bugün

ben yeni keşfettim bu yazarı, ancak geriden geliyoruz işte. profiline girip diğer yazdıklarına da dadanıyorum ara sıra. iyi yazar işte ama birşeye takılıyorum, nedense bazı entrylerinin başında kıçında bazı yazarlara dokundurmalar yapıyor. bilmiyorum ben gergin ortamları sevmediğimden olsa gerek hoşuma gitmiyor. he ama yazdıkları kesinlikle fevkalade. bu da kadı kızında bile olabilecek * bir kusurudur. ama iyi yazardır.

yahu bahsettiğim kusurudan daha çok,ağır basan tarafının iyi bir yazar olması olduğunu belirtmek için 40 takla atıyorum kaç dakikadır. *
keyifle okuduğum harika yazar.
sözlükte ilk düzenli olarak takip ettiğim yazar. çok uzun ama güzel yazıyor.
keyifle okuyoruz efendim. en iyi entrylerde adını görünce ilk onun entrylerini okuyorum. güzel yazıyor.
uludağ sözlük ortalamasının üstünde bir yazar. lakin yazılarını sükse için yazdığını çok belli ediyor. bu uğurda izlediği yol da çok klasik.
ben wade'in başlıklarını oylansın diye günde 3 kez canlandıran karl heinz schneider, danny archer ve el wray nickli çocuklara bir yenisi eklenmiş. site sorunlusu diye bir tip. iş arkadaşı kontenjanı bitti, mahalle arkadaşı kontenjanından başlıklarını canlandırtmaya başladı anlaşılan.

bir de "ayhh ben selebriti olmak istemiorummm, saadece okunmak istiorummm" diyip işin içinden sıyrılacağını sanıyor. bu sözlükte 10.000 tane yazar var. onların aklına gelmiyor mu bu kurnazlık? onlar enayi de, bi akıllı sen misin? yemezler.

sözlüğün yeni recep bülbülses'i. hoşgelmiş.
ne zaman başlığını görsem canlandırasım geliyor. canlandırabilmek gibi bir yeteneğim varmış da haberim yokmuş meğer. çünkü böyle yaptığım zaman beni romantik bir akşam yemeğine çıkartıyor. yemekle kalır mı hiç; akabinde starbucks'da kahve ısmarlıyor.

kaç kişi yapar lan bunu? birlikte tarkan'ın konserine bile gideceğiz...
celebrity olunca diğer yazarları hor görmek
eş cinsel biriyle aynı havuzda yüzmek
yeni yıla girerken sevinememek
mükemmel olmak isterken yapayalnız kalmak
çocuk yaşta sigaraya başlamak
o gidince her şeyin anlamını yitirmesi
babanın durup dururken arabayı satması
annenin yemek programında izlediğini hiç yapmaması
başını yastığa koyduğunda hep onu hatırlamak
en yakın arkadaşın evlenmesi
küçükken futbolcu olma hayalleri kurmak

gibi ve kopyalamaya üşendiğim onlarca başlıkta entrysi bulunan kankalarınca savunulmaya başlanmış bülbülsesli recep. başlıkların ortak noktası mı? hepsi de ben wade'in açtığı başlıklar. hem uyanıklık yapıp diğer yazarların hakkını gasp ediyorsunuz, hem de yaptığınızı savunuyorsunuz utanmadan. böyle yüzsüzlük görmemiştir 4 senede sözlüğümüz.
Altıncı nesil ekip çalışması.

Ben wade; 18 kişilik bir ekipten oluşan, Uludağ sözlüğe damga vurmak için açılmış bir hesaptır. artık bunları açıklamakta sakınca görmüyoruz. Ekipteki elemanlar;

Menajer: entryler yazıldıktan sonra ona gönderilir. sözlüğe Girilip girilmeyeceğine karar verir. Kısmetse ilerde röportajları falan da o ayarlayacak. imza günleri, kitap basımı, fun club, formspring me olaylarıyla da kendisi ilgileniyor. aynı zamanda da liderimiz. işe alımlarla, işten çıkarmalarla, kısacası her şeyle ilgilenir.

4 adet yazar: ben wade1 sempatik, ben wade2 romantik, ben wade3 ayarcı ve ben wade4 de troll olan yazardır. ben troll olanım. işe yeni başladım ve Bu da ilk yazım. Son zamanlardaki kötü gidişe dur demek için, ara transfer döneminde kadroya dahil oldum. Daha önce de çok meşhur yazarlarla beraber çalıştım. Ama hep hayalimde ben wade'le çalışmak vardı. inşallah entrylerimle sözlükte büyük sükse yaratacağım. Ekibimin bana olan güvenini boşa çıkarmayacağıma dair söz veriyorum.

2 adet tespit yapıcı: Ofiste takılmazlar. Gezici tim olarak sabahtan akşama kadar caddelerde, alışveriş merkezlerinde falan gezip tespit yapmakla yükümlüdürler. beraber dolaşmazlar. hatta ve hatta birbirlerini bile tanımazlar. yaptıkları tespitleri her akşam başlık ayarlayıcısına bildirirler.

2 adet anıcı: ofisin en yaşlı çalışanlarıdırlar. zamanında çok görmüş geçirmiş, yaşanmışlıkları olan abilerimizdir. sadece akşam gelirler. anılarını başlık ayarlayıcısı ve yazarlara anlatıp giderler.

1 adet başlık ayarlayıcısı: tespit yapıcı ve anıcılardan dinlediklerini karakter sınırına göre ayarlayıp başlığı oluştururlar.

1 adet mesajlaşma sorumlusu: bu arkadaş da gelen mesajlara cevap vermekle sorumludur. Halka ilişkiler mezunudur ve daha önce 3 sene özel bir şirkette insan kaynakları yöneticisi olarak çalışmıştır.

1 adet temizlikçi abla: ofisi tek başına çekip çeviren fedakar gönül ablamızdır. Çok güzel yemekler yapıp, çayımızı çorbamızı eksik etmeyip, ortamı da tertemiz tutarak bize harika bir çalışma ortamı sağlar.

6 adet başlık canlandırıcısı: günün belirli saatlerinde açılan başlığı canlandırmakla sorumludurlar. Bazılarının kimliği afişe edilmiştir. Kurallar gereği, kendilerini belli ettikleri için cezaları en kısa zamanda verilecektir.

Aslında bu arkadaşlarımızın kimliklerini gün yüzüne çıkaran 1hic adlı yazar da, Başka yazarlara bok atıcı pozisyonunda bir zamanlar ekibimizde çalışmaktaymış. 19 kişi olmamız gerekiyordu yani bizim. aynı ofiste çok güzel günler geçirmişler. Lakin bir gün sempatik yazar olan ben wade1, aralarındaki samimiyete güvenip şaka amaçlı olarak 1hic'e pandik atınca ortam çok gerilmiş. Ben yokum tabii o sıra. terk edip gitmiş işte 1hic. Menajeri arayıp 'ya onu işten çıkartıp beni yazar yaparsınız ya da her şeyi sözlüğe yazarım' dediğinde sunulan son teklif, tespit yapıcı olması yönündeymiş. Kabul etmeyip istifasını vermiş Ne kadar yapma, etme deseler de. Zannedersem şu an başka bir ekipte bok atıcı olarak çalışıyor kendisi.

Az sonra toplantı yapıp, nerde hata yaptığımızı konuşucaz. Özellikle romantik yazarımız olan ben wade2, yaşananlardan gerçekten çok etkilenmiş durumda. Deliler gibi hıçkırarak ağlıyor sabahtan beri. Gerçi bizim istediğimiz de buydu. Ne kadar morali bozulursa, alanında o kadar güzel entryler yazan biri.

Son sözüm 1hic'e; çalışma masan hala boş. Üzerinde güller var. yerine kimse alınmadı işe. Ben seni tanımıyorum ama dediğim gibi arkadaşlar sürekli bahsediyorlar. Haksızlıkların her zaman yanında olan, hem temiz hem dürüst bir insanoğluymuşsun. Küçücük bir pandiği bu kadar büyütmenin alemi yok. Ve şunu bil ki; geri dönmek istediğin an, yine bizlerle olabilirsin.

sensiz üşüyoruz...

edit: hee unutmadan. resmi bir kurumuz. şirketimizin adı ben wade production. vergilerimizi ödüyoruz. 1hic, bu arada senin sigortan da hala kesilmemiş. hasta falan olursan git yani doktora. sevildiğini bil.
kendisi için sözlükte takip edilesi yazarlar listesine alınmış gibisinden duyumlar aldık. * * *
böylesi zor işler nedense hep bana kalıyor. ne zaman sıkışsalar "ya şunu sen yaz" deyip sıyrılıveriyorlar işin içinden. ben de, içime guiza kaçmışcasına tavırlara girip kabulleniyorum durumu. bu arada ben, ben wade'lerden romantik olanıyım. merhaba. acıklı bir veda yazısı istediklerinden olsa gerek. mesela, sempatik olanımız şu anda kirpikleri sislenmiş vaziyette sigara üstüne sigara içiyor. yaz desem tek kelime yazamaz. bir de benle taşşak geçerler romantik olduğum için. neyse.

durum şu. 4 ay oldu yaklaşık buraya geleli. yazdık, çizdik. kah güldük kah hüzünlendik. dere tepe düz gittik. lakin kendimizi hiç buraya ait hissedemedik. mesela ben pilavın içine kuş üzümü koyanların asıl amacını hiç anlayamadım. pilavın içindeki kuş üzümü gibiydik işte. ya da masaüstünde aylarca duran ve içinde ne olduğu bilinmeyen yeni klasör gibi. bilemiyorum. çok fazla şeye benzetebiliriz. zorlamayalım. şimdilik geri dönüşüm kutusuna bir uğrayıp, oranın sakinlerine "ben burda çok kalmıycam haberiniz olsun" deme noktasındayım. ortaya çıkacağım yer de itü sözlük olacak. bu bir nevi "yuvaya dönme" eylemi benim için. yine ben wade olarak ama. uludağ sözlük'ün ben wade'i...

entrylerimi editledim. sildim daha doğrusu. sözlük yazarlığını kısa süre daha devam ettirip, ilerde dönüp baktığımda yazılarımı okurken keyif alacağım bir hesap oluşturmak istiyorum. ve bu hesap kendimi en rahat hissettiğim yerde olmalıydı. bu yüzden burada yazdığım ve oluşturacağım hesapta olmasını isteyeceğim entryleri de yanımda götürüyorum. bencillik yapıyorum farkındayım ama ben wade'i unutmayan tek kişi muhtemelen ben olacağım için çok fazla sorun olacağını da sanmıyorum. bırakın bir dikili ağacımız olsun lan. artistlik yapmayın.

sessiz sedasız gitmiş olmamak için yazdım bu entryyi. aksi yakışmaz diye düşündüm. ayrıca nickaltı yazan, mesaj kutumu yakan, ilgi gösteren, eleştiren, seven, sevmeyen herkese teşekkürlerimi iletiyorum. tek tek isim vermeye gerek yok. versem mi lan? neyse boşver. utandırmayayım şimdi onları. bu arada sevmeyenlere ettiğim teşekkürü geri alıyorum. hiç veda yazısı tribine giremem. hastırsın onlar. neyimi sevmiyorlar ki benim. çok iyi bi insanım.

o değil, o kadar yazdık şurda. şöyle sarışın, efendime söyliyeyim huyu huyuma, gökkuşağım olabilecek biriyle de tanışamadım hani. düşünsenize entryyi giriyorsun gece. sonra yatmadan önce arayıp o entry ve sözlük hakkında konuşuyorsun falan. halbuki uludağ sözlük'e de sırf bunun için gelmiştim. aslında asıl ayrılma sebebim de bu. yoksa ne işim olur allasen. yok yok yapamicam. kendimden soğutmak için yaptım bunu beni bi an önce unutun diye ama hayır yapamıyorum. ibo'nun bi filminde vardı. sonuçları daha kötü oluyor. hiç gerek yok şimdi.

unutmayın beni olur mu? kaçtım. hade eyvallah..
(bkz: yapma ben wade)
(bkz: işiyoruz reis)
gidişi üzen yazardır. uzun uzun yazamayacağım. çok üzgünüm sözlük.
tilki işte. dönmüş dolaşmış kürkçü dükkanına dönmüş. kendini kaf dağının üstünde gören şizofren yazar.
ateizm alegorisi yaparak komik olabileceğini sanan saçma yazar. büyük ihtimalle bir yerlerde de tam karşıtı yani ateist olduğu halde islamcı alegorisi yapan saçma bir yazar muhakkak vardır ve aralarında hiç fark yoktur.
buldum la bunun ne olduğunu: dikkat çekmeye çalışırken beyninin yerinde saman olduğunu açık eden, kendinin aptal olduğunu düşünen, troll olma yolunda ilerleyen zavallıdır.
gülmekten geberten yazar.
(#9879239)

atılır ama bu kadar da değil.
dersten çıkıp ödevini yapmadan pc başına oturan liseli bir yazardır. olsun, onun suçu yok. tek suçu annesi ve babasının. eve internet bağlatmayacaklardı.
trollük denilen entry'leri bile şu sözlükteki gerçek dalyarakları siker atar, kimse merak etemesin.. hadi bakayim..
"atatürk'e filan bok atayım da ne uydurursam uydurayım" mantığında bir insan daha. yazdığın şeyler inşallah başına gelir demekten başka birşey diyemiyorum.
(bkz: russell crowe)
liseli kemalist tadında yazar. kemalist kişiliğine sözümüz yok , ama üslup endüstri meslek terk be kardeş!
6.nesil sözlük yazarı.

iki adam oturuyormuş. birisi birine demiş ki bakkaldan ne istersin? öteki de mentos demiş. adam almış mentosu gelmiş. sonra düzüşmüşler.

hikayenin anlaşılır olması için; adam mentosu diğer adamın götünün gevşemesi için istemiş. naneli şekeri sürtse de olurmuş ama mentosu kırıp yapmış bunu. çünkü mentos demek nane şeker demekten daha kolaymış. çünkü mentos yemek nane şekerden daha kolaymış. çünkü mentos demek: şeker demek. ama o şekeri ağızdan alınız diye yazmıyorlar diye pinpiriklenen varsa; ben belirteyim yani. o şeker ağza alınır. ağzın gevşesin diye değil demiş adam. ağzından yutuyorsun tek hamlede.

sonuç: mentosu yutacan lan! artık yeter elinde oynadığın.

bu fıkra şahsıma aittir. ama anlatabilirsin herkese.