bugün

funda mental'in yakın akrabasıdır.

deep dream notis: iğrenç şakaların komikliğini bilen ben, kendisinin de iğrenirken tebessüm edeceğine inandığım bu şakayı hedaye ettim kendisine.

- sevdin mi?
aaarrrtık seninn.. * *
bir süre buralarda olamayacak yazar, nasipse sonbaharda dönecek.

geç gelen bir açıklama için: (bkz: oğuz atay a mektup/#5711755)

görüşmek üzere.
--spoiler--
- icimdeki deniz orada mı?
+ Yok, burada değil.
- Tamam, geliyorum o zaman.
--spoiler--

içimdeki deniz her şeyi bilir, her şeyi duyar, her yerde kulağı vardır. Zihninden geçenleri bile görür. Ondan kaçılamaz!
içimdeki deniz meraklıdır, gözlem yapmaya bayılır, inceler, sorar, araştırır. Ondan saklanılamaz!
içimdeki deniz saygılıdır. Yüzüne karşı "oo, süpersin abi, gel yalayayım!" deyip, arkasından "bu adam bitmiştir abi gözümde!" demez. Dürüsttür; ama en sevmediği insanları bile incitmekten çekinir.


--spoiler--
- Cevap vermek zorunda değilim ki!
+ Öyle abi, haklısın! Yaşa be!
--spoiler--

Bir gece exper'i gördüm rüyamda. Dedim, "abi, neden sözlükte bu denli kız kurusu hayranın var?", dedi, "seviyorlar abi, boşver..."
Dedim, "sen eskisin bu ortamda. Neden yeni yeni çıktılar ortaya?", dedi, "yeni yeni ünlü oldum."
Dedim, "eskiden daha yakındın sanki?", cevab veremedi.
Rüya işte...


--spoiler--
- Bbana...bana..biss...bisküvi..ver..verdi!
--spoiler--

Kendisiyle, daha sözlükle pek alakası yokken konuşmuşluğum vardır. Birkaç ay önce gayet mütevazı olan zirvemize gelmiş, hepimizi ilk anda şaşkınlığa uğratmıştır. O zamanlar yavaş yavaş muhabbet kurulurken, birkaç hafta sonra bir de bakmışız ki, sözlüğün yalnız bayanları onun entry'lerinde kendilerini bulmuş, yazarlarımız dertlerini ona anlatır olmuş, "methini"; duyan bayan yazarlar bazı imâlarda bulunur, arzularını gizleyemez olmuş!

--spoiler--
- Benim çok üstüme geliyorsunuz!
+ Kötü bir niyet yok.
- Ama otelimin ve tişörtümün fiyatını sordunuz!
--spoiler--

Bilmem, exper henüz üniversite veya lisedeyken başarılarını takdir ettiği insanların hayatlarını sorgulamaz, merak etmez miydi? Ha, etrafındaki herkes ondan en az 10 yaş büyük ve iş güç sahibi adamlarsa bilemem tabii.

--spoiler--
- Ya çok abartıyorsun, o kızların hiçbiri yazmıyor bana.
--spoiler--

Kendisinin, şu sözlükte karşısına çıkan en iyi niyetli insanlardan olduğuma eminim. Arsızca yalamıyorum ya da nick altlarında coşmuyorum. Sevmesini de eleştirmesini de olgunca yapıyorum. Bunu yapamayanlar çoğunlukta. işte belki bu yüzden sıkılır da, sözlük dışındaki hayatlarından birine dönmek ister yakında.
Ya sözlük onu kaldıracak kadar kaliteli değil ya da sözlük tiplerini çok ciddiye alıyor. "Almıyor" demek imkansız.


--spoiler--
- Sözlükçü kızlarla işim olmaz.
--spoiler--

Yeniçeriler geldi aklıma. Destekledikleri şehzade padişah olur, desteklemediklerini tahttan indirmesini bilirlerdi. Oysa yeniçeri dediğin nedir ki, koskoca cihan imparatorunun yanında?
Padişah, yeniçerilerle arasını iyi tutmak zorundadır. Ama ne zaman ki, yeniçerilerinin isteklerini görmez, söylediklerini dinlemez, tahtından dışarı bir adım atmaz ise, isyan başlar. Methini duyup da uzak diyarlardan gelen cariyeler bile kaçışır saraydan.

--spoiler--
- Sözlüğün en iyi yazarını keşfetim! Nicki hedehödöskindirik.
+ Biliyorum o yazarı. Entry'lerinin çoğu babasının belli olmamasıyla, anasının bunu terk etmesiyle, yetimhane günleriyle ilgili ama?
- Öyle deme, dertleşmek istemiş kızcağız.
--spoiler--

Zirvelerde yazar adı altında saçma salak tiplerle de tanıştı. Bazı anlar geldi, kendisini çekip çıkarmak istedim o gerzek muhabbetlerden. Mütevazılığını elden bırakmayarak, biz öğrencilerle dandik parklarda, kötü cafe'lerde bir şeyler içti. En çok takdir ettiğim ikinci özelliği buydu.
Birincisi mi? Müzik geçmişi elbette ki. Ne sorsam suçlu, "açığını bulmaya çalışan" bir tip olduğum için pek irdeleyemedim. Ya da, bir anda anlatılamayacak kadar çok şey yaşamıştı.

--spoiler--
- Sen hep benim açığımı yakalamaya çalışıyorsun!
--spoiler--


Mini bir öykü duymuştum yıllar önce. Şöyleydi:
Kedinin biri, mutluluğun, kuyruğunu yakalamak olduğunu düşünürmüş. Gece gündüz kuyruğunu yakalamaya çalışırmış bu yüzden. Sonunda vazgeçmiş. Ama şu noktayı kaçırmış: kendini bıraksa mutluluk dediği şey peşinden geliyormuş zaten!

En başlarda "açığını yakalamaya", daha kibarca söylemek gerekirse; "kötü bir özelliğini de görmeye" çalışıyordum. Vazgeçtim görmeye çalışmaktan...


--spoiler--
- Biz aslında evlenmek isteyen adamlarız. istemeden bunları yapıyoruz.
+ Ama mecbur değilsiniz abi, hede hödö, vıdı vıdı, zart zurt.
- Kankitom söyledi, çok üstüme geliyormuşsun!
--spoiler--

Ama arkadaşlar iyidir?
Hangi yönden baktığına bağlı tabii. Kankitolar her zaman doğruyu söyler, abartmaz, değil mi?


--spoiler--
- hedehödöbikbik nick'li yazar bana skmsnkcıkcık başlığında ayar vermiş.
+ Abi niye her şey üstüne alınıyorsun?
- Ama şlopşlop demiş entry'nin sonunda, beni kastediyor.
+ Sallama bunları. Boş boş adamlar, tek amaçları oraya buraya saldırmak.
--spoiler--


Sözlük, çok da ciddiye alınacak bir yer değil. Ağzından salyalar akıtarak saldıranları ciddiye almak ise, onların ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değil.
Ciddiye almamak gerekir; ama bunun nedeni, "işsiz güçsüz, boş gezen adamlar" oldukları için değil; "salt saldırmak için saldırmış olmaları ve bunu da başaramamaları" olmalı.


Elinizde viskiler, delicesine için bir gün,
Xx kromozomlu canlılar çevirsin etrafınızı
peşi sıra gelsinler arkanızdan
en olmadık yerlerde kessinler önünüzü,
resti çek, "bugün olmaz" de, "arkadaşlarlayım" de.
içeri girip oturun en güzel yere,
muhabbet muhabbeti açsın,
eğlencenin dibine vurun.
neşe dolmuşken hepiniz, beni hatırlayın,
telefon etsin biriniz bana,
açıp diyeyim ki, "severim seni exper, gelirdim,
lakin; nick altın çok kaygan!"


Exper, bazı şeyleri açıklarken şaşırtmaca yapar. Yani, 5 cümleden 3'ü doğru, 2'si falsolu olur. Bizden, bunların doğrusunu seçip, gerçeğe ulaşmamızı bekler ya da beklemez. Kararsız gibidir bu konuda.
Ben de bu entry'de senin taktiğini kullandım exper. falsoyu minimum düzeyde tuttum. sence seni seviyor muyum, yoksa senden nefret mi ediyorum, bul!

Birkaç gün önce, ya da birkaç zirve öncesi...
Söylediklerinin hepsi aklımda!
Ve ben gerçekleri buldum.
Ya sen?..
(bkz: shrek)

-ama yeşil değil?
-olsun göbeği var...
zincirleme entrylerin lordudur.
hayran olduğum entrylerin sahibi.

(bkz: experimental fan club/#5714275)
geçen kendisini sinemaya girerken süpersonik bir kızla gördüğüm yazar. "oha" dedim "bu nasıl hatun böyle?" gittim yanlarına, ki sırf hatunu yakından göreyim, çoluğa çocuğa anlatayım sözlükte. güleryüzlü, sevimli mi sevimli bir hatun. yakışmışlar birbirlerine. sonra dedim "ulen kereta yanında böyle bir kız var. hala ne uğraşırsın eski hesaplarla?" gülümsedi. eksper hepten huzura ermiş, inanılmaz gençleşmişti. böyle kadınlar zaten bir bize düşmezdi... sordum "zen mi besliyor seni?" "hayır o" dedi. kızı gösterdi. beslenirdi ki o...

çıktıklarında fajitas yiyorlardı. dedim fajitas ne? kız o kadar huzurlu görünüyordu ki, sakin sakin anlattı bana fajitas nedir ne değildir... zira fajitası et zanneden bünye, güzel kızın, fajitası, bildiğimiz lavaş olarak tanıtmasıyla bozguna uğramıştı. bildiğimiz lavaştı o... ama eksper yiyince fajitastı. cahilliğime kızdım. kız oturttu beni yanına. oradaki yemekleri anlattı bir bir. dedim "eksper doğru seçim abi, bravo". "öyle" dedi "fajitası bilmeyen kızla çıkmam".

müzikten mevzu açıldı. kızla o kadar güzel konuşuyorduk ki sohbet bitsin istemiyordum. eksperi unutmuştuk bile. kız muhabbetini özlemiştim. "davul çalıyorum ben" dedim. eksper araya girdi, "o ise çello çalıyor". hayal ettim onu çello ile. muhteşem bir bütün oluşturdu gözümde. saçları uzun ve bal rengiydi. apokaliptika nın hatun versiyonu bile olabilirdi. kızın aklına girip "eksperi bırak benimle ol" çabalarım boşunaydı. herkes çoktan kararını vermişti bile. planlar yapılmıştı.

iyi eğlenceler dileyip uzaklaştım. zira kız da feci gözüm kalmıştı. acayip ısınmıştım. alt kimliklerim bir bir ortaya çıkıyordu... arada bir kızla görüşmek için eksperden izin alacaktım. bunu henüz bugün fark etmiş olduğum ve o gün kızı kaçırmadığım için büyük pişmanlık içerisindeydim.

kız resmen insan görünümündeki melekti. kafasında mavi halkalar vardı. arkasına doğru baktım. korupark ın ışıklarıydı...
hayatta attığın tüm rövaşataların 90'a gitmesi dileğiyle mutlu yıllar.
mutlu yıllar dilediğim üstat. e artık uzun uzun orta yaş krizi ile ilgili destanlar bekliyorum.
hayatta attığın tüm kornerlerin hakan şükürün kafasına çarpıp gol olması dileğiyle mutlu yıllar.
ölüme bir sene daha yaklaşan süpersonik yazar. kalan senelerinin mutlu geçmesi dileği ile.
görükle' de düzenlenen zirvede tanıştığım yazar. nice mutlu yıllara !
30 yaşının ilk entry'sini az önce, tam yarım saat boyunca bir o başlığa, bir bu başlığa taşıyarak girmiştir. bu esnada toplam 6 adet sil-canlandır yapmıştır.

20'li yaşların geride kaldığını bu sayede daha 30'ların ilk sabahında anlamıştır.

bunakedit: dün olsa şak diye girerdik entry'i 10:30'da, çıkardık, saat 11:00 olmuş daha yeni başlık bulduk entry'e hocu. bir gecede bunadım!

pekduygusalpekkadirşinasedit: doğumgünümü kutlayan herkese çok teşekkürler!
kendisini ekşisözlükte pek beğenmişler istemeye geleceklermiş.
http://sozluk.sourtimes.o...zl%C3%BCk%27e+ge%C3%A7sin
tesadüfen karşılaştığım bir yazısıyla birden altüst olmama sebep olan, saatlerce ekrana kitlenip, çarşı çimlerinde coşmak, eğlenmek, yuvarlanmak yerine; yurdumda hüzünlenmeme sebep olan yazardır. hayranıyım.
(bkz: experimental uludağ sözlük te kalsın kampanyası/#6172740)
2 gundur çalışamama nedenim. okuyorum, okuyorum, okuyorum. kimi kızıyorum, kimi guluyorum ama en çok da şanssızlıklarına üzülüyorum.
(bkz: experimental kim lan)
(#6216911)

iyi niyetli olduğu düşünülen yazar insanı...

herkes senin gibi olmuyor usta, 2 dk cevap verme millet küsüyor, sonra trip çekiyoruz. cık cık cık... *
okumak iyi gelmiyor bu yazari. hem de hic iyi gelmiyor, kendi kendinle hesaplasirken buluveriyosun kendini birden.
daha önce tanımadığım yazardır.* hala tanımıyorum o ayrı bi konu.

tanımıyorum derken farketmemiştim demek istedim. birkaç kere adını gördüm. "iyi yazan yazar" olarak anılıyordu sözlükte. ama sallamadım. vaudeville, deatly, pulp fiction varken bu da kimmiş ki dedim kendi kendime.

bi de daha sözlüğe üye olmadan bu adamın entrysini okumuşum ben. daha doğrusu entryler dizisi gibi bişey. anla işte. hani varya onunla ilk tanışılan an, arkadaşa aşık olunan an, arkadaşa aşkın itiraf edildiği an, onun uzaklara gideceğinin öğrenildiği an, ayrılık sonrası içine düşülen boşluk, her yerde onu görmek, onun hayatınızdan dönmemek üzere çıktığı an. işte bu entryleri okumuşum ben, o zaman cahilim tabi sözlüğe üye değilim ya kim yazmış pek sallamıyorum.

aylar sonra sözlüğe üye olduktan sonra arattım ben bu başlıkları, tekrar okuyup tekrar ağlamak için... baktım entrylerin altında experimental yazıyo. meğerse bu adam çok mühim bir şahsiyetmiş.*

bi de bu adamlar* yüzünden popom günden güne büyüyor. bilgisayarın başından kalkmam mümkün olursa arada tuvalete gidiyorum. biraz bizi de düşünün olm!*

neticeye gelecek olursak; harbiden iyi yazıyor be...

edit: imlâ **
sözlüğün en değerli 4-5 yazarından biri.
muhtemelen en beğenilmeyenlere girecek. girsin. ehemmiyeti yok.

vira bismillah!

vakt-i evvel zargana vardı sözlükte (belki hala vardır, emin değilim). ona benziyor experimental. sürekli aşk, sürekli aşk, sürekli aşk.. böyle bir cezmi ersöz havası, tuna kiremitçi tandansı felan. can dündar'a da dokandığı oluyor ara ara. baştan aşağı duygusal bi' abi. iyi yazıyor, kötü yazıyor, ağlatıyor, gözlere doldur boşalt yapıyor... konu bunların hiçbiri değil. konu, yazdığı konsept. "migros'ta ağlamak", "tansaş'ta dudağın büzüşmesi", "bim'de göze blume peçete kaçması", "havalimanında kalp spazmı geçirmek", "otogarda hareket saati geçmiş otobüs kaptanına el sallamak".. ve fakat bu kadar duygusallık fazla değil mi ya hu? tamam aşk yaşanır, acısı da çekilir eyvallah ama boyutunu bu raddeye getirmek bence hastalıklı bir durum. ki gereği de yok. durmadan, yılmadan aynı nakarat.. sıktı hani. onu demeye çalışıyorum ben. başka denizlerin de tuzu kaçsın gözüne yazarlık deryasında. naçizane tavsiyem budur. uzatmayayım daha fazla.

adet olduğu üzre övgümüzü de yazalım ki taşlanmayalım iyiden iyiye;

entry'lerini okurkene bir ağlıyorum, bir ağlıyorum allah sizi inandırsın konu komşu eve doluşuyor cenaze var heralde diye.. hesap et.
hakkında birkaç sayfa önce şöyle bir entry girmiştim; #5584932

söylediğim gibi sadece keyifsiz olduğum zamanlarda okurdum bu yazarı. okurdum diyorum çünkü artık okumuyorum. keyifsiz zamanlarım azaldığından ötürü değil. beğenmediğim için veya yazamadığını düşündüğüm için hiç değil. celebrity olunca bir yazar bütün tadı kaçıyor. her harfi, kelimesi polemik haline getiriliyor. olumlu nickaltı girseniz şakşakçısı olmakla yaftalanıyorsunuz. olumsuz eleştiri yapsanız hedef tahtası oluyorsunuz.

bütün bunlar yazarın suçu değil elbette. benim okuyup okumamam da dert değil mutlaka. o zaman niye mi yazıyorum? okumam dedim arkadaşım yazmam demedim.

ayrıca; iş bu entry yazara değil sözlüğe ithafen yazılmıştır.
zannedersem yıllık izne çıkmış yazar.