bugün

önce sorular ve değerlendirmeler başlar. sonra yargılar; cesurca.

yüzüne bakmaya cesareti yoktur bi' tarafın. ve telefondan yürütürsün bu konuşmayı. belki de insana kendini en yalnız hissettiren anlardan biridir de bu...

seviyorsun, o da seviyor. ama bağlanamadığını söylüyor *. sen kırılıyorsun, hem de çok.

seni kırmak, üzmek istemiyorum safsataları başlar. o an senin düşündüğün şey kızgınlığa çevrilir.

sonra olgun bir hareketle ayrılık kararını verirsin. ilk adımı sen atarsın; çünkü karşındaki o kadar cesaretli değildir hala. ileride pişman olurum duygusuyla saçmalamanın sınırlarını zorlamakta.

resmen ayrılınır, sen iki damla gözyaşı dökersin. silemez bile o. telefondadır çünkü.

banktasın, bi' parkın ortasında, kedileri izliyorsun. ve ağlamaktan nefret ediyorsun.

şimdi ayrıldın sen. ve normal konuşman sürüyor. sankı beş dakika önce ayrılmamışsın gibi muhabbetini ediyorsun, saçma sapan konulardan. belki bir dedikodu bu muhabbeti sürdüren..

korku başlıyor, içini sarıyor; sen izin vermek istemesen de.

hoşçakal demenin zamanı geldi. ama konuşma uzuyor, mantıksızca hem de. neyse ki telefonun şarjı bitmiş bulunuyor ve kurtuluyorsun o hiçbir şey olmamış gib konuşma işkencesinden.

mutlu musun şimdi?
"vay be neler yaşadık" dedikten sonra nokta koymak istemiyorum "vay be neler yaşadık , neler yaşayacağız." diyen 2 yıllık sevgilinin bu sözden 1 ay sonra ayrılmasıdır.
diğerinin başlaması gerektiğinin anlanması için bir buffering dönemi gerektiren hadise.
sonrasında 1 hafta fizyoterapi eşliğinde rahatça geçirilebilen devamında ilaç tedavisi uygulanan ve en sonunda da psikolojik kalkınma tedavisi olarak fashion tv izlenmesi gereken hadise..
eğer halihazırda beraberlik canlıyken ani bir ayrılık söz konuşu olmuşsa, bunun bir gerilimi, gerilimde acıtan bir tarihi vardır.

ama ilişki zaten ölmüş ise, bu bitiş çürüyen iki parçanın zahmetsizce birbirinden kopması gibidir. çürümek acı vermez zira ölü olan çürür. bir ilişkinin çürüdüğünü anlamak kolay değildir, öldüğünü kabul etmek ise çok zordur.
(bkz: göz yaşı)
vakit önümüzdeki maçlara bakma vaktidir, diyip acilen hayata akmakta, kendini odalara kapatmamakta fayda var ki aksi takdirde bir ilişkinin bitmesi her ne olursa olsun bünyede toparlaması zor boşluklar yaratabilir... zordur ama geçer...
beni bırakma diye çocuk gibi ağlayarak yalvaran sevgilinin 3 hafta sonra ben artık seni sevmiyorum. diyerek ayrılmasıdır. üstelik gözyaşları kurumuştur ve sevgisi bile tükenmiştir. ne denir ne yapılır?

hoşçakal denir gönülsüzce, o sevmiyorum dese de...
acısının geçiceği tarihin iple çekildiği olaydır.
kaçınılmaz hazin sonun başlangıçıdır. aşkın en temel kuralı aşk acısını yaşama vaktidir.
defalarca denedim,
dokunmayı başka ellere,
birşey var üstümde senden,
beceremedim...

defalarca denedim,
bakmayı başka gözlere,
birşey var içimde senden,
seni çok özledim...

şimdi nerede ellerin,gözlerin,
kim var ellerinin içinde,
gözlerinin?...
insana yeni ufuklara yelken de açtırabilir, hayatını da karartabilir.
bir ilişkinin başlamasından daha doğal bir şeydir. iki insanın birlikte bir şeyler paylaşmak, mutlu olmak üzere bir yola çıkmaya karar vermeleri daha mucizevi, daha imkansıza yakın bir şey iken, çok da şaşılmaması gerekendir.

sonsuz birliktelik vaatleri, ölümüne sevme iddiaları boşa çıkarıcısı; doğanın kanunu* durumdur. dünyanın sonu değildir. abartılmasındır.
uzun süredir sızlayan bir yara haline geldiyse bitmesi hem umulmadık bir huzur verir hem geçmişi boşa harcamış olduğunu düşündürüp ince bir sızı. hangisine takılıp kalacağınızsa size kalmıştır. ben huzuru seçtim. elveda eski eşim.
insan bazında düşünüldüğünde, sevgililikten ibaret olmayan durumdur.
bir arkadaşla iletişimi kesmek, aradaki tek bağın kan olduğu bir akrabayla görüşmemeye karar vermek de bu duruma örnektir.
eğer yaşanılan duyguların gerçekliği ve samimiyeti yüksekse; her zaman yüreğinizin bi' köşesinde hatırlanmaya değer bir vaziyette devam etmesidir.
uzun süren bir ilişkinin bitmesi acıtır.kısa süren ilişkiler insanı fazla etkilemez.etkiler ama o kadar değil.
başlangıcı olan her şeyin bir sonunun olmasıdır.
hiç boşuna uğraşmayın! başına böyle bir durum gelmemiş her erdir kişi bu yazılanları" lan romantik pepeler yine neler sıçmış acaba?" önyargısı ile okuyacaktır.
anlaşılmaz yaşanmadan..hissedemezsin..!
"ilk önce hafif bir duygu hissedilir, akşamında ya da sabahında olmadığını fark edince acı", sonrasında pişmanlık, sonrasında boşvermişlik...
şarkılarda hep onu söyler zamanla... sonra unuttum denir (yalan aslında)...
biri diğerini zorlamıştır, resmen ırzına geçmiştir yani. bir erkeğe nasıl tecavüz edebilirse bir kadın artık. işte bu zorlama sonucunda kırılma noktasına gelinmiş ve bitmiştir.
psikolojik tedavi için dinlenesidir:

ben suyumu kazandım da içtim
ekmeğimi böldüm de yedim
alkışı duydum ihaneti gördüm
sesim de oldu sessizliğimde
seviştiğimde oldu benim

sen de başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi
hayatta hiç birşeyim az olmadı senin kadar
ve hiçbirşeyi istemedim
seni istediğim kadar
sende başını alıp gitme ne olur
ne olur tut ellerimi

(bkz: cem karaca)
bir ilişkinin ancak başlaması üzerine gerçekleşebilecek durum.
(bkz: game over)
ilişkilerin, ilişkinin tüm tarafları tarafından bitirlmesi anlamına gelmez.
ilişkinin taraflar arasındaki paylaşımı sona ermiş olsa da taraflardan herhangi biri kendi içsel dünyasında, kendi ile barışık kalmayı da başararak, ilişkiyi canlı tutabilir.
her ne kadar sosyal bilimler ilişkiyi, en az iki taraf arasında paylaşıma bağlasa da, insan ve metafizik gerçekliği, sosyal bilimlerden bağımsız olarak ilişki tanımlamaları geliştirebilir.
ilişki tanımının, sosyal bilimlerin tanımına uymaması, insanın içsel dünyasında metafizik olgulara dayadığı gerçeklik algısını ve bu algıya dayanan paylaşımlarını redetmemizi gerektirmez.