bugün

halkın tamamına yakınının müslüman olduğu bir ülkede gereksiz olan durumdur. ateist bir milletvekili nin, halkın manevi değerlerini anlaması ve empati kurabilmesi mümkün olmadığından olmaması gereken durumdur.
milletvekilliğin ilk şartı müslüman olmalıdır zira halkın en büyük maneviyatını oluşturan din olgusundan yoksun bir insanın halka verebileceği hiç bir katkı yoktur.
mümkündür, önemli olan insanların dini inançları ya da inançlarının olmaması değildir. kalın kafalı olanlar elbette bunu anlamaz. Önemli olan insanların haklarını gözetebilmek, zümrelerin değil, milletin vekili olabilmektir.
bu ülkede halkın tamamına yakını, %99'u değil, yalnızca büyük çoğunluğu müslümandır. bundan dolayı da gereksiz olmayan durum.
toplumsal hayatı düzenleyen birtakım kurallar vardır. bu kuralların bazıları dinlerin etkisiyle kurallaşmıştır. bazıları da adet ve geleneğe dayanmaktadır. bugüne dek müslüman olduğunu iddia eden ve oldukça dindar görünümü veren birçok milletvekili bu ülkeden gelmiş geçmiştir ancak yolsuzluk, yakınlarını kayırma, rüşvet gibi uygunsuz durumlarda herhangi bir azalma görülmemiştir. bir insanın ahlaklı olması onun dindarlığı ile alakalı değildir. dinin etkisiyle, cehennemde yanma korkusuyla iyilik yapan ya da kötülükten kaçınan bir insan mı yoksa hiçbir inancı olmadığı halde, sadece iyilik yapmak için ya da kötülükten hazetmediği için kurallara uyan insan mı daha erdemlidir? önemli olan bu soruya verilecek cevaptır bence.
inançlı milletvekillerini de gördü bu millet.

(bkz: fıkrasına gülünmeyen adam)
'ateist biri müslümanlarla empati kuramaz' diyerek paradoksun kralını yapmış bir yazar söylemidir.

ha bir de millet vekilliğinin ilk şartı müslüman olması mıymış, yanlış mı okudum ben?
ateist çoğunluğun olduğu bir yerde seslerini duyurmak için mantıklı olsada memleketimizde pek gerek yoktur. bize tam tersi allah korkusu olan vekiller lazımdır en harbisinden allah korkusu.
burasi islam cumhuriyeti olmadigi icin gayet normal bir durumdur. meclis insanlarin dini duygularinin, inanclarinin temsil edildigi yer degildir ve olmayacaktir.

vekiller inanclarina gore degil, bilgilerine, gorgulerine, becerilerine gore secilmelidir. isterse japon zikine tapsin , bana ne.
gereken ateist çoğunluğunun oyunu alıp seçilmiş vekildir.*
Ülkemizin laik bir ülke olduğu düşünülürse gayet normal bir durumdur. Halk eğer onu milletvekili yapmışsa zaten halk kim olduğunu biliyordur.
Gereksiz olmasına karşın önünde herhangi bir engel yoktur. 'din ve devlet işleri birbirinden ayrıdır' (bkz: laiklik)
toplum tarafından oluşturulacak olan baskı sayesinde bu illetten kurtulacak olan vekildir.
türk halkının büyük çoğunluğu kuru fasulye sever. o zaman gelecek başlık : 'kuru sevmeyen birinin milletvekili olması' şeklinde olabilir. yanlış anlaşılmasın amacım din ve kuru'yu bir kefeye koymak değil, düz mantık her zaman çalışmaz demektir.
normal ötesi bir durumdur.

şeriatla yönetilmeyen bir ülkede iseniz tabiki. anlamadığım nokta şudur. bir insan ne kadar iyi bir müslümansa o kadar iyi bir idareci midir?

unutma gerizekalı eğer sen bir ülkede kendi haklarının peşine düştüğün kadar başkalarınında haklarının peşine düşebilirsen işte o zaman demokratik ve özgür olmuş olursun. sen senden olmayan bir ateisti bile sahiplenebilirsen ona insan olduğu için kucak açabilirsen işte o zaman gerçekten insan olabilirisin.

şimdi sen eğer iktidar bende şeriatı geçircem maymunluğunu yaparsan o azıklın gardının heran düşmesi için arkanda olacak.

o ateist, öteki alevi, öteki ermeni, zaten yahudileri toptan siktir et.

bunlarla yıllar yılı hiç bir yere gelemeyiz. tanıdığım ateistlerin hemen hemen hepsi sosyal hayatta birçok dinci geçinen insandan daha dürüst ve erdemlidirler. doğrulupuna inandıkları şey onları ilgilendirir. ben onlardan hiçbir zarar görmediğim şimdiye kadar ve eminim milletvekili çıkarsalar kesinlikle çok daha fazla faydalı olurlar

(bkz: insan hakları)
(bkz: hukukun üstünlüğü)
en kısa zamanda, bu yönünü saklamadan, seçilmesini arzuladığım milletvekilidir. dinin bol bol siyasete alet olduğu ülkemde, dinsizlik de pekala olabilir.