entry'ler (670)

asla anlaşamayacağınız insan tipi hangisidir

cahil aynı zamanda cahilliğinin farkında olmayan insan.

kameraya koşup skandal bir hareket yapan kadın

işte sıkılıp , 10 sene sonra ilk kez sözlüğe girdim , sıradan son yazılan başlıklara bakayım dedim. ilk açtığım yazı bu çıktı. hiç değişmemişsiniz beyler.

ateş karıştırma sopası

her ateşin başında kendiliğinden oluşan ateş başı abisinin en önemli aksesuarı.

eğirdir dağ komando okulu

-327 . dönemden -

Girdim Sınava geldim buraya
Duydum ki eğitimi sıkı baya
Gönül ister gitmek Tuzla'ya
Ama kaldım burda ağlaya ağlaya

Çıktım koğuşa yattım yatağa
Baktım ranzadaki siyah yazıya
Daldım sonra derin bir uykuya
Gördüm mokokolu bir rüya

Duydum bir ses 7'de içtima
Sakal traşını sakın unutma
Varsa dünden traş olan dana
Haftasonu döner durur yana yana

Vurdum kendimi Camili yoluna
Allahım bu nasıl bir ceza
Baktım yola göründü bir araba
Geliyor komutan ya Mercedes ya Man'la

Komutanım gelir tekmil alır
Bizim nöbetçi hep geç kalır
Ders biter yine tekmil alır
Bizim nöbetçi yine geç kalır

Ders bitişi gözler kamyon arar
Gelen kamyonu kendi için sanar
Kamyon yanından geçince anlar
Y..rağı yedi yine bizim ayaklar

Hepimizin var bir umudu
Akşam ki derste var bir sunu
Anlamazsan onu çakarsa durumu
Bunlar nasıl üniversite mezunu

Traverse gideriz ararız nokta
Hedef kıtasını gören şokta
Domuz görürsen sakın korkma
Dolu şarjörün var stokta

Bir sanattır MG3'ü taşımak
Öyle kolaydır uzaktan atıp tutmak
Eline alıpta tart bir bak
Eda'dan sonra nasıl giriyor y..rak

3 ay geçti alıştık biz
intikalde arkadan bırakmayız iz
Komutanım rahat olun kasmayın siz
GÜÇLÜYÜZ CESURUZ HAZIRIZ BiZ

Artık alıştık ya g.tümüz kalktı
Camili vız gelir diyenler arttı
Ekrem Teğmen programı astı
Yarınki revirciler yine arttı

Bizim revir üst düzey hastane
Komutanımız sormaz bile derdin ne
Komutanım halsizim çok yorgunum de
Tamam yavrum çık dışarda bekle

Ekrem Teğmen yayınlar bildirge
Anlamadım tebliğ ne tebellüğ ne
Eğer aradan çıkarsa bir ibne
Anlatır teğmenim ona derince

Süleyman Üsteğmen'e gelince
Sokar lafları ince ince
Birde atışın varsa gece
Sıçtın evladım onu görünce

Nişan vaziyeti alır yere yatarım
Arpacığı net hedefi flu yaparım
Kurma kolu çekmeden tetik basarım
Süleyman Üsteğmen görürse başı tutarım

ARTIK SiVRi TEPE ÇOK KISA
TEPE DEĞiL SANKi BiR OVA
NERDE DERSEN O BÜYÜK KAYA
ARKANI ELLEYiP G..TÜNÜ BiR YOKLA

Komandoyuz biz herşeyi yeriz
Yemek sırasında kavga ederiz
Sakinleşince gider özür dileriz
En nihayetinde kardeşiz biz

Asteğmenler olarak bütünüz biz
Komutanlarımızla harikayız biz
Herşeyimiz hazır başımız dik
Hiçbir zaman unutulmayız biz

KURAMIZI ÇEKTiK YERiMiZ BELLi
ARTIK HAZIRIZ VAKTiMiZ GELDi
SEN RAHAT UYU TÜRK MiLLETi
iŞTE BU GELEN 327...

yaran fıkralar

Arap Avrupa'ya gidecek vize kuyrugunda memur soruyor:
- Name?
- Abdurrahman Bin Seydi
- Sex?
- 10 times a week
- No No! I am asking Female or Male?
- Male, Female...sometimes Camel
-Oh! Dear
-No,No deer.Deer run to fast.

can bartu

-alıntı-
Sinyor' Can Bartu, hem futbolcu hem de basketbolcu olarak Türk sporuna hizmet etmiştir. Yaşadığı bir olay ise spor tarihine geçecek ve kolay kolay başarılamayacak cinsten. 1969 yılında Sinyor, önce Dolmabahçe'de oynanan Fenerbahçe- Beşiktaş karşılaşmasında forma giyip 2 gol atmış, sonrasında ise vapurla karşıya geçip Fenerbahçe- Galatasaray basketbol maçına çıkmış, üstüne de 32 sayı atmıştır.

yılmaz yiğit

2007 yılında gazi olan vatan evladı.

otobüste gazi kartını göstermediği için ( 2 elide yok biri protez) haberlere konu olan ve provokatör ilan edilen vatan evladı.

internette okuduğum yazıyı aynen paylaşıyorum..

Hayvan oğlu hayvan gazi

Haziran 2007, Şırnak…
“Üs bölgesini aldık, terörist grupla teması bekliyorduk ki, bulunduğumuz bölge havaya uçtu, önceden patlayıcıyla tuzaklamışlar, 21 kişiydik, 21’imiz de serilmişti, vücuduma elektrik verilmiş gibi hissettim, sol koluma baktım, sol kolum yok, bacağıma sanki kaynar su dökülmüştü, baktım, bacağım yok, doğrulmaya çalıştım, ayakucumda çukur var, baktım, bacağımın parçaları duruyor çukurda, kelime-i şehadet getirdim, çatışma devam ediyordu, tüfeğim dedim, tüfeğim nerde, baktım, sağ kolum erimiş plastik gibi damlıyordu yere…”

O an farketmemişti.
Sol gözü de gitmişti.

Yılmaz Yiğit’ti o.
Adı gibi yılmaz, soyadı gibi yiğitti.

Kahraman ruhu teslim olmadı, ameliyat üstüne ameliyat oldu, hayata tutundu, dönemin jandarma genel komutanı Işık Koşaner’in girişimiyle kol protezi takıldı, genelkurmay başkanı ilker Başbuğ’un desteğiyle ABD’ye gönderildi, Philadelphia’da aylarca tedavi gördü, protez bacak takıldı, artık hiç olmazsa ayakta durabiliyordu, yurda döndü, evlendi, kızı oldu.

Üç yaşındaki kızıyla birlikte belediye otobüsüne bindi, şoför “kartını bas” dedi, kollarını gösterdi, “gaziyim, ellerim yok, kartım arka cebimde, siz alır mısınız” dedi, şoför “ne demek elim yok, hayret bi şey yav, çıkartıp kartını göstereceksin” dedi, tartışma çıktı, şoför efendi, gaziye “hayvan oğlu hayvan, şerefsiz” dedi!

Bu utanç verici hadise basına yansıyınca, yandaş medya devreye girdi, şoförün hiç günahı olmadığını, gazinin “provokatör” olduğunu, gazinin şoföre “şerefsiz” diye bağırdığını, gazinin “paralelci” olduğunu söylediler, otobüs kamerasından 12 saniyelik görüntü yayınladılar, “işte görüyorsunuz, şoför susuyor, gazi şerefsiz diye bağırıyor” dediler, gazinin şoförü yumrukladığını (!), şoförün darp raporu aldığını, yolcuların da şoför lehine şahitlik yaptığını anlattılar.

Gel gör ki…
Belediyede çalışan ve vicdanı kanayan bir yurtsever personel, telefonu tuşladı, arkadaşını, gazi Koray Gürbüz’ü aradı, “otobüsün kamera görüntülerini silecekler, hemen gel, silinmeden al” dedi, görüntülerin tamamını Koray’a verdi. Yandaş medya sadece 12 saniyelik görüntü yayınlarken, aslında 35 dakikalık görüntü olduğu anlaşıldı. Kısaltılmamış görüntülerde ne mi vardı?

Aynen aktarıyorum…
Gazi Yılmaz Yiğit, kızıyla birlikte, Bilkent’ten biniyor, pantolon nedeniyle elbette bacağının olmadığı anlaşılmıyor ama, bir kolu yok, öbür kolunda protez var. Şoföre, protez kolunu gösteriyor, geçiyor, şoför hiç sesini çıkarmıyor. Otobüs hareket ediyor, gidiyor, gidiyor, neticede TSK Rehabilitasyon Merkezi’ne geliyor, gaziyle kızı inmek için ön kapıya yanaşıyor, kolları yok, TSK Rehabilitasyon Merkezi’nde iniyor, belli ki gazi… Binerken sesini çıkarmayan şoför, bu sefer “sizin kartınız var mıydı” diye soruyor, gazi protez kolunu uzatıyor “bakar mısınız” diyor, şoför “uğraştırma hemşerim, hadi in” diyor, gazi “ne uğraştırması, ne demek istiyorsunuz” diyor, şoför “ben söylemeden kartını göstereceksin, hayret bi şey yav” diyor, gazi “ben nasıl göstereyim, elimin protez olduğunu gösteriyorum ya” diyor, şoför “ne demek elim yok, ben senin cebine elimi mi sokayım” diyor, gazi “kartımı soracaksan tabii elini de cebime sokacaksın, ben gaziyim” diyor, şoför ayağa kalkıyor, gaziyi itiyor, gazi “çek lan elini” diyor, şoför “hayvan oğlu hayvan” diyor, gazi “şerefsiz, sen nasıl konuşuyorsun” diyor, şoför “şerefsiz sensin, hayvan oğlu hayvan, enayi, terbiyesiz” diyor, yolcular şoföre tepki gösteriyor, gazi iniyor, şoför peşinden bağırıyor, “şerefsizsin, Allah görmüş de iki elini almış işte” diyor… Sonra şoför de iniyor, “benim için mi gazi oldun” diye bağırıyor ama, dışarda olduğu için bu son sözlerin görüntüsü yok, şahitleri var.

Yandaş medyacılar, yolcuların şoför lehine şahitlik yaptığını söylemişti, halbuki, otobüsten yedi yolcu karakola gidiyor, gazi’nin lehine şahitlik ediyor.

Bu 35 dakikalık görüntü ortaya çıkınca, rezalet de kabak gibi ortaya çıkmış oluyor, bu sefer, gazi Koray Gürbüz “provokatör” ve “paralelci” ilan ediliyor.

Koray Gürbüz kim?
Bir değil, iki kere gazi…
1991’de Şırnak Gabar Dağı’n da vuruldu, sol kolundan ve sol bacağından yemişti, henüz 18 yaşındaydı, dört ameliyat oldu, geri döndü, beş sene sonra 1996’da, Siirt Karadağlar’da pusuya düştüler, 18 şehit verdik, Koray’ı öldü diye çatışma bölgesinde bıraktılar, ölmedi… Sıkı durun, bir böbreği yok, dalağı yok, safra kesesi yok, bağırsakların bir bölümü yok, karaciğerin yarısı alındı, bacaklarında ve kollarında parçalı kırıklar vardı, altı ay komada kaldı, 23 ameliyat oldu, sol bacağı iki santim kısa kaldı, sol tarafı boydan boya hissetmiyor, sol kolunu kullanamıyor. Çünkü… 14 kurşun girip, çıkmıştı!

(Türkiye rekoru, gazi Hacı Altıner’e aitti, 1951 senesinde Kore’de, vücuduna 12 kurşun yemiş, ölmemişti. Koray bu rekoru kırdı, 14 kurşun yedi, yaşıyor.)

(Doktorlar moral vermek için “iyi bari sol tarafın tutmuyor, hiç olmazsa yazı yazarken filan sağ’ını rahat kullabilirsin” derler, Koraycığım doktorların canını daha fazla sıkmamak için, gülümser, hiç sesini çıkarmaz, çünkü Koray solak!)

(Koray, Anayasa Mahkemesi önündeki Adalet Nöbeti’nden arkadaşım… Anıt kadın avukat Şule Nazlıoğlu Erol’un Balyoz esirleri için başlattığı tarihi nöbete katılmıştı, komutanları dışarı çıkana kadar, gece-gündüz oradaydı.)

“Provokatör, "paralelci" denilen gazi Koray, işte bu… Üstün Cesaret ve Feragat Madalyası var. Devlet Üstün Hizmet Madalyası var. 122 takdirnamesi var.

Yandaşlar tarafından neredeyse “vatan haini” ilan edilen Koray, köy enstitüsü mezunu bi öğretmen babanın evladı… Babası oradan oraya sürüldüğü için, liseyi bitirene kadar altı şehir dolaştı, astsubay oldu, ikinci defa gazi olunca, emekliye ayrıldı, 1998’de açık öğretimden işletme diploması almıştı, Bilkent Üniversitesi’nde işletme masteri yaptı, derece yaptı, üstüne, gene Bilkent’te uluslararası ilişkiler masteri yaptı, şu anda doktora yapıyor. Evli, kızı var.

Dün aradım Koray’ı…
Ne diyorsun dedim.

“Ateşi köz öldürür, sürmeyi göz öldürür, bıçak kesmez yiğidi, kötü bir söz öldürür… Bizi kurşunla öldüremediler, bu sözlerle öldürüyorlar” dedi.

“Hayvan oğlu hayvan” gazi Yılmaz Yiğit’e dönersek… 65 yaşındaki babası, Edirne Selimiye Camisi’nin avlusunda kuş yemi satarak, geçinmeye çalışıyor.

Çünkü, kolları bacakları ağaç gibi budanan “hayvan oğlu hayvan” oğlu… Bu gariban babanın tek evladıydı, tutunacak dalı kalmadı.

fitness salonlarının olmazsa olmazları

1 ay içinde fitness ı bırakacak çelimsiz abi.

çocuklarla girilen komik diyaloglar

- abi siz bu arabayı nerden aldınız?
+ annenlerin çalıştığı yerden , Harun abin var ya orda . ondan aldık arabayı.
- harun abi teyzemi aldattı.
+ !!??+^%&

sözlük yazarlarının itirafları

biraz önce bir firmadan iş görüşmesi için aradılar. başvuru yaptığım bir firma değil hatta benim sektörümle alakaları bile yok . ofiste olduğum için zaten gerildim konuşurken . yarın 10 da görüşmek için gelir misin dediler salak gibi pazarlık yapıp 9a çektim . boş anıma geldi . ne alaka olum.

elvan ın cebinden 11 patlayıcı çıktı

çok çok bunlar çıkar .
http://www.habervesaire.c...apat-cf52fecf_420x315.jpg

http://oyuncakborsasi.com/uimg/bresim/OYB248.jpg

sözlük yazarlarının lisede aldığı en düşük not

lise-2 de fizikten 100 üzerinden 14 almıştım . hocaya laf sokmak için hocam forma numaram 12 , oniki verseydiniz demiştim . kadın ciddiye aldı. sonuç; fizikten kaldım aq.

meme deyince akla gelenler

boya tabancasının ucundaki zımbırtı gelir benim aklıma ilk olarak.

(bkz: iş yerinde beyin amcıklaması)

yaran diyaloglar

liseden bir arkadaşımızın düğününde A sınıfı olarak toplandık.
şenol : ee berat sen ne yapıyorsun?
berat : aynı abi ne olsun.
şenol : nasıl aynı birader 10 yıldır görüşmüyoruz.

her erkeğin yapması gereken şeyler

kaçmadan bahane bulmadan vatan borcu namus borcudur diyerek askere gitmek.

ttnet

05.09.2013 tarihinde yeni taşındığım evime internet bağlantısı kurdurmak için türk telekoma giderek başrumu yaptım . 1 hafta içinde evime bağlantı yapacaklarını bağlantı ücretimi ise faturaya yansıtacaklarını söylediler.

09.09.2013 tarihinde ise bağlantı yapmak için gelen personelle markete giderken karşılaştım . bana bağlantı yapamayacağını yeni bina olduğu için evvela binaya hat çekilmesi gerektiğini söyledi. şimdi sizin adınıza ben bilgilendirme yapacağım ama sizde takip edin diyerek gitti. bu güne kadar hiç bir işlem yapılmadı .

bu gün ttnet'i aradığımda üyelik işleminin iptal edildiği söylendi nedenini sorduğumda ise türk telekomun yatırımlarını durdurduğu ve hat çekme işlemlerini yapmadığı söylendi. ne yapmam gerekir diye sorduğumda ise tekrar başvurun dediler. gene aynı şey olmayacak mı peki dediğimde ise şansıma kaldığı söylendi. peki başvuru yaptığım türk telekom binasına ulaşamıyorum , internette ki telefonlara ulaşılamıyor dediğimde ise zaten arasanızda muhattap bulamazsınız , bizde bulamıyoruz dediler.

tüm bunları yaşayıp ekşisözlüğe girdiğimde ise ttnet reklamı karşıma çıktı. yatırımı sözlüğe yapmışlar demek ki.

şimdi sayın yetkili ;

bak beyim, sana iki çift lafım var.koskoca adamsın.paran var, pulun var, herşeyin var.binlerce kişi çalışıyor emrinde.yakışır mı sana ekmekle oynamak. yakışır mı bunca günahsızı, çoluğu çocuğu internetsiz bırakmak...

babayı kahraman sanmak

sanmak diye bir şey yok zaten kahramandır. en zor gününde yanında olan , köyde çobanlık yaparken kendi imkanlarıyla okumuş kendi çektiği hiç bir zorluğu bana yaşatmayandır..

17 ağustos 1999

bir evin enkazını temizleyip temelinin üzerine parktan kum taşıyarak pilaj valeybolu oynamamıza sebep . çadırların kapısının önünde tüm mahalleye televizyon izletmemizi sağlayan. 3 gün sonra enkazdan çıkan arkadaşımızın peşinden halay çektiren , çoğumuza kapalı alan korkusu aşılayan acıların günü.

francesco totti

aynı anda iki kadınla beraberdim , ikisini de birbiriyle aldattım ama romayı asla aldatmadım.
francesco totti

makyajsız gezmemesi gereken ünlüler

(bkz: bülent ersoy)