bugün

asıl adı ebu'l kasım mansur olan, iran'ın ulusal destanını* yazmış ünlü şair.
Yaşamı çeşitli söylencelere karışmış, eski kaynaklarda bir masal havasında anlatılmıştır. Firdevsi Tus kentinde soylu bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Şehname'den, iyi bir öğrenim gördüğü, eski Farsça ile Arapça'yı ustalıkla kullanacak derecede öğrendiği anlaşılmaktadır. Daha gençlik yıllarında iran Tarihine büyük bir ilgi duydu. Halk arasında anlatılan efsane ve öyküleri de kapsayan büyük bir destan yazmak istiyordu. 974 yılında Şehname'yi yazmaya konuldu.

kaynak: http://www.turkcebilgi.com/Firdevsi

daha ayrıntılı bilgi için: http://elhamar.tripod.com/Konu/anasayfa/sehname.htm
iran'ın ulusal destanını yazmamıştır, derlemiştir.

onun şehname'yi derlediği dönemde farsça, türkçe'nin ve arapça'nin işgali altında son günlerini yaşayan bir dil idi. firdevsi, kadim pers kültürünün köklerine inerek sadece farsça sözler kullandı ve şehname'yi yazdı. bu kitabı ilk yazdığında hiç kimse anlamadı. ancak onun ardından gelen yazarlar, bizdeki sadeleşme veya öze dönüş gibi bir akım benimseyerek sadece öz farsça kelimeler kullandılar ve farsça kurtuldu.

bugün farsça 4000'in üzerinde türkçe kelime bulunur. ancak bunlar safevi döneminde farsça'ya e haliyle geçmiş kelimelerdir.

şehname'de efrasiyab adıyla alper tunga'dan söz edilmektedir.
Türk Divan Edebiyatı'nı oldukça fazla etkilemiş hatta divan edebiyatında kullanılan farsça tamlamalar ve kelimelerin sebebi olan şair denebilir. Özellikle Selçuklu Padişahları onun kitabında anlattığı kahramanlara benzemek istemiş ve isimlerine o kahramanların isimlerini eklemişlerdir. (bkz: keykubad) (bkz: keyhüsrev) Tus kenntinde doğmuş ve çok iyi bir eğitim almıştır. Farsça ve Arapça'ya ustalıkla hakim olabilmiştir. Asıl adı Ebu'l Kasım Mansur'dur. Şairliğinin asıl kaynağı ise çok iyi bir tarih bilgisi olması ve bu şiir bilgesini oldukça iyi ve destansı bir anlatımla anlatabilmesidir. 974 yılında en ünlü olan eseri şehname'yi yazmıştır. Bu hikayeyi yazdıktan sonra hayatı hakkında pek bir bilgi yoktur. Ancak yazılı bir bilgiye göre Firdevsi eserini Sultan Mahmud'a sunmak ister. ancak Firdevsi Sultan Mahmud'un huzuruna çıkarılmaz. Sarayın bahçesinde beklerken Firdevsi, Sultan Mahmud'un üç şairiyle karşılaşır. Bunlarla az bir muhabbet eden Firdevsi konuştuğu kişilerin saray şairleri olduğunu anlar ve amacından bahseder. Saray şairleri Firdevsi'den şüphelenir ve onu teste tabi tutmak isterler. "şen" uyaklı 4 dize kullanmasını isterler Firdevsi'den. Farsça'da ise sonu -şen hecesiyle biten sözcük sayısı sadece üçtür. Fakat Firdevsi 4. dizede Poşen adlı eski bir iran kahramanın ismini kullanırak testten geçmiştir.

Sultan Mahmud'un huzuruna çıkarılan Firdevsi sultanın hayranlığını kazanır ve sultan firdevsi için sarayında bir yer açar ve her yazdığı beyit için bir altın ödenmesini emreder. Ancak vezir bu ödemeyi Firdevsi'ye yapmaz. Firdevsi de bu durumu hiç şikayet edemez ancak yazdığı dizeler halk arasında ağızdan ağıza dolaşmaktadır. Artık Firdevsi'nin ünü iyiden iyiye yayılmıştır. Ancak bu durum sarayda bir çok düşman kazanmasına yol açmış ve çeşitli iftiralar ortaya çıkmıştır firdevsi hakkında. Sultan Mahmud'un kulağına Firdevsi'nin dinsiz olduğu konusunda duyumlar gidince firdevsi'nin değeri sultanın gözünde düşmüştür. Firdevsi şehname bitince eseri sultana sunar. Eserde tam 60.000 dize bulunmaktadır. Ancak Sultan Mahmud kendisine sadece 60.000 gümüş verir. Bu durum Firdevsi'nin zoruna gider ve saraydan ayrılır. 60.000 gümüşü ihtiyacı olan insanlara dağıtır.

Bundan sonra ise kaynaklar Firdevsi'nin Herat'ta bulunduğunu söylemektedir. Bu şehirdeyken Firdevsi, Sultan Mahmud için oldukça ağır bir yergi yazmıştır. Bu yergiyi de bir caminin duvarına yazmıştır. Bunu duyan Sultan Mahmud bir kez daha Firdevsi'nin yaptığı sanata hem de cesaretine hayran kalır ve büyük bir haksızlık yaptığının farkına varır ve kendisine yardımcılarıyla birlikte 60.000 altın gönderirler. Ancak 60.000 altını vermek üzere şehre giren yardımcılar, Firdevsi'yi omuzlar üzerinde taşınırken görürler... Ve bu 60.000 altın bir hayır kurumuna verilir.

iran üzerindeki Arap kültürü baskısını oldukça iyi bir şekilde bertaraf etmiş olan şair farsça'nın en az arapça kadar yeterli ve sanatsal bir dil olduğunu kanıtlamış ve iran Edebiyatı için yeni bir dönem başlatmıştır.Ayrıca iran tarihi hakkında bugün kaynak olarak bile kullanılan bir eser yazmıştır. Eser Türkçe'ye 1500'lü yıllarda Tatar Ali Efendi tarafından çevrilmiştir.
tarih alaninda onemli bir otorite olarak kabul edilmektedir.
dünya baştan başa, aslı olmayan bir masaldan başka bir şey değildir.
firdevsi
Gazneli Mahmud tarafında çok beğenilen ve sevilen ancak padişahın veziri tarafından kıskanılan ve haksızlığa uğrayan büyük şair.
Emir Timur'un kendisi hakkında "Ey Firdevsi! Sen Şehname'nde milletinin, Türkler üzerine kazandığı galebelerle övündün. Kalk gör, bugün iran topraklarıyla beraber, mezarın Türk kahramanlarının ayağı altındadır." dediği fars şair.
emir timur'un mezarının başına gidip o çok hoşuma giden mâlum sözleri sarfettiği iddiâsı muhtemelen palavradır. ben 'ey firdevsî, kalk kalkta o her satırında kötülediğin mağlup türkü şimdi gör' lafını yazılı kaynak olarak refik özdek'in türklerin altın kitabı serisinde rastladım. fakat mesele şu *, kitapta ne alıntılanılan kaynağa ne de anakaynağa atıf var. bunca senedir ben o sözlerinin aslının nerede olduğunu okumadıysam kaba etlerden uydurulmuş olduğu kuvvetle muhtmemeldir. apokriftir yâni, ama güzeldir.

ek: emir timur'un bu sözünün özkaynağını bilen varsa haber etsin.*

(#20317169)
iran'ın büyük şairi ve milli destanı şehnamenin yazarı.
aşırı şekilde türk ve arap düşmanı pers milliyetçisi şair. şehname ise antik iran kültürünün bir derlemesidir. firdevsi'nin yeniden inşa ettiği bir şey değildir,ayrıca orta farsça'nın da babasıdır. firdevsi'nin inşa ettiği tek şey şu dizelerde saklıdır;

--spoiler--
biysi renc bordem der in sal-ı siy
acem zinde kerdem bed in parsi (otuz yılda çok zahmet çektim ve fars dilinden acemi dirilttim)
--spoiler--

yani dirilttiği tek şey fars şovenizmi olmuştur. bu şovenizm damarı haklı görülebilir, araplar ile başlayan zillet, türkler'inde sahneye çıkmasıyla 1000 yılı aşmıştır. tabi firdevsi'nin yaşadığı çağda bu kadar zaman geçmemişti. hatta bugün bile iran'daki ahmed kesrevi gibi humeyni gibi fars milliyetçisi adamların fikir babası firdevsi'dir denebilir.

soylu bir aileden gelen firdevsi, gazneli mahmut'tan yeterli himmeti koparamayınca kendisini saygı sınırlarını aşar biçimde hicvetmiştir. tabi sonrasında kaçmak durumunda kalmıştır, işte bu yüzden öldüğünde cenazesine ne gusül aldırılmış ne de cenaze namazı kılınmıştır.
'' Ey dünya! Sen baştan başa ıstırapla dolusun, mutluluktan yana bomboşsun; hiçbir akıllı kimse sende mesut olmamıştır.''

'' Gençlik şarabını tadan dünyada kendisinden başka kimseyi görmez.''

'' Küçük çocukların derdini küçük görmemeli.''

'' Ham düşünceleri, ancak akıl pişirir.''

'' Zehir balla sevgi de düşmanlıkla beraber gelir.''

sözlerinin sahibi şair ve döneminin dilbilimcisi .
Gençlik ilkbahar gibidir, yaşlılık ise kışa benzer, öyle bir kış ki, arkasından bahar gelmez. sözünün sahibi.
Timur'dan küsküyü yemin iran şairi ve yazarı.
--spoiler--

Kalk kalk da her satırında kötülediğin türkleri şimdi gör!

--spoiler-- *
meşhur şehnamesini gazneli sultan mahmut'a sunmuştur. hatta sultan mahmut firdevsi'yi eleştirmiş, eserin kusursuz olduğunu düşünen mahmut'un etrafındaki zamanının entelektüel ve alimleri ise mahmut'un bu eleştirilerine anlam verememiş. gazneli mahmut'un eseri ne diye eleştirdiği net anlatılmıyor ama büyük ihtimal turanlılarla ilgili bir mevzu olsa gerek. her ne kadar halkının ezici çoğunluğu irani, devletin yönetimi türk kadar iran gelenekleriyle de olsa sultan mahmut'un kendini fars görmediği ortaya çıkıyor bu anektoddan.

şehname'nin en büyük başarısı herhalde, arap dilinin yanında sönük kalmaya başlamış fars dilini yeniden canlandırmasıdır. o çağlarda artık unutulmuş kavus, kubat, hüsrev, feridun gibi pek çok fars ismi şehname sayesinde hayata dönmüş hatta ve hatta konya saraylarına ve tahtına kadar girmiştir.

öte yandan firdevsi türk düşmanı falan değildir. sadece milli bir adamdır, o dönemleri düşündüğümüzde yaptığı davranış nedeniyle tebrik edilesi eli öpülesi bir amcadır. zaten şehname iran-turan yani iki yüksek kültürün mücadelesini anlatır, abd-vietnam veya ışid-kürt savaşını değil.
'Firdevsî daha Şehnâme’sini yazmadan Türkler Avesta’daki Turânlılarla özdeşleştirilmekteydi. Sâdece yaşadıkları coğrafya değil âdet ve yaşam tarzları da birbirine benzemekteydi. Bu durum Firdevsî’nin Şehnâme’de Türklerden Turânlılar diye bahsederken bir art niyeti veyâ ‘gizli ajanda’sı olmadığı kanaatini güçlendirmektedir. Ona göre, yaşadığı dönemin gereği, bu özdeşleştirme muhtemelen doğru kabûl edilen bir bilgi ve yaygın bir görüştü.' Peki meselenin özü bu muydu?

http://www.yeraltitarih.c...hnamesinde-turklerin.html
Firdevsî’nin eserini iran’daki Gazneli hâkimiyetine karşı yazmadığını onun eserinde Gazneli Mahmût’u övmesinden anlıyoruz. Firdevsî Gazneli Mahmût’ta iran’ı tekrar Türânlıların torunları olan Orta Asya’lı Türklere karşı birleştirecek ve savunacak yeni bir Feridûn olarak görmekteydi. Bunun netîcesinde Şehnâme’nin Gazneli Mahmût’un politikaları ile paralel gittiğini iletmek mümkündür. Gazneli Mahmût kendini iran topraklarını ve kültürünü savunmaya adamış iranlı bir hükümdâr olarak tasvîr etmekteydi. Fakât Firdevsî daha eserini tamamlamadan Gazneli Mahmût kâfir Hint topraklarına yaptığı akınların da etkisiyle politika değiştirmiş ve Arap ile islâm yanlısı bir tutuma girmişti. Artık o ‘iran’ın kralı’ olmaktan ziyâde bir ‘islâm kahramânı’ydı. peki bu eserin devamı ve firdevsi için ne anlama geldi?

http://www.yeraltitarih.c...mesinde-turklerin_25.html
büyük fars şairi, söz üstadı.