bugün

ilk çevrimi 1985 senesindegeorge a. romero tarafından çekilmiş, night of the living dead ve dawn of the dead isimli filmlerin devamı olarak çevrilen, özellikle halkın ve de onları korumakla görevli olan askerlein acizliğini gözler önüne seren senaryosu, zamanın tüketim toplumunu eleştiren göndermeleri ve de son derece vurucu makyajları ile, kimi zaman da iğrençlik sınırlarını zorlayan kareleriyle, izlenmesi gereken, 2007 senesinde, steve miner tarafından ''re-make''i yapılacak olan film...
bu güne kadar izlediğiniz tüm politik, muhalif, protest filmleri bir kenara koyun. bu film politik açıdan libidinal bir patlamadır.

friedrich nietzsche der ki: "delilik bireylerde nadirdir. ama gruplarda, partilerde ve uluslarda bir kuraldır."
meksikalıların; kasım ayının ilk iki gününde yüzlerini boyayıp içip dağıttığı, aztek ölüm tanrıçası mictecacihuatl'a adadıkları festival.
zombilerin bile eğitilebilir varlıklar olduğuna dikkat çekerek, eğitimsiz varoş insanının bile toplumda kendine bir yer edinebileceğine gönderme yapan didaktik bir şaheser. özellikle erkeklerin zombiler tarafından parça parça edilme tehlikesi kapıdayken hatun kaldırma çabası gerçekten de çok manidar. kadın ise bilim insanı ayağına yatıp ayak diriyor. sevişememenin yarattığı sıkıntı ve gerginlik insanların birbirlerini öldürmesine sebep oluyor. hem kimse kendi kendine yetemez. yaşasın liberalizm, serbest piyasa ekonomisi ; yaşasın seks.
çok gereksiz şiddet sahnelerinin olduğu filmdir. mesela filmde zombilerin bir askerin kafasını koparma sahnesi var ki; halen psikolojim bozuk gezerim. kafa koparken bile ağız açılıp kapanır. oyy oyy nefret ettim yönetmenden.
kan, vahşet, dehşet filmi izlemeye alışık bünyelerde bile * mide bulantısına neden olan film. öyleki an itibariyle, ramazan davulcusunun davulu bile mide bulanmasını önleyemiyor. *
hatta 'bir daha izlersem futbol topu olayım' diyerek kendine beddua ediyor seyircinin bazısı. *
zombi filmlerinin korku sinemasinin en siyasi filmleri oldugunu yuzumuze vuran filmdir.
george a. romero'nun yepyeni bir zombi anlayışını ortaya çıkardığı film.

romero'nun zombileri gayet duyarlı, hızlı, algıları açık ve ideolojik zombiler. land of the dead filminde bariz bir şekilde görüyoruz.

(bkz: land of the dead)
beethoven dinleyerek uysallaşan zombi anı için bile izlenmesi gereken, efsane yönetmen george romero'nun militarizme savaş açtığı güzel ''yaşayan ölü'' filmi.
bu filmdeki bub karakteri çok yaratıcıydı. yapsa yapsa romero yapar dedirtiyor.
filmde alkını yitiren askerin zombileri salıvermesiyle neredeyse tüm askerler zombilere yem olur.
filmin 2008 versiyonunda bir zombinin gözünü çıkarıp yemesi tiksindirir.
diğer zombi filmlerine göre biraz mantık dışı ama yine de (bkz: george a romero) abimiz yapmış.
--spoiler--
bu güne kadar izlediğiniz tüm politik, muhalif, protest filmleri bir kenara koyun. bu film politik açıdan libidinal bir patlamadır.

friedrich nietzsche der ki: "delilik bireylerde nadirdir. ama gruplarda, partilerde ve uluslarda bir kuraldır."
(borris becker samimiyeti, 24.12.2007 14:25 ~ 27.11.2008 22:18)
--spoiler--

bu yorumdan sonra, nasıl filmmiş la bu diye merak ettirmiş filmdir. bu nası yorum ya.

(bkz: ne dedin sen)
film gösterime girdiğinde Finlandiya, Almanya ve Norveç’te yasaklanmıştır.
dawn of the dead 'den sonra çekilmiş olan dead serisinin 3. filmi. Üç film arasında en sevdiğim bu oldu; diğerlerine nazaran bir mesaj verme kaygısı gütmeden (aslonda tek mesaj insanoğlunun cahilliği oluyor) sizi sadece bir olayın ve buradan sağ çıkmaya çalışan insanların ortasına atıyor. Diğer serilerde olduğu gibi insanlığımızı ve karater yapımızı eleştiren sahneler de var ama bu sefer aksiyona daha fazla yer verilmiş. Yine diğer filmlerden farklı olarak ölüler bu kez daha fazla sahne alıyorlar ve mide bulandıracak nitelikte sahneler daha fazla ki şahsi düşüncem bugünün efektlerinden daha iyi olduğu. "Zombi Bub" ise izlediğim filmler içerisinde en sevdiğim krakterlerden birisi oldu. Duygusal zombi de oluyormuş, gerçi yanında yine farklı özelliklerde zombiler de var ki filmi aynı zamanda eğlenceli de kılıyor.