bugün

Gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda, bir yazarın periyodik olarak genel bir başlık altında günün sosyal ve siyasi olaylarını kendi bakış açısına, siyasi, ideolojik eğilimine ve düşünce yapısına göre değerlendirdiği kısa yorum yazılarına denir.
çok fakir bi adam varmış. adam günün birinde bi mektup yazmış postaneye gidip göndermiş. bu mektup postacıların eline geçmiş. postacılar bi bakmışlarki postanın alıcı kısmında Allah'a diye yazıyomuş. -ulan Allah'a mektupmu olur diyip mektubu açmışlar. mektupta;

- Allahım ben çok fakirim. neolur bana 1000 lira gönder yazıyomuş. postacılar bunu okuyunca çok hüzünlenmişler. aralarında para toplamışlar zarfa koyup adamın evine bırakmışlar. fakir adam zarfı bi açmış içinde 800 lira para. fakir adam parayı görünce çok sevinmiş. her neyse aradan biraz vakit geçmiş adamın parası bitmiş. adam yine bi mektup yazmış postaneye vermiş. postacılar yine almışlar mektubu okumuşlar:

- Allahım gönderdiğin para için çok saol ama o para bitti. bana 1000 lira daha gönderirmisin? ama postacılarla gönderme 200 lirasını çalmış şerefsizler.
Güzel anlatıldığında Çok güldüren, kötü anlatıldığında da eziyet halini alan, kısa ve komik hikayelerdir.
Ali annesine sormuş. Anne ben nasıl oldum ?
Annesi demiş ki: gece yatarken yatağın etrafına şeker koymuştuk sabah kalktığımızda sen gelmiştin demiş.Bu fikir o sıralar yalnızlıktan bunalımda olan Ali'nin çok hoşuna gitmiş ve gece yatarken yatağın etrafına şeker koymuş.Sabah kalktığında yatağın etrafında haşereler gezmekteymiş Ali sinirlenmiş ve şöyle DEmiş
-şimdi size bi çarparım ama baba yüreği işte dayanmıyor.

(ilkokulda sürekli tahtaya çıkıp bunu anlatırdım:( *
bir fabl fıkrası:
ormana vergi memuru geleceği haberini duyan hayvanlar kaçmaya başlamış.
kaplumbağaya sormuşlar neden kaçıyorsun?
-demiş, bende ev var, hanımda ev var, çocukta ev var!
tavşana sormuşlar neden kaçıyorsun?
-demiş, bende kürk var, hanımda kürk var, çocukta kürk var!
leyleğe sormuşlar peki sen neden kaçıyorsun?
-demiş, bende seyahat var, hanımda seyahat var, çocukta seyahat var!
maymuna sormuşlar sen neden kaçmıyorsun?
-demiş, benim kıç çıplak, hanımın kıç çıplak, çocuğun kıç çıplak!neden kaçayım?
Karı koca yemek yemektedirler. O sırada masaya yaklaşan heykel gibi güzel bir esmer, adamı selamlayıp geçer. Adamın karısı sinirle sorar:
- Kim bu afet?
- Eğer mutlaka bilmek istiyorsan söyleyeyim, metresim, der adam.
- Bir de bu kadar pervasızca söylüyorsun. Boşanıyorum senden!
- Yani Etiler'deki apartmanı, Kandilli'deki yalıyı, Göcek'teki tekneyi ve Nice'deki villayı bırakıyorsun...
Uzun bir sessizlik olur. Çift yemeğini çatallarken kadın birden sorar:
- Şu arkada oturan Fuat değil mi? Yanındaki kadın kim?
- Fuat'ın metresi.
- Ay bizimki çok daha güzel!
FBi ya saglam bir ajan aranmaktadir. Dünyanın her yerinden ajanlar başvurularını yapar. ve finale 3 ulkeden, 3 ajan kalır. ingiliz, fransiz ve bizden de komser temel kalmistir.

ilk sınav sır saklamaktır. Her ajana bir kelime söylerler ve biz ne yaparsak yapalım, bunu bize söylemeyin derler.

ilk ingiliz gelir. Başlarlar dövmeye, ses yok. Elektrikli sandalyeye oturtun dedikleri anda ingiliz hemen öter.

Sonra Fransız gelir. Başlarlar dövmeye, sonra elektrikli sandalye ve sıra filistin bağına gelince o da öter.

Sıra gelir bizim Temel'e. Başlarlar dövmeye, elektrikli sandalye, filistin bağı, kırbaç, ıslak havlu vs vs. Bir sürü şey denerler, bizim Temel'den söylemez. Herkes şaşırır tabii.

Helal olsun bu Türklere derler. Hücresine bir kamera koyun, bakalım ne yapıyor bu adam orada. Neyse kamerayı koyarlar ve bir süre sonra izlemeye başlarlar.

O sırada Temel kafasını duvara vurmaya başlar;

-Aptal Temel hatirla oni, döviler seni. Hatırla oni, döviler seni.
6 ay boyunca uzayda kalmak üzere üç ülkeden üç kişi seçerler.
bi alman bi ingiliz bi temel katılırlar.
fakat 6 ay boyunca yanlarına tek bir şey almaları istenir.
alman 6 aylık içki ister.. geldiğinde içmekten perişan olmuş bir şekilde uzay mekiğinden düşer.
fransız ise 6 ay yeticek kadar seks materyali ister.6 ayın sonunda yorgun bitkin bi şekilde uzay mekiğinden düşer.
sıra temele gelmiştir.temel ise sadece 6 aylık sigara istemiştir.6 ay ın sonunda uzay mekiğinin kapısı açılır temel perişan bir şekilde yere düşer ve bağırır :
-ÇAKMAK VERiN...
Üç kişi ölmüş ve cehenneme gitmişler.Cehennemde zebaniler bunlara üç seçenek sunmuşlar.Üç kapı varmış yani üç oda bunlardan birini seçmek zorundalarmış.birinci odaya bakmışlar herifleri fırında yakıyorlarmış.bunu beğenmemişler.ikinci odaya bakmışlar buradada herifleri boğazlarından tavana asıyorlarmış.bunuda beğenmemişler.üçüncü odaya bakmışlar buradada adamlar bokların üzerinde oturup sigara içiyorlarmış..neyse demişler buraya girelim hiç yoktan sigara içeriz..bunlar oturup sigara içerlerken uzun bir zil çalmış ve zebaniler gelmiş.-sigara molası bitmiştir.bok yemeye devam..
ruhumu sallayan salıncak
bomboş şimdi, çok boş şimdi
sanki terkedildi
derin derin bakışların en son delildi
hep son delildi kalbimi yaşatan
şarkılar söyler seni dinlerdim
böyle gizlendim zor oldu ancak
sonunda anladım senin aşkın bir fıkraymış
ne gariptir sen anlattın ben ağladım.
(bkz: dünyanın en komik fıkrası/#9677478)
85 yaşından da bir adam doğum hanenin kapısında beklemektedir.
Doğumhaneden çıkan doktor şöyle bir bakındıktan sonra yaşlı adama sorar:
Doktor- "içerde doğum yapan bayan yakınınız mı?"
Adam- "Evet,eşim
Doktor- "Ama bayan 25 yaşlarında..."
Adam- "Tamam işte, eşim o. Niye şaşırdınız, baba olamaz mıyım yani?"
Doktor- "Yoo, aklıma benim dedem geldi de."
Adam- "Nesi varmış dedenizin?"
Doktor- "Kendisi av meraklısı idi. sürekli ava çıkardı. Ancak yaşlanınca zorlanmaya başladı. Bir gün ava çıkacakken kendisini uyardık, aman yapma dedecim, sen yaşlandın, ava gidemezsin diye. Kendisi Israr etti ve hazırlandı. E, tabi yaşlılık, çıkarken tüfek yerine baston aldı eline. Ben de kendisiyle gittim. Ormanda bayağı yol yürüdükten sonra bir geyik gördük. Dedim ya, dedem yaşlı. Bastonu omzuna koydu, doğrulttu ve geyiğe bastonla ateş etti. Geyik o anda vurulup yere düştü..."
Adam- "Olur mu, başkası vurmuştur onu."
Doktor- "Ben de onu demeye çalışıyorum işte .. başkası vurmuştur.
iki laz yılan yolda sürünüyorlarmış. temel ve dursun.
yılanlardan dursun olanı, temel olanına sormuş:
"ula biz zehirlimiyduk, değil miyduk?" diye.
temel olan da "ula niye sordun?" demiş.
dursun olan cevap vermiş:
"dilimu ısırdim da"
ukrayna'da bir restorantta temel ile dursun oturmuşlar garsonu beklemektedir. iki ukraynalı seksi kadının bulunduğu yan masayaya gelen garson menüyü anlatmakta, ve temel ile dursun'un anlamadığı lisan ile ne arzu edersiniz diye sormaktadır.
ukraynalı kadından biri en son yarra yering * deyince, temel ile dursun bunu duyar duymaz fırlayarak kadınlara doğru atıldılar ve o hızla masayı ve kadınları yere serdiler. bunu gören uzun boylu geniş omuzlu garson temel ile dursun'u boyunlarından tutup arka odaya sürüklemeye başladı.
temelin canı çok yanmıştı dursuna bakarak '' ula tursun kadınlar yarra yering derken biz yarra yering!!!!!''
nasrettin hoca'ya sormuşlar:
-allah'la aran nasıl?

cevap vermiş:
-nasıl olsun hep o'nun dediği oluyor.
iki fakir çoçuk havuz partisi için zengin çocuğun malikanesine davet edilmişler...
mayolarını giyerken biri diğerine '' zengin çocukların küçücük pipilerini farkettin mi? '' diye sormuş.. '' evet.. '' demiş öteki. ''çünkü onların oynayacak gerçek oyuncakları var!''
Adamın biri aşırı derecede Şanssızmış. Birgün uçağa binmiş ve tabi uçak arızalanmış. Herkes fazlalık eşyasını atmış. Yolculardan birinin de atlaması gerekiyormuş. Kura çekelim demişler. Bizimki hemen itiraz etmiş Olmaz Kura çekersek kesin bana cıkar demiş. Hadi canım Nerden biliyorsun 300 yolcu içinden belki de sana cıkmaz demişler. Adam hayır ben biliyorum demiş ama yine de kuraya engel olamamış. Gerçekten de kuradan adamın adı cıkmış. Tabi hemn itiraz etmiş ben demedim mi size diye. Yine kura çekelim belki bu sefer başkası Çıkar demişler ve yine cekmişler ve tabi yine bizim şanssıza cıkmış kura. Adam ne yapsın son çare tamam "şu soruyu bilirseniz atlarım" demiş.
- "sor bakalım demişler"
-"Benim ve yanımdakinin taşakları toplamı kaç?"
-"Eee Onu bilmeyecek ne var 4 demişler"
Adam gülmüş ve açıp göstermiş. Sadce tek taşak varmış adamda.
Yanındaki açmış bi bakmışlar herif 3 taşşaklı.
uyarı!!!
birazdan okuyacağınız fıkra, potansiyel ile gerçeklik arasındaki farkı ortaya koymaktadır...

adamın ilkokula giden küçük oğlu ev ödevi için sorar:
-babacığım potansiyel ile fiili arasındaki fark nedir?
babası karısına döner ve sorar:
-hanım 1milyon dolar verseler robert redford'la yatar misin?
karisi "tabii sorulur mu hayatta kaçırmam."
adam kızına 1 milyon dolar karşılığında brad pitt ile yatıp yatmayacağını sorar.
kızı "vay be tabii ki hep hayalini kurduğum şey."
daha sonra adam büyük oğluna dönerek:
-sen 1 milyon dolar için tom cruise ile yatarmisin diye sorar.
büyük "oğlan evet neden yatmayayım. düşünsene 1 milyon dolarla neler yapılmaz!"
bunun üzerine babası küçük oğluna döner ve "anladın mi oğlum potansiyel olarak 3 milyon doların üzerinde oturuyoruz ama fiili olarak 2 fahişe ve 1 ibneyle yasıyoruz..."
elazığlı , malatyalı ve diyarbakırlı 3 arkadaş yolda kaza geçirmişler. hastaneye kaldırılmışlar. ilk ayılan elazığlı olmuş. demişler ne oldu durum nedir?
- vala diğer tarafta azrail 3000tl ödeyeni hayata döndürürüm dedi, bende ödedim döndüm demiş.
diğerleri ne oldu diye sormus etraftakiler.
- malatyalı pazarlık yapıyor. diyarbakırlı ise 'ben ödemem devlet ödesin' diyor demiş.
iki kadın sessizce oturuyormuş.
Hoca Öğrenciye Sormuş ;
- istem Dışı Çalışan Organımız Hangisidir ?
- Öğrenci Cevap Vermiş ;
- Tik'tir Öğretmenim
- Aferin Evladım Senin Adın Ne Demiş Öğretmen ;
- Tüleyman Öğretmenim.:
birinci sinif tip ogrencileri, ilk anatomi dersini almak icin gercek bir cesedin basinda toplanirlar.profesor beyaz ortu ile ortulmus cesedin basinda daire seklindeki ogrencilere donerek..

-"tipta doktorun kalitesini iki sey belirler,birincisi soz konusu olan insan vucudu ise hicbir sekilde tiksinmiyeceksin"

ornek vermek icin ortunun kica gelen bolumunu kaldirir,parmagini butunuyle cesetin kicina sokar ve ceker cekmez agzina sokup emer.
ogrencilere donup :
-"sira sizde hepiniz yaptigimin aynisini yapacaksiniz."

ogrenciler korku dolu gozlerle, hocanin ciddiyet yogun yuzune dikkatlice bakarlar ama nafile....
sirayla hepsi tiksinerek yaparlar ,
bittiginde profesor:

"kalitenizi gosteren ikinci onemli faktor ,dikkatinizden kactigini uzulerek gordum ben orta parmagimi kullanip isaret parmagimi emmistim!! ikincisi ayrintilara dikkat ve konsatre olmak" ders bitmistir.
kadin mutfakta kocasina yumurta pisirmektedir.
kocasi arkasindan gizlice yaklasarak
-dikkat et!
-dikkat et diyorum. biraz daha yag koy!
-allahim inanamiyorum!!niye bu kadar cok yumurta koydun ki ?
-sola dogru cevir.sola diyorum bak hic beni dinliyor mu?!!
-biraz daha yag koymalisin .dikkat!!! yapisacak tavaya kime diyorum .
-dikkat et cevir..cevir.kafan nerde senin?
-hani tuz .hani tuz.offf cildirtacaksin beni!!!!
-tuz diyorum !!!dinleyen kim?!!
kadin yavasca doner hisimla:
+kafayi mi yedin sabah sabah..aa ustume iyilik saglik!! ne saniyorsun

-canim , araba kullanirken neler hissettigimi anlamani istedim.
Dünya'nın en kısa fıkrası: iki kadın sessizce oturuyorlarmış.
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. seçtiği adam sağır ve dilsizdi.
Çünkü baba; bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu.
Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına çağırdı, birde işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?" Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
- "Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiginizi anlamıyorum." Tercüman tercüme etti:
- "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş." Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede." Tercüman işaretle sordu:
- "Para nerede?" Sağır dilsiz kan ter içinde işaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda yüz bin dolar var."
- "Ne söyledi?" dedi Baba. Tercüman yanıtladı:
- "Dedi ki, hala neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de yürek istermiş.