bugün

izlenince büyük etki bırakan bazen de hönkür hönkür ağlatıp adamın psikolojisini sikip atan filmlerdir.

(bkz: hachiko a dog s story)
(bkz: black)
(bkz: miracle in cell no 7)
(bkz: straw dogs)
(bkz: dancer in the dark)
(bkz: incendies)
(bkz: mary and max)
(bkz: hotaru no haka)
(bkz: canım kardeşim)

hepsini yazmayayım da başkalarına da kalsın.
(bkz: o çocukları)

(bkz: anladın sen onu)
(bkz: the best offer) sonu üzer ağlamayın sonra.

(bkz: bir rüya için ağıt) fena ağır filmdir. psikolojiniz bozulur. şuana kadar izlediğim en fena film kendisi.
(bkz: requiem for a dream)
(bkz: babam ve oğlum)
(bkz: never let me go)
imagining argentina ve hotel rwanda bunlardan ikisidir. acıyı kaldırabilecek günlerde izlenmesi tavsiye edilir, yoksa çok sarsıyor insanı.
tüm zeki demirkubuz filmleri.
(bkz: oldboy)
Hele o müzikler ne öyle sen onu söyle önce.
old boy.
The hateful eight. Nedendir bilmem bir hafta kadar hayatı sorgulatti. Adam ne anlatıyordu ben ne anladiysam artık.
zikkimin koku
sercelerin sarkisi.iran
cennetin cocuklari.iran

bakin bunlar dram ve hep icinde kucuk cocuklar var.kült.
(bkz: capernahum).
https://www.youtube.com/watch?v=aqjTTbGJM0A

microhabitat-sogongnyeo filmi. tavsiye üzerine izlemiş ve film bittiğinde resmen tecavüze uğramış gibiydim.
yaşam felsefemi en iyi anlatan film.

https://www.imdb.com/title/tt8191502/