bugün

2 nisan 2006 tarihli cumhuriyet gazetesinde, amblemin hemen altında geniş bir bant halinde yer alan ve siyah zemin üzerine yeşil renkle * tersten yazılmış soru cümlesi. *
görsel
görsel
hürriyet gazetesiyle birlikte en kolpa, en gereksiz gazete olma özelliğini taşıyan bir gazetenin hiplenmemesi gereken başlığı.
Yazının renginin yeşil olması*,tersten okunması** ve yazı karakteri* sebebiyle bir şeylere birilerine direk gönderme yapılması ile bazı kesimleri** rahatsız edeceğini düşündüğüm ifade özgürlüğünün sınırlarında bir reklam.

"zınısım adnıkraf ninekilhet"**
kapalı kapılar ardında kimsenin görmediği ama akıllı herkesin gördüğü gerçekleri anlatan ve hatırlatan cümle...
reklam formatında olmasının sebebi cumhuriyetin satış kaygısı değildir ki cumhuriyet zaten kendine has okurlarıyla varolan bir gazetedir,türkiyeninde en iyi gazetesidir... reklam olmasının sebebi cumhuriyetin halka kolayca ulaşma amacıdır ve bununla beraber gazete bugün süründe* reklamı büyükçe vermiştir... reklam tabi ki milleti uyandırmaya yeterli değil fakat hiç olmazsa bir uyarı niteliği taşıyor ve akıllara inşallah hala aramızda düşünme yetisine sahip kimseler vardır dedirtiyor...
herkesin farkında olması gereken cumhuriyet gazetesinde ki uyarı
(bkz: kasıtlı hareketler)
(bkz: bunlar reklam kokan hareketler)
(bkz: ne faşizm ne komunizm en güzeli erotizm)
_Kardeşim tehlike var var Yazıyı görmüyo musun?
_Ne yazısı ne tehlikesi?
_Traj düşüyor oğlum.Bak buraya yazı koyduk.Da vinci şifresi gibi.
_Ne yazıyo orda?
_Tehlike.Cumhuriyet tehlikede kimse almıyo bu gazeteyi satsın diye demogoji yapıyoruz.
_Bırakın bu işleri oğlum.Bunlar reklam kokan hareketler.
sözlükte asıl "cumhuriyet"i savunan kesimin karşı çıktığı reklamdır.
bu kadar hassas bi konunun içinden bile "reklam kardeşim bu" şeklinde üstünkörü bi yakıştırmayla çıkılan ve elin tersiyle kenara itilen kampanya sloganıdır.
sanki cumhuriyet gazetesi yazarları, soyunup üzerlerine tehlikenin farkında mısınız yazmışlardır.
katılmıyorsak da bari olumsuz eleştirirken arkasına bi argüman koyalım..
ismini cumhuriyet koyarak cumhuriyetin savunucusu ve de kollayıcısı zanneden 50000-60000 trajı geçemeyen, bir zamanlar devlet dairelerine zorla satılan, hala kütüphanelere mecbur girmesi gereken gazetemtrağın yapmış olduğu fuzuli çığırtkanlıktır. bunların tarihleri aynı hareketleri yapmakla geçmiştir. açın içini bir bakın sadece eleştri yaparlar hiçbir çözümleri mevcut değildir.

yakın zamanda genç subaylar tedirgin diye de bir manşet atıp genelkurmayca lanetlenmiştir bu gazete. yani bu gazete hiçbir kesimin gazetesi değildir. sadece ilhan selçuk ve kendi gibi taş üstüne taş koymama zihniyetine sahip insanların gazetesidir. ama ben yine de merak ettim sizi kimse istemiyor da kimin tetikçiliğini yapmaya çalışıyorsunuz 70 milyonluk ülkede 60 bin trajla?
trajı erotik yayın yapan bulvar gazetesinin trajı kadar olamayacak kadar az olan, hiçbir kesime hitap edememiş gazetenin bölücülük amaçla yaptığı alışageldik işlerden biridir.
yaptıkları tek şey laikliğin ve de atatürkün arkasına saklanmaya çalışmak olan hiçbir yol göserici yayını olmayan, geçen yıl arka kapak kadını koyarak traj arttırmaya çalışan avea reklamlarıyla kapanmamayı başarmış kimsenin sahip çıkmadığı bu memleketin evlatlarıyla şekil olarak hiç de benzeşmeyen tiplerin elinde görmeye alıştığımız gazetenin yeşil marul salatasının üzerine serpiştirdiği zeytinlerin kuşbakışı okunuşudur.
Bu gazetenin ne kadar çok savunucusu varmış meğer.Cumhuriyet'in gazete olanını değil de yönetim biçimi olanı savunulsaydı benim de destek verdiğim kampanya olacaktı.Eminim tüm arkadaşlar da cumhuriyet adına böyle bir kampanyaya sahip çıkarlardı.Ancak apaçık traj kokan bu sloganı kusura bakmasınlar sahiplenemeyiz.
Yoksa Cumhuriyet kimsenin tekelinde değil.Bu cumhuriyet hepimizin.Bu konuda sorun yok.
bazı kimselerin anlamaması, bazı kimselerin de anlmayı istememesi normal olan diger bütün gazeteler gibi sureli yayın saklayan ve kataloglayan kutuphanelere giren saklanan, ve ileride de saklanacak gazetenin kampanya sloganı
sloganın isaret ettigi kesim ise yazının ters yazılması vb. ile dinini yasayan insanlar degil bu gazetelerin ileride yazı seklinin degismesi isteginin olabilme ihtimalidir.
seslenilen kitle ise uyutulan, sisirilmis rakkamlarla gozu boyanan insanlardır
kampanyanın satıs kaygısı olmaması da;
mezkur* mecmu'*a'yı okuyan kisilerin ekseriyet* aks ettirmeyecegi zira muhalif kisilerin bu mecmu'*a'yı almayacagı muhakkakdır*
amacı Cumhuriyet ile bağdaşmayan ama hala adını taşımaya devam eden bi gazete
hem fikir olduğu kişiler gibi dengesiz ve saçma hareketlerde bulunan bi gazete
muhalefet kelimesinin anlamını %100 anlamış, kavramış ve başarı ile uygulayabilen bi gazete
yolunuz açık olsun, gününüz aydın olsun, aydınsınız ya!! kelimelerin anlamlarıyla uğraşarak ülkeye fayda veren işlerden uzak durmaya ve fayda veren işleri yapmaya çalışanlara _ok atmaya devam edin...
ayakta alkışlıyorum sizi, ayaktayken daha uzak gözüküyosunuz çünkü!!!!!!!!!!!!!!!!
cumhuriyet adam olcak dedirten kampanya
yurdumun güzel ve karşıdan karşıya geçerken mutlaka abilerinin ve ablalarının ellerinden tutmasını isteyen , bekleyen , bekletilen , manipüle edilen , zortlayan , patlayan insanlarına ; sunulmuş , anlatılmaya çalışılmış hoş bir kampanyadır ...

aklıma takılan şudur ;

bu kampanyayı pana film yapsaydı ( ki yapmıştır ) , bir dizi çekseydi ( ki çekilmiştir ), isminide kurtlar vadisi koysaydı ( ki koyulmuştur ) acaba etkili olur muydu ( manyak olurdu abi ) ???
dahiyane bir sLogandır...biz tersten okumayı biLmiyoruz ama mesaj'ı anLıyoruz...bazıLarı tersten okumayı biLiyorLar fakat mesajı anLamıyorLar...onLar anLamasa biLe biz gençLer varız...bizim damarımıza basmasınLar...biz bu cumhuriyet'in kuruLması için nice gençLer verdik...gerekirse bir o kadar daha(hatta daha fazLasını)veririz...biz tehLikenin FARKINDAYIZ!!!*
bazı arkadaşların fırsat bilip yıllar yılı içinde birikmiş cumhuriyet gazetesi nefretini kustuğu bir başlıktır.cumhuriyet gazetesini bir iki kez okuyup birşey anlamayan sonra da kendi birşey anlamadığı için verip veriştiren arkadaşlardır bunlar.hatta büyük ihtimal okur profilinin şömine başında puro içip memleketi kurtaralım sohbetleri yapan insanların oluşturduğunu sanarlar.iki tane yazarını say deseler sayamazlar ve bu yazarların büyük çoğunluğunun çeşitli üniversitelerde öğretim görevlisi olduklarını bilmezler.bu arkadaşlardan bazıları "aydın" kelimesini kötü birşey sanarlar ve bulabilecekleri en komik yergi "tirajı az" dır.bu durumun bir filmi "gişesi düşük" diye kötülemekten ya da bir kitaba "baskısı az" diye çamur atmaktan bir farkı yoktur(ya da bunu tersi olarak "reytingi çok" diye mehmet ali erbil'i bir kurtarıcı olarak görebiliriz değil mi?).nasıl mı bu kadar kesin konuşuyorum?çünkü bu arkadaşlardan çevremde de çok var.

not:açıkcası hiçbir parti veya görüşün peşinden gidecek durumda değilim ama bir grup insanın yıllar yılı,kimsenin cesaret edemeyeceği bir kararlılıkla,hepimizin iyiliği için çabalamasını bir kalemde silip atan entrylere karşı birkaç söz söylemek istedim.
atam.

ölümünün 67. yılındayız, cumhuriyetin de 82. hala aptal saptal törenlerle anılıyorsun atam. bırak bütün günü, kimse o saygı dolu bir dakikayı seni düşünerek geçirmiyor. zorunluluktan anlayacağın. ne anlarız biz saygıdan?

atam, sen muasır medeniyet düzeyi dedin, bak biz geldik oraya, el sallıyoruz sana oradan. ama dediğin gibi çok da ahım şahım bir şey değilmiş be, neden bilmem o "muasır olmayan" türkiye'yi özlüyoruz, en azından biz gerçek türk gençliği. sahiden atam, nasıl becerdin sen tek bir sözünle o kadar geri kafalıyı susturmayı, biz nerede yanlış yaptık da başımıza çıkardık hepsini?

atam, senin hakkında ileri geri konuşuyormuşum ben. "atam da çapkın adammış" desem bile hayatında bırak nutuk'u senin gençliğe hitabe'ni bile adamakıllı okumamış adamlar üzerime taş atmaya başlıyor. sen böyle mi sevilmek istiyordun atam? isminin üzerinden rant sağlanmasını istiyor muydun, popülistlik yapılmasını ya da?

başka milletlerin öğütleriyle, hatta ve hatta direk temaslarıyla yaşıyoruz atam, hani tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemişti? kandırmışsın sen bizi atam, bak muasır medeniyet olduk biz!

atam gerçekten korkuyorum, dediklerin çıkıyor bir bir. gençliğe hitabe'nin aynısını yaşıyoruz. bunun üzerine de "atam sen kalk ben yatam" muhabbeti yapıyoruz. inanamıyoruz içimizden hala bir tane daha "sen" çıkacağına. sahi bununla ilgili bir sözün olsaydı keşke atam, oradan da hazıra konardık.

uzun sözün kısası atam, biz bir bok beceremedik, o büyük umutlar beslediğin türk gençliği fos çıktı. en azından kağıt üstünde. eminim gerçek türk gençliği, o çılgın türk gençliği kendini bulacaktır ve istediğin düzeye çıkaracaktır bu ülkeyi. sen o yüzden *şimdilik* rahat uyu.

kendi adıma, atam, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifem, türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. ve biliyorum ki, muhtaç olduğum kudret damarlarımdaki asil kanda mevcuttur.

dediğim ve haklı bulduğum kampanya.
ayrılıkçı terör alıp başını giderken, nereden çıktı bu irtica teranesi??
bir evi ateş sarmışken; içeride oturanların yıldırım tehlikesini tartışmalarına benziyor bu durum...
ey türk gençliği! çalıştır saksıyı!!!

(bkz: dini ticarete alet etmek)
(bkz: cumhuriyet i ticarete alet etmek)
(bkz: yurtta aşk cihanda aşk)
imtiyazlarını kaybetme korkusu yaşayan elitlerimizinin mevcut hükümete demokratik muhalefet etme basiretinden yoksun olarak sahte bir tehlike paranoyası oluşturmaları ve aman cumhuriyetin altı oyuluyor aman laiklik elden gidiyor safsataları ile insanların korkularına oynamalarıdır. bu yapılırken olan hak ve özgürlüklerimize olmaktadır. birileri kendi hayat tarzlarının tehlikede olduğunu iddia ederek başkalarının hayat tarzı durmadan tecavüz etmektedir. aynı senaryo 28 şubatta da oynanmış ve elimizde boşaltılan bankalar, 2000 ve 2001 krizleri kalmıştı. sahi bir müslüm gündüzler, ali kalkancılar, fadime şahinler vardı ve onların tehlikelerinin farkında olmamız isteniyordu noldu bunlara?
savunulan tüm düşünceleri zamanın şartlarıyla ve onları ortaya çıkaran tecavüze uğramamış değerlerle değerlendirme fikrine sahip biri olarak; paranın herkesi hop hop hoplattığı zıp zıp zıplattığı bir dönemde(var olan istisnaların önünde saygıyla eğilerek söylüyorum), dışardan öyle gözükse(ya da gösterilmek istense) bile, kimsenin hiç bir çıkar kaygısı gözetmeden sadece insanlar için doğru olduğunu düşündüğü bir fikri haklıca savunmadığı bu yüzden de kimsenin kimseyi "aloo uyan koçum tehlikenin farkında mısınız" şeklinde uyarmaya yüzü olduğunu düşünmediğim bir soysuz düzende
bir şekilde ortaya atılmış, kiminin sevip kiminin hiç sevmediği, herşeyden bağımsız değerlendirildiğinde oldukça yaratıcı bir reklam çalışması.