bugün

experimental

geçen kendisini sinemaya girerken süpersonik bir kızla gördüğüm yazar. "oha" dedim "bu nasıl hatun böyle?" gittim yanlarına, ki sırf hatunu yakından göreyim, çoluğa çocuğa anlatayım sözlükte. güleryüzlü, sevimli mi sevimli bir hatun. yakışmışlar birbirlerine. sonra dedim "ulen kereta yanında böyle bir kız var. hala ne uğraşırsın eski hesaplarla?" gülümsedi. eksper hepten huzura ermiş, inanılmaz gençleşmişti. böyle kadınlar zaten bir bize düşmezdi... sordum "zen mi besliyor seni?" "hayır o" dedi. kızı gösterdi. beslenirdi ki o...

çıktıklarında fajitas yiyorlardı. dedim fajitas ne? kız o kadar huzurlu görünüyordu ki, sakin sakin anlattı bana fajitas nedir ne değildir... zira fajitası et zanneden bünye, güzel kızın, fajitası, bildiğimiz lavaş olarak tanıtmasıyla bozguna uğramıştı. bildiğimiz lavaştı o... ama eksper yiyince fajitastı. cahilliğime kızdım. kız oturttu beni yanına. oradaki yemekleri anlattı bir bir. dedim "eksper doğru seçim abi, bravo". "öyle" dedi "fajitası bilmeyen kızla çıkmam".

müzikten mevzu açıldı. kızla o kadar güzel konuşuyorduk ki sohbet bitsin istemiyordum. eksperi unutmuştuk bile. kız muhabbetini özlemiştim. "davul çalıyorum ben" dedim. eksper araya girdi, "o ise çello çalıyor". hayal ettim onu çello ile. muhteşem bir bütün oluşturdu gözümde. saçları uzun ve bal rengiydi. apokaliptika nın hatun versiyonu bile olabilirdi. kızın aklına girip "eksperi bırak benimle ol" çabalarım boşunaydı. herkes çoktan kararını vermişti bile. planlar yapılmıştı.

iyi eğlenceler dileyip uzaklaştım. zira kız da feci gözüm kalmıştı. acayip ısınmıştım. alt kimliklerim bir bir ortaya çıkıyordu... arada bir kızla görüşmek için eksperden izin alacaktım. bunu henüz bugün fark etmiş olduğum ve o gün kızı kaçırmadığım için büyük pişmanlık içerisindeydim.

kız resmen insan görünümündeki melekti. kafasında mavi halkalar vardı. arkasına doğru baktım. korupark ın ışıklarıydı...