bugün

kitap okuyan her ergenin bir dönem okuduğu, vay be adam nasıl yazıyo şeklinde tripten tribe girdiği, sonra ne geyikmiş bu adam diye düşünüp rafa kaldırdığı yazardır. *
leman'da da yazar kendisi. şizofren aşka mektup, bana türkçe bir ekmek ver, hayallerini yak evi ısıt, kırk yılda bir gibisin aklıma gelen kitapları.
geçen hafta, kitaplarının reklamlarını yapan yazarlara kızan söylemlerine rağmen, televizyon makinası na konuk olmuştur. program ne de güzel geçiyordu bu adam gelip oraya oturana dek, gülüyorduk, eğleniyorduk, yılmaz morgül le tavan yapmıştık hatta.

yeni kitabını bir güzel tanıttıktan sonra, üniversiteli gençlerden yakınmıştır, behçet kemal çağlar, turgut uyar gibi isimleri tanımadıkları için. bir allah ın kulu da çıkıp dememiştir ki, sizin gibiler bu kadar meşgul etmeseydi rafları, yirmibeş senedir aşk aşk diye yazıp durmasaydınız sizi değil onları tanırlardı, gençlerin beyinlerini sulandırdınız aşkı devrik cümlelerle anlata anlata yahu.

son kitabının adı da buna örnektir, (bkz: derinliğine kimse sevgili olamadı). bu mudur yani yirmibeş yıllık yazın geçmişinin meyvesi?
televizyon makinasından baska programa katılmijanı soleyip hemen iki gun sonra tv8 de garip bi programa katılarak kitabının tanıtımını yapmıs ve acıkca tukurdugunu yalamıs depresif yazar
kemalettin tuğcu'nun yeni nesil versiyonu, bunalım, depresif, derin yazar. bir süre sonra kitapların kapağını görmek bile kişiyi irite eder.
Takıntılı lise kızlarının okuyabileceği düzeyde yazan okunması sadece zaman kaybı olan yazarımsı insan.
(bkz: sizofren aşka mektup)
imza gününe giden kızları, devrik olarak kurduğu aşk dolu cümleleriyle kandırmaya çalışan, imzaladığı her kitaba "nasıl da bakıyor gözlerin bir melek gibi" tarzında yazılar yazmaktan kendini alamayan, sabah yayınlanan kadın programlarına kitabını yollayarak reklam yapmaya çalışan, bir de şizofren aşka mektup yazan yazık kişi.
kabataş mezunudur aynı zamanda.
yazılarının sıkıcılığından dolayı, yazılarını okurken canımdan bezdiğim adam. okumaktan çabuk bıkıyor insan ve merak ediyor:''bu adam bunları yazmaktan bıkmıyor mu?''
yazılarında duygu sömürüsü yapmaktan, kendini alçaltmaktan başka bir şey yapmayan yazar.
hiç bi kitabını okumadığım,buna rağmen de hiç sevmediğim,okumadığım için de ayrı bi sevinç duyduğum,özellikle de genç kızların,çok iyi yazar olarak düşündüğü şahsiyet..bi kaç kez de kitap fuarında gördüm,etrafında hep genç kızlar vardı burdan yola çıkarak demek hala bu adamı sevenler varmış diye düşündüm.olsun ama bunlar da bi çeşit hep!hem okumak da güzel cezmi mezmi demicen okucan..
Durmadan sulu zırtlak, ağlak bir şeyler anlatan yazar/şair modeli.Her yazısı bir öncekinin kopyası gibidir. anladığım kadarıyla her bir yeri gezmekte, şair/ yazar görmemiş mezralarda: "koşun, şair gelmiş la! bi görek bakak! nidaları çınlatmaktadır.
19 mayıs üniversitesine ramazan ayında gelip ben oruç tutmam dercesine herkesin önünde ağzını şapırdata şapırdata su içen ve oradaki öğrenciler bel altı espirileriyle güldürmeye çalışırken gözümde git gide küçülen bir varlık.
hiç kitap okumadığım halde adını duyduğumda hemen "bana türkçe bir ekmek ver" isimli kitabı aklıma gelen yazar tanımam etmem
Eskiden bikaç siyasi yazısını okuyup küfrettiğim, bi süredir kitaplarını okuduğum birisidir. Bazı hikayeleri gerçekten sıkıcıdır çünkü aşk üzerine gereksiz bi dünya laf etmiştir ve çoğu zırvadır, bi faydası yoktur. Fakat toplumsal sorunlarla ilgili yazdığı, hayran kaldığım, çok güzel yazıları vardır. O nedenle okumamış olanlara önyargıyı bırakıp okumalarını tavsiye ederim. Zaten kitapları genellikle küçük denemelerden oluşur.(ilginizi çekeni okuyup sıkıldığınızı atlama şansınız var.)
yazar olmasının dışında, söyleşilerine ve imza günlerine katıldığınızda size aşk tüyoları veren, sizi güldüren enstanteneler anlaten ve güzel şiir okuyan, leman adlı haftalık mizah dergisinde de her hafta okuyucularına seslenen aşk adamı.
devrik cümleleri,aşk üzerine yazdığı yazıları ile genellikle evde kalmış kızların ilgisini üzerinde toplayan yazardır...leman da yazdıgı yazıların okunulabilitesi yüksektir.
17 18 yaşından sonra çekilmeyen, hatta aşk üzerine yazdıklarıyla amma kafa bulmuş herif bizimle diyip tiksinilen yazar.
geçen yaz bodrum da plajda gördüğüm yazar.güneşlenirken büfeye gitti ve soğuk bir şey *istedi.görevli de yok dedi ve bay cezmi bastı fırçayı görevliye.çünkü sudan başka hiç bi b.k yoktu plajda.haklıydı.turist gelmiyo deyince bırbırbır öterler ama hizmet sıfır.

neyse cezmi ile daha farklı bir anekdota takıldım.bodrum merkeze geldim ve tesadüf bu yazarın afişini gördüm.
afişte bu adamın kitabı ve fotografı altında: " bu kitabın tüm geliri tayad (!!!)a bağışlanacaktır." diyordu.

o zaman dedim ki a benim zavallı ülkem sen ne garipsin ki kandil dağının elektriğini sağlamakla bile yetinmiyorsun.

öyle tersten tehlikenin farkında mısınız yazmalarla bu iş olmuyor.

Siz gidin tehlikeyi üniversiteli kızların baş örtüsünde arayın, üç yaşındaki çocuğun şapkasında arayın, kuran kurslarında arayın.Yeter ki arayın..aman ha ihmale gelmez.bakarsınız sabah olmadan rejimi falan değiştirirler işi sıkı tutmak lazım

(bkz: tehlike aramızda)
bir yazarın/şairin gerçek amacından sapan insan.yazar/şair dediğin yazdıklarıyla insana umut verir,moralini yükseltir ama bu yazar tam tersine depresyona sokar insanı.
bandırmada kayalıklara oturup denize gül atan romantik bunalım yazar kişi.
(bkz: ne söylediği hakkında onunda bir fikri yok)
ece ayhan bir dost meclisinde bu sömürgen için, sait faik'in daşşağı etmez demiş; "hay ağzı öpülesi adam, yine koydu lafını" dedirtmiştir.
http://www.cezmiersoz.com/v2/biyografi.asp