bugün

allah bilir kaç kişi okumuştur kitabı. evet kabul ediyorum çok itici bir kitap adı ama içinde kimsenin duymadığı ve bilmediği şeyler var. siz küçümsemeye, magazinsel şaka yapmaya devam edin... ciddiye alıp da kitabı okumayın. ne gerek var demi?

kişisel gelişimle* çok ilgilenip, aslında bu kitapların kandırmaca ve para tuzağı olduğuna inanmıştım. ne mümin sekman ne doğan cüceloğlu ne de ünlü ceo'ların kitapları... hiçbiri bana faydalı gelmedi... tam 4 sene debelendim. sonra bir kitap gördüm, başlığı normalde* itici gelir ama o an itici gelmedi ve ciddiye alarak okudum. özellikle de program yapma hakkında çok iyi bir taktik sunuyor.

yapmanız gereken, küçümsememek ve ciddiye alıp okumak...
Yazının başlığı size tanıdık gelmiş olabilir. Evet başlık alıntı. Başlık Erdal Demirkıran'ın "Ben dünyanın en akıllı insanıyım" isimli kitabından alıntıdır.

Evet Erdal hocama katılıyorum, insan kendine "ben dünyanın en akıllı insanıyım" diyebilmelidir. Bende diyorum, "ben dünyanın en akıllı insanıyım"

Peki demekle oluyor mu?

Soru gibi cevapta basit, hayır demekle olmuyor.

Doğarız, büyürüz ve sonra ölürüz. insan hayatını en fazla bu noktaya indirgeyebiliriz. Herkesin hayali vardır. Kimi hayalini gerçekleştirir, kimi gerçekleştiremez. Peki gerçekleştiren bunu nasıl başarıyor? O sizden çok daha akıllı veya zeki biri mi?

Başarılı ve başarısız arasında ki fark

Bir çoğumuz başarılı insanların biyografilerini okuyup sadece imrenmekle yetiniriz. Ve bu gibi hikayeler genel de şöyle başlar; "Fakir bir ailenin çocuğu olan... Ailenin en büyüğü olan... işe simit satmakla başlayan... vb." ne kadar da tanıdık geldi değil mi? Çünkü başarının sırrı hep aynı, hiç değişmeyecek. Hiç kimse başarıya bir asansör misali doğrudan ulaşmaz, muhakkak merdivenlerden dolaşır çıkar.

Hayallerinizi gerçekleştirmek için önce kendinize inanmalısınız. "Ben bunu başarabilirim, ben bunu yapabilirim." diyebilmeli ve demekle yetinmeyip bunu uygulayabilmelisiniz.

Unutmayin ki; bedava peynir sadece fare kapanında bulunur.

Hayallerine ulaşan insanlar, her zaman yılmayıp, üşenmeyip, kendine güvenen insanlardan olmuştur. Bazen bir söz, bazen bir hikaye bir insanın hayatını değiştirebilir.

Maslow'un ihtiyaçlar piramidi hiyerarşisi vardır, işletme dersi görenler bilir.

Maslow'un ihtiyaçlar piramidi hiyerarşisi

1. Fizyolojik gereksinimler
2. Güvenlik gereksinimi
3. Ait olma gereksinimi
4. Sevgi, sevecenlik gereksinimi
5. Saygınlık gereksinimi
6. Kendini gerçekleştirme gereksinimi

Maslow'un yukarıda kalın olarak seçmiş olduğum "Kendini gerçekleştirme gereksinimi" teorisinden bahsetmek istiyorum. Maslow bu hiyerarşisinde en üst sıraya "Kendini gerçekleştirme gereksinimi" teorisini koymuştur. Çünkü insanın temel ihtiyaçlarından sonra hayalleri, yapmak istedikleri, hedefleri ve idealleri yer alır.

Neil Armstrong

Siz değil, onlar sizin başarı hikayelerinizi okusun

Herşey insanın elinde. insan isterse ampulu icad eder, insan isterse Neil Armstrong gibi Ay'a ilk adım atan kişi olur. Başarının formülü bellidir, çalışın, çabalayın ve hedefinize ulaşın. Siz dünyadaki 6 milyardan fazla insandan farkı olun. Bugün nasıl Cristiano Ronaldo kendinden söz ettiriyorsa, sizde ettirebilirsiniz. Herşey sizin elinizde.

Fatih DEDECAN - http://www.fatihdedecan.com
her şeye rağmen kitaptaki şu kısmın hakkını vermek gerekir;
" Sen ne yaptığının farkında mısın dostum? Son zamanlarda beyninden başka her şeyi kullanır oldun. Evinin telefon numarasını hatırlayamadın geçen gün de, iki yüz elli hafızalı cep telefonundan öğrendin kendi numaranı. Oysa eskiden yüzlerce telefon numarasını ezbere biliyordun.
Hesap makinen olmadığı için 76'yla 13'ü çarpamadın o gün. Kilitlenip kaldın. Ne kadar da körelmiş ana makinen.
Hatırlıyor musun eskiden üç saat yürüyüp yorulmazdın sen? Şimdi arabasız hiçbir yere gitmiyorsun. Yan sokaktaki komşuna "Arabam tamirde, yarın gelelim" dedin geçen akşam. Senin adına ben utandım. En çok da "Son zamanlarda insanlar ne kadar da genç ölüyor" diye mırıldandığında kahroluyorum. Ne bekliyordun ki?
Eskiden elektrik kesilince de çalışabiliyordun ama şimdi? Elektrik kesilince işin bitiyor. Saatlerce oturuyorsun.
Maazallah bir uydun düşse işin bitecek, tüm dünyayla irtibatını keseceksin...
Eskiden arkadaşların vardı, uzun uzun sohbet ediyordun. intihar etmek isteyen arkadaşını belki de bir kelimenle caydırıyordun. Şimdi arkadaşının intihar ettiğini televizyondan izleyip cenazesine gidiyor: " Bunu yapacak biri değildi, nasıl yaptı hâlâ aklım almıyor." diye garip garip sorular soruyorsun.
Artık en büyük dostun televizyon oldu. Ama o seni anlamıyor ki! Bile bile teslim oldun ona. Öyle bağlandın, öyle yapıştın ki istesen de bırakamıyorsun onu.
Eskiden salakça da olsa misket oynuyordun, bir muhattabın vardı en azından. Şimdi playstation oynuyorsun. Makineye bağırıyorsun, yeni tabirle stres oluyorsun. Senin bu halini görünce acı çekiyorum.
Eskiden yağmur yağınca derin bir nefes alıp "toprak ne güzel koktu!" diyordun, Şimdi asfalt, beton soluyorsun...

Neden yarattığın teknolojiyi kendini mahvetmek için kullandın? Alfred Nobel dinamiti; yol, tünel köprü... yapasın diye bulmuştu ama sen savaşta kullandın. Adam TV'yi dünyadan haber alasın, şahaser yapımları, belgeselleri izleyesin diye buldu; ama sen magazini icat ettin, ona müptelâ oldun. Adam interneti kendini geliştir diye buldu, sen eşinden dostundan vazgeçtin, chat uzmanı oldun.."

(bkz: cp sandın amma kendim yazdım)
bir erdal demirkıran kitabı, aragazı, derki zeki büyüğümüz (!) tanıtımında:

..tüm insanlık alemine ithafımdır
"Ben Dünyanın En Akıllı insanıyım" dediğimde dostlarım bana: "Maden bu kadar akıllısın neden sen de Edison gibi, Einstein gibi, Newton gibi... Bir şeyler icat etmiyorsun?" dediler. Ben de onları haklı buldum... Ama galiba biraz yanlış anlamış olacağım ki, ben ampul icat etmek yerine Edison icat etmeye karar verdim.

Bugünlerde "Kashna" adını verdiğim kendi öğretimle dahi yetiştiriyorum. Edison yetiştiriyorum. Einsetin yetiştiriyorum, Newton yetiştiriyorm.. Bu kitabımda "Kashna Öğretileri"nin hiç olmazsa bir kısmını seninle de paylaşmak isterdim.

"Çözebilmem Umuduyla"...
Erdal Demirkıran
"tabi kardesim tabi..sen hele giy su gömleği" seklinde karsılık verilecek cümledir.

ne hazindir ki giydirdiğiniz gömleğin icindekinin en akıllı olma ihtimali de vardır.
dunyanin en akilli insanlari turklerdir. bizler bize ogretilmeden yarim ekmek doner,kasar salam yada herhangi baska bir yarim ekmek arasi birseyi bir bardak kola yada ayranla katik ederek kullaniriz. ornek yarim ekmegin son lokmasi ile ayranin yada kolanin son firtini ayni zamana denk getirebilen tek milletiz biz hemde dur sunu ayarlama yapayim demeden. akilli degilizde neyiz?
amacına ulaşmış kitaptır. zira o kitap yazarın kendi alanı ve kendi dünyasıdır aslında size bunu söylemeye çalışmıştır ve evet o dünyada sizden daha akıllıdır ve olabilecek diğer herkesten. kim merak edip 98. sayfayı açmamıştır acaba? nasıl olsa sizi kimse izlemiyor açayım da bakayım ne var şu sayfada diye açmadıysanız bile o sayfaya gelene kadar içiniz içinizi kemirdi değil mi? bütün olay çuvaldan fındık çekmekle ilgili kendisinin de belirttiği gibi. sonra çürütün atın elbet başkaları kurcalayacaktır.
(bkz: hee icinde icinde)
(bkz: ben dunyanin en gozel karisiyam)
(bkz: ben dünyanın en yakışıklı insanıyım) ilyas salman söylemişti bi aralar.
(bkz: ben dönyanın en gözel garısıyam) vardı bir de.. hey gidi perihan savaş heyy
(bkz: ben dünyanın en kıllı insanıyım) *
hülya avşar başlık açmış, kaçın!!
bende maradona yım ama türkçe öğrendim uludagsözlükte yazıyorum..
mükemmel insan erdal demirkıran'ın mükemmel kitabı.