denktir (78:32);
ve üzümlerden yapılıp dolu dolu kadehlerde sunulan içecekler (78:33).

Bu üç ayetin üçü de bahçeleri, meyvaları ve içecekleri anlatıyor: son derece uyumlu bir bütünlük içinde. Araya sokuşturulan yaşıt (kızlar) ise bahçelerin, asmaların ve içki kadehlerinin uyumunu ve bütünlüğünü bozar.

Atraban kelimesine gelince, nedense hep yaşıt diye algılanmış bu kelime. Oysa denk anlamına da gelir. Ki bu ayetlerde meyvaların biribirine denk olduğu vurgulanıyor. Örneğin her bir üzüm danesi ötekilere renk, boyut ve tad bakımından denk olup biri ötekine oranla biraz çelimsiz, tadsız, çürük değildir.
alıntı teblig.net
bazılarına gore huseyin uzmez tipli insanların cevirdigi tefsir size aktarılan gibi olur.
yazar notu;arapca bilmedigim icin bu konuda yorum yapmaktan kacinirim.
bu vaatten illa ki seksi düşünmemek gerekir. burada sadece biz insanların anlayabileceği bir dilden, cennetin ne kadar mutluluk verici bir yer olduğu anlatılmaktadır. Allah, bizim hoşumuza gidebilecek şeyler arasında görmüş olacak ki, cenneti tanımlarken, oradaki genç kızlardan bahsetmiştir. Her ne kadar cennette seks olmayacaksa da, oradaki kızların yeni tomurcuklanmış memelerini belirtme ihtiyacı hissetmiştir.

henüz ergenliğinin ilk yıllarındaki kız akrabalarımı düşünüyorum. Onların birer benzerinin cennette bulunacağının "müjdelenmiş" olması hakikaten iğrenç.

Bu durumun neden inanmayanları alakadar ettiğine gelince; hem kendi inanmama sebeplerini açıklama ve hatta tebliğ etme arzusu, ve hem de verilebilecek ikna edici bir yanıt olup olmadığı merakı sanırım yeterlidir. şimdiye dek pek bir şey göremedikne yazık ki.
Hani cennette önemli olan maneviyattı, dünya kavramları geride kalıcaktı. Hani ruh bedenden daha önemliydi. Hani insanları dış güzelliğe göre değil, içe göre sevicektik. Ne farkı var memesi herhangi birşeye benzeyen kızların.

(bkz: çelişin çelişin gülüyoruz)

(bkz: göğüs kasları kaya gibi sertleşmiş yaşıt nuriler)
monica belluci nin cennette huri den sayılmadığının göstergesidir.

görsel
bir yığın cahili savaşa sürmek için vaadedilebilecek güzel bir söz. günümüzde bile kız kavgasından öldürülenleri düşündükçe hele...

ek: biraz da kopyala yapıştır'ın hakkını verelim.

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve memeleri yeni sertleşmiş yaşıt kızlar.
Adem Uğur : Göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar,
Ali Bulaç : Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Ali Fikri Yavuz : Aynı yaşta tomurcuk sîneliler,
Bekir Sadak : (31-34) Dogrusu, Allah'a karsi gelmekten sakinanlara kurtulus, bahceler, baglar, yasitlar ve dolu kadehler vardir.
Celal Yıldırım : (31-32-33-34) (Allah'tan derin bir saygı ile) korkup (fenalıklardan) sakınanlara kurtuluş, başarıya erişme, bahçeler, bağlar, göğüsleri yeni kabarmış yaşıtlar; dolu dolu kadehler vardır.
Diyanet işleri (eski) : (31-34) Doğrusu, Allah'a karşı gelmekten sakınanlara kurtuluş, bahçeler, bağlar, yaşıtlar ve dolu kadehler vardır.
Diyanet Vakfi : (31-34) Şüphesiz takvâ sahipleri için umulanı buldukları yer, bahçeler, üzüm bağları, göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar, içki dolu kâseler vardır.
Edip Yüksel : Genç ve yaşıt eşler...
Elmalılı Hamdi Yazır : Ve turunç sîneli yaşıtlar var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Turunç göğüslü yaşıt (kızlar) var.
Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Memeleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar var.
Fizilal-il Kuran : Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar ve
Gültekin Onan : Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Hasan Basri Çantay : memeleri tomurcuklanmış bir yaşıt kızlar,
ibni Kesir : Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Muhammed Esed : müthiş uyumlu harika eşler,
Ömer Nasuhi Bilmen : Ve nar memeli, hep bir yaşta (cariyeler vardır).
Şaban Piriş : Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar..
Suat Yıldırım : (32-34) Onlara bahçeler, üzüm bağları, turunç göğüslü genç yaşıt dilberler, dolu dolu kadehler var.
Süleyman Ateş : Göğüsleri tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Tefhim-ul Kuran : Göğüsleri henüz tomurcuklanmış yaşıt kızlar.
Ümit Şimşek : Turunç göğüslü yaşıt güzeller,
Yaşar Nuri Öztürk : Göğüsleri turunç gibi yaşıtlar,
google a, teen porn, boobs, young girls fuck yazıp aratanların, bak kuran karı- kız vaadediyor diyerek ironiden ironiye koştuğu mesele. ulan var mı içinizde bir tane, genç kız memesine hasta olmayan ? o vakit dağılın, kamyon yanaşacak.
(bkz: tomurcuk ne lan)
(bkz: göğüsleri tomurcuk gibi kabarmış yaşıt kızlar)
kuranı kerimi motomot türkçeye çevirince ortaya çıkan şerefsizliğin ifadesidir. ulan siz kimsiniz, örnek verdiğiniz tercümeciler kim, bir tanesi bile tefsir alimi değil, böyle genç liselileri de kandırıyorlar işte.
Bazen Arap dilini ve arapça kelimelerin terminolojisini bilmemekten, bazan de kasıtlı olarak "salağa yatmaktan" ileri gelen, Nebe Suresi 33. Ayete ilintilenmeye çalışılan yanlış kelime çevirisi.

Öncelikle, verilen Nebe Suresi 33. Ayetin orjinali "Ve kevâibe etrâbâ" dir. (arapça okunuşu)

Burada geçen "kevâib" yüksek, yüce, kaliteli, değerli, gözalıcı" anlamına gelen "ka'b" kökünden gelmektedir. Ancak, tarihsel süreçte bu kavram, "Ka'be" gibi "kübik", "ka'beyn" gibi dairevi cisimler için de kullanılmaya başlamıştır. Dolayısıyla 1400 yıl önce kullanılan anlamını yitirmiş ve maalesef mütercimler tarafından günümüz anlamıyla çevrilmiştir. Dolayısıyla bu yönüyle "göğüs" çevirisi hatalıdır. Doğrusu "gözalıcı" dır.

Ayrıca önemli bir bilgi daha vermek isterim ki; dünya üzerindeki dillerin bir çoğunda eril yani müzekker ve dişil yani müennes ifadeler yoktur. Ancak ingilizce de var olduğu gibi, Arapça'da da eril ve dişil ifadeler vardır. Ve ne gariptir ki, konumuz olan ayette geçen kelime dişil olmadığı gibi, tek bir cinse de kesinlikle hamledilemez. Ayrıca kullanım şekli yönüyle, her iki cinsi de kapsamaktadır. Dolayısıyla bu yönüyle de "göğüs ve kız" çevirisi hatalıdır. Bu yönüyle de "gözalıcı" anlamı doğru olan çeviridir.

ikinci kavram olan "etrâb" kavramı ise, anlamı tarihsel süreçte değişmeden, günümüze kadar ulaşmış "tam denk, dengi dengine" anlamında bir kelimedir.

Dolayısıyla Nebe Suresi 33. Ayetin doğru tercümesi şu şekildedir: "dengi dengine gözalıcı eşler"

Arapça bir dildir ve her dilin kendine özgü özellikleri vardır. Ve hiç bir dil başka bir dile "motamot" yani kelime kelime tam olarak çevrilemez. Bu sebeple mealler değil tefsirler daha sağlıklıdır. Çünkü kelimelerin kökenlerini ve kullanılış şekillerini de vererek sağlıklı sonuçlar çıkarır. Tabi tefsir meselesinde de işinin ehli insanların bu işi yapması gerekmektedir. O sebeple her tefsir tam doğrudur demiyoruz. Güvenilir tefsirler ve "gerekçeli" mealler vardır.

Ayrıca müsadenizle bir konuya daha değinmek istiyorum.

islâm hakkında önyargılı olan bazı kimseler, islâm'ı, "bedeni zevklerle dolu bir cennet" vadetmekle eleştirmektedirler. Oysa islâm, insanı, Allah'ın ona verdiği "temel fıtratı" içinde ele alır. insan ne sadece bir ruh, ne sadece bir nefis, ne de sadece bir bedendir. O, bütün bunlardan müteşekkil olduğu için, islâm bunların her biri için kaideler getirmiş ve bunlara uymanın karşılığında cennet'te mükafatlar vadetmiştir. Bunda ne şaşılacak ne de ayıplanacak bir durum yoktur.
(bkz: benle yaşıtsa vay bana vaylar bana)